‘Menkıbeler’ olarak etiketlenmiş yazılar
Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 10
14 Ocak 2009Çağ-çağ barajı (Nusaybin)
Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 10
Hasan-i Basri hazretleri (r.a.), Habib-i Acemi hazretleri (r.a.) yi çok sever ve ona çok iltifat ederdi. Hatta bazen meclisinde Habib (r.a.) in sohbet etmesini söyler, Habib (r.a.) de emredildiği için sohbet ederdi.
Bazi kimseler bu durumu merak ederler;
-“Siz burada bulunduğunuz halde, O’nun sohbet etmesini istemenizin hikmeti nedir?” diye sual ederlerdi.
Hasan-i Basri Hazretleri (r.a.);
-“Habib, kalbinden konuşur ve konuştuğunu insanların kalbine yerleştirir.. ben onun için onu konuşturuyorum.” Buyururdu.
Habib-i acemi Hazretleri (r.a.), çok ibadet ederdi. Devamlı TEFEKKÜR HALİNDE İDİ. Ba’zan bu halde iken kendinden geçer ve öyle olurdu ki, yanındakiler uyuyor zanederlerdi.
Komşularından, İsmail bin Zekeriyya (r.a.) diyor ki;
-“Ben akşam olduğu zaman Habib (r.a.) in ağlamasını duyardım. Hal böyle devam edince, yoksa mali bir sıkıntıları mı vardır diye düşünüp evlerine sual ettim.”
Evinden;
-“O hep ölümü düşünür de onun için ağlar. Sabah olunca da artık (‘Ben akşama ulaşamam.’) der. AKŞAM OLUNCA DA (‘Ben sabaha ulaşamam.’) der. Onun için ağlar.” Dediler.
Hanımı Umrete (r.anha) da Saliha bir hanımefendi idi. Kendisi ile beraber ibadete devam ederdi. Ba’zan gece yarısı Habib (r.a.) i uyandırır, ibadet ederlerdi.
Habib-i acem (r.a.) Basra çarşısında ticaret yapar, kazandığını fakirlere verirdi. Bir defa sabit bin Elsem el-Benan (r.a.) sadakanın faziletini anlatıyordu. Habib-i acemi (r.a.) oraya geldi. Sohbetten sonra bir kese altın çıkarıp Sabit hazretleri (r.a.) ne verdi.
Ve;
-“Bunu fakirlere dağıtın.” Dedi.
Sabit (r.a.) çok memnun olup, dua etti. Habib-i Acemi (r.a.) az kâra kanâat eder, doğruluğu sebebiyle herkes tarafından sevilirdi.
Habib-i Acemi (r.a.) Allah-u teâlâ’dan nasıl korkmak lazım ise öyle korkardı. O’na nasıl ta’zim etmek lazım ise öyle Ta’zim ederdi.
Dünyada ve dünyada olan şeylerin hiç birisinde gözü yoktu. Hep Allah-u teâlâ’yı düşünür, dünya zevklerinden uzak dururdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 11
14 Ocak 2009çağ-çağ barajı (Nusaybin)
Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 11
Ahret ticareti ile meşgül olurdu. Yanına ticaret ehli kimseler gelirdi. Onlara önce ticaretten, dünya işlerinden bahseder, sonra ahret bilgilerini anlatırdı. Böylece o kimseler çok istifade ederlerdi.
Bir gün bir kimse, Habib-i Acemi hazretleri (r.a.) ne gelip;
-“Sende üçyüz dirhem alacağım vardır.” Dedi
Habib-i acemi (r.a.);
-“Ben hatırlayamadım. Nerede, ne zaman borcum oldu?” buyurdu.
O Kimse;
-“Ben de bilmiyorum. Fakat benim sende üçyüz dirhem alacağım vardır.” Dedi.
Habib (r.a.) o kimseye;
-“Bu gün gidin de yarın gelin.” Buyurdu.
Gece olunca, abdest alıp iki rek’at namaz kıldı ve namazdan sonra şöyle dua etti;
-“Ya Rabbi! Eğer o kimse doğru söyliyorsa, borcumu ona ödememde bana yardım et. Şayet yalan söyliyorsa sen bilirsin.”
Sabah olunca o kimsenin bir tarafının felç olduğunu gördüler.
Habib (r.a.) o kimseye;
-“Sana ne oldu?” diye sordu.
O kimse;
-“Tevbe ettim, tevbe ettim. Ben sizden alacağım olmadığı halde üçyüz dirhem istedim. Bunun için bana bu hastalık geldi. Ben tevbe ettim.” Dedi.
Habib-i acemi (r.a.);
-“Peki niçin böyle yaptın?” buyurdu.
O kimse;
-“Kendi kendime dedim ki; (Habib Allah-u teâlâdan ve kullardan çok utanır. Ben bu parayı istersem bana verir.)” dedi.
Habib-i acemi (r.a.) merhametinin çokluğundan o kimseye acıdı ve;
-“Ya Rabbi! Doğru söyliyorsa ona şifa ihsan eyle.” Diye dua etti.
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.a.) o kimseye şifa verdi. Ve felç olmamış gibi ayağa kalktı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 12
14 Ocak 2009Aynı resim (yazın) Çağ-çağ barajı
Aynı resim (Sonbahar) Çağ-Çağ barajı
Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 12
Bir kimsenin bir ayağında şiddetli ağrı vardı. Bir mecliste Habib-i Acemi hazretler (r.a.) ne bu durumu arz etti. Habib ona oturmasını söyledi.
Diğer kimseler kalkıp gittikten sonra ayağa kalkıp, o kimsenin şifa bulması için dua etti.
Ve;
-“Ya rabbi! Habib’in yüzünü KARA ÇIKARMA, şifa ihsan eyle.” Dedi.
O kimsenin ayağında hiç ağrı kalmadı. Diğer ayağından daha sağlam oldu.
Bir def’a kapılarına bir fakir geldi. O sırada hanımı, hamur yoğurmuştu. Ekmek pişirmek için komşudan ateş istemeye gitmişti.
Habib-i Acemi (r.a.) gelen fakira;
-“Hamuru al.” Buyurdu.
O fakir hamuru alıp gitti. Habib (r.a.) in hanımı gelip hamuru sorunca;
-“Hamuru ekmek yapmaya götürdüler.” Buyurdu.
Biraz sonra bir kimse bir sepet dolusu ekmek ve et getirdi. Habib-i Acemi (r.a.) ın hanımı ekmek ve eti hazırladı.
Ve;
-“Hamurlar ne çabuk ekmek oldu?” diye hayretini bildirdi.
Hammad (r.a.), Habib-i Acemi (r.a.) hakkında, şâhid olduğu bir hadiseyi şöyle anlatıyor;
-“Bir kadın gelerek Habib-i Acemi (r.a.) ye dedi ki;”
(-“Hiç ekmeğimiz yok.” )
Habib (r.a.) de;
-“Aileniz kaç kişidir?” diye sordu.
Kadın söyledi. Sonra Habib (r.a.) kalktı abdest aldı. Huzur içinde namaz kıldı.
Namazı bitince;
-“Ya Rabbi! İnsanlar benim hakkımda hüsn-ü zan ediyorlar, güzel düşünüyorlar. Sen ise benim günahlarımı örtüyorsun. Beni insanların hüs-nü zanlarına layık eyle.” Diye dua etti.
Sonra namaz kıldığı hasır seccadeyi kaldırdığında orada elli dirhemin olduğunu gördüler. Elli dirhemi kadına verdi.
Ve bana;
-“Ey Hammad! (r.a.) Bu gördüğün şeyi ben hayatta iken kimseye söyleme.” Dedi.
Kıyamet günü Allah-u Teâlâ bana;
-“Ey Habib! Şeytanın vesvesinden uzak olarak, bir gün namaz kıldın mı? Bir gün oruç tuttun mu? Bir tesbih çektin mi?” diye sorarsa
Ben;
-“Evet Ya rabbi.” Demeye gücüm yetmez. Evet Ya Rabbi.” Demeye yüzüm olmaz. Böyle bir söz diyemem.”
Habib-i Acemi Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;
-“Boş oturmayınız. Çünkü ÖLÜM PEŞİNİZDEDİR.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh);
14 Ocak 2009Çağ-çağ Barajı (Nusaybin)
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh);
Tabiinin en büyüklerinden. Adı el-Hasan ibni Ebil-Hasan Yesar el Basri’dir. 21 (M.641) senesinde Medine’de doğdu. Bu sırada Hazreti Ömer (r.a.) halife idi. 110 (M.728) 88 yaşında iken bir Cuma’ günü Basra’da vefat etti.
Babası; Eshab-i Kiramdan Zeyd bin Sabit (r.a.) kölesi Ca’ferdir. Annesi, Peygamberimiz (Sallallahu alyehi ve selem) in hanımlarındanHazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) nin cariyesi idi.
Oğulları Hasan-i basri (r.a.) doğunca azâd edildikleri rivayet edilmektedir. Ümmü Seleme anamız (r.anha) ın evine gidip hizmetinde bulunan annesi, bu hizmetleri sırasında çocuğunu (Hasan-i Basri) da yanında götürüyordu.
Bir iş için dışarı çıkınca yalnız kalan küçük Hasan’ı Hazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) kucağına alarak bağrına basıp ona dua ediyor, hatta oyalamak için emzirdiği de oluyordu. Hazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) nin ihtiyar olduğu halde sütünün gelmesi ile, Hasan-i Basri (r.a.) o’nun sütünü emmiştir.
Böylece büyük bir berekete ve bu bereket sebebiyle de ni’metlere kavuşmuştur.
Medine’de bulunduğu sırada ilimde önemli bir unsur olan Arapçayı iyice öğrendi. Oniki On üç yaşlarında iken Kur’an-i Kerimi ezberledi. Birçok önemli hadiselere şâhid oldu.
Eshab-i Kiram (r.a.) ın büyüklerinden, Hazreti Osman bin Affan (r.a.) Hazreti Ali Eb-i Talib (r.a.),Hazreti Abdullah bin Abbas (r.a.) ve daha bir çok Eshab-i kiram (radiayallah-u anhüm) ile görüştü.
Görüştüğü Eshab’ın sayısı 120 veya 130 kişi civarındadır. Medine mescidinde Hazreti Osman (r.a.) ın hutbelerini dinledi.
Hasan-i Basri (r.a.) onbeş yaşından sonra medine’den Basra’ya gitti. Orada Eshab-i Kiram’dan İbn-i Abbas (r.a.), Enes Bin Mâlik (r.a.), Abdurrahman ibn-i Semura (r.a.), Semura ibn-i Cundeb (r.a.), iyad ibn-i Hımâr (r.a.), Ma’kıl ibn-i Yesar (r.a.) ve EL-Esvad İbn-i Seri (r.a.) gibi büyüklerin derslerine ve sohbetlerine devam etti.
Bundan sonra Abdurrahman ibn-i Semura (r.a.) komutasındaki orduyla Sicistan’a giden Hasan-i Basri (r.a.) ilmi çalışmalarının yanında fetih ordularına da katıldı.
Yine İbn-i Ziyad Horasana vali olunca onunla birlikte Horasan’a gitti. On sene kadar, süren faaliyetleri sırasında da bir çok sahaba-i Kiram (r.a.) la görüştü. onlardan ilim öğrendi. Ve rivayetlerde bulundu.
Daha sonra Basra’ya dönüp, orada bulunan Sahab-i’lerden ve tabiinin büyükleri (r.anhüm) den ders almaya devam etti. Böylece Eshab-i Kiram (r.a.) in Peygamberimiz Efendimiz (sallallahu alayehi ve selem) den naklen bildirdiği itikad, İman, Zahır ve Batın ilimlerini iyice öğrendi. Ve yetişti.
İlimde, Rivayetlerine çok başvurulan âlimlerden oldu. İlim aldığı kaynağın sağlamlığı ve Asr-i Saadete yakınlığı sebebiyle ilimde çok yüksek seviyeye ulaştıktan sonra fetva vermeye ve talebe yetiştirmeye başladı.
İlimdeki şöhreti, ahlakı, ders vermedeki üstünlüğü her tarafa yayıldı. Derslerine ve va’zlarına pek çok insan toplanırdı. Hatta sohbetlerinden istifade etmek için gelenlerle evi dolup taşardı.
O zamanın devlet adamları da ilminden istifade etmek için ona başvururlardı. Bir müddet Basra Kadılığı yaptı.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 2
14 Ocak 2009çağ-çağ barajı (Nusaybin)
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 2
Yetiştirdiği talebeierinden ikiyüz altısının ismi kitaplara geçmiş olup, bunlardan altmış sekizinin hadis rivayetleri Kütüb-i sitte denilen meşhur hadis kitablarında yer almaktadır.
Talabelerinin en meşhurları;
Hasan-i Basri (r.a.) nin tefsirlerini nakleden talabelerinin başında gelen Katâde (r.a.), hadisteki rivayetlerini en iyi bilen Hişam ibn-i Hassan (r.a.), Hadis naklında “Hüccet” derecesine gelen Yunus bin Ubeyd (r.a.) “Basra gençlerinin seyidi” buyurduğu ve hadis’de ‘hüccet’ derecesine yükselen talabesi Eyyub İbn-i Ebû Temime (r.a.) gibi kıymetli âlimlerdir.
Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın, Peygamber Efendimiz (Sallallahu alayhi ve selem) den bildirdiği din bilgilerini ve doğru inanış olan Ehl-i sünnet itikadını naklederek insanların hidayete kavuşmasına hizmet eden hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin konuşması, ilmi, vakarı, süküneti ve görünüşü Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) e çok benzerdi.
Tasavvuf hakkında söylediği sözler, diğer evliyadan işitilmezdi;
-“Bu ilmi kimden aldın?” diye soranlara
Hasan-i Basri (r.a.);
-“Eshab-i Kiramdan olan Hazreti Huzeyfet-ül Yemânı (r.a.) den aldım.” Dedi.
Soranlar;
-“O kimden aldı?” tekrar sorulunca;
Hasan-i Basri (r.a.) buyurdu ki;
-“Hazreti Huzeyfe (r.a.) bana dedi ki; (“Bu Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) in bana bir ikramıdır. Çünkü herkes Resulullah (s.a.v.) a hayırdan sorarlar, ben ise şer’den sorardım. Çünkü, kötülükleri yapmağa korkar ve kötü şeylerden sakınırsam iyilikleri yapabileceğimi düşünürdüm.”)
Hayatının son yıllarında kendisinden faydalanmak için bir şeyler soranlara;
-“Size üç şey söyliyeceğim.” Buyurdu.
Ve şunları söyledi;
-“1-Size haram edilen şeylerden, insanların en çok sakınanı olunuz.”
-“2-Emredildiğiniz şeyleri de iyi şekilde amel etmeye çalışınız.”
-“3-Yapacağınız işler zararlı ve faydalı olmak üzere iki kısma ayrılır. SİZ FAYDALI OLANINA YÖNELEREK BU HUSUSTA KENDİNİZİ İYİ KONTROL EDİNİZ.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 3
14 Ocak 2009çağ-çağ barajı (Nusaybin)
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 3
Ömrünün son yılları hastalık ile geçti. Ölüm döşeğinde iken;
Devamlı;
-“Biz Allah’ın kuluyuz ve (öldükten sonra) yine ona döneceğiz. Derler.” Mealindeki ayet-i kerimeyi okumuştu.
Vefat etmeden önce şöyle buyurmuştur;
-“İnsanoğlu sıhhatlı günlerinde ve hasta olduğu günlerde faydalı olan şeyler yapmış olsa (ömrünü iyi değerlendirirse) ne iyi olur.”
Bundan sonra da vasiyyetini şöyle yazdırmıştır;
-“Hasan ibn-i Ebil-Hasan şehadet eder ki; Allah-u Teâlâ’dan başka ilah yoktur. Muhammed (Aleyhis selam) O’nun resûlüdür.” Dedikten sonra, Muaz bin Cebel (r.a.) den şu hadis-i şerifi rivayet etti; (“Bir kimse ölüm anında sıdk ile Kelime-i şehadet getirerek ölürse cennette girer.)”
Vefat etmeden az önce, bir müddet kendinden geçti ve tekrar ayıldı;
-“Beni cennetlerden, pınarlardan ve güzel konaklardan uyandırdınız.” Buyurdu.
Bundan sonra vefat etti.
Eserleri;
1-Tefsir-i Hasani’l Basri; Bu kitabı bir bütün olarak zamanımıza kadar ulaşmıştır.Ancak kaynak tefsir kitablarında dağınık rivayetler halında bulunmaktadır.
2-Kitabü’l-Hasan ibni Ebi’l Hasan fil aded; Kur’an-i kerimin ayetlerinin adedi ile ilgilidir.
3-Risale fi Faldı harami mekketi’l mükerreme; Mekke’nin faziletine dairdir.
4-Risale Abdi’l Melik ibni Mervan ile Hasanil Basri ve cevabihi aleyha; Halife Abdül Melik’e yazılmış bir risaledir.
5-Risale Erbea ve hamsin farida; Elli dört farzı anlatan bir kitabdır.
6-İmande aranılacak elli fazilet hakkında bir risalesi
7-El-İstiğfaratu’l munkıza mine’n nar (Bu kitabın bir adı da ’Errad-ı hıfzıyye’ dir)
İstiğfar yanitövbe hakkındadır. Bunlardan başka eserlerinin de olduğu kaynaklarda bildirilmektedir.
Menkıbelerinden bir kısmı şöyledir;
Hasan-i Basri (r.a.), Allah korkusu ile çok ağlardı. Bir defasında dostlarından birinin cenazesinde bulundu. Cenaze defn edilince kabir başında ağlayıp, çok göz yaşı döktü.
Sonra orada bulunanlara şöyle dedi;
-“Ey Müslümanlar! Kabir dünya konaklarının sonu ahret menzilinin ilkidir. Madem ki hepimiz ölüp kabre gireceğiz, o halde nasıl zevk, sefaya dalıp, gezebiliriz.” Orada bulunanlar bu sözlerinden dolayı ağladılar.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 4
14 Ocak 2009Türkiye’den Suriye’nin uzaktan görünüşü (Nusaybin)
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 4
Hasan-i Basri (r.a.) Bir gün evin üstünde namaz kılarken secdede o kadar ağladı ki, biriken gözyaşı altında oturan bir zatın üzerine damladı.
Kapıyı çalıp;
-“Üzerime damlayan su, temiz midir. Pis midir?” diye sordu
Hazreti Hasan-i Basri (r.a.);
-“Elbisenin orasını yıka! Onunla namaz kılınmaz. Çünkü o asi’lerin gözlerinden akmıştır.” Buyurdu.
Bir gün Hasan-i Basri (r.a.) ya birisi gelip;
-“Filan kimse seni çekiştirdi, gıybet etti.”
Hasan-i Basri (r.a.);
-“Sen o zatın evine niçin gitmiştin?”
Adam;
-“Misafir olarak da’vet etmişti.”
Hasan-i Basri (r.a.);
-“Sana ne ikram etti?”
Adam;
-“Çeşitli yemekler ve meşrubat…”
Hasan-i Basri (r.a.);
-“Bu kadar yemekleri, içinde sakladın da, bir çift sözü mü saklamayıp bana getirdin!”
Daha sonra kendisinin aleyhinde konuşan bu kimseye, bir tabak taze hurma ile birlikte özür dileyerek, şöyle haber gönderdi;
-“Duyduğuma göre sevablarını, benim amel defterime geçirmişsin! İsterdim ki, karşılık vereyim! Kusura bakmayın! Bizim hediyemiz sizin ki kadar çok olmadı.”
Hasan-i Basri (r.a.) yi sevenlerden bir zat şöyle anlatmıştır;
Hasan-i Basri (r.a.) nin de bulunduğu bir kafile ile hacca gidiyorduk. Çölde susadık. Bir müddet sonra bir kuyunun yanına ulaştık. Yanımızda kova ve ip yoktu.
Hasan-i Basri (r.a.);
Ben namaza durunca, siz suyunuzu içiniz.” Dedi.
Ve namaz kılmaya başladı. Su kuyunun ağzına kadar yükseldi. Kana kana içip susuzluğumuzu giderdik. Arkadaşlarımızdan biri kabına da su doldurunca su kuyunun dibine çekildi.
Hasan-i Basri (r.a.) namazı bitirince;
-“Allah-u Teâlâ’ya sağlam bir tevekkülle bağlanmadığınızdan su kuyunun dibine indi. BU ÇEŞİT SULLARDAN AZIK ALINMAZ.” Dedi.
Oradan ayrıldıktan sonra Hasan-i Basri (r.a.) yolda bir hurma buldu. O hurmayı bize verdi. Hepimiz sırasıyla o hurmadan yedik, çekirdeği altın çıktı. Medineye götürüp satarak bir kısmı ile yiyecek aldık ve kalan kısmını da fakirlere sadaka olarak dağıttık.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 5
14 Ocak 2009Süriye’nin Türkiye’den yakın görünüşü (Nusaybin)
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 5
Adalaeti, takvası ve hizmetleriyle meşhur Emevi halifesi Ömer Bin Abdulaziz (r.a.) halife olunca, Hasan-i Basri (r.a.) ye mektub yazıp, âdil devlet reisinin nasıl olması gerektiğini kendisine yazmasını istedi.
Bu arzu üzerine Hasan-i Basri (r.a.) şu mektubu yazdı;
-“Ey Mü’minleri emiri! Bilmiş ol ki, Allah-u teâlâ âdil devlet reisini, zulme, haksızlıklara manı olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır.”
-“Âdil devlet reisi, kendi malını nasıl korur ve evladına nasıl şefkatlı davranırsa, Teb’asına da öyle davranır. O bedendeki kalb gibidir. Uzuvlar onun iyi olmasıyla iyi olur. Bozulmasıyla da bozulur.”
-“Âdil devlet reisi Allah-u teâlâ’nın emirlerine uyar. O’na itaat eder. Emrindeki teb’asını da Allah-u Teâlâ’ya itaat etmeye sevk eder.”
-“Ey Mü’minleri emiri, saltanatta, sahibinin himayesine verdiği malı ve aileyi darmadağın eden köle gibi olma! Allah-u Teâlâ kötülüklerden sakınılması için cezalar emretti Bunu uygulaycak olan (reis) suç işlerse hiç olur mu?…”
-“Ey Mü’minleri emiri’ Ölümü, ölüm anında yakınlarının sana yapacakları yardımın azlığını ve ölümden sonrasını düşün. Ölüme ve ondan sonrasına hazırlık yap. İYİ BİL Kİ, ŞİMDİ BULUNDUĞUN MAKAMDAN BAŞKA, SENİN BAŞKA BİR MAKAMIN DAHA VARDIR. Orada uzun müdet kalacaksın. Dostların seni oradayalnız bırakacak tek başına (kabir) içinde kalacaksın.”
-“KİŞİNİN KARDEŞİNDEN, ANASİNDAN, BABASINDAN, HANIMINDAN VE ÇOCUKLARINDAN KAÇACAĞI GÜNDE, SANA YARDIMCI VE DOST OLACAK ŞEYİ HAZIRLA. Kabirdekilerin diriltileceği, gizli olan şeylerin ortaya çıkarılacağı zamanı hatırla. Artık o zaman bütün sırlar açılmış olacaktır. BÜYÜK KÜÇÜK NE VARSA HEPSİ AMEL DEFTERİNE YAZILMIŞTIR.”
Ey mü’minleri emiri! Şu anda sen bir mühlet içindesin. Fırsat elde iken ve ecel gelip, çatmadan, fırsat elden gitmeden ALLAH-U TEÂLÂ’NIN KULLARI HAKKINDA ADALETLE HÜKÜM VER. (Cahillerin hükmü ile hüküm verme!) onlar hakkında zalimlerin tuttuğu yolu tutma! Böyle yaparsan HEM KENDİ GÜNAHINI, HEM DE BAŞKA GÜNAHLARI YÜKLENİRSİN!..”
-“Senin felaketine sebep olan şeylerden istifade eden insanlar seni gaflete düşürmesin. Kendileri dünya menfaatlarını elde etmek için seni ahiret’de kavuşacağın ni’metlerden uzaklaştırırlar.”
-“BU GÜNKÜ GÜCÜNE KUVVETİNE BAKMA, AHİRET’TE HALİNİN NE OLACAĞINI DÜŞÜN (Ona göre iş yap). Ölüm bir ağ gibi seni sarmış her an yaklaşmaktadır. Hesab vereceksin.”
Ey Mü’minlerin emiri! Sana şefkat edip, elimden gelen nasihatı yaptım. Sana yazdığım bu mektubu dostunu tedavi eden tabibin ilacı gibi kabul et. O, DOSTUNU ŞİFAYA KAVUŞTURMAK İÇİN ACİ İLAÇ İÇİRİR.”
-“Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey Mü’minlerin Emiri.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 6
15 Ocak 2009Suriye’nin Türkiye’den yakın görünüşü (Nusaybin)
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 6
Hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin Ömer bin Abdulaziz (r.a.) e yazdığı başka bir mektup da şöyledir;
-“ŞÜPHESİZ Kİ DÜNYA, GEÇİP GİDİLECEK BİR KONAKTIR. EBEDİ KALACAK YER DEĞİLDİR. Dünyada zenginlik ona dalmamaktır. Üzerinde yaşayanlar her an BİRER BİRER ÖLMEKTEDİR ONU ÜSTÜN TUTAN ZİLLETE, TOPLAYAN FAKİRLİĞA DÜŞER. Dünya zehir gibidir. Onu bilmeyen yer, o da onu helak eder (öldürür). “
-“Dünyada, yaralı olup da yarasını tedavi ile uğraşan kimse gibi ol. Yaralı kimse yarasının azmasından korkarak perhiz yapar, daha şiddetli acıya düşmemek için çektiği acıya sabreder. Tuzakları süsler altında gizlenmiş olan şu gaflet dünyasından sakın. ONA DALMA!”
-“Bitmeyen arzularla gönüller çeken sözleri süslenmiş, niceleri aldatıp, kendine meftun etmiştir. SÜSLENMİŞ GELİN GİBİDİR. Gözler ona bakmakta, kalbler ona hayran, nefsler ona aşık, O ise AŞIKLARINI HELAK EDİYOR.”
-“Yaşayanlar ölenlerden, sonrakiler öncekilerden ibret almıyor. Ârif olanlar bu hususta dalgındır. Ona düşkün olan, ondan dünyalık elde eder. Fakat aşırı giden aldanır, ahrete gidecğini, dönüşünü unutur. Kalbi dünyaya dalar ve ayağı kayar. Sonra da büyük bir pişmanlığa ve derin bir hasrete düşer.”
-“Dünyaya düşkün olan, duradına kavuşamaz. Birgün olsun rahat nefes alamaz. Hergün ayrı bir düşünce, keder getirir. Derken dünyaya o kadar dalar ki, ömrü biter de ecel bir gün onu yakalayıverir. Sonunda azıksız ahret yolculuğuna çıkmak zorunda kalır. İşte böyle bir duruma düşmekten sakın.”
-“Ey Mü’minlerin Emiri! Dünyada kendini muhafaza edebildiğin müddetçe, sevinçli ol! Yoksa, ne kadar üzülsen yeridir. Dünya kimi sevindirirse, sonunda mutlaka beğenilmeyen bir şey vardır. DÜNYAYA SEVİNEN ALDANMIŞTIR. Bu gün faideli görünen dünya yarın zarar verir.”
-“Dünyada, ümit, belâ beraberdir. Dünyada kalmanın sonu yok olmaya gider. Onun sevinci hüzün ile karışıktır. Dünyada ne geleceği belli olmaz ki, beklenip tedbir alınsın. DÜNYADAKİ ARZULAR YALANCIDIR. EMELLERİ BOŞTUR. ONUN İYİLİĞİ KEDERDİR.”
-“Eğer iyi düşünürse, ademoğlu, onda her an tehlike ile karşı karşıyadır. İnsan, rahatlık halinde de, musibet zamanında da, tehlikeli durumlara düşmemeğe gayret göstermelidir.”
-“İnsan öleceğini Allah-u Teâlâ ve peygamberleri (Aleyhimüsselam) bildirmemiş olsa bile, dünya onu uykudan mutlaka uyracaktır. Bununla beraber, yine Allah-u teâlâ’dan azap ile korkutan, cennet ile müjdeleyen rehbetler geldi.”
-“Allah-u Teâlâ’nın indinde dünyanın zerre kadar kıymeti yoktur. Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) e dünya hazineleri arz olundu da, o kabul etmedi. Verilmiş olsaydı bile, Allah-u Teâlâ’nın nezdindekinden sivrisinek kanadı kadar bir şey eksilmezdi.”
-“Dünya imtihan için sâlih ve ibadet edenlerden alındı. Aldatmak için de, Allah-u Teâlâ’nın düşmanlarına verildi. Dünya verilerek aldatılanlar, dünyayı elde etmekle, ele geçirmekle, kendilerine İKRAM EDİLDİĞİNİ ZANEDERLER.”
Allah-u Teâlâ’nın, Musa (aleyhis selam) a şöyle buyurduğu rivayet edilir;
-“Zenginliğin geldiğini gördüğün zaman, (Bu cezası çabuklaştırılmış bir günah) de, fakirliğin geldiğini görsen, (Hoş geldin ey Salihlerin şiâri, alâmeti) de, istersen rahatlık sahibini öv.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 7
15 Ocak 2009Çağ-Çağ deresi Bor-e Veysike (Nusaybin)
Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 7
İsa (aleyhis selam) şöyle buyurmuştur;
-“Katığım açlık, şiârım korku, bineğim iki ayağım, elbisem yün, ışığım ay, yemeğim ve meyvem yerden bitenler. Yanımda hiçbir şey olmadığı halde sabahlar ve akşamlarım. Yeryüzünde benden zengin kimse yoktur.”
Yunus bin Ubeyd’e r.a.);
-“Amel bakımından Hasan-i Basri (r.a.) nin yerini tutan bir kimseyi gördün mü?” diye sormuşlardı.
O da şöyle cevab vermişti;
-“Vallahi ben, söz bakımından bile onun yerini tutan bir kimseyi görmedim. Amel bakımından onun gibisini nerden göreceğim. Onun va’z ve nasihatları gönülleri ağlatırdı. Başkalarının va’zları ise, gözleri bile ağlatamiyor.”
Hazreti hasan-i Basri (r.a.) nin güzel sözleri ve nasıhatları meşhur olup, pek te’sirlidir.
Bu sözlerin bir kısmı şunlardır;
Hasan-i Basri (r.a.) Buyurdular ki;
-“Sonsuz olan Cennet, dünyada yapılan birkaç günlük amelin değil, halis bir niyetle yapılanların karşılığıdır.”
Haan-i Basri (r.a.) buyurdular ki;
-“İnsan dünyadan üç şey’e hasretle gider;”
-“1-Topladığına doymaz.”
-“2-Umduğuna kavuşamaz,”
-“3-Önündeki ahret yolculuğu için, iyi azık temin etmez.”
Hasan-i basri (r.a.) yine buyurdular ki;
-“Kalbin fesada uğraması altı şeyden hasıl olur.”
-“1-Tevbe etmek ümidi ile günah işlemek,”
-“2-İlim öğrenip ilmiyle amel etmemek,”
-“3-Amel ettiklerinde de İHLAS göstermemek.”
-“4-Allah’ın verdiği ni’metlere şükr etmemek,”
-“5-Allah’ın taksim ettiği şeye razı olmamak.”
-“6-Ölüleri defn edip ibret almamak, kendi öleceğini düşünmemek, ahret için azık hazırlamamak,”
Yine Hasan-i Basri (r.a.) Buyurdu ki;
-“Dünyanın senden sonra nasıl olduğunu görmek istersen, senden evvel ölenlerden sonra ne olduğuna bak.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu