‘rahmet’ olarak etiketlenmiş yazılar
Havf ve reca- 2
25 Haziran 2008Dara Harabeleri (Mardin)
Anlatırlar ki;
Gazvelerden birinde bir çocuk esir almışlardı. Açık artırmaya çıkarılmıştı . Çok sıcak bir gün idi. Çadırda duran bir kadının gözü o çocuğu aldı.
Çadırdan çıkıp koştu. Çadırdekiler de arkasından koştular. O çocuğu alıp bağrına bastı. Güneşte yanmasın diyekendini ona gölge eyledi. Ve;
-“Bu benim çocuğumdur.”dedi.
Bunu gören adamlar ağladılar. Ve o çocuğa olan şefkatının, merhametinin çokluğundan yaptıkları işten vazgeçtiler.
Sonra Resulullah (a.s.v.) oraya geldi.
Vak’ayı ona anlatılar. Kalblerindeki merhamete ve çocuğa ağlamalarına memnun oldu ve:
-“Bu kadının şefkat ve merhametine şaştınız mı?” Buyurdu.
-“Evet .” Dediler.
Resulullah (a.s.v.) Buyurdu ki;
-“Allah-u Teala (c.c.) hepinize, bu annenin çocuğuna merhamet ve şefkatından daha merhametlidir. Oradaki Müslümanlar ,benzeri görülmemiş bir neşe ile oradan dağıldılar.
İbrahim Edhem (k.s.) buyurdu;
Bir gece yağmur yağıyordu.Tavaf yapamadım.
-“Ya Rabbi beni günahdan koru hiç günah işlemiyeyim.”dedim.
Kabe’den bir ses duydum.
-“Sen günahsızlık istiyorsun Bütün kullar da senin gibi istiyor. EĞER HEPİNİZİ GÜNAHDEN KORURSAM, İHSAN VE MERHAMETİMİ KİME AŞİKAR EDEYİM ?”
Böyle hadisi şerifler ve haberler çoktur. Üzerinde korku galip olana bunlar şifa olur.
Resulullah (a.s.v.) buyurdu;
-“Kul günah işleyince günah yazılır.”
Dinleyenlerden bir köylü;
-“Tevbe ederse?” dedi
Resulullah (a.s.v.)
-“Silerler.” buyurdu.
köylü;
-“Bile bile işlerse.”
Resulullah (a.s.v.)
-“Yazarlar.” buyurdu.
Köylü;
-“Tevbe ederse?” dedi.
Resulullah (a.s.v.)
-“Silerler.” buyurdu.
köylü ;
-“Ne zamana kadar? dedi.
Resulullah (a.s.v.):
-“İstiğfar ettiği müddetçe, Kul İstiğfar etmekten bıkmayınca, Allah-u Teala (c.c.) afv etmekten usanmaz. İyilik yapmaya niyet edince, o işi yapmadan Melek sevab yazar. Yaparsa on sevab yazar. Böylece yedi yüz misline kadar fazla yazar. Günah işlemeye niyet edince yazmaz. İşleyince bir günah yazar. Onun için de Allah-u Tealanın (c.c.) afvı vardır.” Buyurdu.
Bir kimse Resulullah (a.s.v.) a;
-“Ben yalnız Ramazan ayında oruç tutarım, başka oruç tutmam. Beş vakit namazımı kılarım, fazla kılmam. Allah (c.c.) bilir ki; malım, param yoktur, zekat veremiyorum. Hacca gidemiyorum. Yarın kıyamette halım ne olacak?” Dedi.
Resulullah(a.s.v.) güldü ve
-“Eğer kalbini riyakarlıkten ve hasedden, dilini giybetten ve yalandan, gözünü namahreme bakmaktan ve Allah-u Teala(c.c.) nın kullarına hakaret ile bakmaktan korusan, cennette benimle olursun.” Buyurdu.
Bir A’rabi Resulullah (a.s.v.):
-“Kiyamet günü hesabi kim yapar? Dedi.
Resulullah (a.s.v.)
-“Allah-u Teala (c.c.) yapar.” Buyurdu.
A’rabi;
-“Bizzat kendisi mi yapar?” dedi.
Resulullah(a.s.v.)
-“Evet buyurdu.”
A’rabi güldü.
Resulullah (a.s.v.)
-“Ey A’rabi niçin güldün?” buyurdu.
A’rabi
-“Kerim olan galib olunca Afv eder, hesab sorarsa kolaylık gösterir.” Dedi.
Resulullah (a.s.v.)
-“Doğru söyledi. Allah-u Teala(c.c.) dan kerim kimse yoktur. BU A’RABİ AKILLIDIR.“ Buyurdu.
Sonra buyurdu ki;
-“Allah-u Teala, Kabe’yi şerefli ve büyük kıldı. Eğer bir kulu onu yıkar, taşını taşından ayırırsa ve yakarsa, işlediği günah Allah’u Teala (c.c.) nın EVLİYA KULLARINDAN birini aşağı görmekle işlediği günahdan daha azdır.”
A’rabi;
-“Allah-u Teala(c.c.) nın evliya kulları kimlerdir?” Dedi.
Resulullah (a.s.v.) buyurdu:
-“Bütün MÜ’MİNLER ALLAH-U TEALA(C.C.) EVLİYASIDIR. (Evliya sevgili kul demektir.) Allah (c.c.) iman edenleri sever (Bakara-2) ayetini duymadın mı?”
Yine (a.s.v.) buyurdu;
-“Allah-u Teala (c.c.) nın yüz rahmeti vardır. Doksan dokuzunu kiyamette ayırmış, ve bu dünyaya bir rahmet’ten fazla ayırmamıştır. Bütün kalbler bu bir rahmetle, merhamet buluyor. Annenin çocuğuna merhameti, hayvanın yavrusunu koruması bu merhamettendir. Kiyamet günü bu rahmet o doksan dokuz rahmetle bir araya gelir ve Müslümanlara saçılır. Her rahmet göğün veyerin tabakalarından defalarca büyüktür.” Buyurdu.
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala (c.c.) Hazretleri bizleri ve sizleri Havf ve Reca (Allah’den korkmak ve onun afv-ı için daime ümidli olmak) üzere kılsın. Amin…
Fuad Yusufoğlu
Huzur evleri
28 Haziran 2008Möjdank mevki-i Navale sipi
Önce Huzur ne demektir onu bir öğrenmeye çalışalım…
Huzur demekAllah (c.c.) verdiği büyük ni’metlerden bir ni’mettir….
Evet huzur demek;
Rahatlık demek.
Huzur demek;
Sevgi demek.
Huzur demek;Sevilmek demek.
Huzur demek; Allah(c.c.) tan gelecek ecelden başka dünyadaki her şeyden korkusuz olmak.
Huzur demek; Emin demek ve böylece daha çok Allah (c.c.) ın ni’metlerini sayabiliriz …
İnan ki Allah (c.c.) nimetleri say say bitmez Bizim ömrümüz bitecek ama o ni’metler bitmez…
Hasılı kelam say sayabildiğin kadar..
Ben dikkat ederseniz sizlerle yeni tanıştığım zaman da söylemiştim. Ben asla siyasetle uğraşmam. Daha doğrusu anlamam anlamadığım şeylerle de uğraşmam…Kesin kes bu böyle biline…
Evet gelelim ne demek istediğime;
Huzur evleri için tv den yayınlanan o korkunç olaylardan bahs etmek istiyorum, İnsanlık dramından bahsetmek istiyorum.
İşte birkaç gün bu haberler konuşulacak ve aradan bir zaman geçtikten sonra takibler başlayacak, soruşturmalar …
Birkaç günlük veya aylık hapisler bir birini kovalayacak…Sonra tahliyalar…ve Beraatlar…
Başka bir şey var mı?
Bazılarına göre bitti ..Tamam…Ama bana göre bitmedi Huzur evlerdeki yakınlarının konuşmalarını dinledim..
Heyhat …Heyhat ki ne heyhat…Evet şayet devletin veya hükümetin veya görevlilerin suç u % 10 ise Huzur evlerdeki yakınların suçu %90 dır…
Nasıl mı? Evet niçin olduğunu bu gariban izah etmeye çalışacak..
Evet …
Şimdi ben sizlere yanı bu yazımı okuyanlara bir sorum olacak…
Ey İnsanlar Yaşlı bir insanın günde veya ayda harcayacağı gider ne kadar? sizce..
Üç aşağı beş yukarı günde 5 ytl Ayda 150 ytl. Zaten yaşlarından dolayı devlet bu yaşlılara maaş bağlamış…Ayda onlara 300 ytl veya 400 ytl maaşları var. Yanı bir yaşlı insan giyecek ve yiyecek dahil o parayı ancak harcar… geriye ne kalıyor…
Geriye kalan en mühim şey Sen, ben veya bir başkası annemizi babamızı veya halamızı, teyzemizi;Ya hanımız için, ya oğlumuz için, ya kızımız rahatsızlık duymasın diye onları Huzur evlerine yerleştiriyoruz..
Ey insan;
Sen annene ve babana bakman gerekirken huzur evlerine koyuyorsun…
Sen rahatsız olmayasın diye..ve sonra da efrafa kendini haklı çıkararak konuşmalar yapıyorsun …
Kimsesizler harıç. Evet bu duruma göre suç sizlerindir…
Bizlerindir…
Yanı kendi babasını veya annesini istemiyenlerindir…
Görevliler ..
Evet o görevliler varya; İşte bunlar (Allahul a’lem) rahat bir şekilde ölmiyeceklerdir..
İşte bu yaratıkların sonu Nedamettir..Bunu onlarda bilsinler; Bunlar daha dünyada iken başlarına gelecek felaketi yakında hisedeceklerdir…Ama ya ahrette Evet Ahiret azabi (meazallah) çok çok şiddetlidir..Allah(c.c.) bizleri ve sizleri tecrube etmesin…Çok çok zordur…Allah(c.c.) bizleri ve sizleri korusun..Amin…
Bir ebeveyn Fakır olsa; Oğlu veya kızı kendi alın teriyle helal parayla kazanmış olsa yanı o çocukların kendi kazancı olsa O ebeveynler o maldan serbestçe harcayabilirler.
Çünkü çocuklar da ebeveynlerindir. Mallarıda ebeveynlerindir..Çünkü Allah (c.c.) bu çocukları Anne ve babayı vesile ederek dünyaya getrmiştir…
Bu çok mühim bir konudur…Onun için ben daha evvelde Manevi dokunmazlık diye bazı satırları karalamıştım…
Evet Anne ve baba DOKUNMAZDIRLAR…İşin garip tarafı bu dokunmazlık insanlar tarafından, devletler tarafından veya hükümetler tarafından verilmemiş…Yüce YARADANIMIZ, Mevlamız, Rabbımız (c.c.) tarafından verilmiş bir DOKUNMAZLIKTIR…
Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Kendi rızası için Ebeveynlerine hizmet eden insanlardan eylesin..AMİN….
Fuad Yusufoğlu
Tevbe-i nasuh- 4
05 Temmuz 2008Nevale reş (Nusaybin)
Genç günahını şöyle anlattı:
-“Ben yedi seneden beri kabirlerde kefen soyuyordum. Bir gün Ensardan bir kız vefat etmişti. Onun kabrini de soydum, kefenini aldım yürüdüm, epeyce gitmiştim ki, şeytan (aleyhilla’net) bana vesvesesiyle galabe çaldı.
Bunun üzerine geri döndüm, kefenini aldığım kızın ırzına geçtim Sonra kızdan ayrılıp epeyce gitmiştim ki, bir de baktım kız ayağa kalkmış bana şöyle haykırıyordu:
-“Ey Genç, yazıklar olsun sana. Her zalimden, nazlumun hakkını alacak olan Hakim-i mutlak olan Allah (c.c.) tan utanmıyormusun? Beni ölüler diyarında çıplak bıraktın. Allah (azze ve celle) nın huzurunda cünüp olarak durdurdun.”
Hazreti Ömer (r.a.) dedi ki:
-“Bunun üzerine Resulullah (salallahu aleyhi vessellem) yerinden sıçrayıp gencin kafasından iterek şöyle buyuruyordu:
-“Ey Fasık, senin yerin ateştir. Çık yanımdan çık.”
Bunun üzerine genç Resulullah (a.s.v.)ın yanından çıktı. Tam kırk gün tevbe ederek Cenab-ı hakka yalvardı.
Kırk gün tamamlandıktan sonra başını göğe kaldırıp, Allah (c.c.) a şöyle niyazda bulundu:
-“Ey Muhammed (a.s.v.) ın, Adem (a.s.)in, İbrahim (a.s.) ın Allah’ı: eğer benim tevbemi kabul buyurup beni bağışladınsa, bunu Muhammed (a.s.v.) e ve ashabına bildir. Hayır eğer tevbemi kabul buyurmadınsa, gökten bir ateş gönderip beni o ateşle yak. Ve beni ahiret azabından böylece kurtar.”
Hz. Ömer (r.a.) şöyle devam eder:
-“Bunun üzerine Peygamber (Sallallahu aleyhi vesellem) e Cebrail (a.s.) inerek şöyle dedi:
-“Ey Muhammed (s.a.v.) Rabinin sana selamı vardır. Rabbin sana şöyle diyor: ”Mahlukâtı sen mi yarattın?”
Resulullah (a.s.v.) bana şöyle mukabelede bulunuyor:
-“Şüphe yoktur ki; beni ve bütün mahlukâtı yaratan Allah (c.c.) tır. Bana ve onlara rızık veren de O’dur.
Cebrail (a.s.) dedi:
-“Allah-u Teala (c.c.) sana “ BEN O GENCİ AFETTİM” buyuruyor”
Bunun üzerine Resulullah (Aleyhisselatu ve selam) genci çağırıp Allah (c.c.) ın onu afettiğini kendisine müjdeledi.
Mükaşafet-ül Kulub (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) Bizleri ve silzeri Günahlarına Tevbe-i Nasuh’la tevbe eden kullarından eylesin. AMİN….
Fuad Yusufoğlu
İnsanlara adalet’le hüküm etmek-3
05 Temmuz 2008
Navale sipi (Beyaz su) Nusaybin
Ebu Kulabe (r.a.) Ömer ibn Abdülaziz (r.a.) in yanına gitti.
Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):
-“Bana nasihat et.”dedi.
Ebu Kulabe (r.a.):
-“Adem (Aleyhisselam) dan bugüne kadar senden başka Halife kalmadı.”
Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):
-“Biraz daha nasihat et.”dedi.
Ebu Kulabe (r.a.) buyurdu ki;
-“Senden sonraki ilk Halife, senin sermayen olacaktır.”
Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):
-“Biraz daha söyle.”
Ebu Kulabe (r.a.) buyurdu ki;
-“Eğer Allah-u Teala (c.c.) seninle ise, neden korkuyorsun? Yok eğer seninle değil ise, kime sığınabilirsin?”
Halife Ömer ibn Abdulaziz (r.a.):
-“Bu sözün bana yetişir.” Dedi.
Ömer ibn Abdülaziz (r.a.) e:
-“Tevbe etmemizin sebebi nedir?” diye sorduklarında
Halife Ömer ibn Abdülaziz (r.a.):
-“Bir gün bir köleyi dövmüştüm.”
Bana:
(-”Sabahi kiyamet olacak son geceyi hatırla’ ) dedi.
-”Kölenin bu sözü, kalbime çok t’esir etti. Dedi.
Büyüklerden biri Halife Harun Reşid’i Arafat’ta, yalınayak, başı açık, kızgın kum ve taşlar üzerinde durup:
-“Ya Rabbi sen sensin, ben benim. Benim işim daima GÜNAH İŞLLEMEK, senin işin ise daima MAĞFİRET ETMEKTİR. Bana merhamet eyle.”derken gördü.
Din büyüklerimiz buyuruyor ki;
-“Yeryüzünün kudretli padişahının, yedi kat göklerin ve bütün Alemlerinen kudretli padişahı önünde nasıl yalvardığına DİKKAT ediniz!”
Ömer ibn Abdülaziz (r.a.) Ebu Hazım (r.a.) a:
-“Bana nasihat ver.”dedi.
Ebu Hazim (r.a.) Buyurdu ki:
-“Toprak üstünde uyu ve ölümü unutma. Ölümü sana hatırlatacak her şey’e DİKKAT et, Ölümü hatırlatmayandan ise uzak ol! Çünkü ÖLÜM çok yakın olabilir.”
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala (c.c.) bizleri ve sizleri Daima ölümü Hatırlayan ve ona göre Amel-i Salih işleyen kullarından eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Bayram fazileti
11 Temmuz 2008Geliye Şam’e Navale
Şevval’ın birinci günü olan Ramazan bayramı günü ile Zilhiccenin onuncu günü olan kurban bayramı gününe bayram dendi.
Çünkü:
Mü’minler, bu günlerde, Ramazan ayındeki Oruç farzını eda ederek, Allah (c.c.) ın taatında Şevval’ın altı gününün Oruç tutarak Resuülullah (a.s.v.) ın taatına ve gene farz olan Haccı eda ederek Allah (c.c.) ın taatından Resülullah (a.s.v.)ı ziyaret etmeğe hazırlandıkları için Resülullah (a.s.v.) taatına avdet ettiler.
Her sene bayramlar tekkerrür eder. Allah (c.c.) ın o günlerde ihsanı çoktur. Bayram günleri gelince sevinç ve neşe de gelir.
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyuruyor ki:
-“Kim bayram günü üçyüz kerre, Subhanallah-i ve bihamdihi deyip sevabını müslümanların ölülerine hediye ederse, her kabre bin nur girer. Kendisi öldüğünde ise onun kabrine bin nur indirir.
Resülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) buyuruyor:
-“KİM BAYRAM GECESİ, SEVAB TALEB EDEREK İBADETLE GEÇİRİRSE, kalblerin öldüğü gün onun kalbi ölmez.”
Rivâyet edilir ki:
Hz.Ömer (r.a.) bir bayram günü oğlunu gördü, üzerinde eski bir gömlek vardı. Hz. Ömer ağlamaya başladı.
Oğlu:
-“Niçin ağlıyorsun?” diye sorunca.
Hz. Ömer (r.a.) şu cevabı verdi:
-“Ben, bayram günü seni çocuklar bu gömlek ile gördükleri zaman kalbinin incinmesinden korkuyorum.”
Bunun üzerine oğlu şu mukabelede bulundu:
-“Ancak Allahın (c.c.), ondan kendi rızasını yok ettiği, anasına, babasına âsi olan kişinin kalbi kırılır. Ben senin rızan sebebi ile Allah’ın benden razı olmasını dilerim.”
Bunun üzerine Hz. Ömer tekrar ağladı, çocuğu bağrına basarak onun için dua etti.
Şair ne güzel söylemiş:
Derler ki, yarın bayramdır ne giyeceksin?
Dediler, (Rabbimin) Hil’atını (büyüklerin küçüklere iltifat olmak için giydikleri elbise) ki, (O) kulunu yavaş yavaş suladı.
Fakirlik ve sabır öyle elbisedir ki,
Aralarında bulunan kalb sahibi bütün bayramları görür.
Ey emelim,
Eğer sen kaybolursan, bayram bana mâtemdir,
Eğer sen bana görürsen işte o gün bayramdır.
Rivâyet olunur ki:
-“Ramazan bayramı sabahı Allah melekleri gönderir. Melekler yeryüzüne inerler. Sokak başlarında durarak, insanlar ve cinlerden başka bütün mahlükatın işiteceği bir sesle şöyle nida eder:
-“(Ey Muhammed (s.a.v.) ümmeti, Kerim olan Rabbinize çıkın. O, büyük ihsanlarda bulunup, büyük günahı bağışlıyor.”
Müminler namaz kılmak için camilere taplandıkları vakit Allah (c.c.) meleklere şöyle buyuruyor:
-“İşçi çalıştığı zaman karşılığı olan mükafatı nedir?”
Melekler:
-“Onun ücretinin verilmesidir.”derler.
Bunun üzerine Allah (c.c.):
-“Sizi şahit tutuyorum ki, ben onlara sevap olarak Mağfiretimi ve rızamı verdim” buyurur.
Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ramazan orucunun kendilerinden Davacı olmayan, Taatında ve ibadatında kendi rızasını gözeten kullarından eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Dünyanın zemmi ve ondan sakınmak – 2
13 Temmuz 2008Girnavas Mevki-i (Nusaybin)
Sa’lebe onlara şöyle dedi:
-“Bu bir cizyeden, gayri müslimlerden alınan vergiden başka bir şey değildir. Bu cizyeden başka bir şey değildir. Bu cizyenin bir benzeridir. Siz gidin, işinizi bitirdiğinizde tekrar bana gelin.
Zekat memurleri yürüyüp gittiler. Süleym kabilesinde ki şahsa vardılar. Süleymi onları duyunca hemen kalktı, develerinin en iyisini zekat için ayırdı. Sonra onları deve ile karşıladı. Memurler deveyi görünce:
-“Sana bu vacip olmaz. Biz bunu senden almayız, istemeyiz.” Dediler.
Adam:
-“Alin ben bunu severek veriyorum bu malımın zekatıdır. Ve sizin almanız için ayrılmıştır.”dedi.
Me’murler oradaki zekat işini bitirip ayrıldıktan sonra, tekrar Sa’lebeye geldiler. Ve ondan zekati istediler.
Sa’lebe onlara:
-“Elinizdeki yazıyı bana gösteriniz.”dedi.
Yazıya baktı ve:
-“Bu cizyenin bir benzeridir. Siz gidin. Ben bir düşüneyim.”dedi.
Me’murler yürüyüp ayrıldılar. Resulüllah (a.s.v.) ın yanına geldiler. Resulüllah (a.s.v.) onları görünce, onlar konuşmadan önce:
-”Vah sa’lebe.”Buyurdu.
Ve süleym kabilesinden olan şahsa dua etti.
Memurler, Sa’lebe nin ve süleym kabilesinden olan zatın kendilerine ne yaptıklarını anlattılar. Bunun üzerine Cenabi Hak (c.c.) Sa’lebe hakkında şu ayeti gönderdi:
-“İçlerinden kimi de Allah (c.c.) a şöyle ahd etmişti:-“Eğer bize lütfü kereminden ihsan ederse, andolsun, zekatını vereceğiz, muhakkak salihlerden olacağız.” Allah (c.c.) kendilerine Fazl-u inayetinden verince de onunla cimrilik edip (taat-iilahiye) arka çevirdiler. Onlar öyle dönektirler. Nihayet, Allah (c.c.) a va’d ettiklerini tutmadıkları,yalan söyledikleri için O da (bu fiillerinin) akibetini kalblerinde, kendisinin huzuruna çıkacakları güne kadar (sürecek), bir nifak yaptı.” Et-Tevbe suresi ayet : 9/75-76-77
Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) ın yanında Sa’lebenin akrabalarınden biri vardı. Cenab-i Hakk (c.c.)ın Sa’lebe hakkında gönderdiği bu ayet-i kerimeyi işitti. Hemen kalkıp Sa’lebenin yanına gitti
Ve:
-“Ey Sa’lebe halin perişan oldu, yetim kaldın. Allah (c.c.) senin hakkında şöyl, şöyle ayet indirdi.” Dedi.
Sa’lebe derhal kalkıp Resulüllah (a.s.v.)ın yanına geldi ve Resulüllah (a.s.v.) ın kendisinden zekatı kabul buyurmasını istedi.
Fakat Resulüllah (a.s.v.) buyurdu ki:
-“Allah (c.c.) bana senin zekatını kabul etmemi yasakladı.”
Sa’lebe, bunun üzerine başına toprak serpmeye başladı. Resulullah (a.s.v.) kendisine:
-“Bu senin amelindir. Ben sana emrettim. Fakat sen bana itaat etmedin.”
Resulullah (a.s.v.) ondan zekatını kabul etmeyince, Sa’lebe abdallaştı ve kalkıp evine gitti. Resulüllah (a.s.v.) vefatından sonra, Halife Hz. Ebu Bekir (r.a.) e geldi. Zekatının kabul edilmesini istedi. Fakat Hz.Ebu Bekir (r.a.) de zekatını kabul etmedi. Sonra Hz.Ömer (r.a.) e geldi. Zekatının kabul edilmesini istedi. Hz.Ömer (r.a.) de onu redetti. Zekatınnı kabul etmedi. Sa’lebe Hz. Osman (r.a.) hilafetinden sonra öldü.
KalblerinKeşfi (İmam-i Ğazali)
Alllah (c.c.) bizleri ve sizleri Resulüllah (a.s.v.) emrinden çıkmayan kullarından eylesin. AMİN…
Fuad Yusufoğlu
Havf’ın Fazileti ve Mahiyeti
13 Temmuz 2008Girnavas Şelallesi -Uzaktan görünüş- (Nusaybin)
Bil ki;
Havf (Allah’tan korkmak) büyük makamlardandır. Fazileti, sebep ve neticelerine bağlıdır. Sebebi anlatılacağı gibi ilim ve marifettir. Bunun için Allah-u Teâla hazretleri (c.c.):
-“Allah’tan ancak, Âlim kulları korkar.” Fatır suresi Ayet 28.
Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem):
-“Hikmet ve ilmin başı Allah (c.c.) korkusudur.” Buyuruyor.
Neticesi ise, iffet, verâ ve takvadır. Bunların hepsi de saadetin anahtarıdır. Çünkü şehvet ve arzular terk edilmedikçe ve bu yolda sabredilmedikçe, saadet yolu bulunamaz.
Şehvet ve arzuları korku gibi hiç bir şey yakıp yok edemez. Bunun için Allah-u Teâla (c.c.) kendisinden korkanlar için hidayet, rahmet, ilim ve rızayı üç ayete topladı.
Ve:
-“Hidayet ve rahmet Allah için günahlardan kaçanlardır.”, “Allah’tan ancak âlim kullar korkar.” Fatır suresi Ayet: 28.
-“Allah onlardan razıdır, onlar da Allah’tan razıdır.”Beyyine suresi Ayet: 8.
Resulullah (Sallallahu aleyhive sellem) Buyurdu:
-“Allah-u Teala den korkandan her şey korkar. Allah’tan korkmayanı, her şey’le korkuturlar.”
Yahya bin Muâz (r.a.) buyuruyor:
-“Mü’minın günahı; korku, ceza ve rahmet ümidi arasında, iki aslan arasında kalmış tilki gibidir.”
Yine (a.s.v.) Buyurdu:
-“Zavallı insan, cehennemden fakirlik gibi korksaydı, cennete girerdi.”
Kendisine:
-“Kıyamette kim daha emindir?”dediklerinde
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu ki;
-“Bugün daha çok korkandır.”
Aişe Validemiz (r.a.) buyurdu:
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Kur’an-i Kerimde:
-“Yaparlar ve korkarlar.” Buyurulması ne içindir?
Ben:
-“Hırsızlık ve zina mıdır?” dedim.
Resulüllah (Sallalahu aleyhi vesellem):
-“Hayır, namaz kılarlar, oruç tutarlar ve kabul olmadı diye korkarlar demektir.” Mu’minun suresi ayet: 60.
Muhammed bin Münkedir (r.a.) ağladığı zaman, vucudunu gözyaşı ile siler ve:
-“Duydum ki, gözyaşı değen yeri cehennem ateşi yakmaz.”derdi.
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teâla Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Yalnız O’ndan korkup günah işlemeyen kullarından eylesin. AMİN….
Fuad Yusufoğlu
Kırk Hadis:-( 21) Küçüklere merhamet etmek
20 Temmuz 2008Cebelin-nur dağında bir ağaç
لَيْسَ مِنّا مَنْ لَمْ ىَرْحَم صَغيِرَنَا وَيُوقّْرْ كَبِيرَنَ
Meali;
Resulüllah Sallallahu aleyhi vesellem Şöyle buyurmuştur;
-“Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.”
Tirmizi (r.a.) Ebu Davud (r.a.)