‘kerametler’ olarak etiketlenmiş yazılar
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 16
15 Mart 2009Beyaz su’yun çıktığı dağ (Nusaybin)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 16
İran’a gönderdiği orduya kumandan tayin ettiği Hazret-i Sariye (r.a.) ordusu ile mağlup olmak üzere idi. Bu sırada Hazret-i Ömer (r.a.) Medine’de Cuma’ hutbesi okuyordu.
Hutbe arasında;
-“Dağa yaslan ya Sariye, dağa yaslan ya Sariye!” diye bağırdı.
Sariye (r.a.) Hazret-i Ömer (r.a.) in sesini işitip ordusunu dağa çekti. Arkasını dağa verip bir cepheden düşman ile karşılaşmak suretiyle zafere ulaştı. Hazret-i Ömer (r.a.) bu hadiseyi görmesi ve sesini duyurması onun kerametlerinden biridir.
Hazret-i Ömer (r.a.) in ordusunun İran’i fethettiği gece Hazret-i Osman (r.a.) huzuruna girip selam vermişti. Hazret-i Ömer (r.a.) acele mektub yazıyordu. Mektubu yazıp bitirince yanmakta olan lambayı söndürüp, başka bir lamda yaktı.
Hazret-i Osman (r.a.) nın selamına cevap verip konuşmaya başladıktan sonra, Hazret-i Osman lambayı söndürüp, başka bir lamba yakmasının sebbeini sorunca,
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Söndürdüğüm lamba Beyt-ül malındır. Bana ait değildir. Onu Müslümanların işini görmek için yakmıştım, onların işini görmek için yazdığım mektub bitti. Şimdi seninle şahsi işim için konuşuyoruz, bunun için de kendime ait lambayı yaktım.” Buyurdu.
Hazret-i Ömer (r.a.), birkaç bin askeri harbe göndermişti. Harbe gidenlerin evlerine adam gönderip, hallerini sorması ve geceleri kendisinin şehri gezmesi adeti idi.
Bir gece şehri dolaşıyordu. Bir evin önünden geçerken, ağlayan bir kadın sesi duydu.
Kulak verdi.
Kadın;
-“Halife Kocamı harbe gönderdi. Biz burada aç-susuz kaldık. Yarın çocukları götürüp halifenin kapısına bırakacağım.” Diyordu.
Hazret-i Ömer dayanamadı. Gidip bir miktar yağ ve bir çuval unu sırtına alıp, kadının evine getirdi. Ateş yakıp yemek pişirdi. Çocukları uyandırıp yedirdi.
Sonra kadından özür diledi;
-“Şimdiye kadar sizin halinizi bilmiyordum. İhtiyacınız olursa, hemen bize bildirin.” Diyerek ayrıldı.
Kadın, Hazret-i Ömer (r.a.) in akıllara hayret veren tavazu ve adaleti karşısında mahcup olup, hayır duâlar etti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 17
16 Mart 2009Beyaz su başı (Nusaybin)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 17
Hazret-i Ömer (r.a.) Irak’a İslâm ordusunu gönderip, kısa zamanda Allah-u Teâlâ’nın yardımıyla zafer kazandılar. Kiliseleri cami, puthanaleri mescid yaptılar. Sağ salim ganimetle döndüler. Hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna vardıklarında Halife Ömer (r.a.), İslâm ordusuna hiç bakmadı.
-“Ne yaptınız?” diye sual bile sormadı.
Halife’nin bu muamelesi Eshab-i Kiram (r.anhum) a çok ağır geldi. Hazret-i Ömer (r.a.) in oğlu Abdullah (r.a.) mescidde görüp halife’nin onlara karşı alakasızlığından şikayet ettiler.
Hazreti Abdullah (r.a.);
-“Babamın huzuruna bu elbiselerle mi çıktınız?” dedi.
Meğer İslâm ordusu, İran’ın süslü elbiselerinden giymişlerdi. Eshab-i Kiram (r.anhum) Hazret-i Abdullah (r.a.) nin işaretiyle gidip elbiselerini değiştirdiler. Böylece Hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna vardılar.
Bu sefer Hazret-i Ömer (r.a.) bunları iyi karşılayıp her birinin ayrı ayrı halini, hatırını sordu.
Eshab-i Güzin (r.amhum) den birisi cesaret edip, kalktı.
-“Ya Emirel-Mü’minin ilk görüşmemizde bize hiç iltifat etmediniz. İkinci görüşmemeizde çok iyi karşıladınız. Bunun sebebi nedir?” diye sordu.
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Sizi elbiselerinizi değiştirmiş görünce kendi kendime;”
-“Eshab-i Güzin benim hayatımda elbiselerini değiştirdiler. Birkaç gün sonra Allah korusun kalblerini değiştirirler. Dünyayı sevmeleri artar. Yarın kıyamet gününde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) a kavuşunca,”
-“Ya Ömer! Senin halifeliğin zamanında benim Eshabim elbiselerini değiştirdiler sonra kalbleri değişti. Niçin mani olmadın?” diye hitab eder, azarlar diye korktum.”
Onun için İran’ın süslü elbiselerini giydiğiniz zaman her biriniz gözüme bir belâ gibi göründünüz. Fakat Elhamdülillah elbiselerinizi değiştirince, endişe ettiğim tehlike ortadan kalktı. Size iyi muamelede bulundum.
Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında Şam şehri civarında bir kal’a muhasere edildi. Öğleye kadar kal’a feth edilmedi.
Hazret-i Ömer (r.a.) gadaba geldi İslam askerini huzura çağırdı.
-“Kal’a henüz fethedilmedi. Kafirler, İslam askeri karşısında bu kadar dayanamzadı. Aramızda birisi bir hata yapmış olmasın.” Buyurdu. İslam askeri hayret edip, Tevbe ve istiğfar etmeğe başladılar.
O sırada bir kişi ağlayark Hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna geldi.
-“Ya Emirel-Mü’minin! Dün gece teheccüde kalktığım zaman karanlık olduğu için misvakımı arayıp bulamadım. Misvaksiz namaz kıldım. Sizin aradığınız hata benim hatamdır.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Tevbe ve istiğfar etmeğe devam et.” Buyurdu.
Bir saat sonra kal’a fetholundu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 18
17 Mart 2009Beyaz su başı (Nusaybin)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 18
Hazret-i Ömer (r.a.) halifelik müddetince kendinden evvel hiç kimsenin yapamadığını ve sonra da kimsenin yapamıyacağı şekilde Adalet üzere Haraket etmiştir.
Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında kurt koyuna zarar vermeğe cesaret edemezdi. Hazret-i Ömer (r.a.) şehid olduğu gün, bir çoban koyunların yanında dururken bir kurt koyuna saldırdı.
Çoban; Hemen feryad ederek;
-“Vah hazret-i Ömer.” Dedi ve ağladı.
-“İnne lillah ve inna…” ayet-i kerimesini okudu.
Çobanlar ona;
-“Hazret-i Ömer (r.a.) in irtihal ettiğini (vefatını) nereden bildin?” diye sordular.
Çoban;
-“Hazret-i Ömer (r.a.) zamanında kurt koyuna değil saldırmak bakmağa bile cesaret edemezdi. Şimdi kurdun koyuna saldırdığını gördüm. Hazret-i Ömer (r.a.) vefat ettiğini anladım.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.) öğle sıcağında soyunup, zekat olarak Beyt-ül-mal’a alınan develeri bağlardı.
-“Ya Emirel-mü’minin! Niçin siz zahmet çekiyorsunuz! Birine emir buyurun bağlasın” dediler.
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Bunlar fakirlerin hakkıdır. Hak Teâlâ beni bunlara bakmağa memur etti. İşlerini de kendim görmem iyi olur. Ahrette bunlar benden sorulacaktır.” Buyurdu.
Bir genç, beş vakit namazını Hazret-i Ömer (r.a.) ile kılardı. Hazret-i Ömer (r.a.) her selam verişinde genc’i arkasında görürdü. Hazret-i Ömer (r.a.) de bu genc’i sevmişti.
Bir güzel kadın bu genc’e aşık olup, her zaman haber göndererek evine çağırtır, fakat genç razı olmaz, yanına gitmezdi. Bu kadın uzun müddet gencin arkasına düştüğü halde, kendisini genc’e sevdiremedi.
Kadın bir kocakarıya başvurdu.
Kocakarı;
-“Seni bu gece o genç’le bir araya getirirsem, bana ne ikramda bulunursun?” dedi.
Kadın;
-“Bu işi yaparsan, sana çok şeyler vereceğim.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 19
18 Mart 2009Beyaz su başı (Nusaybin)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 19
Kocakarı evinde otururken; genç yatsı namazını kılmış, evine dönüyordu. Yol üzerinde bulunan kocakarının evinin önünden geçerken,
Kocakarı;
-“Bana yardım edene, Hâk Teâlâ yardım etsin.” Diye feryad etti. Genç bu feryadı duyunca. Kocakarıdan feryadının sebebini sordu.
Kocakarı;
-“Bir koyun kaçırdım tutamıyorum, bana yardım et.” Dedi.
Genç bu söze inanıp evden içeri girdi. Genc’e aşık olan kadın, kapıyı kilitleyip genc’in ayaklarına sarılarak yalvarmağa başladı;
-“Ne zamandan beri senin derdinle yanıyorum, bana hiç vefa etmiyorsun. Sana ancak bu hileyi yaparak kavuştum.” Diyerek genc’i kuvvetle tuttu.
Genç yine kadına iltifat etmedi, yüzüne bakmadı. Kadın genc’i çok övdüğü halde, genç yine kadının yüzüne bakmiyordu.
Kadın;
-“Ya bana yaklaş arzumu yerine getir veya feryad eder bütün mahalle halkını buraya toplarım, rüsvay olursun.” dedi.
Genç;
-“Ahirette rüsvay olacağıma burada olurum.” Dedi. Genc’i hiçbir yolla aldatmıyan kadın, feryad etmeğe başladı. Bütün mahalle halkı evin etrafına toplandılar.
Kadın;
-“Bu gece kapımı kilitleyip yatarken, bu adam gelip bana tecavüz etmek istedi. onun için sizi çağırdım.” Dedi.
Mahalle halkı içeri girip, genc’i dövüp, hatta başını birkaç yerden yarıp, ellerini bağlayarak, hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna getirdiler.
Hazret-i Ömer (r.a.), sabah namazını kıldıktan sonra, o genci görememişti. Acaba hasta mı oldu, yoksa başka bir şey mi oldu diye düşünürken Birtakım insanların arasında genc’i gördü.
Kadın da oraya gelmişi feryadı ayyuka çıkıyordu. Genç hazret-i Ömer (r.a.) in heybetinden çok korktu.
Hazret-i Ömer (r.a.) gadaba gelince vucudundakı kıllar dikilirdi. Fakat bu gadabı din için İslâm gayreti içindi. Dünya işlerinde gadaplanmaz, mübarek kalbini dünyaya bağlamazdı. Varlık onun yanında yoklukla bir, hatta yokluk daha kıymetli idi.
Hazret-i Ömer (r.a.) genc’i o halde görünce;
-“Ya Rabbi! Bu genc’e hüsn-i zannım vardır. Resulünün (a.s.v.) hürmeti için beni zannımdan döndürme.!” Diye dua’da bulundu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 20
19 Mart 2009Geliye Şam’e Navala sipi (Nusaybin)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 20
Sonra genci yanına çağırdı;
-“Senin hakkında iyi düşünürüm. Bu çirkin işi senin yapacağını zanetmiyorum. Korkma, yakın gel, Hâk Teâlâ doğru kullarının yardımcısıdır.” Buyurdu.
Genç;
-“Bu kadın bana birkaç yıldır aşık olmuştu. Çok kere haber gönderdiği halde razı olmamıştım. Sonunda bir kocakarı hilesiyle beni evine çağırdı.”
Ondan sonraki hadiseleri birer birer anlattı.
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“O kocakarıyı görünce tanır mısın?” buyurdu.
Genç;
-“Evet tanırım.” Dedi.
Şehirdeki bütün kocakarılarının dışarı çıkmaları emir edildi. Hepsi bir yerde gizlenen gencin önünden geçtiler. Genç hile yapan kocakarıyı tanıdı.
Kocakarıyı Hazret-i Ömer (r.a.) in huzuruna getirdiler. Hazret-i Ömer (r.a.) in heybetine dayanamayıp para için bu işi yaptığını ikrar etti.
Kocakarı söyleyince, aşık olan kadın ne yaptıklarını anlattı.
Hazret-i Ömer (r.a.), kalkıp genc’in ellerini çözüp, mendili ile başının kanını silip bağladı.
-“Allah-u teâlâ’ya hamd olsun ki, Resül-i Ekrem (s.a.v.) in;
-“Ümmetimden, kardeşim Yusuf aleyhisselam’ın kendini Zeliha’dan sakladığı gibi, yabanci kadınlardan muhafaza eden sıddıklar çıkacaktır.” Hadis-i Şerifi bizim zamanımızda bu genc’e nasib oldu.” Buyurdu.
Genc’in sırtını okşayarak hayır dua etti.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 21
19 Mart 2009Beyaz su başı (Nusaybin)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 21
Hazret-i Ömer (r.a.) halife iken bir bayram gelmişti. Herkes çocuklarına yeni elbiseler alıyordu. Hazret-i Ömer (r.a.) in oğlunun elbisesi eski idi. Bayram günü çocuklar, eski elbiseli olan halifenin çocuklarıyla alay etmeğe başladılar.
Hazret-i Ömer (r.a.) in oğlu ağlayarak babasının yanına geldi. Hazret-i Ömer (r.a.) oğluna şefkat adip acıyarak, Beyt-ül-malın emin’ini çağırdı.
Oğlunun ağlama sebebini anlattıktan sonra, gelecek ayın maaşından bir miktar vermesini istedi.
Beyt-ül-mal emin’i;
-“Ya Emire’l-Mü’minin, yaşayacağınızı muhakkak biliyor musunuz ki, hak etmediğiniz paradan istiyorsunuz?” dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Allah-u Teâlâ’dan başka kimse bilemez.” Buyurdu.
Beyt-ül-mal emin’i;
-“O zaman Ya Halife! Yaşayacağınızı bilmedikten sonra, ne almanız size yakışır, ne de bizim vermemiz makul olur.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.) söylediğine pişman olup, Beyt-ül-mal emin’in sözünü beğendi, hayır dua buyurdu. Allah-u Teâlâ çocuğunun kalbine bir yolla teselli verip, her biri safâyı kalb ile gittiler.
Bir gece Hazret-i Ömer (r.a.) Medine-i Müneverre’de geziyordu.
Bir kadın kızına evi içinde;
-“Kızım süte biraz su kat.” Diyordu.
Kızı;
-“Anneciğim Emir-ül-mü’minin süte su katmayınız buyurmamış mıydu?” dedi.
Annesi;
-“Kızım Emir burada yok ki bizi görsün.” Dedi.
Kızı;
-“Sevgili anneciğim Hazret-i Ömer (r.a.) burada yok ise, Rabbi bizi görüyor.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.); O evi işaret etti.
Evine gelip oğluna;
-“Oğlum senin için bir kız buldum, onu sana alayım.” Buyurdu.
Ertesi gün kadının evine gitti.;
-“Kızını oğluma ver.” Buyurdu.
Kadın;
-“Bunu kalbimden dahi geçirmeğe cesaretim yoktu.” Dedi.
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Kızının bu sözü çok hoşuma gitti. Onun için geldim.” Buyurdu.
O kızı oğlu Âsım (r.a.) a aldı. Âsım (r.a.) ın kızından Abdülaziz oldu. Abdulaziz’in oğlu Ömer bin Abdülaziz (r.a.) oldu ve İslâm âleminde halife oldu. Adaletiyle dedesine (Hazret-i Ömer) çok benzeyen bir halife oldu. Onun zamanında da kurd ile kuzu bir arada gezerdi.
Âlimler Ömer bin Abdülaziz (r.a.) için Hülafe-i Raşidinin beşincisi de demişlerdir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 22
19 Mart 2009Siyah su -Navale reş- (Divane)
Hazreti Ömer-ül Faruk (Radiyallah-u anhu)- 22
Hazret-i Ömer-ül Faruk (r.a.) buyurdu ki;
-“Sadık arkadaşlar bulun ve onların arasında yaşayın. Dürüst ve samimi arkadaşlar, darlıkta yardımcı, genişlikte süs ve zinet’dirler. Dostunun sana düşen işini güzel bir şekilde gör ki, lüzumunda, sana daha güzeli ile karşılıkta bulunsun. Düşmanlarından uzaklaş, her dosta bel bağlama. Ancak emin olanları seç emin olanlar, Allah-u Teâlâ’dan korkanlardır.”
-“Kötü huylu insanlarla düşüp kalkma, onlardan kötülük öğrenirsin. Onlara sırrını verme ifşa ederler. İşlerini Allah-u Teâlâ’dan korkanlara danış ve onlarla istişare et.”
-“Allah-u Teâlâ’ya itaat eden büyük zatların sözlerine dikkat edin, çünkü Allah tarafından gerçekler tecelli eder ve onu konuşurlar.”
-“İyilik kolay bir şeydir. Güler yüz ve yumuşak söz bunu temin eder. Şiddet göstermeksizin kuvvetli, zayıflık göstermeksizin yumuşak ol.”
-“Çok gülenin heybeti azalır. Şaka yapan eğlenceye alınır. Bir şeyi çok yapan onunla tanınır. Çok konuşan çok yanılır hataya düşer. Böyle kimsenin hayâsı azalır. Hayâsı azalan şüpheli şeylerden az kaçınır. Şüpheli şeylerden az kaçınmanın kalbi ölür.”
-“Hakkımda hangisinin daha hayırlı olduğunu bilmediğim için darlı (fakirlik) ve bollu (zenginlik) günlerimin hiçbirine aldırış etmedim.”
Hazret-i Ömer (r.a.) bir defasında Şam’a gitmişti. Orada giydiği eski elbiselerden dolayı söz edildiğini duyunca;
-“Biz İslâmiyet ile izzet bulduk, izzeti, şerefi başka yerde aramayınız.” Buyurdu.
-“Amellerin efdali farzları yapıp haramlardan kaçınmak ve Allah katında sadık niyettir.”
Dul kadınlara, yetimlere sırtında un taşırdı. Bu halini gören biri;
-“Bırakın biz taşıyalım.” Deyince
Hazret-i Ömer (r.a.);
-“Ya kıyamet günü günahımı kim taşır?” buyurdu.
-“Tevbe edenlerle oturun, onların kalbleri yumuşak olur.”
-“Tevbe’den maksat günahı bilip yapmamaktır. Amel-i salihte bulunmaktan maksad, kendini beğenmektir. Şükürden maksat, aczini itiraf edip kulluğu bilmektir.”
-“Mescidler yer yüzünde Allah-u Teâlâ’nın evleridir. Mescide namaz kılanlar Allah-u teâlâ’nın misafirleridir. Ev sahibine, ancak misafirine hizmet düşer.”
-“Bana ayıplarımı, kusurlarımı söyleyen kimse Allah-u teâlâ’nın merhametine kavuşsun.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer-ül-Faruk (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu);
20 Mart 2009Osman (r.a.) nın mübarek kabri şerifleri (Baki’ mezarlığı)
Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu);
Eshab-i Kiram (r.anhum) ın büyüklerinden ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu alayhi ve selem) in damadı, üçüncü halifesi 577 senesinde Mekke’de doğdu. Babası Affan olup, Kureyş kabilesinin Beni Ümeyye kolundandı.
Hazret-i Osman (r.a.) ın soyu, Abdi Menafta Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in temiz nesebi ile birleşir.
Dünyada iken Cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Hazret-i Rükiyye (r.a.) den Abdullah isminde bir oğlu olmuş ve bu sebeple Ebû Abdullah künyesi ile de tanınmıştır.
Hazret-i Osman (r.a.) ilk Müslüman olanların B e ş i n c i s i d i r . Müslüman olmadan önce ticaret ile uğraşırdı. Zengin bir tüccar olup, mükemmel ve zarif bir cemiyet insanı idi.
Kabilesi arasında geniş bir çevresi ve büyük itibarı vardı. İslâmiyet gelmeden önce Hazret-i Ebû bekir (r.a.) ile yakın arkadaş ve dost idi. On’a karşı içten bir sevgi duyar, iş hususunda da görüşüp konuşurlardı. O da Hazret-i Ebû Bekir gibi cahiliyet devrinin hükümlerinden uzak durmuştur.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) gibi cahiliyet devrinin kötülüklerinden uzak durmuştur. Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) Müslüman olduktan sonra Hazret-i Osman (r.a.) da onun teşviki ile Müslüman oldu.
Müslüman oluşunu kendisi şöyle anlatır;
-“Benim kahin bir teyzem vardı. Bir gün onun evine varmıştım.”
Bana dedi ki;
-“Sana bir hatun nasib olacak ki, ne sen ondan önce bir hatun görmüş olursun, ne de o, senden önce bir erkek görmüş olur. Güzel yüzlü ve zahide bir hatun olup, bir büyük peygamber kızı olsa gerektir.” Ben teyzemin bu sözüne hayret ettim.
Yine bana dedi ki;
-“Bir peygamber geldi. O’na gökten vahy nazil oldu.”
Ben dedim ki;
-“Ey teyzem, böyle bir sır şehirde hiç duyulmadı. O halde bu sözü açık söyle.”
O Zaman teyzem dedi ki;
-“Muhammed bin Abdullah’a peygambrlik geldi. Halkı dine davet eder. Çok zaman geçmez ki, O’nun dini ile Âlem nurlanır. O’na karş gelenin başı kesilir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 2
21 Mart 2009Ay Resmi (Antalya) Yüzyılda bir ay ile iki yıldız bir araya gelebiliniyor.
Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 2
-“Teyzemin bu sözleri bana çok te’sir etti. Endişeye düştüm. Ebû Bekir (r.a.) ile, aramızda büyük bir dostluk vardı. Birbirimizden hiç ayrılmazdık. Bu mes’eleyi görüşmek üzere, iki gün sonra hemen Ebû Bekir (r.a.) in yanına gittim. Teyzemin söylediklerini O’na da söyledim.”
Ebû Bekir (r.a.) bana dedi ki;
-“Ya Osman’ Sen akıllı bir kimsesin. Hiç görmez ve işitmez ve hiçbir şeye fayda ve zarar vermez olan bir kaç taş ilâhlığa nasıl layık olur?”
Ben;
-“Doğru söyliyorsun, teyzemin sözü gerçektir.” Dedim.
Hazret-i Ebû Bekir (r.a.), Osman (r.a.) a İslâmiyeti anlattıktan sonra O’nu Resulullah (a.s.v.) in huzuruna götürdü.
Peygamberimiz (a.s.v.) Hazret-i Osman (r.a.) a şöyle buyurdu;
-“Ya Osman. Hak Teâlâ seni cennete misafirliğe davet der. Sen de icabet eyle! (Kabul et) Ben bütün insanlara hidayet rehberi olarak gönderildim.”
Hazret-i Osman (r.a.) Resulullah (a.s.v.) ın yüksek halleri ve güler yüzle söylediği sözler karşısında kendinden geçip, büyük bir şevk ve teslimiyetle;
-“Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulüh.” Deyip Müslüman oldu.
Sonra da daha Şam’a gittiği sırada gördüğü bir ruyayı şöyle anlattı.
-“Ya Resulullah biz müan ileZerka denilen yer arasında idik, bir ara orda uyumuştuk.”
O sırada;
-“Ey uyuyanlar. Uyanın. Ahmed (a.s.v.) mekke’de zuhur etti.” Diye nida eden bir ses işittik.
-“Mekke’ye gelince de sizin Peygamber olarak göderildiğini öğrendik.”
Teyzem Müslüman olduğunu duyunca çok sevinip aşağıdaki şiiri okuyarak yanıma geldi.
-“Sözlerim sebebiyle, Hak Teâlâ Osman’a,
Doğru yolu gösterdi, h,dayet verdi ona.
Kendi fikrini bırak, uy Resül fikrine,
Her sözü doğru olan, Allah’ın resüluna.
Hak dini ile gönderilen, iki kızını nikahladı ona,
Ufukda mezc olan ay’la güneş gibi oldu.”
Hazret-i Osman (r.a.) Müslüman olduktan sonra, diğer Müslümanlar gibi o da çeşitli işkencelere uğradı. Bilhassa amcası tarafından çok işkence yapıldı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 3
22 Mart 2009Mscid-ül Kıbleteyn (Eski resim) Medine-i Münevvere
Mescid-ül Kıbleteyn (Yeni resim) Medine-i Münevvere
Osman-i Zınnureyn (Radiyallah-u anhu)- 3
Hazret-i Osman (r.a.) Müslüman olduktan sonra, diğer Müslümanlar gibi o da çeşitli işkencelere uğradı. Bilhassa amcası tarafından çok işkence yapıldı.
Müslüman olduğu için amcası ona ip ile belinden ağaca bağlayıp, yoruluncaya kadar kırbaç ile döverdi. O bütün işkencelere sabr eder hep kelime-i şehadet okurdu.
Müslüman olduktan sonra Peygamberimiz (a.s.v.) in kızı Rukkıyye (r.anha) ve Ümmü Gülsüm (r.anha) daha önce Ebu leheb’in oğulları Utbe ve Uteybe ile nişanlanmışlardı. Peygamberimiz (a.s.v.) insanları Müslüman olmaya davete başlayınca, Ebu leheb düşmanlık etmeye başladı.
Oğulları da düşmanlık edip, Resulullah (a.s.v.) in kızlarını almaktan vazgeçtiler. Böylece Resulullah (a.s.v.) ı sıkıntıya düşürmek istediler. Bunun üzerine vahiy gelerek Rukıyye (r.anha) Hazret-i Osman (r.a.) a nikah edildi.
Rukıyye (r.anha) Bedir savaşından sonra vefat edince, Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in Diğer kızı Ümmü Gülsüm (r.anha) de Hazret-i Osman (r.a.) a nikah edildi. Bu bakımdan o’na Peygamberimiz (a.s.v.) in iki kızıyla evlenme ni’metine kavuşmuş olduğu için iki nur sahibi manasına “Z i n n û r e y n” denilmiştir.
Hazret-i Osman Müslüman olunca, müşrikler tarafından yapılan işkencelere uzun zaman tahammül edip, Habeşistan’a hicret etmeye izin verilince, hanımı Rukıyye (r.anha) ile Habeşistan’a hicret etti.
Böylece Habeşistan’a ilk hicret eden Müslümanlardan biri de Hazret-i Osman (r.a.) dır. Ayrıca Hud aleyhis selam’dan sonra ailesi ile birlikte i l k h i c r e t edenlerden oldu.
Bir müddet sonra Mekke’ye dönüp, ikinci olarak tekrar Habeşistan’a hicret etti. Bu ikinci hicretten sonra Mekke’ye dönüp, son olarak Medine’ye hicret etti. Böylece dini uğruna ü ç k e r e h i c r e t etti.
Medine’ye hicret ettiği ilk günlerinde şehirde su sıkıntısı çekiliyordu. ‘Rume’ kuyusundan başka içecek su yoktu. Bu kuyu ise bir Yahudiye ait olup suyunu satardı.
Resulullah (Sallallahu aleyhi vesellem);
-“Rume kuyusunu kim satın alır, kendi kovasını Müslümanların kovası ile beraber tutarsa, cenneteki kovası bundan hayırlı olur.”Buyurdular.
Hazret-i Osman (r.a.) kuyuya varıp, Yahudi ile pazarlık etti. Yahudi kuyunun hepsini satmadı. Hazret-i Osman (r.a.) a nöbetleşe bir gün kendisinin, bir gün yahudinin olmak üzere yarısını satın aldı.
Hazret-i Osman (r.a.) kendi nöbet gününde kuyuyu Müslümanlara serbest bırakırdı. Yahudi nöbetinde suyu para ile satardı. Müslümanlar Hazreti Osman (r.a.) ın nöbetinde iki günlük sularını alır, yahudinin nöbetinde kuyunun yanına uğramazdı. Yahudinin işi böylece bozuldu.
Sonra;
-“Ya Osman (r.a.) işimi bozdun.” Deyince
Hazret-i Osman (r.a.) kuyunun diğer yarısını da aldı. (İlk yarısını on iki bin dirheme almıştı. İkinci yarısını sekiz bin dirheme aldı.) hapsini Sebil yaptı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Osman-ı Zınnureyn (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu