‘mankıbeler’ olarak etiketlenmiş yazılar

Medine-i münevvere (eski resim)

Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) – 4

Peygamberimiz (s.a.v.) in Mariye (r.anha) dan İbrahim adında bir oğlu dünyaya geldi. Bu sebeple de Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hanımları içinde Hazret-i Hadice (r.anha) den sonra çocuğu olan ikinci hanımı olma şerefine de kavuşmuş oldu.

Peygamberimiz (s.a.v.) in oğlu İbrahim (r.a.), Medine dışında bulunan Avâli isminde bir köyde süt anneye verildi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) sık sık bu köye oğlunu ziyarete gider, O’nu şefkat ve merhametle severdi.

Yine bir gün aynı köye oğlu İbrahim (r.a.) i ziyarete gitti. Oğlunun ruhunu teslim etmek üzere olduğunu görür görmez O’nu hemen bağrına bastı, Saçlarını okşamaya başladı.

Birkaç dakika sonra İbrahim (r.a.) vefat edince;

-“Ya İbrahim! Ölümüne çok üzüldük. Gözlerimiz ağlıyor, kalbımız sızlıyor. Fakat Rabbimizi gücendirecek herhangi bir söz söylemeyiz.” Buyurdu.

Bu sırada gözlerinden damla damla yaşlar akıyordu.

Peygamberimiz (s.a.v.) in bu halini gören yanındaki arkadaşı Abdurrahman bin avf (r.a.);

-“Ya Resulallah, siz de mi ağlıyorsunuz.”

Demesine karşılık Peygamberimiz (s.a.v.);

-“Ben sizi ağlamaktan menetmem, o insanın elinde, iradesinde değildir. Ama sesli ağlamaktan ve feryat etmekten ve cahiliye adetlerinden men ederim. Bunlar Allah-u Teâlâ’nın rızasına muhaliftir (uygun değildir) Ama gayri ihtiyari göz yaşı dökülür ve mahzun olunur.” Buyurmuştur.

Bu ise vefat edenler için bağırıp çağırmadan, üst baş yırtmadan, Allah-u Teâlâ’ya karşı şirk koşmayacak durumda üzülmenin serbest olduğunun Müslümanlara güzel bir şekilde izahı olmuştur.

Peygamberimiz (s.a.v.) aynı gün oğlu İbrahim (r.a.) in cenaze namazını kendi kıldırdı. Baki’ kabristanlığına defn edildi. Kabrinin üzerini hafifçe açarak su döktü. Baş tarafına ise büyükçe bir taş koydu. Bu durum hala Peygamberimiz (s.a.v.) in sünneti olarak Müslümanlar arasında bugün de devam etmektedir.

Yine aynı gün; (İbrahim’in defnedildiği gün) güneş tutulmuş her taraf kararmıştı. Bunu gören herkes, Peygambermiz (s.a.v.) in oğlu İbrahim (r.a.) in ölümüne yormuştu.

Bunu duyan Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.v.);

-“Ay ve güneş, Allah-u Teâlâ’nın ayetlerinden ikisidir. Kimseinin ölümünden dolayı tutulmazlar.” Buyurmuşlar ve bu olayın tabii bir hâl olduğunu Eshab-i Kiram’a açıklamışlardı.

Hazret-i Mariye (r.anha) ve oğlu İbrahim (r.a.) in hayatı Müslümanların bir çok İslami konularda uyarılmasına, sebep olmuştur. Mariye (r.anha) çok sakin, sesiz ve kendi halinde olduğu için, kendisinden hadis rivayeti olmamıştır. Mariye (r.anha), Halife Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeliğinin son yıllarında 16 (m. 637) de vefat etmiştir.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-Mevahib-i Ledünniye cilt; 1 sahife-242)
(2-el-İsabe; cild- 4, sahife 405)
(3-Hilyet-ül Evliyâ cild- 2 sahife 70)
(4-Tabakat-i İbn-i Sa’d cild- 8 sahife 212)
(5-el-İstiğab cild- 4 sahife- 410)
(6-Envaril Muhammediye sahife-158)
(7-Tam İlmihal Seadet-i Ebediye sahife -1020)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Mariye (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hayber kalesi (eski resim)

Hazret-i Reyhâne (Radiyallah-u anha);

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in cariyesi iken müslüman olan mühterem hanımlarından. Medine’de bulunan Yahudilerin Beni Kureyza kabilesindendir. Nesebi (silsilesi) Reyhane binti Şem’un bin Yezid’tir. Doğum tarihi kesin olarak belli değildir.

Peygamberimiz efendiiz (s.a.v.) den önce 10. (m. 631) Medine’de vefat etti Baki’ kabristanlığına defnedilmiştir.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) Hendek savaşından sonra 5 (m. 626) senesinde Medine’nin dışında bulunan ve bir kaleye sığınan Beni Kureyza Yahudilerinin üzerine yürüdü. Çünkü bunlar orda devamlı huzursuzluk kaynağı oluyorlardı. Beni Kureyza Yahudilerinin bulunduğu kale; muhasara ve kuşatmadan sonra Müslümanların eline geçti. İçinde bulunan Yyahudilerin malları, mülkleri, çocukları ve kadınları ile birlikte ganimat olarak alındılar.

Beni Kureyza’dan alınan savaş ganimetleri ve esirleri Müslümanlar arasında İslam dinine uygun bir şekilde taksim edildi. Reyhâne (r.anha) da savaş esirleri arasında bulunuyordu. Ganimet taksim edilip, sıra esirlere gelmişti. Reyhâne (r.anha) da Peygamber efendimiz (s.a.v.) hissesine düşmüştü.

O zaman Yahudi dinine inanan Reyhâna (r.anha) yi dilerse kendi dininde kalmak, dilerse Müslüman olmak hususunda serbest bırakmışlardı.

Reyhâne (r.anha) de;

-“Ben kendi dinimde kalmak istiyorum diye Peygamber efendimiz (s.a.v.) e arzetmişti. Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu haraket ve davranışıyla İslâm dinie girmek için zorlama yoktur hükmünü bizzat kendileri tatbik etimişti.

Peygamberimiz (s.a.v.) daha sonra Reyhâne (r.anha) ya şöyle buyurdular;

-“Sen Allah-u Teâlâ’nın ve O’nun Resulü’nün yoluınu tutmak ister misin? Ben böyle münasip (uygun) görüyorum.”

Reyhâne (r.anha) da;

-“Evet.” Dedi.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), bu davranışından sonra Reyhâne (r.anha) yi azâd (hür serbest) ettiler. Kendilerini, bizzat mehir vererek, nikahına aldılar. Ayrı bir ev açarak hanımları arasına koydular.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) evlenmelerinin hepsini Hazret-i Âişe-i Sıddık (r.anha) yi Allah-u Teâlâ’nın emri ile nikahladıktan sonra yaptı. Bunlar dini, siyasi veya merhamet ve ihsan ederek yapılan evlenmelerdir. (Bakınız Muhammed Aleyhis selam) Nitekim Reyhâne (r.anha) ile de olan evlenme böyledir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki;

-“Bütün zevcelerimle evliliklerim ve kızlarımı evlendirmem, hepsi Cebrail aleyhis selam’in Allah-u Teâlâ’dan getirdiği izinle olmuştur.”

Reyhâne (r.anha) sakin, temiz karatere sahip, yumuşak huylu bir hanımefendi idi. Peygamber efendimiz (s.a.v.) den önce vefat ettiği için naklettiği hadis-i şerif yoktur.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1- Tabakat-i İbn-i Sa’d cild; 8 sahife-129)
(2- el-İtiab cild 4 sahife- 309-310)
(3- (3-el-Envar-ül-Muhammediyye sahife 158)

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Hazret-i Reyhâne (Radiyallah-u anha) nın yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu