‘Muhammed Aleyhis selam’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kâ’be-i Şerif

Muhammed (Aleyhis selam)- 51

Üç sene süren bu hadise üzerine ümitlenen müşrikler, İslamın hızla yayıldığını görerek iyice çıldırmışlardı. Allah-u Teâlâ, müşriklerin anlaşmalarını yazarak Kâ’be içine astıkları sahifeye bir güve kurdu musallat etti.

O sahifede;

-“Bismike Allahümme” ibaresi hariç diğer kısmını tamamen yiyip bitirdi. Bu husus Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e vahiy’le bildirildi.

Muhammed Aleyhis selam bu durumu amcası Ebû Talib’e bildirince, Ebû Talib müşriklere gidip;

-“Kardeşimin oğlu bana haber verdiğine göre Allah sizin Kâ’be’de astığınız sahifeye bir kurt musallat etmiş ve ‘Allah’ lafzı hariç o sahifede zulüm, akrabalarla münasebeti kesme ve iftira olarak yazılı diğer kısmı yiyip bitirmiştir. Kâ’be’ye gidip bakınız. Bu zulüm ve kötü davranışınızdan vazgeçiniz…” dedi.

Müşrikler Kâ’be’ye gidip astıkları sahifeyi, gerçekten bir güve kurdunun yiyip bitirdiğini gördüler. Bu hadise karşısında şaşıran müşrikler bazı ileri gelen kimselerin de böyle bir uygulamadan vaz geçtiklerini bildirmeleri üzerine Bi’setin onun’cu yılında bundan tamamen vazgeçmek zorunda kaldılar.

Fakat düşmanlıklarını gün geçtikçe şiddetlendirip islamiyet’in yayılmasına mani olmak için her türlü yola başvurdular. Halbuki İslamiyet süratle yayılıyor, sevgili Peygamberimiz Muhammed Aleyhis selam cahiliye devrinin zulmetinde bunalan insanları kurtarmaya çalışıyor ve hakiki saadete kavuşturuyordu. Bu saadet ile şereflenen insanlar da kavuştukları büyük ni’mete şükrediyorlar, müşriklerin hakaretleri ve işkenceleri karşısında asla yılmıyorlardı.

Muhammed Aleyhis selam’ın mu’cizelerini ve Müslümanların dinlerindeki sebatını gören nice gönüller İslam nûru ile aydınlanıyordu.

Müşriklerin Müslümanlara uyguladıkları üç senelik ablukanın sona ermesinden sonra Habeşistan’dan yirmi kişi kadar hiristiyan Ruhban Mekke’ye gelmişti. Bunlar daha önce Habeşistan’a hicret eden Müslümanlardan İslamiyet ile ilgili duydukları şeyleri bizzat mahalinde görmek ve araştırmak üzere Mekke’ye gelmişlerdi.

Kâ’be yanında Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) le görüşen bu Hiristiyan kafilesi, Kur’an ayetlerini dinlediler ve o kadar ağlaştılar ki sakalları gözyaşları ile ıslandı.

Sordukları her soruya verilen cevaplar karşısında son derece memnun kalıp, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in kendilerini İslam’a davet etmesi üzerine büyük bir şevkle sevinç gözyaşları dökerek Müslüman oldular.

Bu hallerini görerek kendilerine çeşitli hakarette bulunan Ebû Cehle ve diğer müşriklere asla aldırış etmediler;

-“Bize yaptığımız cahilliği biz size yapamayız ve bize nasip olan hak dinden asla dönmeyiz.” Dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in Taif dönüşü Kendisine üzüm ikram edilen yer

Muhammed (Aleyhis selam)- 52

Muhammed Aleyhis selam’ın Peygamberliğinin Onuncu yılında büyük oğlu kasım (r.a.) ve bir müddet sonra da diğer oğlu Abdullah (r.a.) küçük yaşta iken vefat ettiler.

Yine Bi’setinOnuncu yılında Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in amcası Ebû Talib ve ondan birkaç gün sonra da hanımı Hazret-i Hadice-tül-Kübra (r.anha) vefat etti.

Ard arda vuku bulan bu ölüm hadiselerden dolayı bu seneye “Senet-üi hüzün” (Hüzün yılı) denildi.

Bu vefat hadiselerine çok sevinen müşrikler, Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ve Müslümanlara karşı öncekinden daha şiddetli davranmaya başladılar. Ebû Talib hayatta iken, O’nun himayesinden çekinen müşrikler, o vefat edince, Muhammed aleyhis selam’a ve Müslümanlara yaptıkları tecavüzleri kat kat arttırdılar.

Mi’raç;

Mekke ehalisi iman etmiyor. Müslümanlara çok sıkıntı veriyordu. İşkenceyi arttırıp işi azdırmışlardı. Resulullah (s.a.v.) çok üzüldü.

Hicretten bir yıl önce, elliiki yaşında idi. Zeyd bin Harise (r.a.) yi alarak Tâif’e gitti. Tâif halkına bir ay nasihat etti. Hiç kimse iman etmedi. Alay ettiler, işkence yaptılar, yuhaladılar. Çocuklar taşa tuttular.

Ümitsiz, üzüntülü, yorgun geri dönerken mübarek bacakları yaralandı. Zeyd bin Harise (r.a.) nın başı kan içinde kaldı. Tâif’den uzaklaştılar.

Çok sıcak bir saatte yorgun bir halde yol kenarında oturdular. Bir bağ yanında istirahat edip, yaralarının kanlarını sildiler. Yakınlarında bulunan bağın sahibi, Rebiaoğullarından Utbe ve Şeybe adında zengin iki kardeşti.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) i ve Zeyd bin Haris (r.a) yi görüp, Köleleri Addas (r.a.) ile iki salkım üzümgönderdiler. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) üzümü yerken BESMELE çekti.

Üzümü götüren köle Addas (r.a.) Hiristiyan idi. Besmele’yi işitince şaşırdı.

-“Yıllarca buralardayım. Kimseden böyle bir söz duymadım. Bu nasıl sözdür?” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Sen neredensin?” buyurdu.

Addas (r.a.);

-“Nineveliyim” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Yunus Aleyhis selam’ın memlektinden imişsin” buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Batn-i nahle olayının gerçekleşmesi olayının geçtiği mekan

Muhammed (Aleyhis selam)- 53

Addas (r.a.);

-“Sen Yunus’u nereden tanıyorsun? Onu, buralarda kimse bilmez.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“O benim kardeşimdir. O da, benim gibi Peygamber idi.” Buyurdu.

Addas (r.a.);

-“Bu güzel yüzün, bu tatlı sözlerin sahibi yalancı olmaz. Ben inandım ki, Sen Allah’ın Resulüsün,“ dedi.

Addas (r.a.) Müslüman oldu.

Ve arkasından;

-“Ya Resulullah (s.a.v.), yıllarca bu zalimlere, bu yalancılara kölelik ediyorum. Herkesin hakkını yiyorlar. Herkesi aldatıyorlar. Hiç iyi tarafları yok. Dünyalık toplamak, şehvetlerini tatmin etmek için her alçaklığı göze alıyorlar. Onlardan nefret ediyorum. Sizinle birlikte gitmek, size hizmetle şereflenmek, cahillerin, ahmakların size yapacağı saygısızlıklara hedef olmak, mübarek vucudunuzu korumak için fedâ olmak istiyorum.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) tebessüm buyurdu;

-“Şimdi efendilerin yanında kal! Az zaman sonra, adımı her yerde işitirsin. Ozaman bana gel.” Buyurdu.

Bir müddet Orada istirahat edip, Mekke’ye yürüdüler.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Tâif’den Mekke’ye döndüğü sırada Mekke’ye varmadan Nahle adındeki bir yerde bir müddet istirah ettiler.

Bu sırada Namaz’a durmuştu.

Nusaybin cinlerinden bir grup oradan geçerken Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in okuduğu Kur’an ayetlerini duydular ve durup dinlediler.

Sonra Bu Nusaybin cinleri Peygamber efendimiz (s.a.v.) ile görüşüp Müslüman oldular.

Muhammed Aleyhis selam, onlara;

-“Kavminize varınca benim imana davetimi onlara da söyleyin, onları iman’a davet edin.” Buyurdu.

O Nusaybin cinleri Kavimlerine gidip bunu bildirince, işiten cinniler Hepsi iman ettiler. Bu husus Kur’an-i Kerim’de ‘Cin Sûresi’nde’ bildirilmektedir.

Bu hadiseden sonra Mekke’ye yürüdüler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Şerif

Muhammed (Aleyhis selam)- 54

Muhammed Aleyhis selam Mekke’ye doğru gitmekte iken, başının üzerinde kendisini gölgeleyen bir bulutu ve biraz sonra da Cebrail aleyhis selam’ı gördü.

Cebrail Aleyhis selam;

-“Ya Muhammed (s.a.v.), şübhesiz ki, Allah-u Teâlâ kavminin sana ne söylediklerini işitti.” Dedi.

Sonra bir Melek göstererek;

-“Şu Melek, Allah-u Teâlâ’nın dağları emrine verdiği Melek’tir. Kavmin hakkında ne dilersen O’na emredebilirsin.”Dedi.

Dağlara müvekkil Melek; Mekke’nin iki tarafında bulunan Ebû Kubeys ve Kuaykın dağını göstererek;

-“Ya Muhammed (s.a.v.)! Eğer şu iki yalçın dağın Mekkelilerin üzerine kapanıp birbirine kavuşmasını istersen, emret kavuşturayım.” Dedi.

Muhammed Aleyhis selam;

-“Hayır! Ben insanlara rahmet olarak gönderildim. Allah-u Teâlâ’nın bu müşriklerin sulbünden iman edecek Allah’a şirk koşmayacak bir nesil çıkarması için duâ ederim.” Buyurdu.

Karanlıkta Mekke’ye girdiler. Birkaç ay Mekke’de çok sıkıntılı geçti. Her taraf düşman idi. Gidilecek bir yer yoktu. Doğruca amcası Ebû Talib’in kızı Ümm-i Hâni (r.anha) nin Ebû Talib mahallesinde bulunan evine geldi.

Ümm-i Hâni (r.anha), o zaman iman etmemişti.

-“Kimdir o” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Amcan oğlu Muhammed’im (s.a.v.). Kabul edersen, misafir geldim.” Buyurdu.

Ümm-i Hani (r.anha);

-“Senin gibi doğru sözlü, emin, asil, şerefli misafire can feda olsun. Yalnız, teşrif edeceğinizi önceden bildirseydiniz, bir şeyler hazırlardım. Şimdi yedirecek bir şeyim yok,” dedi.

Resulullah (Salallahu aleyhi ve sellem);

-“Yiyecek, içecek istemem. Hiçbiri gözümde yok. Rabime ibadet etmek, yalvarmak için bir yer bana yetişir.” Buyurdu.

Ümm-i Hani (r.anha), Resulullah (s.a.v.) ı içeri alıp, bir hasir, leğen, ibrik verdi. Gelen misafira İKRAM etmek, onu düşmandan korumak, Araplar içinen şerefli vazife sayılırdı. Bir evdeki misafira zarar gelmesi, ev sahibi için büyük yüzkarası olurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kudus şehri (Eski resim)

Muhammed (Aleyhis selam)- 55

Ümm-i Hani (r.anha) düşündü.

-“Bunun Mekke’de düşmanları çok. Hatta öldürmek isteyenler var. Şerefimi korumak için, sabaha kadar O’nu gözeteyim.” Dedi.

Ümm-i Hani (r.a.), babasının kılıcını alıp, evin etrafında dolaşmağa başladı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), o gün çok incinmişti. Abdest alıp, Rabbine yalvarmağa, af dilemeğe, kulların iman’a gelmesi, saadete kavuşmaları için du’a’ya başladı. Çok yorgun, aç, üzüntülü idi. Hasır üzerine uzanıp uyuyuverdi.

O anda, Allah-u Teâlâ, Cebrail Aleyhis selam’a;

-“Sevgili Peygamberimi çok üzdüm. Mübarek bedenini, nazik kalbini çok incittim. Bu halde, yine bana yalvarıyor. Benden başka, hiçbirşey düşünmüyor. Git! Habibi’mi getir! Cennetimi, Cehenemimi göster. O’na ve O’nu sevenlere hazırladığım ni’metleri görsün. O’na inanmayanlara, sözleri, yazıları ve hareketleri ile O’nu incitenlere hazırladığım azapları görsün. O’nu ben teselli edeceğim. O’nun nazik kalbinin yaralarını ben gidereceğim.” Buyurdu.

Cebrail Aleyhis selam, bir anda Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in yanına geldi. Mışıl mışıl uyuyor gördü. Uyandırmağa kıyamadı, insan şeklinde idi. Mübarek ayağının altını öptü. Kalbi, kanı olmadığı için, soğuk dudakları, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) i uyandırdı.

Cebrail Aleyhis selam’ı hemen tanıdı ve;

-“Ey Cebrail kardeşim. Böyle vakitsiz niçin geldin. Yoksa bir hata mı ettim, Rabbim’i gücendirdim mi? Bana acı haber mi getirdin?” buyurdu. Ve Rabbinin darılacağından çok korktu.

Cebrail Aleyhis selam;

-“Ey bütün yaratılmışların en üstünü! Ey Yaratanın sevgilisi; Ey Peygamberlerin efendisi, iyilikler menbaı, üstünlüklerin kaynağı olan Şerefli Peygamber! Rabbin sana selam ediyor. Seni kendine da’vet ediyor. Lütfen kalk. Buyur gidelim.” Dedi.

Kâ’be yanına geldiler. Orada, bir kimse geldi. Göğsünü yardı. Kalbini çıkardı. Zemzem suyu ile yıkadı. Yine yerine koydu. Sonra cennet’ten gelen Burak adındaki beyaz hayvan’a binip, bir anda Küdüs’de, Mescid-i Aksa’ya geldiler.

Cebrail Aleyhis selam kayayı parmağı ile deldi. Burak’ı oraya bağladı. Geçmiş Peygamberlerden bazısının ruhları insan şeklinde orada idi. Cemaatle namaz için Adem aleyhis selam, Nuh Aleyhis selam, İbrahim Aleyhis selam Peygamberlere, İmâm olmalarını sıra ile söyledi. Hiç biri kabul etmedi. Özür dilediler.

Cebrail Aleyhis selam, Habibullah (s.a.v.) ı ileri sürdü.;

-“Sen varken, başkası İmâm olamaz,” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Aksa (eski resim)

Muhammed (Aleyhis selam)- 56

Namazdan sonra, Mescid’den çıkıp bilinmeyen bir Mi’rac ile, bir anda, yedi kat gökleri geçtiler. Her gökte bir büyük Peygamber’i gördü.

Cebrail Aleyhis selam Sidre’de kaldı ve

-“Kıl kadar ilerlesem, yanar, yok olurum.” Dedi.

Sidretülmüntehâ, altıncı gökte bulunan büyük bir ağaçtır.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Cenneti, Cehennemi, sayısız şeyleri görüp, Refref adındeki bir Cennet yaygısı üstünde olarak Kürsi, Arş ve Ruh alemlerini geçip, bilinmeyen, anlaşılmayan, anlatılmıyan şekilde, Allah-u Teâlâ’nın dilediği yüksekliklere ulaştı.

Mekansız, zamansız, cihetsiz, mahlukun bilemiyeceği, anlayamiyacağı nimetlere kavuşup, bir anda, Kudus’a ve oradan Mekke-i Mükerreme’ye, Ümm-i Hâni (r.anha) nin evine geldi. Yattığı yer henüz soğumamış, leğendeki abdest suyunun hareketi durmamış idi.

Dışarıda dolaşan Ümm-i Hâni (r.anha) uyuklamış, bir şeyden haberi olmamıştı. Kudüs’ten Mekke’ye gelirken Kureyş’in kervanına rastladı. Kervandaki bir deve ürktü, yıkıldı.

Sabah olunca, Kâ’be yanında gidip Miracını anlattı. İşiten kafirler alay etti.

-“Muhammed (s.a.v.) akılını kaçırmış, iyice sapıtmış.” Dediler.

Müslüman olmağa niyetli olanlar da vazgeçti. Kafirlerden bir kaçı sevinerek Ebû Bekir (r.a.) in evine geldi. Çünkü bunun akıllı, tecrübeli, hesaplı bir tüccar olduğunu biliyorlardı.

Ebû Bekir (r.a.) kapıya çıkınca hemen sordular;

-“Ey Ebû Bekir! Sen çok kere Kudus’e gidip geldin. İyi bilirsin, Mekke’den Kudüs’e gitmek gelmek, ne kadar zaman sürer.” Dediler.

Ebû Bekir (r.a.);

-“İyi bilirim. Bir aydan fazla,” dedi.

Kafirler bu söze sevindi.

-“Akıllı, tecrübeli adamın sözü böyle olur,” dediler.

Gülerek, alay ederek ve Ebû Bekir (r.a.) in de kendileri gibi düşüneceğini zanettiler.

-“Senin efendin, Muhammed (s.a.v.) Kudüs’e bir gecede gidip geldiğini söyliyor, artık iyice sapıttı,” diyerek, Ebû Bekir (r.a.) e sevgi, saygı ve güvence gösterdiler.

Ebû Bekir (r.a.) Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in mübarek adını işitince;

-“Eğer O seyledi ise inandım. Bir anda gidip gelmiştir.” Deyip içeri girdi.

Kafirler neye uğradıklarını anlayamadı. Önlerine bakıp gidiyor ve;

-“Vay canına, Muhammed (s.a.v.) ne yaman büyücü imiş. Ebû Bekir (r.a.) e sihir yapmış.” Diyorlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hazret-i Süleyman Aleyhis selam tarafından inşa edilen ilk Mabed Mescid-i Aksa

Muhammed (Aleyhis selam)- 57

Ebû Bekir (r.a.) hemen giyinip, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanına gitti. Büyük kalabalık arasında, yüksek sesle;

-“Yâ Resulallah! Mi’racınız mübarek olsun! Allah-u Teâlâ’ya sonsuz şükürler ederim ki, bizleri, senin gibi büyük Peygambere, hizmetçi yapmakla şereflendirdi. Mübarek yüzünü görmekle, kalbleri alan, ruhları çeken tatlı szölerini işitmekle nimetlendirdi. Ya Resulallah! Senin her sözün doğrudur. İnandım. Canım sana feda olsun.” Dedi.

Ebû Bekir (r.a.) in sözleri kafirleri şaşırttı. Diyecek şey bulamayıp dağıldılar. Şüpheye düşen imanı zayıf birkaç kişinin de kalbine kuvvet verdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) o gün Ebû Bekir (r.a.) e“sıddık” dedi. Bu adı almakla derecesi bir kat daha yükseldi.

Kafirler bu hâle çok kızdı. Mü’minlerin kuvvetli imanına, Peygamber (s.a.v.) in her sözüne hemen inanmalarına, O’nun çevresinde pervane gibi toplanmalarına dayanamadılar.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ı mahcup, mağlup etmek için, imtihan etmeğe yeltendiler.

-“Yâ Muhammed (s.a.v.) Kudus’e gittim diyorsun. Söyle bakalım. Mescidi Aksa’nın kaç kapısı, kaç penceresi var,” gibi şeyler sordular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) hepsine cevap verirken, Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Öyledir Yâ Resulallah.” Derdi.

Halbuki, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) edebinden, hayasından karşındakinin yüzüne bile bakmazdı.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyururdu ki,

-“Mescid-i Aksa’da etrafıma bakmamıştım. Sorduklarını görmemiştim. O anda Cebrail Aleyhis selam Mescdid-i Aksa’yı gözümün önüne getirdi, pencerelerini görüyor, sayıyordum. Sorularına hemen cevap veriyordum.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) yolda, develi yolcular gördüğünü söyledi

-“İnşallah Çarşamba günü gelirler.” Buyurdu.

Çarşamba günü güneş batarken, kervan Mekke’ye geldi. Fırtına eser gibi olduğunu bir devenin yıkıldığını söyledi. Bu hal mü’minlerin imanını kuvvetlendirdi. Kafirlerin düşmanlığını arttırdı.

Hicretten bir yıl önce Receb ayının 27’sinde Cuma gecesi vuku bulan bu mucizeye Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in Mi’raci denir.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mi’raca ruh ve bedeni ile uyanık iken çıktı. Peygamberimiz (s.a.v.) e mi’rac gecesinde nice İlahi hakikatler gösterildi ve Beş vakit Namazbu gecede farz kılındı. Mi’rac Kur’an-i Kerimde İsra suresinde ve Hadis-i şeriflerde bildirilmektedir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Akabe biat’ının yapıldığı yerde inşa edilen Bey’ mescidi (eski resim)

Muhammed (Aleyhis selam)- 58

Akabe Biatları;

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Tâif’ten Mekke’ye döndükten sonra da müşriklerin şiddetle karşı çıkmalarına rağmen bütün güçlüklere ve sıkıntılara katlanarak insanları İslam’a davet etti. Böylece İslamiyet günden güne yayılıyor, Müslüman olanlar çoğalıyordu.

Mekke her yıl Hac mevsiminde uzaktan, yakından gelenlerle dolup taşardı. Peygamberimiz (s.a.v.) bu mevsimde kurulan panayırlara gider, Mekke’ye gelen arap kabilelerine İslâm’i anlatır ve onları iman’a davet ederdi. Müşrikler ise hep mani olmak için uğraşırlardı.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Bi’setin onuncu yılında hac mevsiminde AKABE’de Medine’den gelen altı kişiyle karşılaştı. Onlarla görüştü.

Onlara Kur’an-i Kerim okudu ve İslam’a davet etti. Medine’deki Hazrec kabilesinden olan bu altı kişi Peygamberimiz (s.a.v.) i dinledikten sonra hemen İman ettiler. Bu altı kişi ilk Medine’li müslümanlardır.

Bundan bir sene sonra Bi’setin onbirinci yılında yine hac mevsiminde on iki Medine’li Peygamberimiz (s.a.v.) in davetini kabul ederek Müslüman oldular.

Allah’a şirk koşmayacaklarına, zinadan, hırsızlıktan, sakınacaklarına, kimseye İFTİRA etmeyeceklerine, kız çocuklarını öldürmeyeceklerine, Allah’a ve Resulüne itaat edeceklerine dair kesinlikle söz verdiler. Bu hadiselere İlk Akabe biatları denilmiştir.

Medinelilerin yaptıkları bu biat büyük bir önem taşıyordu. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) bu biatlerde bulunanlara İslam’i anlatmak ve Kur’an-i Kerim’i öğretmek üzere Eshabi Kiram’dan Mus’ab bin Umeyr (r.a.) ı Muallim (öğretmen) olarak onlarla birlikte Medine’ye gönderdi.

Bu sıralarda Medine’deki Müslümanların sayısı kırk’a ulaşmıştı. Mus’ab bin Umeyr (r.a.) in üstün gayretleri ile Medine’de bulunan Evs ve Hazrec kabilelerinden hemen hemen Müslüman olmayan kalmamıştı.

Az zamanda İslamiyet Medine’ye yayıldı. Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’de İslam’ın bu şekilde süratle yayıldığını haber alınca çok sevinip bu seneye “sevinç yılı” denildi. (Mi’raç ikinci Akabe biatından sonra vuku buldu.)

Bu seneden sonra sonra yine Hac mevsiminde Medine’den 73 erkek 2 kadın olmak üzere 75 kişi Akabe’de gece yarısı gizlice Peygamberimiz (s.a.v.) le görüştüler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Akabe biat’ının yapıldığı yerde inşa edilen Bey’ mescidi

Muhammed (Aleyhis selam)- 59

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem)

-“Allah’dan başka İlah olmadığına benim O’nun Resulü olduğuma iman ederek dinin emirlerini yerine getireceğinize, bana itaat edeceğinize hiçbir şeyden çekinmeden Allah yolunda Allah için hakkı söyleyeceğinize, kendi nefsinizi ve namusunuzu koruduğunuz gibi bana yardımcı olacağınıza söz veriyor musunuz?” buyurdu.

Bunu seve seve kabul ettiklerini bildiren Medineliler;

-“Ya Resulallah, senin uğrunda ölürsek bize ne var?” diye sordular.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Cennet var.” Buyurunca,

Resulullah (s.a.v.) ın elini tutarak biat ettiler. Peygamberimiz (s.a.v.) bu biat edenler içinde okuma yazma bilen 12 kişiyi Temsilci olarak seçti. Bunlar Medine’nin ileri gelenlerinden idi.

Bu temsilciler;

-“Allah’a hamd olsun ki; bizi Muhammed Aleyhis selam’ın sevgisiyle ve O’na iman etmekle şereflendirdi. Allah’ın ve Resulünün davetini kabul ettik, dinledik ve boyun eğdik…” diyerek sevinçlerini ve teslimiyetlerini ifade ettiler.

Hicret;

Son Akabe biatıyla Medine Müslümanlar için rahat edecekleri ve sığınacakları bir yer olmuştu. İkinci Akabe biat’ını duyan Mekkeli müşriklerin Müslümanlara tutumları çok şiddetli ve pek tehlikeli bir hal almıştı. Müslümanlar için Mekke’de kalmak tahammül edilmeyecek derecede güçleşmişti.

Peygamberimiz (s.a.v.) e durumlarını arz ederek, Mekke’den hicret için müsaade istediler.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Sizin hicret edeceğiniz yurdun, iki kara taşlık arasında hurmalık bir şehir olduğu bana gösterildi.” Buyurdu.

Aradan bir müddet geçmişti. Bir gün Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sevinçli bir halde Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın yanına gelip;

-“Sizin hicret edeceğiniz yer bana bildirildi. Orası “Yesrib” (Medine) dir. Oraya hicret ediniz.”

Ve

–“Orada Müslüman kardeşlerinizle birleşin. Allah-u Teâlâ Onları size kardeş yaptı. Yesrib (Medine’yi) i size emniyet ve huzur bulacağınız bir yurt yaptı.” Buyurdu.

Resulullah (s.a.v.) ın izin vermesi ve tavsiye etmesi üzerine Müslümanlar Medine’ye peyderpey Hicret etmeye başladılar. Resulullah (s.a.v.), hicret edenlere son derece ihtiyatlı ve tedbirli davranmalarını sıkı sıkı tenbih ediyordu. Müslümanlar, müşriklerin dikkatini çekmemek için küçük guruplar halinde yola çıkıyor, mümkün olduğu kadar gizli hareket ediyorlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Akabe biatı’nın yapıldığı yerde inşa edilen Bey’ a mescidin iç görünüşü

Muhammed (Aleyhis selam)- 60

Medine’ye ilk hicret’te bulunan; müşriklerden çok eziyet görmüş olan Ebû Seleme (r.a.) dir. Neden sonra işin farkına varan müşrikler, hicret etmek üzere yola çıkan Müslümanlardan görebildiklerini yoldan çevirmeye, kadınları kocalarından ayırmaya, gücü yetiklerini hapis etmeye ve çeşitli cefalar çektirmeye başladılar.

Onları dinlerinden döndürmek için her türlü eziyeti yaptılar. Fakat bir iç harbin patlak vermesinden korktukları için öldürmeye cesaret edemediler. Ancak Müslümanlar da her fırsattan istifade ederek Medine’ye hicret’e devam ettiler.

Bu sırada Hazret-i Ömer (r.a.) de bir gün kılıcını kuşandı, yanında oklarını ve mızrağını alıp Kâ’be’yi açıkça yedi defa Tavaf etti.

Orada bulunan müşriklere yüksek sesle şunları söyledi;

-“İşte ben de dinimi korumak için Allah yolundahicret ediyorum.Karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak, anasını ağlatmak isteyen varsa önüme çıksın.”

Böylece Hazret-i Ömer (r.a.) ve yanında yirmi kadar Müslüman güpe gündüz açıktan Medine’ye doğru yola çıktılar. O’nun korkusundan bu kafileye hiç kimse dokunmadı. Daha sonra Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan diğerleri de hicret’e devam ettiler.

Bu sırada Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) de hicret için izin istedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Sabr eyle. Ümidim odur ki; Allah-u Teâlâ bana da izin verir. Beraber hicret ederiz.” Buyurdu.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.);

-“Anam babam sana feda olsun. Böyle ihtimal var mıdır?” diye sordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) da;

-“Evet vardır.” Buyurunca.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) sevindi. Sekizyüz dirhem vererek hemen iki deve satın aldı.

Beklemeye başladı.

Nihayet Mekke’de Hazret-i Peygamber (s.a.v.), Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ali (r.anhüm), fakirler, hastalar, ihtiyarlar ve müşriklerin hapsettiği kimseler kaldı.

Diğer taraftan Medine’liler (Ensar), hicret eden Mekke’lileri (Muhacirler) çok iyi karşılayıp, misafir ettiler. Aralarında kuvvetli bir birlik meydana geldi. Resulullah (s.a.v.) ın da Hicret edip Müslümanların başına geçeceği ihtimaliyle Mekke’li müşrikler telâşe kapıldılar.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu