‘Rabi’a-tül Adaviye (r.anha)’ olarak etiketlenmiş yazılar

Kelehke şeyh Atman (Navale) Kara tajdin kalesi

Rabi’a-tül Adaviyye (radiyallah-u anha)- 2

Acz ve kırıklık içinde, mahzun olmuş bir kalb ile Allah-u Teâlâ’ya yalvardı.

-“Ya Rabbi! Garib ve kimsesizim. Yetim ve öksüzüm. Köle edindim. Bir de kolum kırıldı. Lakin ben bunların hiç birine üzülmüyor, yalnız senin rızanı istiyorum. Bilemiyoruım ki, acaba, sen benden razı mısın?”

Bu sırada bir ses duyuldu;

-“Üzülme, sen ahrette meleklerin bile imreneceği bir makamda bulunacaksın.” Diyordu.

Rabi’a (r.a.nha) tekrar efendisinin evine geldi. Günlük hizmetleri yerine getirir, akşama kadar ayakta dururdu. Bununla beraber hergün oruçlu olur, geceleri de Allah-u Teâlâ’ya ibadet ve tâatle geçirirdi.

Bir gece efendisi uyandığında Rabi’a (r.anha) nın odasından sesler geldiğini duydu. Pencereden baktı.
Gördü ki, Rabi’a (r.anha), secde halinde, Allah-u Teâlâ’ya şöyle niyaz ediyordu.

-“Ey Rabbim! Biliyorsun ki benim arzum senin emrine uymaktır. Benim saâdetim senin huzurunda bulunmaktır. Eğer elimden gelse, sana ibadetten, bir an geri kalmam. Fakat ev sahibinin hizmetinde bulunduğum için ona hizmet ediyorum ve sana gereği gibi ibadet edemiyorum…”

Ev sahibi, bunları duydu. Ayrıca Rabi’a (r.anha) nın başı üstünde bir kandil bulunduğunu, kandilin bir yere asılı olmayarak havada durduğunu, odanın o kandilin nur’u ile aydınlandığını görünce hayretten dona kaldı.

Bunun üzerine ev sahibi;

-“Artık Rabi’a (r.anha) köle olamaz.” Diyordu.

Sabaha kadar uyuyamadı. Sabah olunca hemen Rabi’a (r.anha) yi çağırdı ve dedi ki;

-“Artık serbestsin. Dilediğini yap. Ama burada kalırsan ben sana hizmet ederim.”

Rabi’a (r.anha);

-“Gideyim.” Dedi.

Oradan ayrılıp küçük bir eve yerleşti. Bütün vakitlerini ibadetle geçirir, bir gün ve gecesinde bin rek’at namaz Kılardı. Kefenini daima yanında taşır, namaz kılacağı zaman onu serer, üzerine secde ederdi. Kefeni yanında olmadan gezdiğini, kefenini beraberinde almadan konuştuğunu kimse görmedi.

Süfyan-i Servi (r.a.) ve Hasan-i Basri (r.a.), rabi’a hatundan feyz alırlardı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Rabi’a-tül Adaviyye (Radiyallah-u anha) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Alaman köprüsü (Nusaybin)

Rabi’a-tül Adaviyye (radiyallah-u anha)- 8

Kendisine dediler ki;

-“Hasan-i Basri hazretleri (r.a.) buyuruyor ki; (-“Cennete, Allah-u Teâlâ’yı görmekten bir an mahrum olursam öyle ağlayıp, feryad edeceğim ki, bütün Cennet ehli bana acıyacak.”)

-“Buna ne dersiniz?”

Rabi’a (r.anha) buyurdu ki;

-“Bu çok güzeldir. Lakin eğer dünyada, Allah-u Teâlâ’dan bir an gâfil olduysa ve bu gâfletinden dolayı aynen bildirdiği üzüntü, ağlamak ve inlemek meydana geldiyse ahirtte de dediği gibi olacaktır. Aksi halde olmayacaktır.”

Hep evinde bulunup dışarı çıkmaz, devamlı ibadet ederdi.

Birgün birisi ona;

-“Biraz dışarı çıksan da Allah-u Teâlâ’nın mahluklatı yaratmaktaki fevkalâde san’atını temaşa etsen.” Dedi.

Rabi’a-tül Adaviyye (r.anha);

-“Ben dışarıda san’atı temaşa edeceğime, içeride hep ibadetle meşgül oluyor ve san’atkarı müşahade ediyorum.” Buyurdu.

Rabi’a (r.anha) bir gece;

-“Ya Rabbi! Ya kalb huzuru ile namaz kılmamı nasib et, ya da kalb huzuru ile kılmadığım namazımı kabul buyur. Allahım benim bütün dünyadaki arzum ve işim, seni yadetmek, ahrette de Cemal-i İlahiyene kavuşmaktır. Ne olur, beni bu anlayışıma bağışla.” Diye yalvardı.

Rabi’a (r.anha) bazen Allah-u Teâlâ’ya şöyle niyazda bulunurdu;

-“Ya Rabbi! Benim dünyadaki bütün gayret ve maksadım, hep seni hatırlamak, hep seninle meşgül olmak, ahrette ise, cemalin ile müşerref olmaktır. Benim bütün arzum budur.”

Bir gün Rabi’a Hatun ağlıyordu. Dediler ki;

-“Ey Allah-u Teâlâ’nin sevgili kulu niçin ağlıyorsun? Rabbinle yakınlığın var”

Buyurdular ki;

-“Ayrılıktan korkuyorum. Belki ölüm vaktinde (Sen bana gerekmezsin Ey Rabi’a) diye Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) hitab buyurursa benim halim ne olur. Eyvah! Eyvah!” deyip ağladı.

Tevekkülü o dereceye ulaşmıştı ki;

-“Gök tunç olsa, yer demir kesilse, gökten bir damla yağmur düşmese, yerden bir bitki bitmese ve dünyadaki bütün insanlar benim çocuğum olsa, Allah-u Teâlâ’ya yemin ederim ki, onlara nasıl bakacağım düşüncesi aklıma gelmez, ÇÜNKÜ; ALLAH-U TEÂLÂ HEPSİNİN RIZKINI VERECEĞİNİ BİLDİRMİŞ VE ÜZRİNE ALMIŞTIR.” DERDİ.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Rabi’a-tül Adaviyye (Radiyallah-u anha) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike Çağ-Çağ nehri (Nusaybin)

Rabi’a-tül Adaviyye (radiyallah-u anha)- 10

Yaşı sekseni bulmuştu. Yolda kendi kendine yüreyebiliyordu. Fakat yaşlılığın te’siriyle yürümekte güçlük çekerdi. Öyle ki görenler, ha düştü, ha düşecek zanederlerdi. BÖYLE OLMAKLA BERABER KİMSENİN YARDIMIN KABUL ETMEZDİ.

Vefatı yaklaşınca yakınlarından Abede binti Şevval’i yanına çağırdı. Her zaman yanında taşıdığı kefeni göstererek;

-“Vefat ettiğim zaman beni bu beze sar ve defn et.” Diye vasiyet etti.

Vefat etmeden önce hasta yatağının başucunda bekleyen büyüklere;

-Kalkınız, burayı boşaltıp, yalnız buırakınız ki, Allah-Uteâlâ’nın melekleriyle baş başa kalayım.” Deyince, Oradakiler odayı boşaltılar. Kapıyı örtüler.

İçerden şöyle sesler geliyordu;

-“Ey Mutmaine nefs, razı olmuş ve razı olunmuş olarak Rabbine dön! Has kullarımın arasına katıl ve cennetime gir.” (Faecr suresi Ayet 89) Aradan biraz zaman geçti ses kesilmişti. İçeri girdiklerinde Rabi’a-tül Adaviyye (r.anha) nın vefat ettiğini gördüler.

135 (M. 752) tarihinde Kudüs’da vefat etti. Vefatından sonra Abede binti Şevval vasiyetini yerine getirdi. Tur dağı üzerine defn edildi.

Abede binti Şevval anlatıyor;

-“Rabi’a (r.anha) yi vefatından bir sene sonra ru’yada gördüm. Yeşil elbiseler giymiş, başında da yeşil bir baş örtüsü vardı.”

Ben;

-“Seni sardığım kefenine ne oldu?” dedim.

Rabi’a-tül Adaviyye (r.anha) bana;

-“Allah-u Teâlâ onları çıkardı ve bana bunları verdi.” Buyurdu.

Vefatından sonra kendisini ru’yada görenler;

-“Münker ve Nekir melekleri ile aranızda ne gibi bir şey oldu?”

Rabi’a (r.anha);
-“O iki heybetli melek gelip de bana ;
(-“Rabbin kim?”) sualını sorunca,
Onlara dedim ki;
-“Ey Melekler! Hemen geri gidip Rabbima şöyle arzediniz. Ey Allahım! Dünyada bunca halk arasında, ihtiyar bir kadıncağızı unutmadın. Ben, seni hiç unutur muyum?”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Rabi’a-tül Adaviyye (Radiyallah-u anha) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu