‘Menkıbeler’ olarak etiketlenmiş yazılar

DSC00266  Fuad Yusufoğlu İmâm-i Mâlik ile hocaları (r.anhum)  mübarek kabirleri (Cennet-ül Baki' mezarlığı)

İmâm-i Mâlik ile Hocaları (r.anhum) nın kabirleri (Cennet-ül Baki’)

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 6

İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.), elli sene müddetle ders ve fetva vermek sûretiyle, insanların müşküllerini çözmüş ve kıymetli talebeler yetiştirmiştir. Onun talebelerinin her biri memleketlerinin müracaat edilen âlimleri ve rehberi olmuşlardır.

İlimdeki üstünlüğü;

İmâm-i mâlik hazretleri (r.a.), Tefsir, Hadis ve fıkıh ilminde büyük bir âlim idi. Tefsir ilminde, ayet-i kerimelerden binlerce DİNİ HÜKÜM ÇIKARAN büyük bir müfessir ve müctehid idi.

Tefsir ilminde “Garib-ül Kur’an” adlı bir eseri vardır. Bu eser kendisinden Halid bin Abdurrahman el-Mahzûmi (r.a.) rivayet etmiştir.

Hadis ilminde ise pek meşhûr bir âlim ve muhaddistir. Amir bin Abdullah ibn-i Zübeyr bin Avam (r.a.), Nuaym bin Abdullah (r.a.), Zeyd bin Elsem (r.a.), Nafi’ (r.a.), Mevla ibn-i Ömer (r.a.), Seleme bin Dinar (r.a.), Kadi şüreyk bin Abdullah Nehâi (r.a.), Salih bin Keysan (r.a.), i,mâm-i Zührü (r.a.), Safvan bin Selim (r.a.), ve daha çok sayıda hadis âliminden hadis-i şerif rivayet etmiştir.

Görüşüp, hadis-i şerif rivayet ettiği âlimlerin sayısı DOKUZYÜZ civarındadır. Hadis ilminde huccet olduğuna dair ittifak vardır. Yazmış olduğu “MUVATTA” adındeki hadis kitabı çok muteber ve kıymetli bir eserdir.

İmâm-i Mâlik (r.a.) in rivayet ettiği hadis-i şerifler ayrıca KÜTÜB-İ SİTTE denilen meşhur altı hadis kitabında yer almıştır.

Emevi devletinin parlak ve çöküş devrinde Abbasi devletinin kurulup geliştiği ve hakimiyeti elde ettiği bir devirde yaşayan İmâm-i mâlik hazretleri (r.a.), çok hadiselere şahid olmuş bozuk fırkalara karşı Ehl-i sünnet İ’tikadını savunmuş, insanların doğru yola kavuşması hususunda büyük hizmetler yapmıştır.

Hicaz’da hadis öğrenme, dini sualleri sorma ve fetva hususunda büyük bir muracaat mercii olan İmâm-i Mâlik (r.a.) pek çok âlim yetiştirmiştir.

İmâm-i Mâlik (r.a.),

-“Yetmiş imâm şehadet etmedikçe fetva vermeğe başlamadım.” Buyurdu.

İmâm-i Mâlik (r.a.);

-“Okuduğum hocalarımdan pek az kimse vardır ki, benden fetva almamış olsun.” Derdi.

İmâm-i Y afii (r.a.) buyuruyor ki;

-“İmâm-i mâlik (r.a.) in bu sözü öğünmek için değildir. Allah-u Teâlâ’nın ni’metini bildirmek içindir.”

Zerkani (r.a.) ‘MUVATTTA’ kitabını şerhederken diyor ki;

-“İmâm-i mâlik (r.a.), meşhur mezheb imâmıdır. Yükseklerin yükseyidir. Aklı kâmil, faldı âşikardır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın hadis-i şerifleri’nin varisleridir.. Allah’ın kullarına, o’nun dinini yaydı. Dokuzyüz âlimle sohbet ve istifade etti. Kendisi yüzbin hadis-i şerif yazdı. Onyedi yaşında ders vermeye başladı. Dersinde bulunanlar, hocalarının derslerinde bulunanlardan çok idi. Hadis ve fıkıh öğrenmek için, kapısına toplanırlardı. kapıcı tutmak zorunda kaldı. Önce talebesine, sonra halktan herkese izin verir, içeri girerlerdi. Halâya üçgünde bir giderdi. Halâda çok bulunmaktan hayâ ediyorum” derdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

İmâm-i Mâlik (r.a.) nın mubarek kabirleri (Cennet-ül Baki’)

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 7

İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.) ‘Muvatta’ kitabını yazınca kendi ihlasından şüphe etti Kitabı suya koydu;

-“Eğer ıslanırsa, bu kitab bana lazım değildir.” Dedi.

Kitabını suya bırakınca, hiçbir yeri ISLANMADI.

Abdurrahman bin Enes (r.a.);

-“Hadis ilminde, şimdi yeryüzünde Mâlik (r.a.) den DAHA EMİN KİMSE YOKTUR. Ondan daha akıllı bir şahıs görmedim. Süfyan-i Servi (r.a.), hadis’te İmâm’dır. Fakat Sünnet’te İmâm değildir. Evzâ’i (r.a.), sünnet’te İmâm’dır. Fakat, hadis’te İmâm değildir. İmâm-i Mâlik (r.a.) Hadis’te de, sünnet’te de İmâmdır.” Derdi.

Yahya bin Said (r.a.);

-“İmâm-i Mâlik (r.a.), Allah-u Teâlâ’nın kullarına yeryüzünde huccetidir.” Derdi.

İmâm-i Şafi-i (r.a.);

-“Hadis okunan yerde, Mâlik (r.a.), gökteki yıldız gibidir. İlmi ezberlemekte, anlamakta ve korumakta, hiç kimse, Mâlik (r.a.) gibi olamadı. Allah ilminde bana Mâlik (r.a.) kadar KİMSE EMİN DEĞİLDİR. Allah-u Teâlâ ile aramda huccet, İmâm-i Mâlik (r.a.) tir. İmâm-i Mâlik (r.a.) ile Süfyan bin Uyeyne (r.a.) olmasalardl, HİCAZ’DA İLİM KALMAZDI.” Derdi.

Abdullah (r.a.) Babası Ahmed bin Hanbel (r.a.) e sordu;

-“Zühri (r.a.) nin talabeleri arasında en kuvvetli hangisidir?”

Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Mâlik (r.a.) her ilminde daha kuvvetlidir.” Buyurdu.

Abdullah ibn-i vehb (r.a.) diyor ki;

-“Mâlik (r.a.) ve Leys (r.a.) olmasalardı, hepimiz sapıtrdık.”

Evza-i (r.a.) İmâmi Mâlik (r.a.) in ismini işitince;

-“O, âlimlerin âlimi, Medine’nin en büyük âlimi ve HAREMEYN’İN MÜFTÜSÜDÜR.” Derdi.

Süfyan bin Uyeyne (r.a.) İmâm-i mâlik (r.a.) in vefatını işitince;

-“Yeryüzünde bir benzeri kalmadı. Dünyanın imâm-i idi. Hicaz’ın âlim’i idi. Zamanın hucceti idi. ÜMMET-İ MUHAMMED (Sallallahu aleyhi ve sellem) İN GÜNEŞİ İDİ. Onun yolunda bulunalım.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC00260 Fuad Yusdufoğlu Baki' kabristanlığında güneşin doğuşu (Medine-i münavvara)

Cennet-ül Baki’ mezarlığında Güneşin doğuşu

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 8

Ahmed Bin Hanbel (r.a.);

-“İmâm-i Mâlik (r.a.) in, Süfyan-i Servi (r.a.) den, Leys (r.a.) den, Hammad bin Seleme (r.a.) den ve Evza-i (r.a.) den üstün olduğunu söylerdi.”

Süfyan Bin Uyeyne (r.a.) diyor ki;

-“İnsanlar sıkışacak, âlimden üstün birini bulamıyacaklar.” Hadis-i şerif-i, İmâm-i mâlik (r.a.) i haber veriyor.

İmâm-i Mâlik (r.a.) diyor ki;

-“Her gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) i görüyorum.”

Mus’ab (r.a.) diyor ki;

-“Babam Abdullah bin Zübeyr (r.a.) den işittim;”

-“Mâlik (r.a.) ile Mescid-i nebevi (a.s.v.) de idik.”

Biri gelip;

(-“Ebû Abdullah Malik (r.a.) hanginizdir.”) dedi.

Gösterdik;

-“Yanına gidip selam verdi. Boynuna sarılıp, alnından öptü.”

(-“Rü’yada Resulullah (a.s.v.) i burada oturuyor gördüm.)

–“Mâlik’i çağır.” Buyurdu.

Sen geldin. Titriyordun.

Resulullah (a.s.v.);

-“Rahat ol ya Ebâ Abdullah! Otur, göğsünü aç.” Buyurdu.

-“Sen göğsünü açınca her yere güzel kokular yayıldı.” Dedi.

İmâm-i mâlik (r.a.) ağladı ve;

-“Rü’ya’nın tabiri İlimdir.” Dedi.

İmâm-i Şafi-i (r.a.) İle Ahmed Bin Hanbel (r.a.), İmâm-i Mâlik (r.a.) in sohbetinde bulunmuşlardır. Onun ilminden çok istifade etmişlerdir. Bunların, İmâm-i Mâlik (r.a.) i talebesinden olması, onun şeref ve üstünlüğüne kafidir. En büyük vesikadır.

Kendisinden daha bir çok kimseler ilim öğrenip, her biri memleketlerinin İmâmı (âlimi) ve insanların rehberi olmuşlardır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

DSC00282  Fuad Yusufoğlu Baki' kabristanından Ravda-i mutahhara'nın görünüşü

Baki’ kabristanından Ravda-i mutahhara’nın görünüşü (Medine)

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 9

Bunlardan bazıları şu zatlardır;

Muhammed bin İbrahim bin Dinar (r.a.), Ebû Haşim (r.a.) ve Abdulaziz bin ebi Hazım (r.a.). Bunların her birisi, dinde ehl-i ictihad sahibiydiler. Osman bin Hakem (r.a.), Abdurrahman bin Halid (r.a.), Muin Bin İsa (r.a.), Yahya bin Yahya (r.a.), Abdullah bin Mesleme-i Ka’buni (r.a.), Abdullah bin vehb (r.a.)… gibi daha nice talabeleri vardır.

Bütün bunlar, hadis ilminde Müntaz (seçilmiş) âlim olan İmâm-i Buhari (r.a.), Müslüm (r.a.), Eb-u Davud (r.a.), Tirmizi (r.a.), Ahmed Bin Hanbel (r.a.), Yahya bin main (r.a.) ve diğer hadis âlimlerinin Ustadlarıdır.

Celaleddin-i Siyuti (r.a.), İmâm-i Mâlik (r.a.) den Hadis rivayet eden 993 zatın isimlerini elif ba sırayla (kitabu Tezyin-il memalik bi menakibi Seyyidinel İmâm-i mâlik) adlı kitabında yazmıştır.

Mezhebi (İctihadı);

İmâm-i Mâlik (r.a.), herhangi bir dini mes’elenin hükmünü ta’yin için, Kur’an-i Kerim’e, Hadis-i şeriflere, Ümmetin icmaina ve lüzüm olduğunda kıyas’a müracaat ederdi.

Ayrıca Medine ehlinin ittifaklarını da, icmâ’dan başka, müstekil bir delil kabul ederdi.

İmâm-i Mâlik (r.a.) in bu üsüllara göre ictihad ederek çıkardığı, hükümlere, rivayet yolu veya Hicaz âlimlerinin yolu denir ki, bu yolun imâmı, İmâm-i Mâlik (r.a.) dir.

O ictihadleriyle Müslümanların işlerinde ve amellerinde uyacakları bir yol gösterdi. Bu yola Mâliki mezhebi denilmiştir. Ehli sünnet itikadından olan Müslümanlardan, amellerini, ya’ni ibadet ve işlerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara MÂLİKİ denir.

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.), bütün MÜSLÜMANLARDAN TEK BİR İMAN İSTEMEKTEDİR. İslamiyette, İmân’da, i’tikadda tefrikaya, ayrılığa izin verilmemiştir.

Resulullah efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) in inandığı ve bildirdiği ve eshab-i kiram (Rıdvanallahı Teâlâ aleyhim ecmain) in naklettiği gibi imân eden Müslümanlara “EHL-İ SÜNMNET VE’L-CEMAAT” Veya kısaca ‘SÜNNİ” denir.

Sünni Müslümanlara, mezheb imâmi olan büyük İslâm âlimleri tarafından, Kur’an-i kerim ve hadis-i şeriflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan bazı ibadetlerin ve günlük muamelelerin tarifinde ve yapılışında gösterilen ve Allah-u Teâlâ’nın rızasına kavuşturan yollara AMELİ MEZHEBLER (Veya fıkhı mezhebler) denilmiştir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu) nın mezarları

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) – 10

Mezheb imâmi olan büyük İslam âlimlerinin aralarında dinin sahibi izin vermiş ve bu hal her zaman ve her yerde Müslümanların İslamiyete DOSDOĞRU Uymalarını te’min ederek Müslümanlar için RAHMET OLMUŞTUR.

Nitekim Hadis-i Şerif’te;

-“Âlimlerin mezheblere ayrılması rahmettir.” Buyuruldu.

İmâm-i mâlik (r.a.), talebelerinin ve kendisine suâl soranların, dini mes’elelerdeki müşküllerini halederken, ortaya koyduğu ve takip ettiği usûller, Mâliki mezhebinin temel kaideleri olmuştur.

Mezhebin hükümlerini ortaya koyarken takip ettiği usûl; diğer bütün müctehidlerin usûlune benzemekle beraber, ba’zı farklılıkları da vardı.

Bütün müctehidler, bir işin nasıl yapılacağını Kur’an-i Kerim’de açık olarak bulamazlarsa, hadis-i şeriflere bakarlar, bunlarda da bulamazlarsa, bu iş için (icmâ) var ise, öyle yapılmasını bildirirler.

İcmâ,

Eshabi-i Kiram (r.a.) ın ve onlardan sonra gelen Tabiin denilen âlimlerin bir mes’eledeki sözbirliğine denir.

Bu işin nasıl yapılması lazım olduğu icmâ ile bilinmezse, müctehidler kendileri kıyasta bulunarak ictihad ederler.

Kıyas;

Kur’an-i Kerim’de ve hadis-i şeriflerde, hakkında açık bir hüküm bulunmayan bir işi, açık hüküm bulunan diğer bir işe benzeterek hükme bağlamaktır.

İMÂM-İ MÂLİK (r.a.), BU DÖRT DELİLDEN BAŞKA, MEDİNE-İ MÜNEVERRE’NİN O ZAMANKİ HALKININ SÖZBİRLİĞİNİ DE SENET KABUL EDERDİ.

-“Bu âdetleri, babalarından, dedelerinden ve nihayet Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) tan görenek olarak gelmiştir.” Derdi.

Bu senedin, kıyastan daha üstün olduğunu söylerdi. Fakat diğer üç mezhebin imâmları Medine halkının adetini, dini hükümlere senet, vesika olarak almazdı.

İmâm-i Mâlik (r.a.) in ictihad usûlüne (Rivayet yolu) denir. Onun mezhebi daha çok Afrika’nın kuzeyinde yayılmıştır. Eskiden Hicaz ve Endülüs (İspanya) bölgelerinde yaygındı.

Mâliki mezhebinde en meşhûr fıkıh kitabı (Et-Tefri’ fi’l-furu) ve (El-İhkam-ül-fusul) kitablarıdır. Bunlar Arapçadır.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aş’e bavarne (Nusaybin)

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 11

İmâm-i Mâlik (r.a.) in menkıbelerinden ve sözlerinden bir kısmı şunlardır;

İmâm-i şafi-i (r.a.) buyuruyor ki;

-“Âlimler anıldığı zaman İmâm-i Mâlik (r.a.) onlar arasında parlak bir yıldız gibidir. Benim üzerimde Minneti ve ihsani ondan çok olanı yoktur.”

Medine valisi, imâm-i Mâlik (r.a.) den, bir ictihadından vazgeçmesini istedi. Kabul etmeyince, kırbaçla vurdurdu.

Her vuruşta;

-“Ya Rabbi!, onları affet, çünkü onlar bilmiyorlar.” Diyordu.

Nihayet bayılıp düştü.

Sonra ayılınca da;

-“Şahid olunuz, ben hakkımı beni dövenlere HELAL ETTİM.” Dedi.

Halife, valinin cezalandırılması için kendisinden izin isteyince Ona;

-“Hayır, ben onu affettim.” Buyurdu.

Hazreti İmâm-i Mâlik (r.a.), ilim bakımından ne kadar yüksek ise, ahlak, zühd, takva ve kerem bakımından da öyle yüksek idi.

İmâm-i mâlik (r.a.), ilimde ve dinde çok edebliydi. Din bilgisine hürmet ve ta’zimi şaşılacak derecede fazlaydı.

Ebû Abdullah Mevlâ’l-Leysen (r.a.) şöyle anlatmıştır;

-“Rü’yamda Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) i gördüm. Mescid’de ayakta duruyordu, insanlar da etrafını sarmıştı. İmâm-i Mâlik (r.a.) de önünde duruyordu. Resûlullah (a.s.v.) önünde misk dolu bir kap vardı. O misk’ten avuç avuç alıp, İmâm-i Mâlik (r.a.) e veriyordu. O da insanlara dağıtıyordu.”

Bunu Ebû Abdullah (r.a.) dan nakleden Matraf (r.a.);

-“Bu rü’yayı İmâm-i Mâlik (r.a.) in ilimdeki üstünlüğüne ve sünnet-i seniyeye bağlılığına yordum.” Demiştir.

Mesna bin Said el-Kesir (r.a.) şöyle demiştir;

-“İmâm-i Mâlik (r.a.) in şöyle buyurduğunu işittim.”

-“Resûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) i rü’yada görmediğim hiçbir gece geçmedi. Her gece Rü’yamda gördüm.”

Zehebi (r.a.), (Tabakat-ül Huffaz) kitabında Hazreti İmâm-i Mâlik (r.a.) i şöyle anlatıyor;

-“Uzun bir ömür, yüksek bir mertebe, parlak bir zihin, çok geniş bir ilim, keskin anlayış, sahih rivayet, diyanet, adalet, sünnet-i seniyyeye tâbi, fıkıhta, fetvada kaidelerin sıhhatında önde gelen bir zat idi. Fetva vermede aceleciliği sevmez, çok kere; ‘BİLMİYORUM’ derdi.

Ve;

-“İlim kalkanı bilmiyorum demektir.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aş’e bavarne (Nusaybin)

İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 12

Bir gün Halife Harun Reşid dedi ki;

-“Ya İmâm senin kitablarını çoğaltıp, her yere göndereceğim. Herkesin bunlara uymasını ve senin mezhebinde olmalarını emr edeceğim.”

İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.);

-“Ya halife, hadis-i şerifte; (“Ümmetimin âlimlerinin ihtilafi rahmettir.”) Buyuruldu. Âlimlerin ihtilafi Allah-u Teâlâ’nın rahmetidir. HEPSİ HİDAYET ÜZEREDİR. MÜSLÜMANLAR BU RAHMET’TEN MAHRUM BIRAKILAMAZ.”

Bunun üzerine halife bu arzusundan vazgeçti. Harun Reşid, İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.) den hergün evine gelip, oğlu Emin ile Me’mün’a ders vermesini istedi.

İmâm-i mâlik (r.a.) Buyurdu ki;

-“Ya Halife, uygun olanı çocuklarınızın bizim eve gelip gitmesidir. Allah-u Teâlâ, sizi daha aziz etsin! İlmi aziz ederseniz aziz olurusnuz; İlmi zelil ederseniz Zelil olursunuz. İlim bir kimsenin yanına gitmez, o ilimin yanına gelir.”

Bunun üzerine Halife İmâm-i mâlik hazretleri (r.a.) den özür diledi ve hergün çocuklarını İmâma göndererek ders aldırttı.

Eserleri;

‘Muvatta’ adındaki hadis kitabı çok kıymetlidir. Muvatta’yı kırk senede meydana getirmiştir. Başlangıçta içinde dörtbin hadis-i şerif varken, sonuna doğru bine indirmiştir.
Çok âlimler bunu şerh etmişlerdir. Bu şerhlerinden en meşhuru “El-Müdevvene” adlı eseridir. Bu kitab Hadis-i şerifleri fıkıh konularına göre içine almış olup, YAZILAN İLK HADİS KİBADIR. Bu kitabta ayrıca İmâm-i Mâlik (r.a.) in ictihad ettiği fıkhı mevzular da bulunmaktadır. Çeşitli tarihlerde basılmıştır.

Biri, Yahya bin el-Leysi (r.a.) nin rivayeti; diğeri de imâm-i Â’zam (r.a.) ın talabesi Muhammed şeybani (r.a.) tarafından yapılan iki rivayeti vardır.

Bu eserinden başka Abdullah bin Abdulhakim Mısrı (r.a.) tarafından rivayet edilen “Kitab-üs-sünen” adlı fıkha dair ve fetvalerini bildiren “Risale fil fetva” gibi eserleri vardır.

İmâm-i Mâlik (r.a.) in rivayet ettiği ve muvatta adlı meşhur eserine yazdığı hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“Bir kişi bir söz söyler de, o sözden dolayı Cehennem ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözünden dolayı Allah’ın kendisini Cennet’e koyacağı aklına gelmez.”

-“Kişinin malaya’niyi (faydasız şeyleri) terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir.”

-“Her dinin bir ahlakı vardır. İslamın ahlakı da hayâdır.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Beşire Mecido (Girnavas) Nusaybin

İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)

Ehli sünnetin amelde dört hak mezhebinden bir olan, Şafi-i mezhebinin İmâm-i. İsmi Muhammed olup, nesebi şöyledir;

Muhammed bin İdris bin Abbas bin Osman bin Şafi’ bin Saib bin Ubeyd bin Abdülyezid bin Hâşım bin Müttalib bin Abdulmenaf’tır.

Künyesi; Ebu Abdullah’dır. Soyu Kureyş kabilesinden olup, hem anne , hem de baba tarafından Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in soyu ile birleşir.

Annesi tarafında soyu; Fatima binti Abdullah el-Mahud bin hasan el-Müsenna bin hasan bin Ali bin ebi Talib’e dayanır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) in üçüncü dedesi Şafi’ (r.a.) Eshab-i kiramdandır. Bu dedesinin ismine izâfeten, ona “Şafi-i” denilmiş ve bu isimle meşhur olmuştur.

150 (M. 767) senesinde Gazze’de doğdu.204 (M. 820) de mısır da bir cum’a gecesi 54 yaşında vefat etti. Kabri şerif-i Kurâfe kabristanlığında büyük bir türbe içindedir.

İmam-i Şafi-i Hazretleri (r.a.); henüz beşikte iken babası vefat temiş. Annesi onu iki yaşında, asıl memleketleri olan Mekke’ye getirdi. Orada büyüdü. Yedi yaşına gelince Kur’an-i kerim’i ezberledi. Bundan sonra ilim öğrenmeye başladı.

Tahsili;

İmâm-i Şafi-i (r.a.) daha küçük yaşta iken Mekke’de bulunan zamanın meşhur âlimlerinin derslerine ve sohbetlerine devam etmeye başlamıştır. Kendisi ilim öğrenmeye başladığı bu ilk günleri için şöyle demiştir;

-“Kur’an-i Kerim’i ezberledikten sonra devamlı mescid-i haram’a gidip, fıkıh ve hadis âlimlerinden pek çok istifade ettim. Fakat çok fakir idik, bir yaprak kağıt almaya bile gücümüz yoktu. Derslerimi ve öğrendiğim mes’eleleri, kemik parçaları üzerine yazardım.”

İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.), Mekke’deki bu ilk tahsilinden sonra Arapçanın inceliklerini ve edebiyatını oğrenmek için çölde yaşayan “Huzey” kabilesinin arasına gitti. Orada da bilgisini ilerletip, ok atmayı öğrendi.

Bu hususta da şöyle demiştir;

-“Ben Mekke’den çıktım. Çölde “Huzeyl” kabilesinin yaşayışını ve dilini öğrendim. Bu kabile, Arapların dil bakımından en fasîhi idi. Onlarla birlikte gezdim, dolaştım, ok atmayı öğrendim. Mekke’ye döndüğüm zaman, bir çok rivayet ve Edebiyat bilgilerine sahip olmuştum.”

İmâm-i Şafi-i Hazretleri (r.a.) daha on yaşında iken, o zamanın en meşhur âlimi İmâm-i Mâlik (r.a.) in “ Muvatta” adlı hadis kitabını, dokuz gecede ezberlemiştir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas’tan Nusaybin’ın yakından görünüşü

İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 2

Gençliğin ilk yıllarında kendini tamamen ilme verip, Mekke’deki Süfyan bin Uyeyne (r.a.), Müslim Bin Halid ez-Zenci (r.a.) gibi fakıh ve muhaddislerden ilim tahsil etti.

Hadis, fıkıh, lugat ve edebiyatta çok yükseldi. Mekke’li gençler arasında, ilimde parmakla gösterilen bir dereceye ulaştı.

İmâm-i Şafi-i hazretleri (r.a.) nin tahsilinde en önemli safha, imâm-i Malik (r.a.) e talebe olmasıyla başlamıştır.

Mekke’den Medime’ye gidip, İMÂM-İ MÂLİK (r.a.) den ders almasını şöyle anlatmıştır;

-“İlk zamanlar Mekke’de Müslim bin Halid (r.a.) den fıkıh öğrendim. O sırada Medine’de bulunan Malik bin Enes (r.a.) in büyüklüğünü ve Müslümanların İmâm-i olduğunu işittim.”

-“Kalbime geldi ki, onun yanına gideyim, talebesi olayım. Sonra onun meşhur eseri olan “MUVATTA” bir nushasını, Mekke’de birinden tekrar geri vermek üzere alıp ezberledim.”

-“Mekke valisi’ne gidip, birini Medine valisi’ne Malik bin Enes’e vermek üzere iki nektup alıp Medine’ye gittim. Medine’ye varınca, Medine valisi’ne gidip ona ait olan mektubu verdim. Ve Medine valisi ile birlikte İmâm-i Malik (r.a.) ın gittik.”

-“İmâm-i Malik (r.a.) dışarı çıktı. Uzun boylu ve gayet heybetli bir görünüşü vardı. Medine valisi, Mekke valisi’nin gönderdiği mektubu İmâm’a takdim etti.”

-“Mektubta;

-“Muhammed bin İdris, annesi tarafından şerefli bir kimsedir. Ve hali şöyle şöyledir…”

Diye yazılı olan kısmı okuyunca;

-“Sübhanallah! Resulullah (a.s.v.) ın ilmi şöyle mi oldu ki, mektub ile yazılıp, sorulup, taleb olunur.” Dedi.

Ben de durumumu ve ilim oğrenmek istediğimi anlatınca, Sözlerimi dinledikten sonra bana uzun uzun baktıktan sonra;

-“Adın nedir” dedi.

Ben;

-“Muhammed’dır.” Dedim

Bana;

-“Ey Muhammed.” Dedi.

-“İlerde büyük bir şanın olacak, Allah-u Teâlâ senin kalbine bir nur vermiştir. Onu Ma’siyyetle söndürme! Yarın birisi ile gel, sana Muvatta’yı okusun.” buyurdu.

Ben de;

-“Onu ezberledim. Ezberden okurum.” Dedim.

Ertesi gün İmâm-i Malik (r.a.) e gelip okumağa başladım. Her ne zaman İmâm-i üzme korkusundan okumağı bırakmak istesem, benim güzel okumam onu hayretler içerisinde bırakır;

-“Ey genç oku.” Derdi.

Kısa zamanda muvatta’yı bitirdim.

İmâm-i Şafi-i (r.a.), İmâm-i Malik (r.a.) ın yanına geldiği zaman, yirmi yaşlarında bulunuyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas-CİN TEPESİNDE- KÜÇÜK BİR ŞELALE Nusaybin

İmâm-i Şafi-i (Radiyallah-u anh)- 3

İmâm-i Şafi-i (r.a.), İmâm-i Malik (r.a.) ın yanına geldiği zaman, yirmi yaşlarında bulunuyordu. İmâm-i Mâlik (r.a.) onu himayesine alıp, dokuz yıl müddetle ilim öğretti.

İlimde yüksek bir ereceye ulaşan İmâm-i Şafi-i (r.a.) Mekke’ye dönünce, oraya gelen Yemen valisi, onu Yemen’e götürüp kadılık vazifesini verdi. Beş yıl kadar bu görevi yaptıktan sonra, Bağdad’a giderek, ilmini ilerletmek için İmâm-i A’zam’ın (r.a.) talabesi olan İmâm-i Muhammed (r.a.) den ders almaya başladı.

İmâm-i Muhammed (r.a.) onu kendi himayesine alıp, yazmış olduğu kitablarını okutmak suretiyle, Irak’ta tedvin edilen fıkıh ilmini ve Irak’ta meşhur olan rivayetleri öğretti.

İmâm-i Muhammed (r.a.) ayrıca İmâm-i Şafi-i (r.a.) nin üvey babası idi. İmâm-i Şafi-i (r.a.) onun ilminden ve kitablarından çok istifade etmiştir.

İmâm-i Şafi-i (r.a.) bu hususta şöyle demiştir;

-“İlimde ve diğer dünya işlerinde, İmâm-i Muhammed (r.a.) kadar bana kimse faydalı olmamıştır.”

Ebû Ubeyd (r.a.) şöyle demiştir; İmâm-i Şafi-i (r.a.) dan duydum. Buyurdu ki;

-“İmâm-i Muhammed (r.a.) den öğrendiğim mes’elelerle ve ilimle, bir deve yükü kitab yazdım. Eğer o olmasaydı ilim kapısının eşiğinde kalmıştım.”

-“Bütün insanlar ilimde, Irak âlimlerinin, Irak âlimleri de Kûfe âlimlerinin çocuklarıdır. Onlar da Ebû Hanife (r.a.) nın çocuklarıdır.”

Ya’ni bir babanın çocukları için lazım olan nafakayı kazanıp, çocuklarını beslemesi gibi, Ebû Hanife (r.a.) de kendinden sonrakileri böylece ilimle beslemiş ve doyurmuştur. İmâm-i Şafi-i (r.a.) ayrıca Selim-i Râi (r.a.) sohbetine kavuşup, vilayet (Evliyalık) makamlarına da kavuştu.

Dersleri ve Talebeleri;

İmâm-i Şafi-i (r.a.), Bağdad’da İmâm-i Muhammed (r.a.) den aldığı dersleri tamamlayıp, mekke’ye döndü. Burada bir müddet inceleme ve araştırmalar yapıp, ayrıca talebelerine ders verdi.
Bilhassa hac mevsiminde çeşitli İslâm beldelerinden gelen ilim adamları ondan ilim öğrenirlerdi. Mekke’de bu ikameti dokuz yıl kadar sürdü. Sonra tekrar Bağdad’a gitti.

Bu sırada bağdad İslâm âleminin önemli bir ilim merkezi idi. Burada bulunan âlimler, İmâm-i Şafi-i (r.a.) ye hürmet göstermiş ve ilim talebeleri onun etrafında toplanmıştır.

Bağdad âlimleri dahi ondan ders almışlardır. Daha önce Mekke’de İmâm-i şafi-i (r.a.) ile görüşen ve ondan hadis dinleyen Ahmed bin Hambel (r.a.) talebe olmuş, onun üstünlüğüne hayran kalmıştır.

Yine İmâm-i şafi-i (r.a.) ile emsâl olan İshak bin Râheveyh (r.a.) ve benzerleri ondan ilim tahsil etmiştir. Herkes onun dersine koşuyor ve verdiği fetvalara hayran kalıyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Tâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Hadis ilimlerini etfara ışık saçar gibi yayan İmâm-i Şafi-i radiyallah-u anh veli kulun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu