‘Nakşibendi silsilesi’ olarak etiketlenmiş yazılar

12-ali-ramiteni 1

Ali Ramiteni hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 8

İhlaslı olan kimse;

-“İlahi! Benim maksudum sensin, seni istiyorum” der.

Nitekim Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“ ‘Lâ İlâhe illalah’ demenin çok faziletli olduğunu ve günahların affedileceğini,” buyurdu.

Allah-u Teâlâ Kur’an-i kerimde, Ahzab suresinin kırkbirinci ayet-i kerimesinde mealen;

-“Ey iman edenler! Allah’ı çok zikrediniz.” Buyurdu.

Nefsin arzu ve isteklerinden kurtulmak için

-“Devamlı” Allah-u Teâlâ’yı zikretmelidir.”

-“Altıncı şart;”

-“Hatıra ya’nı kalbe gelen düşünceler. İnsanın kalbine gelen düşünceler dört kısımdır.”

Bunlar;

-“Râhmani, melekâni, şeytani, nefsani’dir.”

Hatırı Rahmâni;

-“Gafletten uyanmak, kötü yoldan doğru yola kavuşmaktır.”

Hatırı melekâni;

-“İbadete, tâate rağbet etmektir.”

Hatırı şeytani;

-“Günahı süslemektir.”

Hatırı nefsâni de;

-“Dünyayı taleb etmek, istemektir.”

Eğer insan buna güç yetiremiyorsa, şöyle duâ etmelidir;

-“Allahumme erinel hakka hakan verzukna ittibâ’ahü ve erinel bâtıla batilen verzukne ictinabehü bi-hurmeti Seyyidil-beşer Sallallahu aleyhi ve sellem.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

12-ali-ramiteni 5

Ali Ramiteni Hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu)- 9

Yedinci şart;

-“Allah-u Teâlâ’nın hükmüne rıza göstermek, tevekkül ve tevfiz eylemek, ya’ni dünyadaki şeylerden bir şeyi beğenmeyip, cenab-i Hakkın ihtiyar ve iradesine teslim olmaktır. Havf ve recâ, korku ve ümid arasında yaşamaktır. Zira Allah’tan korkan kimse, günah işlemez. Ayrıca mü’min, ümitsizliğe de düşmez. Allah-u Teâlâ, ümitsizliğe düşmemeyi emretmektedir.”

Sekizinci şart;

-“Salihlerle sohbeti seçmektir. Salihlerle sohbet edildiği takdirde, günahlara perde çekilir, haramlar gözüne kötü görünür.”

Dokuzuncu şart;

-“İyi ve güzel hasletlerle bezenmektir. Bu da, her şeyi yaratan Allah-u Teâlâ’nın ahlakıyla ahlaklanmaktır.”

Çünkü Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem;

-“Allah-u Teâlâ’nın ahlakıyla ahlaklanınız.” Buyurdu.

Onuncu şart;

-“Helal ve temiz lokma yemektir. Bu da farzlardandır.”

Nitekim Allah-u Teâlâ, Bakara suresinin yüzaltmış sekizinci ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Yeryüzündekilerden helâl ve temiz olanını yiyiniz.” Buyurmaktadır.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) ise;

-“İbadet on cüz’dür. Dokuzu helâlı taleb etmektir.” Buyurmuştur.

-“Geriye kalan bütün ibadetler bir cüz’dür. Helâl yemeyen kimse, Allah-u Teâlâ’ya itâat etme gücünü kendisinde bulamaz. Helâl yiyen kimse de Allah-u Teâlâ’ya isyankâr olmaz. Helâl ve temiz yer, israf etmez.”

Nitekim Allah-u Teâlâ, A’râf suresinin otuzbirinci ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Yiyiniz, içiniz, fakat israf etmeyiniz.” Buyurmaktadır.

-“Aynı zamanda, Besmelesiz kesilenleri de yememelidir. Zira, Allah-u Teâlâ, En’âm suresinin yüzyirmibirinci ayet-i kerimesinde meâlen;

-“Üzerlerine Allah’ın ismi zikredilmeyen (Besmele çekilmeyen) şeyden yemeyiniz.” Buyurmaktadır.

-”Gafillerle beraber oturmamalıdır. Yiyeceği temiz ve Besmele ile yemek pişiren kimselerin yiyeceğini yemelidir. Çünkü bu husus gaflet sebebidir. Allah-u Teâlâ’nın dostları, uygunsuz kişilerin elinden gelen lokmayı, yaradılışlarına layık görmeyerek, yememişlerdir. Allah-u Teâlâ biz ve bütün mü’minleri, helâl ve temiz rızıklarla rızıklandırsın.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onikincisi olan Ali Râmiteni (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

13- Fuad Yusufoğlu Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) mübarek kabirleri

Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretlerinin (r.a.) mübarek türbeleri

Muhammed Bâbâ Semmasi (Radiyallah-u anhu);

Hâce Ali Râmiteni hazretlerinin (r.a.) yetiştirdiği evliyanın büyüklerinden. Kendilerine “Silsile-i âliye” denilen büyük İslam âlimlerinin “onüçüncüsüdür.” Râmiten ile Buhârâ arasında bulunan ve Râmiten’e iki kilometre, Buhârâ’ya ise altı kilometre uzaklıkta bulunan Semmâs köyünde doğdu. 755 (M. 1354) de orada vefat etti.

Tasavvuf ilmini büyük âlim Ali Râmiteni (r.a.) den öğrendi. Onun derslerine ve sohbetlerinde yetişip, tasavvuf’da yüksek dereceye ulaştı.

Hocası, kendisinden sonra irşad makamına Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) yi vekil bıraktı. Diğer talebelerine de, ona tâbi olmalarını vasiyet etti.

Hocasının vefatından sonra irşad makamına geçen Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.), çok talebe yetiştirdi ve içlerinden bir kısmını tasavvuf’da yüksek makamlara kavuşturdu. Bu talebelerinin başında, kendisinden sonra yerine geçen ve ilim deryasında sadef misâli olan Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) gelmektedir.

Bir talebesi de, Şah-i Nakşibend Behâüddin Nakşibendi hazretleri (r.a.) dir. Behâüddin Nakşibendi hazretleri (r.a.) Kasr-i Hindüvan’da doğdu.

Henüz o doğmadan evvel hocası Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) onun doğduğu yerden geçerken;

-“Bu yerde büyük bir zatın kokusu geliyor. Pek yakında Kasr-i Hindüvan, Kasr-i ârifan olur.” Buyurdu.

Birgün yine oradan geçiyordu;

-“Şimdi o güzel koku daha çok geliyor. Ümid ederim ki, o büyük insan dünyaya gelmiştir.” Buyurdu.

Böyle buyurduğu zaman, Behâüddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) doğalı üç gün olmuştu. Dedesi, çocuğun göğsünün üzerine hediye koyup, Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) ye getirince;

Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.);

-“Bu bizim oğlumuzdur. Biz bunu kabul eyledik.” Buyurup,

Talebelerine de;

-“Kokusunu aldığımız işte bu çocuktur. Zamanının rehberi ve    b i r  t a n e s i olacaktır.” buyurdu.

Sonra halifesi Emir Külâl hazretleri (r.a.) ne, bu çocuğun iyi yetiştirilmesini t e n b i h etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Muhammed Bâbâ Semmasi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

13- Fuad Yusufoğlu Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) mübarek kabirleri

Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin mübarek kabirleri

Muhammed Bâbâ Semmâsi (Radiyallah-u anhu)- 2

Behâüddin Buhari hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Evlenmek istediğim zaman, büyük babam beni Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) ne gönderdi. Ona gideceğim günün gecesi, içimde gözyaşı ve duâ isteği kabardı. Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) nin mescidine gidip iki rek’at namaz kıldım.

Ve Allah-u Teâlâ’ya şöyle duâ ettim.

-“İlâhi! Bana, belâlarına tahammül için kuvvet ve aşkın yüzünden doğacak mihnetlere (meşakkat ve sıkıntılara) karşı güç, kuvvet ver!”

Sabahlayin hocamın huzuruna varınca;

-“Bir daha duâ ederken, (-“İlâhi, senin rızan nerede ise, bu kulunu orada bulundur!) diye duâ et! Eğer Allah, dostuna belâ göndrirse, yine inayti ile o belâya sabır ve tahammülü de ihsan eder, Fakat, Allah’tan ne geleceğini bilmeden, belâ ister gibi duâ doğru değildir.” Buyurdu.

-“Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin bir gece evvelki hâlimi keşfetmekte kerâmetini anladım ve ona tam bağlandım.”

Yine Behâüddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) anlatır;

-“Bir defasında Hocam Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) ile yemek yiyiorduk. Yemek bitince,”

Bana bir ekmek uzatıp;

-“Al, bunu sakla!” buyurdu.

-“Yemek yediğimiz halde, bana bu ekmeği vermesinin hikmetini düşünmeye başlamıştım.”

Bu sırada bana;

-“Faydasız düşüncelerden kalbi muhafaza etmek lazımdır!” buyurdu.

-“Daha sonra yolculuğa çıktık ve bir tanıdığımın evinde misafir olduk. Misafir olduğumuz evin sahibinin sıkıntılı bir halde olduğu görülüyordu.”

Hocam ona;

-“Niye üzülüyorsun?” buyurdu.

Ev sahibi de;

-“Bir kâse sütüm var, fakat ekmeğim yok ki, süte banıp da yiyeyim. O’na üzülüyorum” dedi.

Hocam bana dönüp;

-“İşte acaba ne için ayırıyoruz? Diye düşündüğün ekmek bu iş için idi, var sahibine ver yesin.” Buyurdu.

Devam Edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onüçüncüsü olan Muhammed Bâbâ Semmâsi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) mübarek kabirleri

Muhammed Bâbâ Semmâsi (Radiyallah-u anhu)- 3

Ehl-i sünnet âlimlerinin ve evliya’nın en büyüklerinden olan Hâce Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin yetiştirdiği, tasavvuf’ta yüksek derecelere kavuşmalarına vesile olduğu yüzlerce evliyâ olup, bunlar içinde dört tanesini kendisine halife eçmiştir.

Bunlardan birincisi Hâce Sufi Suhari,

İkincisi kendi oğlu Hâce Muhammed Semmâsi,

Üçüncüsü Mevlânâ Dânışmend Ali,

Dördüncüsü ve en büyükleri Seyyid Emir Külâl hazretleri dir. (Radiyallah-u anhüm)

İslam âlimleri ansiklopedisi

(Kaynaklar;)

1-Makâmat-i Muhammed Behâeddin Nakşibend (Selâhüddin ibni Mübarek el-Buhâri)
2-Reşahât sah, 78
3-Hadikat-ül-evliya sahy, 44
4-Cami- kerâmat-il-evliya cild,1 sah,144
5-Tam ilmihal Seâdet-i Ebediyye sah; 990
6-Mu’cem-ül-müellifin sah; …
7-Kâmus-ul-a’lâm cild 2 sah, 1412
8-Hadâik-ül-verdiyye sah. 125
9-Mktubat (İmâm-i Rabbâni) cild 3, 123. Mektup
10-Nefât-ül-üns sah. 418
11-Rehber ansiklopedisi cild 16, sah, 33

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin onüçüncüsü olan Muhammed Bâbâ Semmâsi (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

14- Fuad Yusufoğlu Seyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin mübarek kabirleri

Seyyid Emir Külâl Radiyallah-u anhu’nun mübarek kabirleri

Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu);

Evliyanın büyüklerinden. İnsanları Hakka da’vet eden, doğru yolu göstererek saâdete kavuşturan ve kendilerine “Silsile-i âliye” denilen büyük âlim ve velilerin “ondördüncüsüdür.”

Hazret-i Hüseyin (r.a.) soyundan olup, seyyid’dir. Evliyanın meşhurlerinden olan Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) nin talebesi ve Behâeddin-i Buhâri Nakşibend hazretleri (r.a.) nin hocasıdır.

Çömlekçilik yaptığı için “Külâl” ismiyle meşhur olmuştur.

Buhârâ’nın Sûhâri kasabasında doğdu. Doğum tarihi bilinmemektedir. 722 (M. 1370) senesinde Sûhâri’de vefat etti. Kabri oradadır.

Büyük bir âlim ve mürşid-i kâmil olup, her anını İslamiyete uygun olarak geçirirdi. Pek çok kimse onun sohbetlerinde ve derslerinde kemâle ulaşmıştır. Onun üstün hallerini gösteren çok menkıbeleri vardır.

Annesi şöyle anltmıştır;

-“Emir Külâl (r.a.) e hâmile iken, şüpheli bir lokma yesem, karın ağrısına tutulurdum. O lokmayı mi’demden geri çıkarmadıkça karın ağrısından kurtulamazdım. Bu hâl üç defa başıma gelince, çok temiz ve hayırlı bir çocuğa hâmile olduğumu anladım. Bunun üzerine yediğim lokmaların helâl’den olmasına çok dikkat edip, ihtiyatlı davrandım.”

Babası Seyyid Hamza (r.a.) Medine’den gelip, Buhârâ’nın Efşene köyüne yerleşmişti.

Salih bir zat idi.

Bir def’asında, zamanın en meşhur evliyası Seyyid Atâ (r.a.), yanında zamanın meşhur zatlarıyla büyük bir cemâat hâlinde, Emir Külâl hazretler (r.a.) nin babası Seyyid Hamza (r.a.) nın bulunduğu köyden geçiyordu. Bu yolculuğu sırasında tanışıp dost oldular.

Bundan sonra Seyyid Atâ (r.a.) nın her ne zaman oraya yolu düşse, önce doğruca Seyyid Hamza (r.a.) nın evine gider, başkalarıyla daha sonra görüşürdü.

Yine bir defasında Efşene köyüne uğramış ve Seyyid Hamza (r.a.) nin yalına gelmişti. Bu gelişinde ona bir müjde verip, şöyle demiştir.

-“Ey Kardeşim! Allah-u Teâlâ sana öyle bir evlat verecek ki, şanı pek yüce olacak. Cihan baştan başa onun hizmetine girecektir. Bu çocuğun doğduğu zaman, ismini Emir külâl koy.”

Aradan yıllar geçti. Seyyid Hamza (r.a.) nın bir oğlu oldu. Seyyid Atâ (r.a.) işareti üzerine, ismini “Emir” koydu. Sonradan çömlekçilik ile uğraştığı için de “külâl” ismi ile de meşhur olmuştur.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

14  Fuad Yusufoğlu Seyyid Emir Külâl hazretleri türbeleri

Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) inşaat halindeki mübarek türbeleri

Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 2

Seyyid Atâ (r.a.) yine Efşene köyüne gelmişti. Bu sırada Seyyid Emir Külâl (r.a.) dört-beş yaşlarına girmişti. Seyyid Atâ hazretleri (r.a.), Efşene köyüne geldiği sırada, çocuklardan bir kısmı sokakta oynuyor, Emir Külâl de oyuna karışmadan kenarda duruyordu.

Seyyid Atâ (r.a.) yi görünce, koşup yanına geldi. O da elinden tutup, beraberce eve gittiler. Evlerine varınca, Seyyid Atâ (r.a.) onu yanına oturtup, kendi sarığını ikiye bölüp, bir kısmını da Seyyid Emir Külâl’in başına sardı.

Ona teveccüh ve himmette bulunup, çok duâ etti. Duâ’sı ve himmeti bereketiyle, tasavvuf hallerinden ve mertebelerden çok ni’metlere kavuşturdu.

Sonra da;

-“Emir Külâl’ın öyle derecelere kavuşacağını müşahade ediyorum ki, onun derecesi, benim derecemden “üstün” olacak.” Buyurdu.

Böylece Emir Külâl (r.a.), henüz küçük yaşında büyük bir evliyanın teveccühüne ve duâsına kavuşmakla şereflendi ve bu saâdetle büyüdü.

Emir Külâl (r.a.) ilk gençlik yıllarında onbeş yaşlarında iken güreşmeye heves etmiş ve bu işle meşgül olmaya başlamıştı.

Birgün güreş meydanına çıkıp dönerken, seyircilerden birinin kalbine şöyle gelir;

-Bu Seyyid çocuk, güreş ile meşgül oluyor, halbuki böyle bir halde bulunmak, kendisinin yüksek değerine ve seyyidlik şerefine uygun değildir.”

Kalbine bu düşüncenin gelmesiyle, oturduğu yerde uyur; ruyada görür ki, kıyamet kopmuş ve kendisi göğsüne kadar bir bataklığa batmıştı. Çıkmaya gücü yoktu. Fakat öteden Emir Külâl hazretleri (r.a.) gelip, elleriyle onu pazusundan tutup, bataklıktan çıkarır. Sonra uykudan uyanınca, görür ki, güreş bitmiştir.

Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) Ona dönüp;

-“Senin ru’yanda gördüğün gün için “pehlivanlık” ediyorum. Senin gibi çamura ve bataklığa batmış olanları kuvvet ve himmetle kurtarırım.” Buyurmuştur.

O zat, Emir Külâl hazretleri (r.a.) in ellerine kapanıp tövbe ve istiğfar etmiştir.

Yine gençlik yıllarında birgün, er meydanında güreş tutmakta ve büyük bir kalabalık da onu seyretmekte idi. Zamanın büyük âlimi ve mürşid-i kâmili olan Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.), o güreşirken tam oradan geçmekte idi. Orada durup, uzun müddet ayakta o’nu seyretti.

Yanında bulunan talabeleri onu seyretmesine şaşıp, kendi kendilerine;

-“Acaba bu işle meşgül olanları seyrtemesinin sebebi nedir?” diuye düşündüler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

14- Fuad Yusufoğlu Seyyid Emir Külâl hazretleri

Seyyid Emir Külâl hazretleri inşaat halindeki mübarek türbeleri

Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 3

Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.), yanında bulunan talabelerinin kalblerinden geçeni anlayıp buyurdu ki;

-”Çok kimse onun sohbetinin bereketiyle evliyalık konaklarının üstün mertebelerine kavuşacaktır. O’nu bulunduğumuz yola bağlamak istiyorum.”

Onlar böyle konuşurken, Emir Külâl (r.a.) in gözleri Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) ye takıldı. Onu görür görmez, birdenbire kalbı ona tutulup değişiverdi.

Hemen koşup yanına yaklaştı. Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri(r.a.) nin ellerine kapandı. O güne kadar yaptığı bütün hata ve günahlardan eövbe etti ve Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) ye ”sadık” bir talebe oldu.

Bundan sonra, hayatında yeni ve bambaşka bir safha başlamıştı. Hocasının sohbetinden ve hizmetinden hiç ayrılmadı. Yirmi sene sohbetine ve derslerine devam etti.

Her hafta Pazartesi ve Perşembe günleri, Sûhari’den beş fersah (30 km. kadar) uzakta bulunan ve hocasının ikâmet etmekte olduğu Semmâs’a gider gelirdi. Hocasına olan bağlılığı, temizliği, gayreti, ilme olan arzu ve isteği kısa zamanda olgunlaştırdı.

Hocasının derslerinde ve sohbetlerinde kemâle ulaştı. İnsanlara doğru yolu gösteren kıymetli bir rehber oldu. Hocası Muhammed Bâbâ Semmâsi hazretleri (r.a.) nin vefatından sonra, onun yerine geçip, irşad vazifesi yaptı.

İnsanların İslâm ahlakı ile ahlaklanmasını, kalbin ve ruhun kötü huylardan kurtulmasını, Allah rızası için güzel iş ve ibadet yapmayı sağlıyan ve bu iş için lazım olan bilgileri öğreten tasavvuf ilminde çok talebe yetiştirdi.

Nakledilir ki;

-“Bir defasında Mekke-i mükerreme’den ve Medine-i Münevvere’den tasavvuf ehli olan kimseler, bir cemâat halinde Buhâra’ya geldiler. Buhâra’da Sühâri köyüne gitmek istediklerini söyleyerek, bu köyü sordular.”

Bunun üzerine kendilerine;

-“Siz nereden geliyorsunuz ve bu köyü niçin soruyorsunuz?” dediler.

Onlar da;

-“Mekke ve medine’den geldiklerini, Sûhari köyünü sormalarından maksadlarının orada ikamet etmekte olan Emir Külâl hazretleri (r.a.) ni ziyaret etmek ve onunla görüşmek olduğunu söylediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

14- Fuad Yusufoğlu  Seyyid Emir Külâl hazretleri mübarek türbeleri

Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) nın inşaat halindeki türbeleri

Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 4

Buhâra’da görüştükleri kimseler, onlara;

-“Maalesef, Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) vefat etti.” Dediler.

Gelenler dediler ki;

-“Maden mübarek yüzünü görmek nasib olmadı, bari oğullarıyla görüşelim.”

Bu maksatla Sûhâri köyüne gittiler.

-“Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin oğulları, onlarla görüşüp sohbet etiler.”

Onlara;

-“Babamız Mekke Medine’ye hiç gitmemişti. Siz O’nu nereden tanıyorsunuz?” dediler.

Gelenler;

-“Biz de buralara hiç gelmedik. Fakat biz Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) ni Kâ’be’de gördük. İki-üç seneden beri hac mevsiminde bizimle beraber Kâ’be’yi tavaf ederdi. Mekke ve Medine’de pek çok kimse o’na biât edip talebe olmuştu. Fakat bu sene Kâ’be’ye gelmedi. Merak edip, o’na olan muhabetimiz ve hasretimiz sebebiyle görmeye gelmiştik, fakat nasib olmadı.” Dediler.

Böylece Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin, kerametle, her sene hac mevsiminde, bulunduğu beldenin halkı farkına varmadan Kâ’be’ye gittiği anlaşıldı.

-“Gelen ziyaretçiler, daha sonra Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin kabrini ziyaret edip, duâ ettiler. Sonra da oğlullarından müsâade alarak Sûhâri köyünden ayrıldılar.”

Nakledilir ki;

-“Birgün Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) sohbet ederken, kendisini bir hal kapladı. Bu sırada hac yapmakta olanların hallerini, nerede ve ne yapmakta olduklarını gördüklerini söyleyerek, anlatmaya başladı.”

Meclisinde bulunanlardan biri;

-“Kâ’be’yi nasıl görüp de anlatıyor? Kâbe buraya çok uzaktır.” Diye düşündü.

Biraz sonra Emir Külâl hazretleri (r.a.), böyle düşünen kimsenin yanına yaklaşıp, elinden tuttu,

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüsü olan Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

14- Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin mübarek türbeleri

Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin inşaat halindeki türbeleri

Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu)- 5

Ve;

-“Gözlerini yum, başını kaldır, bak ne göreceksin?” buyurdu.

O da söylediği gibi yaptı.

-“Birden gözüne Kâ’be ve tavaf edenler göründü. Emir Külâl hazretleri (r.a.) de tavaf edenler arasında gördü. bunun üzerine adam hayretler içinde kalıp, Emir Külâl hazretleri (r.a.) nin ellerine kapandı, yanlış düşüncelerden af diledi.”

Bundan sonra Emir Külâl hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-”Ey cahil kimse, kendisinde bir şey olmazsa, başkasında da yok zaneder. Gönül aynası açılmadıkça da, hiçbir şeyi göremez, idrak edemez.”

O kimse tövbe edip, Salih ve makbul kimselerden oldu.

Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.) bir defasında, talabeleriyle birlikte evliyanın meşhurlarınden Hayrun Ata (r.a.) nın kabrini ziyarete gitmek için yola çıkmıştı. Yolun bir kısmını yürümüşlerdi ki, yolun ilerisinde bir heybetli arslan, ortaya çıkıp yolda durdu.

Arslanı gören talebeler endişelenip, huzursuz olmaya başladılar. Emir Külâl Hazretleri (r.a.) hiç aldırmadı. Arslanın yanına yalaşınca, yelesinden tutup yoldan çekip çıkardı ve kenara bıraktı.Talebeleri geçtiler.

Baktılar ki, arslan, Emir Külâl hazretleri (r.a.) ne yaklaşıp, başını yere koyarak, saygı gösterir gibi haraketler yaptı. Sonra oradan uzaklaştılar.

Bu hali gören talebeleri;

-“Efendim, bu nasıl bir işdir?” diye sual ettiler.

Bunun üzerine Emir Külâl hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Ey dostlarım, şunu biliniz ve dikkat ediniz ki, her kim gerçekten Allah-u Teâlâ’dan korkarsa, her şey ondan korkar, zarar vermez. Allah’tan korkmayan kimse, her şeyden korkar. Bir kimse, daima Allah-u Teâlâ’dan korkar bir halde olursa, Allah-u Teâlâ ona korkutucu bir şeyi musallat etmez. Hatta o kul, Allah’tan korkduğu için her şey ondan korkup çekinir.”

Seyyid Emir Külâl hazretleri (r.a.), hocası Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) nin yanında, Semmâs’da bulunduğu sırada, orada oturan bir gurup insanla, başka bir köyden bir cemâat arasında anlaşmazlık çımıştı. İş kavgaya dökülüp, birinin dişi kırılmıştı. Dişi kırılan kimse ve taraftarları, kırılan dişin diyetini almak için hakime muracaat etmeye karar verdiler.

-“Fakat önce Muhammed Bâbâ Semmâsi (r.a.) ye danışalım, kendi başımıza iş yapmayalım, ne buyurursa öyle yapalım.” Dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Silsile-i Âliye’nin ondördüncüzü olan Seyyid Emir Külâl (Radiyallah-u anhu) nin yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu