‘Nusaybin’ olarak etiketlenmiş yazılar
Selman-i Farisi; (Radiyallah-u anhu) -2
22 Haziran 2008
Revda-i Muttahhara (eski)
Ravda-i Muttahhara (Yeni)
Selman-i Farisi; (Radiyallah-u anhu) -2
çok ibadet ederdi. Onu çok sevdim ve uzun zaman yanında kaldım. Onun ve kilise’nın hizmetini yapar, onunla ibadet ederdim.
Vefat zamanı geldi.
Ben ona:
-“Ey benim efendim; uzun zamandan beri yanınızdayım ve sizi çok sevdim. Sen vefat edince ben ne yapayım. Bana tavsiye eder misin?” Diye sordum…
Bana:
-“Oğlum Şam’da insanları islah edecek kimse yok. Kime gitsen seni ifsad ederler. Fakat Musul’da bir zat vardır. Ona gitmenı tavsiye ederim,”dedi.
Bende;
-“Peki efendim.”dedim.
O zat vefat edince Şam’dan, Musul’a gittim. Onun tarif ettiği zatı buldum. Başımden geçenleri anlattım. Beni hizmetine kabul etti. O’da diğer zatlar gibi çok kiymetli zahıd, abid bir kimse idi. Onun vefat zamanında aynı soruları o’na da sordum.
O’da bana;
-“Nusaybin’de bir zat vardır.” Diye tavsiye etti.
O vefat edince sonra ben de derhal Nusaybin’e gittim. Bahsedilen kimseyi bulup yanında kalmak istediğimi söyledim. İsteğimi kabul etti. Ve bir müddet de onun hizmetinde bulundum. Bu zat da vefat etmek üzere iken beni başka birisine göndermesini söyledim.
Bu sefer bana Amuriye’deki bir Rum şehrinde bulunan başka kimseyi tarif etti. Tarif edilen bu son şahsıda bulup hizmetine girdim.
Uzun bir zamanda onun yanında kaldım. Artık onun da vefati yaklaşmıştı. O’na da beni birine havale etmesini rica edince
-“Vallahı şimdi böyle bir kimse bilmiyorum. Fakat Ahır zaman Peygamberin (s.a.v.) gelmesi yaklaştı. O arablar arasdından çıkacak vatanından hicret edip, taşlık içinde hurması çok olan bir şehre yerleşecek. Alametleri şunlardır; hediye’yi kabul eder, sadakayı kabul etmez, iki omuzu arasında “Nübüvvet mührü” vardır.” Diyerek alametlerini saydı.
Yanında bulunduğum son zat de vefat edince onun tavsiyesi üzerine Arap diyarına gitmeğe hazırlandım.
Bir Müddet ben Amuriye’de çalışıp : bir kaç öküz ile birlikte bir kaç koyun sahibi olmuştum. Beni Kelb Kabilesinden bir kafile Arap beldesine gitmek üzere idi.
Onlara dedim ki:
-“Bu sığırlar ve koyunlar sizin olsun; beni Arap vilayeti’ne götürün.” Dedim. Kabul edip kafilelerine aldılar.
Vadiyül Kura denilen yere gelince bana ihanet ettiler. Bana köle diyerek, beni bir yahudiye sattılar.
Yahudinin bulunduğu yerde Hurma bahçeleri gördüm. Ahir zaman peygamberi (a.s.v.) in hicret edeceği yer herhalde burasıdır diye düşündüm. Fakat kalbim oraya ısınmadı.
İslâm âlimleri ansiklopedisi
Fuad Yusufoğlu