‘mearicün nübüvve’ olarak etiketlenmiş yazılar
Duâ’nın önemi
11 Temmuz 2008Navale Reş (Nusaybin)
Tirmizi (r.a.) de ve İbni Mace (r.a.) de Ebu Hüreyre (r.a.) den rivayet edilir;
Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Hak Teala(c.c.) nın indinde Duâ’dan kiymetli bir şey yoktur.”
O Halde Hak Teala (c.c.) bir kuluna Duâ etmeyi ve kendisine karşı alçalarak yalvarmağı ihsan ederse, o kulundan razı olduğunun alametidir.
MUNACAAT:
Ey hiç bir şeye benzemeyen Padişah! Ey hareket ve durmaktan Münezzeh İlah!
Zatın, cihetten ve taraftan beridir. Sıfatın, noksanlıktan ari’dir. Ebrarın (İyilerin) nefislerini günah eserlerinden temizleyen sensin. Zikredenlerin kalbleri ancak Zikrin ile sükünet bulur. Ariflerin sineleri senin ma’rifetin ile genişler.
İlahi!
Senin aşkının ateşi ile yanmış kalbler hürmetine:
Muhabbet kadehinden içerek, müşahede-i cemalin nuru ile aydınlanan kalbler hürmetine:
Geceleri gaflet uykusunda olmayıp, seher vaktinde zikreden iştiyaklı kalbler hürmetine;
Bu dalalet vadisinde, ahır zaman fitnesinden bizi koru! Cehalet zulmetinden nefsin ve şaytan (aleyhill’anet) saptırmasından bizi muhafeze eyle!
İnayetini bize arkadaş eyle! Sana kavuşturan ameli bize bildir!
Bizim isyanımızdan sana asla ziyan gelmez. İbadetimizden de fayda gelmez. Sen bunlara muhtaç değilsin. Günahlarımızı afv edip; noksan ibadetlerimizi kabul eyle! Son nefesimizde imandan ayırma! Amin.
Nakllolunur ki;
Şuayıb peygamber (salavatullahı ala nebiyyine ve aleyhi) Musa (aleyhis selam) ı, koyunlarını gütmek için yardımcı aldı.
Asa lazım oldu. Hazreti Şuayıb (aleyhis selam) evinde çok Asa vardı. Bunların içinde, Adem (aleyhis selam) ın Cennetten getirdiği Asa da vardı. Bu asa Adem (aleyhis selam) dan sonra Peygamberlerden geçip Şuayıb (Aleyhis selam) gelmişti. Onu, bereketlenmek için yanında bulundurur ve hürmet ederdi. Kimseye vermezdi.
Musa (Aleyhis selam) ı asa alması için eve gönderdiği zaman, Adem (Aleyhis selam) ın (RAYİDE) İsmindeki bu asa’sı dile gelip:
-“Ya Musa, beni al. Ben senin içinim.” Dedi.
Musa (aleyhis selam) buasa’yı aldı. Şuayıb (aleyhis selam) a getirdi.
Şuayıb (aleyhis selam):
-“Ya Musa! Bu asa çok uludur. Hazret-i Kelimullah için gelmiştir. Bunu yerine koy. Başka asa al.” Dedi.
Musa (aleyhis selam) geri döndü. Onu bırakıp başka asa almak isteyince;
O asa tekrar dile gelip:
-“Ya Musa! Beni al,” dedi.
Hazret-i Şuayıb (aleyhis selam) yine geri gönderdi. Bu şekilde dört def’a gitti geldi.
En sonunda Musa (aleyhis selam) dedi ki;
-“Bu asa der ki: ‘Ya Musa, ben senin içinim. Beni al.”
Şuayıb (aleyhis selam) hayret etti. Bilmiyordu ki, Kelimullah koyunlarını gütmeğe me’mur ettiği bu kimsedir.
Hak Teala (c.c.) bir melek gönderdi. O Melek asa’yı yere sapladı. Dört parmak içeri girdi.
Melek:
-“Hanginiz bunu yerden çıkarırsa, asa onundur. O alsın.” Dedi.
Şuayıb (Aleyhisselam);
Bütün kuvvetiyle asa’yı çıkarmak istediyse de çıkaramadı. Musa (Aleyhis selam) asa’yı kolayca çıkardı.
O zaman Musa (aleyhis selam) ın Kelimullah olduğunu anladı.
Bu kıssada iki hisse vardır.
Birincisi:
Asa, Musa (aleyhisselam) a
-“Ben senin içinim” dedi. Şuayıb (aleyhisselam) bu halı bilmediği için bu asa’yı ona vermek istemedi.
Hazret-i Hak celle ve ala hazretleri, kur’anı kerimde:
-“Siz benim kullarım ve evliyamsınız. Ben sizin rabbınızım” buyurdu.
Şeytan (aleyhill’anet) bunu istemedi. Kulları şaşırtmak istedi.
İkincisi:
Melek Asa’yı yere sapladı. Şuayıb (aleyhis selam) gibi bir büyük peygamber onu çıkaramadı.
İman ağacını Allah-u Teala hazretleri (c.c.) kalbimizin zeminini dikmiş ve inayet suyu ile sulayıp hidayet güneşi ile yetiştirmiş. Kökü yerde, budakları semaya varmış. Böyle bir ağacı yerinden çikarmaya Şeytan (aleyhill’anet) ın gücü yetmez.
İlahi; Ona (Şeytan) a bu kuvveti verme ki, İman Fidanımızı kalbimizden çıkarmasın. Amin….
Mearicün Nübüvve (Altiparmak)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Şeytan (aleyhill’anet) ın şerrinden muhafeze eylesin. AMİN….
Fuad Yusufoğlu
Duâ’nın önemi- 2
12 Temmuz 2008Navale reş’ın sonu (Nusaybin)
Sahih-i Müslim’de Tarık bin Eşim Eşcai (Radiyallahu anhu) dan rivayet edilir.
Bir kimse İslama gelse Hazret-i Resül-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) o kimseye namazı öğretir, sonra şu dua’yı okumasını emrederdi:
-“Ya Rabbi Beni Afvet. Bana acı ve doğru yolda bulundur. Bana sıhhat ver. Rızkımı kolaylıkla gönder.”
Naklolunur ki,
Çok fakır bir aşık, maşukunun devlethanesi karşısında bir gece inliyerek ağlayıp sızlıyordu. Maşuk ise pencerede perde arkasında bakıp hiç aldırmadı.
O şehrin Valisi de bir köşeden seyr edip hayret ederdi. Sabah oldu. Aşık oradan ayrılıp gitti. Vali o kimsenin yanına gelip halınden sorunca:
Fakir dedi ki:
-“O bana muhtaç değil, ben ise ona muhtacım. İzzet makamında olanların halı öyle olur. Zillet le olanların ki ise böyle.”
MUNACAAT:
“İlahi Eğer lutfun bizi kulluğa kabul ederse, sekiz cennetten daha çok kiymetlidir. Eğer kahrın bizi red ederse, yedi cehennem bunun yanında bir kıvılcım gibi kalır.
“İlahi Senin aşkının şerbetinden içen arifler hürmetine, Cemal-i ilahıni müşahade eden aşıklar hürmetine, bizi dostlarından ayırma. Cennete cemalıni görmekten bizi mahrum eyleme.”
Naşirevan’ın bir köpeği vardı. Ona atlas’tan kaftan yapıp giydirmişti. Bir gün ava çıktı. Köpek avı yakalamağa gitmedi. Başka bir köpek koştu avı aldı.
Av arkadaşları dediler ki;
-“Bu köpeğe giydirdiğin kaftanı alıp şu köpeğe giydirelim.”
Naşirevan:
-“Allah (c.c.) korusun. Bu köpeğe giydirdiğim kaftanı ondan çıkarmak bana yakışmaz.” Dedi.
“İlahi Bize iman kaftanını ve irfan gömleğini kereminden giydirdin. Günahımız sebebiyle bizi çıplak bırakma.”
Naklonulunur ki;
Hatem hazretleri (r.a.) arabın büyüklerini ziyafete davet etti. Ansızın davetliler arasında çıplak bir fakir de kapıya geldi. Hatem (r.a.) o fakirin ellinden turup içeri aldı. Ve baş köşe ye oturttu.
Davetliler:
-“Ey Hatem (r.a.) ne yapıyorsun?” dediler.
Hatem (r.a.):
-“Sizin her birinizi mevkileriniz, şöhretleriniz bu yerlere geçirdi. Bu çıplak fakir ise benim Kerem’im bu yere layık gördü.” Dedi.
“-İlahi Hatem (r.a.) bir mahluk iken, kerem edip o fakiri terk etmedi. Baş köşeye geçirdi. Sen ise kerem sahiblerinin en cömerdisin ve kimseye muhtaç değilsin. Kıyamet gününde takva sahibleri ihtişam ile buraklara binerler, gelirler. Sedirler üzerinde otururlar. O gün biz fakirleri de onların yanında bulundur. Bizi o büyüklerden ayırma. AMİN.”
Mearicün Nübüvve (Altiparmak)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri İman’dan, mahrum etmesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Duâ’nın önemi- 3
12 Temmuz 2008Navale reş’ın bittiği yer Beyaz suyun başı (Nusaybin)
Sahihi Buharı ve Müslim’de Ebu Hüreyre (radiyallah-u anhu) rivayet edilir:
Hazret-i Seyyid-il Mürselin (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Şiddetli Beladan, bedbaht olmaktan kötü iş işlemekten ve düşmanımı sevindirmekten sana sığınırım.”
O halde dua belaleri def eder. Bedbahtlığı giderir, kaza-i muallakı tebdil eder. Mu’minler daima Allah-u teala(c.c.) ya yalvararak ve hatta ağlayıp sızlıyarak dua etmelidir.
Munacaat:
Ey vasıtasız yaratan Ey Ezelden var olan Ey Kalblerdeki zulmeti gideren Ey cesedlere RÜYET veren Gül bahçesinin bülbülleri sana hamd ve sena nameleri eder. Gülistanın gülleri, senin ni’met ve ihsanlarını söyler.
İlahi:
Olgun ve saf kalbler hürmetine; Cennetteki kusursuz huriler hürmetine; kuvvetli iman ve yakın sahıbleri hürmetine; kalbini dünya çer- çöplerine bağlamıyan Allah’ın veli kullalarının hürmetine; beni şehvete esir olmaktan, nefsimin peşinde koşmaktan muhafeze eyle. DÜNYANIN TATLI GÖRÜNÜŞÜNE ALDANMAKTAN KORU.
Naklolunur ki;
Hasan-el Basri (r.a.) bir cenazenin arkasından kabristane gitti. Meyyit’i defn ettikten sonra bir köşeye oturup murakabeye daldı. Ferezdak adlı bir şair vardı ki, fısk ve fucuruyla meşhür idi. Uzaktan bakıyor ve çok ağliyordu.
Hasan-i Basri (r.a.) Ferezdak’a:
-“Niçin ağliyorsun?”
Ferezdak:
-“Ey İmam. Kendi perişan halıma ağliyorum. Halk bana bakıp, ne kötü kimsedir derler. Sana bakıp, ne iyi kimsedir derler. Eğer Hak teala (c.c.) nın muamelesi, halkın dedikleri gibi olursa, halim çok fena.”
Hasan-el Basri (r.a.):
-“Ey Ferezdak Güvendiğin hiçbir amelin varmı ki ona bağlansan bari.” dedi.
Ferezdak:
-“Üç şeyim var. Onlarla ümid varım.”
-“Birincisi: yetmiş yıl İslamda sakal ağartım.”
-“İkincisi: Allah-u Teala (c.c.)yı bir bilirim.”
-“Üçüncüsü: Günahkar olduğumu biliyorum.”
Bir zaman sonra Ferezdak vefat etti. Hasan-i Basri (r.a.) rü’yasında, Ferezdak’ı cennet de geziyor gördü:
-“Ey Ferezdak Hak Teâla (c.c.) sana neyledi.”
Ferezdak:
-“Ya İmam Hak Teala (c.c.) beni, yetmiş yıllık tevhidime bağışlayıp afv etti.”
İlahi;
Adem (Aleyhisselam) ı, topraktan yaratıp, hilafet makamına geçirdin. Bizlere, karşılıksız keramet tacını giydirdin. Lutfunu bizden eksik etme. Biz düşkünlerin elinden tutup kaldır.
İlahi;
Kullarının dünyada dört şeyi var. İkisi kötü, ikisi iyidir. Kötü olanların biri ahirette de kötüdür. Bunlardan biri küfr, diğeri günahlardır. Küfr, günahtan daha kötüdür.
İyi olanların biri ahirette de iyidir. Bunlardan biri İman, diğeri taattır. İman taattan üstündür.
Ya Rabbi
O İki kötünün daha kötüsü olan küfrü terk ettik. Ve iki iyinin en iyisi olan iman hürmetine günahlarımızı afvedip, kusurlu ibadetlerimizi kabul eyle.. AMİN…
Mearicün Nübüvve (Altiparmak)
Allah-u Teala haretleri (c.c.) bizleri ve sizleri günahlarımızı kendi rahmetiyle afv-u mağfiret eylesin….AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Salavat-i şerif’in fazileti
12 Temmuz 2008Beyaz su başı (Nusaybin)
Taccul Müzekkirin de;
Ubey Bin Kaab (r.a.) dan rivayet edilir:
Bir kimse Resulullah (aleyhis selam) a sordu:
-“Ya Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ben her gün çok dualar okurum, zikr ederim. Şimdi Salavat okumanın faziletini de işittim. Bundan sonra okuduklarımın üçte birinde hazretinize salavat okuyup geri kalan zamanda diğer dualarımı yapacağım.”
Resulullah (a.s.v.):
-“Salavatı fazla yaparsan daha iyidir.” Buyurdu.
O kimse:
-“Yarısını sana salavat okuyayım.”dedi.
Resulullah (a.s.v.) buyurdu:
-“Fazla yaparsan daha da faidelidir.”
O kimse:
-“Ya Resulullah (a.s.v.) üçte ikisinde sana salavat okuyup, üçte birinde başka dualar yapayım.” Dedi.
Hazreti Resulullah (a.s.v.) buyurdu:
-“Caizdir. Fakat fazla yapmak sana daha güzeldir.”
O kimse:
-“Hepsini sana salavat okuyayım.”dedi.
Hazreti Resulullah (a.s.v.) buyurdu:
-“Böyle yaparsan, ne dilersen dile o olur. Günahların afv olunur ve kötülüklerin iyiliğe çevrilir.”
İbni Abbas (r.a.) buyurmuştur ki;
-“İnnallaha ve melaiketehü yusallıne…ayeti kerime nazıl olunca Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) sevindi. Ve mübarek yüzü gül gibi parladı
Ve (a.s.v.) buyurduki:
-“Beni tebrik edin. Çünkü benim hakkımda bir ayeti kerime geldi ki dünyadan ve içindekilerden kıymetlidir.” Sonra bu ayeti kerimeyi okudu:
İbni Abbas (r.a.):
-“Ya Resulullah (a.s.v.) bu ayeti kerimenin sırrını bize anlatın.” Dedik.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Bu ilim gizlidir. Eğer sormasaydınız söylemezdim. Hak teâla (c.c.) bana, iki melek müvekkil etti. Her kim bana salavat okusa, o melekler işitip o kimseye (Allahü Teala seni afv etsin) diye dua ederler. Bu dua’yı bütün melekler duyup (amin) derler. Her kim bana salavat vermezse (Allah-u Teala seni afv etmesin) diye beddua ederler. Bütün melekler işittip (amin) derler.”
Ey Aziz:
HakTeâla (c.c.) seni o büyük peygambere ümmet yaptığı için bu ni’metin şükrü olarak ona salavat okumanı emr etti. Habibine (a.s.v.) de senin duan sebebiyle, sana şefaat etmesini emretti. O HALDE SEN DÜNYADA ONA SALAVAT SÖYLE Kİ, kıyamet günü O da (s.a.v.) sana Şefaat etsin.
Mearicün Nübüvve (Altıparmak)
Allah-u Teâla hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri O Resül-i zişan (Sallallahu aleyhi ve sellem) efendimizin Şefaatına nail eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu