‘Muhammed Aleyhis selam’ olarak etiketlenmiş yazılar

Ğaris-Sevr (Sevr mağarası) Mekke

Ğaris-Sevr’den Mekke’nin görünüşü

Muhammed (Aleyhis selam)- 61

Mühim işleri görüşmek için bir araya geldikleri “Darü’n-Nedve’de” toplandılar, ne yapacaklarını konuşmaya başladılar. Şeytan, Şeyhi Necdi kılığında, ihtiyar bir Necd’ili şeklinde müşriklerin yanına geldi. Konuşmalarını dinledi. Çeşitli teklifler öne sürüldü. Hiçbiri beğenilmedi.

Sonra şeytan da söze karışıp, onlara;

-“Sizin düşündüklerinizin hiçbiri O’na karşı çare değildir. Çünkü O’nun öyle güler yüzü tatlı dili vardır ki, her tedbiri bozar. Başka çare düşününüz.” Diyerek fikrini söyledi.

Kureyş’in Reisi ve en azılı İslam düşmanı olan Ebû Cehil;

-“En doğru fikir şudur ki, her kabileden bir kuvvetli kimse seçelim. Her biri ellerinde kılıçları ile Muhammed (s.a.v.) ın üzerine saldırsın. Kılıç vurup kanını döksünler. Böylece kimin öldürdüğü belli olmaz. Zaruri olarak diyete razı olurlar. Biz de O’nun diyetini verir, bu sıkıntıdan kurtuluruz.” Dedi.

Şeyhi Necdi kılığında aralarında katılan Şeytan da bu fikri beğendi ve hararetle tasdik etti.

Onlar bunun hazırlığı içindeyken Allah-u Teâlâ, Resulü (s.a.v.) ne Hicret emri verdi. Cebrail aleyhis selam gelerek müşriklerin kararını ve o gece yatağında yatmamasını bildirdi.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Hazret-i Ali (r.a.) yi kendi yatağında yatmasını ve bıraktığı emanetleri sahiplerine vermesini söyledi;

-“Bu gece yatağımda yat uyu, şu hırkamı da üzerine ört! Korkma sana hiçbir zarar gelmez.” Buyurdu.

Geceleyin Yâsin suresinin ilk sekiz ayetini okuyarak, kendisini öldürmek için evini sarmış kafirlerin üzerine bir avuç toprak saçtı ve evinden çıktı. Müşriklerin hiçbiri O’nu göremedi. Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in saçtığı topraktan o gün kime isabet ettiyse daha sonra Bedir savaşında öldürüldü.

Safer ayının yirmiyedinci Perşembe günü, Peygamberimiz (s.a.v.) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) yanlarına bir miktar yiyecek alarak, bir kılavuz ile birlikte yola çıktılar. Bir saatlık mesafedeki Sevr dağında bulunan mağaranın önüne geldiler.

Mağraya Resulullah (s.a.v.) tan izin alarak önce Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) girdi, içeriyi dikkatlice gözden geçirdi. Gördüğü çok sayıdaki delikleri, yılan ve akrep çıkmaması için, gömleğini parçalayarak kapattı. Açık kalan bir deliği de ayağı ile kapayıp Peygamber efendimiz (s.a.v.) i içeri davet etti.

Resulullah (s.a.v.) ın içeri girmesinden sonra Allah-u Teâlâ’nın emriyle bir örümcek kapıya ağını ördü ve bir çift güvercin yuva yaparak yumurtladı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Ğaris-Sevr (Sevr mağarası)

Ğaris-Sevr (Sevr mağarasından Mekke’nin görünüşü)

Muhammed (Aleyhis selam)- 62

Sabaha kadar evin çevresinde bekleyen müşrikler sabahleyin içerde Hazrtet-i Ali (r.a.) yi görünce şaşırdılar. Resulullah (s.a.v.) ı yatağında bulamayan müşrikler, her tarafı aramaya başladılar.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in evine gittiler orada da bulamadılar. İz takip ederek Sevr dağındaki mağaranın önüne geldiklerinde, bir örümceğin mağaranın ağzına örmüş ve bir güvercinin de yuva yapmış olduğunu gördüler. İçeriye bakmadan geri döndüler.

Allah-u Teâlâ, bu mucize ile Peygamberini ve O’nun arkadaşı Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) i müşriklerin kötülüklerinden korudu. Ayaklarının ucuna baksalardı her ikisini de göreceklerdi.

Bu durum karşısında Resulullah (s.a.v.) için endişelenen Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) i Peygamberimiz teselli ediyor;

Ve O’na;

-“Sen üzülme, Allah bizimle beraberdir.” Buyurdu.

Mağarada Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) başını Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in dizine koyarak bir miktar uyumuştu ki, bir yılan Hazret-i Ebû Bbekir (r.a.) in delik üzerine koyduğu ayağını ısırdı. Izdırapla gözlerinden yaşlar aktı.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) uykudan uyanıp;

-“Ya Ebâ Bekir! Seni ağlatan şey nedir?” diye sorunca,

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) de;

-“Ayağımı bir şey ısırdı, canım yandı. Fakat anam, babam sana feda olsun, Yâ Resulallah!” dedi.

Hemen Peygamberimiz (s.a.v.) yılanın soktuğu yere mübarek tükürüğünü sürdü ve Allah-u Teâlâ’nın izniyle Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) iyileşti.

Peygambr efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) üç gün üç gece bu mğarada kaldılar.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) in oğlu Abdullah (r.a.), Mekke’de duyduklarını, geceleyin sevr mağarasına gelip haber veriyor, Ebû Bekir (r.a.) in azadlı kölesi ve sürülerinin çobanı Âmir bin Füheyre (r.a.) ise geceleri süt getiriyor ve izleri yok ediyordu.

Rebiülevvelin birinci pazartesi günü Sevr mağarasından ayrılarak Medine’ye doğru yola çıkan Resulullah (s.a.v.) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) i her yerde aramalarına rağmen bulamayan müşrikler adete çılgına dönmüşlerdi.

En azılıları olan Ebû Cehil, Mekke civarında telâlar bağırtarak Peygamberimiz (s.a.v.) i ve Ebû Bekir (r.a.) i bulup getirenlere ve yerlerini bildirileceklere 100 deve vaad ediyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kûba camisi’nin içi (Medine-i Münevvere)

Kûba Camisinin dıştan görünüşü (Medine-i Münevvere)

Muhammed (Aleyhis selam)- 63

O’nun bu vaadını duyan ve mala tamah eden bazı kimseler silahlarını alıp yola düştüler. Bunlardan biri de Sürâka (r.a.) idi. Peygamber efendimiz (s.a.v.) e yaklaşınca Peygamber efendimiz (s.a.v.) o’na bir nazar etti. Sürâka (r.a.) nın atının ayakları dizlerine kadar kuma gömüldü.

Sürâka (r.a.) şaşkına dönüp af diledi ve kurtulması için duâ istedi. Resulullah (s.a.v.) tebessüm ederek duâ etti. Sürâka (r.a.) kurtuldu ve Peygamber efendimiz (s.a.v.) in emri ile geri döndü.

Sürâka (r.a.), Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olmuştur.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) ve Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) yollarına devam ederek, Miladın 662 ci senesi Eylülün yirminci ve Rebiülevvel’in sekizinci Pazartesi günü Medine yakınlarındaki Kubâ köyüne verdılar.

Bu gün Müslümanların hicri güneş yılının başlangıcı oldu.

(Bu senenin Mayıs ayının 16. ncı Cum’a gününe tevaffuk eden Muharrem ayının birinci günü de Müslümanların hicri kameri yılının başlangıcı olması, Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında söz birliği ile kabul edildi.)

Birkaç gün Kubâ’da kalan Peygamber efendimiz (s.a.v.), ilk iş olarak Kubâ mescid’ni yaptı. Rebiülevvel’in 12. Cum’a günü Medine şehrine doğru yola çıktı. Ranûna vadisinden geçerken, öğle vakti olmuştu. Burada ilk Cum’a namazını kıldı ve ilk hutbeyi okudu.

Namazdan sonra her ikisi ve yanındakiler develerine bindi ve Medine’nin yolunu tuttular.

Eshab-i Kiram (r.anhüm), Peygamber efendimiz (s.a.v.) in teşrifini büyük bir heyecan ile bekliyordu. O’na kavuşma şevkiyle yanıyorlardı. Yolara düşüp, ufuklara bakarak günlerce beklemişlerdi. Nihayet bir benzeri daha görülmemiş ve görülmeyecek mutluluğa kavuştular.

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’ye teşrif etti.

Eshab-i kiram (r.anhüm) ın meşhurlarından Enes bin Mâlik (r.a.);

-“Resulullah (s.a.v.) Medine-i münevvere’ye girdiği günden daha güzel ve neşeli bir gün görmedim.” Buyurmuştur.

O gün sevinç sedaları Medine semalarına yükseldi. Eshab-i Kiram (r.anhüm) sevinç gözyaşları döktü. Kadınlar ve çocuklar şiir’ler söyliyordu. Şu mısraları yüksek sesle terennüm ettiler.

-“Tale’al-bedrü aleynâ, min seniyyât-ül-vedâ’
Vecebe’ş-şükrü aleynâ, Mâ de’âllahü dâ
Eyyühel-meb’üsü fina, ci’te bil-emr-il-mutâ”

(-“Vedâ yokuşundan ay doğdu üzerimize,
Allah’a her duâ ettikde, şükretmek lâzım bu ni’mete!
Ey bize gönderilen yüce Peygamber!
İtaat etmemiz gereken bir emirle geldin bize!)”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Revda-i Şerif (Medine-i Münevvere)

Muhammed (Aleyhis selam)- 64

Herkes Peygamber efendimiz (s.a.v.) e;

-“Bize buyurun, ya Resulallah.” Diyerek evlerine da’vet ediyorlardı.

Resul-i Ekrem efendimiz (s.a.v.) devesini serbest bıraktı. Deve ilk defa yetime ait bir arsaya çöktü ve sonra durmadan kalktı. Biraz yürüdükten sonra ikinci olarak başka bir yere çöktü. Burası Peygamber efendimiz (s.a.v.) in dayıları olan Neccar oğullarından Ebû Eyyûb-i Ensarı (r.a.) hazretlerinin evine en yakındı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.), bu zata misafir oldu. Ensar (Medineli Müslümanlar) dini için vatanını terk eden Muhacir kardeşlerini barındırdı, evlerine misafir etti, iş buldu, mülklerinden yer verdi ve her yardımı yaptı. Bu çeşit fedâkârlık ancak İslam kardeşliğinde vardır.

Nitekim Allah-u Teâlâ hazretleri;

-“Ancak mü’minler kardeştirler.” Buyurarak, gerçek ve sevgi samimiyetin maddi menfaatle değil, iman ve inançla var olabileceğini buyurmuştur.

Bu da bu derecede açıkça Ensar ve Muhacirlerin arasında görülmektedir.

Medine’ye hicretin, islâm tarihinde büyük önemi vardır. Hicretten sonra Müslümanlığın kolayca ve süratle yayılması sağlanmış, islâm dinin merkezi Mekke’den Medine’ye nakledilmiş oldu.

Ensar ve Muhacirin (r.anhüm) bu yeni İslâm merkezinde el ele vererek İslâm dininin kuvvetlenmesi için her fedakârlığa katlanıyorlar. Resulullah (s.a.v.) ın etrafında toplanarak ve İslâm dininin esaslarına uyarak yeni bir nizam ve mes’ud bir hayat kuruyorlardı.

Eski sıkıntılı ve korkulu günler arkada kalmış, inançlarından dolayı insanlara işkence yapan müşriklerin ezâ ve cefâ veren ellerinin uzanamayacağı Medine’de hürriyet ve emniyet havası içinde sakin, tatlı bir hayat başlamıştı.

Müslümanlar bir Devlet olmuşlardı. Cihad emri, burada geldi. Medine’deki kabileler arasındaki kin ve düşmanlık kalktı.

Medine devri;

Peygamberimiz (s.a.v.) in Bi’settin onuncu yılında 12 Rebilevvelinde, miladi 622 senesinde Medine’ye Hicret ile on sene süren Medine devri başladı.

Bu sırada Medine’de Yemen’den gelip yerleşmiş olan Evs ve Hazrec kabileleri ve Beni Kaynuka, Beni Nadir, Beni Kureyza adında üç Yahudi kabilesi bulunuyordu.

Mekkeli Müslümanların gelip Medine’de bulunan Müslümanlarla her bakımından yardımlaşmak üzere kardeşlik kurmaları ile Medine’nin havası değişmişti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Mescid-i Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Mescid-i Kıbleteyn (Medine-i Münevvere)

Muhammed (Aleyhis selam)- 66

Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’nin asayişini korumak, düşmanların durumunu kontrol etmek için de devriyeler tertipledi. Muhtemel düşman saldırılarına karşı nöbet tutuluyordu. Düşman hücum etmedikçe ve tecavüze uğramadıkça savaş yapmamak üzere hazırlanan kollarına (seriyye) denir.

Beş yüz ile dört yüz kişi arasında değişen bu seriyyeler Hazret-i Hamza (r.a.) nın, Hz. Ubeydetübni Haris (r.a.) in, Hz. Sa’d bin Ebi Vakkas (r.a.) ın komuta ettiği seriye olmak üzere üç seriye hazırlanmıştı.

Hicretin ikinci yılında cıhanda, düşmanla harbe izin verildi. Önce yalnız müdafaa etmek suretiyle izin verilmesi üzerine ilk gazâlar yapılmaya başlandı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) in bizzat idare ettiği savaşlara “Gazâ”, başında bulunmadığı askeri harekâta da “Seriye” adı verildi.

Medine devrinde yapılan gazâların sayısı yirmidir. Seriyyeler ise, daha fazladır. Cihade izin verilmesi Kur’an-i Kerim’de Hıcr suresi 39-41 ayetlerinde, Hac suresi 39. âyetinde, Bakara suresi 190, 192 ve 193 ayetlerinde bildirilmektedir.

Hicretin ikinci yılı olaylarından müdafaa için cihada izin verilmesinin yanında bir diğer hadise de daha önce Kudüs’e karşı namaz kılınmakta iken Allah-u Teâlâ’nın Kâ’be’ye yönelerek namaz kılmayı emretmesi ile kıble değişti.

Kıblenin değiştiğini, Kâ’be’ye yönelerek namaz kılmasını emreden Bakara suresi 144. ayeti nazil olunca, Müslümanların kıblesi Kâ’be oldu. Kıblenin Kâ’be olmasından bir ay ve hicretten 18 ay sonra Şaban ayının 10. günü Bedir gazâsından bir ay önce oruç farz oldu.

Yine bu sene Ramazan ayında teravih namazı kılınmaya başlandı ve sadakayı fıtr vermek vacip oldu. Hicretin ikinci senesinde Ramazan ayında zekat vermek de farz oldu. Hicretin ikinci yılında Zilhicce ayında da kurban kesmek ve bayram namazı kılmak vacip oldu.

Bedir savaşı;

Muhammed Aleyhis selam, Medine’ye hicret ettikten sonra, Medine’de bütün işleri ve münasebetleri belli bir tertibe koyup Müslümanları güçlü bir duruma getirdi. Böylece İslamiyet her geçen gün yayılıyor ve Müslümanlar da kuvvetleniyordu.

Diğer taraftan Mekke’li müşrikler ise Müslümanlar üzerine saldırmak için devamlı hazırlık yapıyorlar ve savaş için bahaneler arıyorlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bedir şehidliği

Bedir şehidliği

Muhammed (Aleyhis selam)- 67

Nihayet miladi 624 ve hicretin ikinci yılında müşriklerin bin kişilik bir orduyla Medine’ye yürümeleri üzerine Medine dışında “Bedir” denilen yerde “Bedir” savaşı yapıldı.

Bedir savaşında Müslümanların sayısı 313 kişi idi. Müşriklerle yapılan bu ilk savaşta Müslümanlar ilk parlak zaferi kazandılar. Başta Ebû Cehil olmak üzere müşriklerin ileri gelenleri bu savaşta öldürüldü. Yine bir kısım ileri gelenleri olmak üzere 70’i esir alındı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) bu esirlerin bir kısmını fidye karşılığı, okuma yazma bilenleri de Medine’li 10 çocuğa okuma yazma öğretmek şartılyla serbest bıraktı.

Bu hadise Mekke’den ve Medine’den bir çoık kimsenin Müslüman olmasına sebep oldu.

Bedir Savaşında Müslümanların galip gelmesi, Medine’de bulunan Yahudileri endişelendirmişti. Münafıklarla birleşen Beni Kaynuka Yahudileri Peygamberimiz (s.a.v.) le yaptıkları vatandaşlık anlaşmasını bozarak harbe karar verdiler.

Bunun üzerine yapılan Beni Kaynuka gazâsında yenilip teslim olan Yahudiler Medine’den çıkarıldı. Muhammed Aleyhis selam müşriklere önce İslâm’ı anlatarak ve nasihat ederek iman etmelerini bildirdi.

Yine iman etmeyip düşmanlık yapmalarına sabrederek onları daima imân etmeye çağırdı. Nihayet Allah-u Teâlâ’nın önce müdafaa, sonra da haktan kaçınanlara cihad emriyle savaş yaptı.

Bu savaşlardan ilki Bedir Savaşında müşrikler ağır bir yenilgiye uğradı, Müslümanlar ise artararak kuvvetlendi. Günden güne yeni vak’alarla yayıldı.

Hicretin üçüncü yılında meydana gelen başlıca hadiseler şunlardır;

Sevik gazâsi, Necd gazâsi, Zeyd bin Harise (r.a.) Seriyyesi, Muhammed bin Mesleme Seriyyesi yapıldı.

Peygamberimiz (s.a.v.) kızı Ümm-ü Gülsüm (r.anha) ü, Hazret-i Osman (r.a.) ile evlendirdi. Hazret-i Ömer (r.a.) in kızı Hafsa (r.anha) yı kendi nikahlarına aldılar. Hazret-i Ali (r.a.) nin oğlu, Hazret-i Hasan (r.a.) dünyaya geldi.

Şevval ayında Uhud gazvesi yapıldı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Uhdu savaşının yapıldığı alan (Uhud şehidliği)

Reci’ suyu (Sekiz güzide sahabe (radiyallah-u anhüm) ün şehid edildikleri mekan)

Muhammed (Aleyhis selam)- 68

Uhud Savaşı;

Bedir savaşında yenilen müşrikler bir yıl sonra da 3000 kışilik bir kuvvetle Medine üzerine yürüdüler.

Peygamberimiz (s.a.v.) müşriklerin bu saldırılarına karşı 1000 kişilik bir ordu ile düşmanı Uhud dağında karşıladı. Bir müdafaa savaşı olan Uhud Savaşında Peygamberimiz (s.a.v.) in mübarek dişleri şehid edildi, mübarek yüzü kanadı ve mübarek dudağı yaralandı.

Hazret-i Hamza (r.a.) şehid edildi. Bundan başka Muhacir ve Ensar (r.anhüm) dan yetmiş sahabi şehid oldu.

Uhud savaşından sonra hicretin dördüncü yılında Beni Nadir gazâsı yapıldı. Daha önceden Peygamberimiz (s.a.v.) le anlaşma yapan Yahudi kabilelerinden Beni Nadir kabilesi Uhud savaşından sonra Peygamber efendimiz (s.a.v.) e suikast yapmaya kalkışarak anlaşmayı bozdular.

Münafıkların kendilerini destekleyeceklerini söylemeleri üzerine anlaşmayı yenilemeye yanaşmayan Beni Nadir kabilesi ile yapılan savşata, bu kabile Medine’den çıkarıldı. Böylece Müslümanların Medine’deki durumu daha da kuvvetlendi.

Hicretin dördüncü yılında müşrikler, Medine’den çıkarılan Yahudiler ve münafıklar çok tehlikeli bir hal almışlar, her fırsatta saldırmaya hazırlanıyorlardı.

Peygamberimiz (s.a.v.) bu düşmanlara karşı korunma tedbirleri aldı. Bir taraftan da İslamiyet’i yaymak için çevrede bulunan kabilelere Eshab-i Kiram’dan heyetler gönderiyordu. Onlar da gittikleri yerlerde İslamiyet’i anlatıyor, insanları imân etmeye davet ediyorlardı.

Medine civarında bulunan iki kabile Peygamberimiz (s.a.v.) e elçi göndererek kendilerini İslamiyet’i öğretmek üzere muallim (öğretmen) istediler.

Bu istek üzerine Eshab-i Kiram (r.anhüm) den on kişi gönderildi. Reci’ denilen yere vardıklarında 200 kişilik bir düşman hücumuna uğrayan bu heyetten 8 kişi şehid oldu. Bu hadiseye “Reci’ vakası” denir.

Yine Necid şeyhi Ebû Bera’nın Medine’ye gelip kendilerini irşad için Muallimler istemesi üzerine irşad için Eshab-i Kiram (r.anhüm) dan 70 kişilik bir heyet gönderilmişti. Eshab-i Suffa’dan olan bu irşad heyeti “Bir-i Mâûna” denilen yere vardıklarında, Necdliler verdikleri teminata rağmen ihanet ederek üzerlerine gönderdikleri bir ordu tarafından yetmişini de şehid ettiler. Bu hadise de “Bir-i Mâûne faciası” adı ile bilinmektedir.

Şarap (içki) içmeyi haram kılan âyet-i kerime de hicretin dördüncü yılında indi. Peygamberimiz (s.a.v.) bu yılda Hazret-i Ümmü Selem (r.anha) ile evlendi. Hazret-i Ümmü Seleme (r.anha) nin kocası Uhud savaşında yaralanmış, sonra da vefat etmişti.

Peygamberimiz (s.a.v.) ihtiyar ve çocukları olan Hazret-i Ümm-ü Seleme (r.anha) yi kendisine nikahlayarak zor durumdan kurtarıp himayesine aldı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hendek savaşının yapıldığı yer (Medine-i Münevvere)

Hendek savaşının yapıldığı yer (Medine-i Münevvere)

Muhammed Aleyhis selam) – 69

Hendek Savaşı;

Hicretin beşinci yılında Hendek Savaşı yapıldı. Müşriklerin Medine üzerine yaptıkları üçüncü ve son saldırı olan bu savaş Beni Nadir Yahudileri ve müşriklerin beraberca hazırladıkları on bin kişilik bir orduya karşı Peygamberimiz (s.a.v.) Medine’nin etrafına geniş ve derin bir hendek kazdırıp üç bin kişilik bir ordu ile düşmana karşı durdu.

Bir ay süren kuşatmada Medine’de bulunan Beni Kureyza Yahudileri de Peygamberimiz (s.a.v.) le yaptıkları anlaşmayı bozarak Müslümanları arkadan vurmaya kalkıştı. Neticede kuvvetli bir fırtınaya ve şiddetli yağmura tutularak darmadağın olan düşman ordusu perişan bir halde paniğe kapılarak Mekke’ye döndü.

Bu hadise Kur’an-i Kerim’de Ahzab sûresi 9. ayetinde şöyle bildirilmektedir.

-“Ey iman edenler! Allah’ın size olan ni’metlerini hatırlayınız. Hani ordular saldırmıştı da, biz onların üzerine bir rüzgar ve sizin görmediğiniz (meleklerden) ordular göndermiştik.”

Bu savaştan sonra Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Artık nöbet sizindir. Bundan sonra Kureyş sizin üzerinize gelmez.” Buyurdu.

Peygamberimiz (s.a.v.) hendek Savaşından Mediine’ye dönünce Eshab-i Kiram (r.anhüm) a silahlarını çıkarmadan Hendek Savaşı sırasında ihanet ederek müşrikler ile birleşip Müslümanları arkadan vurmak isteyen Beni Kureyza Yahudileri üzerine hareket emri verdi. Neticede teslim olan bu kabileye haklarında verilen hüküm uygulandı.

Teyemmüm âyeti ve haccın farz olduğunu bildiren âyet de hicretin beşinci yılında nazil oldu.

Hicretin altıncı yılında Mekke dışındaki müşrikler ile Müreysi gazâsı yapıldı. Mekke’li müşriklerin İslamiyeti resmen bir Devlet olarak tanımak zorunda kaldıkları Hudeybiye antlaşması da bu yılda yapıldı.

Yine bu yılda Peygamberimiz (s.a.v.) bütün insanlara Peygamber (s.a.v.) olarak gönderildiğini bildirmek ve islamiyet’i her tarafa yaymak için Bizans, İran, Habeş, Mısır, Gassan ve Yemame hükümdarlarına elçiler göndererek onları İslam’a da’vet etti.

Peygmaberimiz (s.a.v.) in bu daveti karşısında Habeş Hükümdarı Müslüman oldu. Bizans imparatoru elçiye iyi muamele yaptı. Mısır valisi Peygamberimiz (s.a.v.) e hediyeler gönderdi.

İran şahı ve Gassan beyi ise elçilere hakaret ederek sert davrandılar. Yemame Beyi ise boş ve mânâsız tekliflerde bulundu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Şerif

Muhammed (Aleyhis selam)- 70

Hicretin yedinci senesinde, İslamiyet Arap yarımadasında süratle yayılmaya başladı ve düşmanlar oldukça tesirsiz hale getirildi. Bu yılda vuku bulan mühim hadiselerden biri de Hayber’in fethidir.

Peygamberimiz (s.a.v.) in Medine’ye hicret etmesinden sonra antlaşma yaptığı Yahudi kabileleri daha sonra bu antlaşmayı bozarak Mekke’li müşriklerle birleşip Müslümanlara ihanet etmeleri sebebiyle birer birer Medine’den çıkarılmışlardı.

Bu Yahudi kabilelerinden beni Nadir kabilesi Hayber’e yerleşmişti. Peygamberimiz (s.a.v.) binaltıyüz kişilik bir ordu ile Hayber üzerine gitti ve bir hafta süren kuşatmadan sonra Hayber fethedildi. Böylece Yahudi tehlikesi ve fitnesi ortadan kaldırıldı.

Yine bu yılda Peygamberimiz (s.a.v.) eshab-i kiram’dan iki bin kişi ile mekke’ye gidip Kâ’be’yi tavaf etti. Mekkeliler üzerinde büyük bir tesir bırakan bu ziyaret üzerine bir çok meşhur kimse Müslüman oldu.

İslam’ın ilk yıllarında Mekke’den Habeşistan’a hicret eden Müslümanlar bu yılda Medine’ye geldiler.

Hicretin sekizinci yılında Mûte Savaşı yapıldı. Peygamberimiz (s.a.v.) in gönderdiği bir elçinin şehid edilmesi üzerine yapılan bu savaş, yüzbin kişilik Rum ordusuna karşı üç bin Müslümanın çok büyük kahramanlıklar ghösterdiği bir savaştı.

Bu savaştan geri çekilmek zorunda kalan Rumların Müslümanlara karşı olan tutumu iyice kırıldı.

Mekke’nin Fethi;

Hicretin sekizinci yılında vuku bulan hadiselerin başında Mekke’nin fethi yer alır. Peygamberimiz (s.a.v.) ile on sene müdetle Hudeybiye antlaşmasını imzalayan Kureyşliler, daha iki yıl geçmeden antlaşmayı bozdular.

Peygamberimiz (s.a.v.) Kureyşlilerden yapılan antlaşmayı uymalarını istedi. Müşrikler buna yanaşmayınca Peygamberimiz (s.a.v.) onbin kişilik bir kuvvet ile Mekke üzerine yürüdü.

Arap yarımadasında puta tapıcılığın merkezi olan Mekke fethedildi. Kâ’be’deki putlar kırılıp K’a’be putlardan temizlendi. Yirmi yıldan beri Müslümanlara amansız düşmanlık yapan müşriklerin de gücü tamamen kırıldı. Peygamber efendimiz (s.a.v.) in affına kavuşup, çoğu Müslüman oldu.

Mekke’nin fethinden sonra Hevazin ve Sakif kabileleri Sa’doğulları gibi bazı küçük kabileleri de yanlarına alarak 20 bin kişilik bir ordu ile harekete geçtiler.

Peygamberimiz (s.a.v.) 12 bin kişilik bir ordu ile üzerlerine gidip bu müttefik müşrik ordusunu mağlup etti. Yenilen bu düşman kabileler Taif’e sığınarak yeniden savaşa hazırlanmaya başladılar.

Peygamberimiz (s.a.v.) Taif’i 20 gün kuşatma altında tuttuktan sonra muhasarayı kaldırdı. Bir sene sonra da Taif’liler kendi istekleriyle Müslüman oldular.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

DSC05840 Fuad Yusufoğlu Müte savaşının yapıldığı yer

Müte savaşının yapıldığı yer

Muhammed (Aleyhis selam)- 71

Hicretin dokuzuncu yılı İslamiyet’in Arap yarımadasında büyük bir süratle yayıldığı bir yıl oldu. Bir taraftan bölük bölük insanlar Medine’ye gelip, Müslüman oluyor, bir taraftan da İslamiyet’i kabul eden kabilelerin dini ve idari işlerini yürütmek için çevreye memurlar ve valiler gönderiliyordu.

Bu sırada çevrede İslam’ın yayılmasını engellemek isteyen Devletler vardı. Bunlardan biri de o zamanın en güçlü devletleri arasında yer alan Bizans’dı.

Bizans Kayseri Heraklius Mute savaşı’ndan Arap yarımadasını istila ederek İslamiyet’in yayılmasına son vermek istiyordu. Heraklius, Hiristiyan Arapların ve diğer bir takım kabilelerin de desteğini alıp, kendisi de 40 bin kişilik bir ordu toplayarak Medine üzerine yürümeye hazırlanmıştı.

Peygamber efendimiz (s.a.v.) u durumu haber alınca otuzbin kişilik bir ordu hazırladı. Bu hazırlıkta Eshab-i Kiram (r.anhüm) mallarını da vererek fiilen büyük bir fedakarlık gösterdi.

İslâm ordusu Tebük’e geldiği sırada Müslümanların bu hazırlığını işiten Bizans’lılar savaşmaktan çekinip geri dönmüşlerdi. Peygamber efendimiz (s.a.v.) ordusuyla Tebük’te 20 gün kaldı.

Şam’da bulaşıcı bir hastalık olan Taun (veba) salgını olduğunu duyunca Medine’ye döndü. Böylece Bizans’ın mukavemeti iyice kırılmış oldu ve İslamiyet’in şanı, şerefi her tarafta duyuldu.

Peygamberimiz (s.a.v.) Mekke devrinde müşrikler, Medine devrinde ise müşrikler, Yahudiler ve münafıklar olmak üzere üç çeşit düşmanla karşılaştı.

Bunlardan müşrikler ve Yahudilerle yaptığı savaşlar neticesinde onları mağlup ederek düşmanlıklarına son verdi.

Munafıklar ise düşmanlıklarına ‘sinsice’ ve gizlice devam ediyorlardı. Bu münafıkların Müslümanlar’a yaptıkları gizli düşmanlıklardan bir de Müslümanlar arasına ‘fitne’ sokmak maksadıyla;

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in Medine’ye hicreti sırasında yaptırdığı;

-“Temeli ‘takva’ üzerine atıldı.” Buyurulan Kûba mescidi karşısında Mescid’i Dırar’ı yapmalarıdır.

Munafıkların Kuba mescidinin cemaatını bölmek gibi birçok bozuk ve ‘nifak’ düşüncelerle yaptıkları bu mescid, Tevbe suresi 107 ve 108. ayetlerinin nazıl olması üzerine Peygamberimiz (s.a.v.) tarafından yıktırıldı.

Bu hadiseden iki ay sonra da münafıklar, başları Abdullah bin Übey’in ölmesi ile dağıldı ve Müslümanlara karşı düşmanlık faaliyetleri sona erdi.

Böylece hicretin dokuzuncu yılında İslam’ın belli başlı düşmanlarının karşı durma ve engelleme güçleri çok mühim bir derecede sona erdirildi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu