‘Riyazus-Salihin Sabır’ olarak etiketlenmiş yazılar
Riyazus-Salihin: Hadis-34
18 Eylül 2008Kasyan Ziyareti navale (Nusaybin)
Hadis-34
34- وعَنْ أَنسٍ رضي اللَّه عنه قال : سَمِعْتُ رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يقولُ : « إنَّ اللَّه عَزَّ وجَلَّ قَالَ : إِذَا ابْتَلَيْتُ عَبدِي بحبيبتَيْهِ فَصبَرَ عَوَّضْتُهُ مِنْهُمَا الْجنَّةَ » يُريدُ عينيْه ، رواه البخاريُّ .
Hadis- 34
Enes Radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor:
-“Peygamber Alayhis-Selam’dan işittim; şöyle buyurdu:
-“Allah-u Teâlâ diyor ki: ‘Herhangi bir kulumu gözlerinden mahrum etmek belasına uğrattığımda sabrederse, gözlerinin mükâfâtı olarak, onu cennet’e korum.”
(Hadisi, Buhâri rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
Riyazus-Salihin: Hadis- 35.
19 Eylül 2008Navale (Nusaybin)
Hadis- 35
35- وعنْ عطاءِ بْن أَبي رَباحٍ قالَ : قالَ لِي ابْنُ عبَّاسٍ رضي اللَّهُ عنهُمَا ألا أريكَ امْرَأَةً مِن أَهْلِ الجَنَّة ؟ فَقُلت : بلَى ، قَالَ : هذِهِ المْرأَةُ السوْداءُ أَتَتِ النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم فقالَتْ : إِنِّي أُصْرَعُ ، وإِنِّي أَتكَشَّفُ ، فَادْعُ اللَّه تعالى لِي قَالَ : « إِن شئْتِ صَبَرْتِ ولكِ الْجنَّةُ، وإِنْ شِئْتِ دعَوْتُ اللَّه تَعالَى أَنْ يُعافِيَكِ » فقَالتْ : أَصْبرُ ، فَقالت : إِنِّي أَتَكشَّفُ ، فَادْعُ اللَّه أَنْ لا أَتكشَّفَ ، فَدَعَا لَهَا . متَّفقٌ عليْهِ .
Hadis-35
Atâ b. Ebî Rebâh’dan rivayet edildiğine göre İbn-i Abbas radiyallah anh bana:
-“Cennet ehlinden bir kadını sana göstereyim mi?” dedi.
Ben:
-“Evet,” dedim.
-“İşte şu siyah kadındır ki, bu kadın peygamber aleyhis-selam’a geldi ve:
-“Sar’am tutuyor ve tenim açılıyor. Binâenaleyh benim için ALLAH’A DUÂ EDİNİZ.” Dedi.
Peygamber Aleyhis-Selam:
-“İstersen sabreder, cennetlik olursun; istersen sana âfiyet vermesi için Allah’a duâ ederim.” Dedi
Bunun üzerine kadın:
-“O HALDE SABREDİYORUM. Lâkin vucudum açılıyor. Binâenaleyh açılmamaklığım için duâ et.” Dedi.
Peygamber Aleyhis-Selam da ona duâ etti.
(Hadisi, Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis-36
21 Eylül 2008Kasyan dağları (Nusaybin)
Hadis: 36
36- وعنْ أَبي عبْدِ الرَّحْمنِ عبْدِ اللَّه بنِ مسْعُودٍ رضيَ اللَّه عنه قَال : كَأَنِّي أَنْظُرُ إِلى رسولِ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يحْكيِ نَبيّاً من الأَنْبِياءِ ، صلواتُ اللَّهِ وسَلاَمُهُ عَليْهم ، ضَرَبُهُ قَوْمُهُ فَأَدْمـوْهُ وهُو يمْسحُ الدَّم عنْ وجْهِهِ ، يقُولُ : « اللَّهمَّ اغْفِرْ لِقَوْمي فإِنَّهُمْ لا يعْلمُونَ » متفقٌ عَلَيْه .
Hadis: 36
Ebû Abdu’rahmân Abdullah b. Mes’ûd radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor:
-“Resûl-i Ekrem Efendimiz aleyhis-Selam, peygamberlerden birini hikâye ederken dikkatle dinliyordum. Kavmi onun yüzüne vurmuş ve kanatmışlardı. Bir yandan yüzünün kanını siliyor bir yandan da;
-“Allah’ım, kavmimi yarlığa; zira onlar bilmiyorlar.” Diyordu.
(Hadisi, Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis-37
21 Eylül 2008Kasyan Dağları (Nusaybin)
Hadis: 37
37- وَعنْ أَبي سَعيدٍ وأَبي هُرَيْرة رضي اللَّه عَنْهُمَا عن النَّبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قَالَ : «مَا يُصِيبُ الْمُسْلِمَ مِنْ نَصَبٍ وَلاَ وَصَبٍ وَلاَ هَمٍّ وَلاَ حَزَن وَلاَ أَذًى وَلاَ غمٍّ ، حتَّى الشَّوْكَةُ يُشَاكُها إِلاَّ كفَّر اللَّه بهَا مِنْ خطَايَاه » متفقٌ عليه .
و « الْوَصَب » : الْمرضُ .
Hadis: 37
Ebû Saîd ve Ebû hüreyre radiyallah-u anhuma’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam şöyle demiştir:
-“Herhangi bir müslümanın başına yorgunluk, hastalık düşünce, keder, acı ve kaygudan, diken batmasına varıncaya kadar, her ne gelirse, Allah bunları o Müslümanın hatalarına kefaret kılar.”
(Hadisi, Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 38
22 Eylül 2008Kasyan ziyareti (Nusaybin)
Hads: 38
38- وعن ابْن مسْعُود رضي اللَّه عنه قَالَ : دَخلْتُ عَلى النَبيِّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وَهُو يُوعَكُ فَقُلْتُ يا رسُولَ اللَّه إِنَّكَ تُوعكُ وَعْكاً شَدِيداً قال : « أَجَلْ إِنِّي أُوعَكُ كَمَا يُوعَكُ رَجُلانِ مِنْكُم» قُلْتُ : ذلك أَنَّ لَكَ أَجْريْن ؟ قال : « أَجَلْ ذَلك كَذَلك مَا مِنْ مُسْلِمٍ يُصِيبُهُ أَذًى ، شوْكَةٌ فَمَا فوْقَهَا إلاَّ كَفَّر اللَّه بهَا سيئاته ، وَحطَّتْ عنْهُ ذُنُوبُهُ كَمَا تَحُطُّ الشَّجرةُ وَرقَهَا » متفقٌ عليه.
وَ « الْوَعْكُ » : مَغْثُ الحمَّى ، وقيل : الْحُمى
Hadis: 38
İbn-i Mes’ûd radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor:
-“Peygamber aleyhis-Selam’ın yanına girdim, şiddetli sıtmaya yakalanmıştı.
-“Ya Resûla’llah, sıtmadan son derece şiddetli zahmet çekiyorsunuz.” Dedim.
-“Evet, sizden iki adamın çekebileceği kadar zahmet çekiyorum.” Dedi.
-“Size iki kat sevap olduğu için mi?” dedim
-“Evet, öyle. Bir Müslüman küçük bir dikenin veya ondan daha büyüğünün acısına mâruz kalırsa Allah-u Teâlâ bu yüzden o müslümanın yaptığı kötülükleri örter. Ağacın yaprakları döküldüğü gibi o Müslümanın günahları da öyle dökülür.”
(Hadisi, Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis-39
23 Eylül 2008Kasyan Dağları (Nusaybin)
Hadis: 39
39- وعنْ أَبي هُرَيرة رضيَ اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْراً يُصِبْ مِنْهُ » : رواه البخاري .
وضَبطُوا « يُصِب » : بفَتْحِ الصَّادِ وكَسْرِهَا .
Hadis: 39
Ebû Hüreyre Radiyallah-u Anh’den rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve selem:
-“Allah-u Teâlâ bir kimseye hayır dilerse, – adâlet-i İlâhiye muktezâzı o kimsenin günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için- onu nusîbete uğratır” buyurmuştur.
(Hadisi Buhâri rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 40
23 Eylül 2008Sinne dize Mevki-i (NAVALE)
Hadis: 40
40- وعَنْ أَنَسٍ رضي اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لا يتَمنينَّ أَحدُكُمُ الْمَوْتَ لِضُرٍّ أَصَابَهُ ، فَإِنْ كَانَ لا بُدَّ فاعلاً فليقُل : اللَّهُمَّ أَحْيني ما كَانَت الْحياةُ خَيراً لِي وتوفَّني إِذَا كَانَتِ الْوفاَةُ خَيْراً لِي » متفق عليه .
Hadis:40
Enes b. Mâlik radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber aleyhis-Selam şöyle demiştir:
-“Başına gelen musîbetten dolayı hiçbir kimse ölüm istemesin. Behemehal bunu yapmak mecbûriyetinde ise, Allah’ım! Benim için yaşamak hayırlı ise beni yaşat, ölüm hayırlı ise beni öldür.” Desin.
(Hadisi Buhâri ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 41
24 Eylül 2008Çağ-Çağ deresi (Nusaybin)
Hadis: 41
41- وعنْ أبي عبدِ اللَّهِ خَبَّابِ بْن الأَرتِّ رضيَ اللَّهُ عنه قال : شَكَوْنَا إِلَى رسولِ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم وَهُو مُتَوسِّدٌ بُردةً لَهُ في ظلِّ الْكَعْبةِ ، فَقُلْنَا : أَلا تَسْتَنْصرُ لَنَا أَلا تَدْعُو لَنَا ؟ فَقَالَ : قَد كَانَ مَنْ قَبْلكُمْ يؤْخَذُ الرَّجُلُ فيُحْفَرُ لَهُ في الأَرْضِ في جْعلُ فِيهَا ، ثمَّ يُؤْتِى بالْمِنْشارِ فَيُوضَعُ علَى رَأْسِهِ فيُجعلُ نصْفَيْن ، ويُمْشطُ بِأَمْشاطِ الْحديدِ مَا دُونَ لَحْمِهِ وَعظْمِهِ ، ما يَصُدُّهُ ذلكَ عَنْ دِينِهِ ، واللَّه ليتِمنَّ اللَّهُ هَذا الأَمْر حتَّى يسِير الرَّاكِبُ مِنْ صنْعاءَ إِلَى حَضْرمْوتَ لا يخافُ إِلاَّ الله والذِّئْبَ عَلَى غنَمِهِ ، ولكِنَّكُمْ تَسْتَعْجِلُونَ » رواه البخاري .
وفي رواية : « وهُوَ مُتَوسِّدٌ بُرْدةً وقَدْ لقِينَا مِنَ الْمُشْركِين شِدَّةً » .
Hadis: 41
Ebû Abdullah Habbab b. El Eret radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre şöyle diyor:
Peygamber Aleyhis-Selam’a halimizden şikayet ettik. Kâbe’nin gölgesinde bürdesine yaslanıp yatıyordu.
-“Bizim için Allah’dan yardım dilemez misiniz? Bizim için, Allah’a duâ etmez misiniz?” dedik.
Bunun üzrine Resûl-i Ekrem Aleyhis-Selam:
-“Eskiden, bir mü’min adam yakalanır, onun için kazılan bir çukura konur, sonra testere ile baştan aşağı ikiye ayrılır ve demir taraklarla etleri ve kemikleri taranırdı da bu iş onu dininden çeviremezdi. Allah’a kasem ederim ki, Allah-u Teâlâ bu işi (dini) kemâle erdirecektir. Hatta atlı bir kimse San’a’dan Hadramevt’e kadar gidecek, Allah’dan ve koyunlarına kurdun saldırmasından başka hiçbir şeyden korkmıyacaktır. Lâkin siz sabırsızlanıyorsunuz.” Buyurdu.
Buhâri’nin diğer bir rivayetinde:
-“Peygamber Aleyhis-Selam cübbesine yaslanmıştı. Biz müşriklerden çok zorluk görüyorduk.” Denilmiştir.
(Hadisi Buhâri rivayet etmiştir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
-Riyazus-Salihin: Hadis- 42
24 Eylül 2008Girnavas’tan Şanişe köyününden bir görünüş.
Hadis: 42
42- وعن ابن مَسعُودٍ رضي اللَّه عنه قال : لمَّا كَانَ يَوْمُ حُنَيْنٍ آثر رسولَ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم نَاساً في الْقِسْمَةِ : فأَعْطَى الأَقْرعَ بْنَ حابِسٍ مائةً مِنَ الإِبِلِ وأَعْطَى عُييْنَةَ بْنَ حِصْنٍ مِثْلَ ذلِكَ ، وأَعطى نَاساً منْ أشرافِ الْعربِ وآثَرهُمْ يوْمئِذٍ في الْقِسْمَةِ . فَقَالَ رجُلٌ : واللَّهِ إنَّ هَذِهِ قِسْمةٌ ما عُدِلَ فِيها ، وما أُريد فِيهَا وَجهُ اللَّه ، فَقُلْتُ: واللَّه لأُخْبِرَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم ، فأتيتُهُ فَأخبرته بِما قال ، فتغَيَّر وَجْهُهُ حتَّى كَانَ كَالصِّرْفِ . ثُمَّ قال : « فَمنْ يَعْدِلُ إِذَا لَمْ يعدِلِ اللَّهُ ورسُولُهُ ؟ ثم قال : يرحَمُ اللَّهُ موسى قَدْ أُوْذِيَ بِأَكْثَرَ مِنْ هَذَا فَصبرَ » فَقُلْتُ: لا جرمَ لا أَرْفعُ إلَيه بعْدها حدِيثاً. متفقٌ عليه .
وقَوْلُهُ « كَالصِرْفَ » هُو بِكسْرِ الصادِ الْمُهْملةِ : وَهُوَ صِبْغٌ أَحْمَرُ .
Hadis: 42
İbni Mes’ûd radiyallah-u anh’den rivayet edildiğine göre, şöyle diyor:
Peygamber Aleyhis-Selam Huneyn gününde ganimeti taksim ederken bazı kimselere fazla ikramda bulundu. Akra’ b. Hâbis’e yüz deve, Uyeyyne b. Hısna’a da o kadar verdiği gibi Arab eşrafından bir cemaata da verdi. O gün işte sûretle onları üstün tuttu.
Bunun üzerine bir adam;
-“Va’llahi bu taksimde adâlet yoktur, bunda Allah’ın rızası gözetilmemiştir.” Dedi.
Ben de;
-“Va’llahi bunu peygamber Aleyhis-Selam’a söyliyeceğim!” dedim.
Ve yanına gittim o adamın sözlerini söyledim.
Peygamber Aleyhis-Selam’ın rengi değişti.(sırf) denilen boya gibi kıpkırmızı oldu.
Sonra:
-“Allah ve Peygamber’i adâlet yapmazsa kim yapar?” dedi.
Sonra:
-“Allah-u Teâla Mûsâ’ya rahmet etsin, bundan ziyade eziyete uğradığı halde sabretti.” Buyurdu.
Ben de;
-“Bundan böyle Peygamber Aleyhis-Selam’a hiç bir kimsenin sözünü eriştirmiyeceğim.” Dedim.
(Hadisi Buhari ve Müslim Rivayet etmişlerdir.)
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ
Riyazus-Salihin: Hadis- 43
28 Eylül 2008Dara harabeleri (Mardin)
Hadis: 43
- وعن أنس رضي اللَّه عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِذَا أَرَادَ اللَّهُ بعبْدِهِ خَيْراً عجَّلَ لَهُ الْعُقُوبةَ في الدُّنْيَا ، وإِذَا أَرَادَ اللَّه بِعبدِهِ الشَّرَّ أمسَكَ عنْهُ بذَنْبِهِ حتَّى يُوافِيَ بهِ يَومَ الْقِيامةِ » .
وقَالَ النبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « إِنَّ عِظَمَ الْجزاءِ مَعَ عِظَمِ الْبلاءِ ، وإِنَّ اللَّه تعالى إِذَا أَحَبَّ قَوماً ابتلاهُمْ ، فَمنْ رضِيَ فلَهُ الرضَا ، ومَنْ سَخِطَ فَلَهُ السُّخْطُ » رواه الترمذي وقَالَ: حديثٌ حسنٌ .
Hadis: 43
Enes Radiyallah-u Anh’den rivayet edildiğine göre, Peygamber Aleyhis-Selam şöyle buyurmuştur:
-“Allah-u Teâlâ, bir kulunun iyiliğini dilerse, dünyada cezasını tâcil eder. Eğer bir kuluna fenalık dilerse suçundan dolayı onu dünyada cezalandırmaz; ta ki o kul, kıyamet gününde günahı ile gelsin.”
Yine Resûl-i Ekrem aleyhis-Selam şöyle buyurdu:
-“Mükafatın büyüklüğü, belanın büyüklüğü nisbetindedir. Allah-u Teâlâ bir kavmi severse, onları belaya uğratır. Bir kimse mukadderata razı olursa, Allah ondan razı olur. Bir kimse belâya razı olmazsa, Allah’ın gazabına uğrar.
(Hadisi, Tirmizi rivayet etmiş ve-“Hadis hasendir.” Demiştir.)
AÇIKLAMA – Mütercim-:
Belânın sevabı büyüktür diye belâ aranmaz. Belki âfiyet istenir; lakin başa bela gelince de sabredilir.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI YAYINEVLERİ