‘Sa’di Şirazi’nin “Bostan” adlı eseri’ olarak etiketlenmiş yazılar
Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) in doğduğu ev
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler;
-“Kudretiyle canı ve hikmetiyle dilde konuşmayı yaratan, kullarına acıyan, kimsesizlerin yardımcısı, hatâları affedici ve özürleri kabul eden Allah-u Teâlâ’nın adıyla bu eseri yazmaya başlıyorum.”
-“O öyle büyüktür ki, O’nun kapısından yüz çeviren, kurtuluşa eremez. Kibirli ve mağrur hükümdarlar bile O’nun kapısının eşiğine baş koyarak yalvarır. O kendine karşı gelenleri hemen cezalandırmaz, özür diliyenleri de redetmez, Günahları gördüğü halde hilm ile örter. Bir kulu günah işlediğinden dolayı gazab etse bile, o kulu tevbe edince onun günahını affeder.”
-“O’nun bir eşi, benzeri ve zıddı yoktur. İnsanların ve meleklerin tâatlarına ihtiyacı yoıktur. Bütün yarattıkların sâhibi O’dur. Büyüklük ve benlik, yalnız ve yalnız O’na yakışır. O birinin başına tâlih tacını giydirir, birini de tahtından kara toprağa indirir. Bahtiyarlık, bedbahtlık, her şey onun emriyle olur. Perde ardından yapılan kötü işleri görür. Fakat perdenin üzerine “bir perde” daha örter. O, aciz ve yokluk içinde bunalıp kalanlara rahmet eder. Yalvaranların duâlarını kabûl eder. O iyi işleri yapanı beğenir. Kader kalemiyle ana rahmindeki yavruya şekil verir ve bir nakış gibi işler. Ay ile güneşi gemi gibi doğudan batıya sevk eder.”
-“O’nun bilmediği hiçbir zerre yoktur. Açık ve gizli O’nun yanında birdir. O, “Ol!” dedi, yokluktan varlık meydana geldi. O’ndan başka kim yoktan varedebilir? O, henüz olmamış olanları, açığa vurulmamış sırları bilir. Yeri ve gökleri kudretiyle tutan, kıyamet günü mahşerde kurulacak Mahkeme-i Kübra’nın hâkimi O’dur.”
-“O, kendine ulaşmanın yolunu göstermiştir. O’na ulaşmak bir denizdir. Bu denizde, ancak iyi amel işleyen ve bir âlime tabi olan gider ve muradına erer. Bir âlimin arkasından gitmeyen yolunu kayıbeder ve helâk olur. Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in gösterdiği yola aykırı yol tutan, ulaşmak istediğine hiçbir zaman ulaşamaz.
-“Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) en güzel ahlâklı, iyi huylu ve güzel âdetlidir. Bütün insanların Peygamberi ve şefâatçisidir. O, Peygamberlerin imâmı, doğru yolun önderi, Allahu teâlâ’nın e m i n i d i r.
-“Beşerin şefâtçisi, kıyamet gününün efendisi, hidayet yolunun rehberi ve mahşer divanının en başta oturanıdır. Bütün nurlar, onun nûrunun ışığıdır. O, Lâilâhe illallah güzel sözünün “Lâ’sı ile, Lât putunu paramparça etti. Uzza’yı hor ve hakir, İslamiyeti aziz kıldı. Ona gelen kitap, önceki ümmetlere gelen kitabları hükümsüz kıldı. Doğduğu gece Kisrâ’nın sarayı sarsıldı.”
-“Ey en büyük Peygamber! Seni övmek için cildlerle kitablar yazılsa, yine seni lâyıkı ile övemez. Ey bütün yaratıkların Nebisi! Sana, senin Eshabına ve senin izinde gidenlere selat-ü selam olsun.”
-“Sıkıntı çekmemiş olanlar, iyi günün kıymetini bilemez. Sıhhatlı kimse de, ıstırap içinde uykusuz kalmadıkça, sıhhatının şükrünü yapmayı aklına getiremez.”
Hikâye;
-“Sarhoşun biri içkili bir halde iken câmiye girip, mihrab’a kadar yürüdü. Orada yüzünü secdeye koyup;”
-“Yâ Rabbi! Beni Cennet-i âlana koy!” diye yalvarmaya başladı.”
Bu sırada câminin müezzini gelerek ona;
-“Ey gâfil kişi, ne âmel yaptın ki cennet istiyorsun? Bu hâlle O’na yalvarılır mı?” deyince
Sarhoş ağlayarak ona şu cevabı verdi.
-“Müezzin efendi! Ben sarhoşum, fakat sen günahkâr bir kulun Allah-u Teâlâ’nın lütfunu ümid etmesini tuhaf görüyorsun. Ben senden özür dilemiyorum ki! Kıyamet gününe kadar açık olan tövbe kapısından Allah-u Teâlâ’ya yalvarıyorum. O kerimdir. Kulunun elinden tutar. O’nun af ve mağfireti o kadar büyüktür ki, ben suçuma büyük demekten utanırım.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Safa- Merve arasında Sa’y
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 2
Hikâye;
-“Siyahi bir kimseye; “Çirkinsin” dendi. Adam öyle bir cevap verdi ki, söyleyen bu sözü söylediğine pişman oldu.
O sözü söyleyene siyahi;
-“Sûretimi ve şeklimi ben yapmadım ki, beni ayıplıyorsun. Çirkin isem sana ne? Güzeli, çirkini yaratan ben değilim ki.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Safa tepesi
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 3
Hikâye;
-“Allah-u Teâlâ’nın sevgili kullarından biri. Bir kaplanın üstüne binmiş ve elinde ise bir yılan tutarak, sanki ata binmiş gibi gidiyordu.”
Birisi ona;
-“Ey Allah yolunda giden Allah’ın kulu! Bu gittiğin yolda bana kılavuz ol, beni de götür. Sen ne yaptın ki, bu yırtıcı hayvanlar sana tâbi oldu?” diye sorunca
Allahın sevgili kulu;
-“Kaplan, yılan, fil ve birçok yırtıcı hayvan bana tâbi oluyorsa bunda şaşılacak nr var ki? Sen de Allah-u Teâlâ’ya bağlan. O zaman görürsün ki, herkes ve her şey sana bağlı olur. Sen Hak teâlâ’nın hükmüne tâbi olursan, herkes ve her şey de senin hükmüne tabi olur.” Dedi.
-“Bir hükümdar, Allah-u Teâlâ’nın emrini yerine getirirse, cenab-ı Hak da onu korur ve ona yardım eder.”
-“Kızılarslan ile bir âlimin hikayesi;”
-Kızılarslan’ın çok sağlam bir kalesi vardı. Kalenin yolu kıvrım kıvrım idi. Güzel bir bahçe içinde âdetâ lâcivert bir tabağın ortasındaki yumurta gibi, çok az bulunur bir kale idi.”
-“Bir gün bu kaleye uzak yoldan gelen, gün görmüş, derin bilgili, ma’rifet ve hüner sâhibi, çok güzel konuşan, her sözü hikmetli bir zât geldi ve kızılarslan’ın huzuruna kabul edildi.”
Kızılarslan o zâta;
-“Bunca yerleri gezdiniz, hiç bu kadar muhkem ve güzel bir kale gördünüz mü?” diye sorunca
Âlim da;
-“Evet burası güzel bir kaledir. Lâkin bana göre muhkem değildir. Senden önce burası kudretli padişahların elinde idi. Burada bir müddet oturdular, sonra da bırakıp gittiler. Senden sonra da başka hükümdarlar de gelip burada oturacaklar ve senin ümit ağacından onlar da yemiş yiyecekler. Babanın zamanını düşün ve onun saltanat devrini hatırla da, kendini böyle düşüncelerden kurtar. Bak Allah-u Teâlâ, babanı bir pula bile hükmü geçmediği yere nasıl soktu. Baban herkesten ve her şeyden ümidini kesti. Ümidi yalnız Allah-u Teâlâ’nın fazlına kaldı.” Cevabını verdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Arafat çadırları
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 4
-“Hikâye;
-“Bir âbid Hicâz’a giderken, yolda her adımda iki rek’at namaz kılardı. O kadar aşk ve şevk içinde idi ki, ayağındaki dikeni bile çıkarmadı.
Âbid bu yolda böyle giderken, birdenbire gururlanmaya ve kendini beğenmeye başladı.”
Karşısına mel’ân şeytan çıkarak;
-“Kimse senden daha güzel ve iyi ibâdet edemez. Ancak bu kadar olur. Bundan fazlası can sağlığı.” Dedi.
-“Şeytanın bu sözleri onu daha da kibirlendirdi ve o sırada âniden yol üzerindeki bir kuyuya düştü. Allah-u Teâlâ’nın lütfu erişmezse, âbid tamamıyla yoldan sapacaktı”
O sırada gaipten bir ses;
-“Ey Mübarek kişi! Yaptığın bu ibadetlerle Allah-u Teâlâ’nın katında bir mevki elde ettiğini ve O’na layık bir ibadet yaptığını zanetme. İyilikle bir gönül elde etmek, bin rek’at namaz kılmaktan daha iyidir.” Dendi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Arafat çadırları
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 5
Hikâye;
-“Bir kişi, yolda ayakları olmayan bir tilki gördü ve Hak Teâlâ’nın bu lütfuna hayret ederek;
-“Bu hayvanın ayakları yok. Ne yer, ne içer ve nasıl geçinir?” diye düşündü.
-“Tam bu sırada, çakal avlamış bir arslan oraya gelerek, avladığı çakalı yedi. Artıkları ile de tilki karnını doyurdu. O kişi, diğer birgün tilkinin başka bir vesile ile karnının doyduğunu görünce şöyle dedi;
-“Madem ki tilkinin rızkı ayağına kadar geldi. O halde zahmete girip, karınca gibi çalışmama ne lüzum var. Gidip bir köşede oturur rızkımı beklerim.”
-“Adamcağız uzun süre bekledi. Ne gelen var, ne giden. Açlıktan bir deri bir kemik kaldı. Bulunduğu mescidin mıhrabından doğru gelen şöyle bir ses duydu.”
-“Ey kötü düşünen kişi! Kendini sakat kötürüm bir tilki yerine koyma. Kalk arslan gibi ol. Öyle çalış ki, arslan gibi senden “artık” kalsın. Arslan gibi ensesi kalın iken, çaresiz kalmış bir tilki gibi oturan kişiden, köpek daha iyidir. Çalış rızkını kazan. Hem kendin ye, hem de başkalarını doyur. Başkasının “artığına” göz koyma. Kolunun kuvvetiyle ve gayret göstererek nasibini elde et ve başkalarını da rahat ettir. Alçaklar gibi onun, bunun eline bakma.”
-“Ey genç! Kendini düşürüp de, aman elimden tutun deme. Aksine, ihtiyar fakirin elinden tut. Allah-u Teâlâ kime lütufta bulunur bilir misin? Halk kimin sayesinde huzura kavuşursa, Hak Teâlâ ona ihsan ve keremde bulunur. Allah-u Teâlâ’nın kullarına yardımda bulunan kimseler, hem dünya, hem de ahrette iyilik görürler.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Cemarat (Mina)
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 6
-“Hikâye;
-“Birgün bir beldeye Rum diyarından bir genç geldi. Bu akıllı bir genç idi. Oranın halkı onu misafir ettiler.”
Birgün orada bulunan bir evliyâ zât o gence;
-“Şuradaki cami tozlanmıştır. Ötesinde berisinde çerçöp birikmiştir. Oraya git. Sil, süpür ve temizle.” Dedi.
Genç bu sözü işittikten sonra, hemen orayı terk etti. Bir daha onu gören olmadı.
Orada bulunan talebeler;
-“Bu misafir gencin elinden bir şey gelmiyor. O yüzden bir daha buraya uğramadı.” Dediler.
Birgün o büyük zatın talebelerden biri o gence rastladı ve ona;
-“Sen iyi bir harakette bulunmadın. Sen kendini beğenmiş bir gençsin. Sen bilmez misin ki, insanlar hizmetle ve çalşımakla yükselirler.” Dedi
O genç ağlayarak şu cevabı verdi;
-“Ey gönül ehli dostum! Ben hoca efendiden emir alır almaz, temizlemek, silip süpürmek için o camiye gittim. Fakat gördüm ki, cami tertemiz. Ne toz var ne toprak. Meğerse orada kirli olan sadece ben imişim. Caminin temizlensinden maksat benim temizlenmem idi.”
-“Yükselmek isteyen mütevazı olmalı. Yücelik damına çıkmak için, alçak gönüllülükten başka merdiven yoktur.Akıllı ve hakiki irfân sâhibi kimse, meyve dalı gibi alçak gönüllü olur.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Şeytan taşlama (Cemerat)
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 7
-“Hikâye;
-“Gönül ehli bir zât, kendi boyu kadar bir ev yaptırmış idi.”
Bir arkadaşı ona;
-“Bundan daha iyisini yaptırmya kudretin vardı, niye yaptırmadın?” diye sordu.
Gönül ehli zât da;
-“Bundan daha yükseğini yaptırmaktan ne çıkar? Bırakıp gidecek olduktan sonra bu kadarı da yeter.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Cemerat
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 8
-“Hikâye;
Hârzemşah sülalesinden Sultan Alâaddin Tüküş, hizmetçilerinden birine bir sır söyledi ve “sakın kimseye söyleme” diye tembihte bulundu.
Sultan bu sırrını tam bir yıl saklamış ve kimseye söylememiş idi. Sırrını hizmetçisine söyledikten sonra duymadık kimse kalmamış oldu.
Sultan bu sırrını ortaya çıkmasına çok kızdı ve o hizmetçisinin boynunun vurulmasını emr etti.
Hizmetçilerden biri sultana;
-“Şevketli sultanım! Hizmetçilerini boş yere öldürme. Kabahatın büyüyüğü sende. Sır sende iken etrafı kapalı bir pınar gibi idi. Sen onun etrafını açtın. Su yayıldı, sel olup etrafa dağıldı. Artık önü alınmaz.” Dedi.
-“Dostum! Kimseye sırrını söyleme. Sen birisine söylersen, o da bir başka dostuna söyler. Mücevheratı hazinadara teslim et, ama sırrını kendine sakla.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mina (Mescid-i Heyf)
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 9
-“Hikâye;
Bir hükümdarın oğlu attan düştü ve boyun kemikleri birbirine girdi. Öyle ki, boynu, fil boynu gibi gövdesine battı. Başını çevirebilmek için bütün gövdesini döndürüyordu.
Ülkesindeki bütün doktorlar tedavisinde aciz kaldılar.Yalnız başka ülkeden gelen bir doktor, şehzadenin başını eski haline getirebildi ve damarlarıyla kemiklerini düzeltti. O doktor ‘în veilesi olmasaydı şehzade sakat kalacak, belki de ölüp gidecekti.
Şehzade iyi olduktan sonra, iyi eden doktor, Şehzadeyi ve babasını ziyarete gitti. İyiliği takdir etmeyen nankör hükümdar ile şehzade, ona hiç yüz vermediler. Doktor kendisine reva görülen bu muameleden mütessir oldu ve hükümdar ile oğlu utanacakları yerde, doktor utanarak başını yere eğdi.
Kalkıp giderken şöyle mırıldanıyordu;
-“Ben onun boynunu çevirip eski haline koymasaydım, bugün yüzünü benden çevirmezdi.
Doktor gördüğü bu hareket karşısında ve hükümdarla oğlundan öç almak üzere ona bir tohum gönderdi ve şu haberi yolladı;
-“Şehzade bunu buhurdana koyup yaksın. Çok güzel ve şifalı bir tütsüdür.”
Şehzade, doktorun gönderdiği o tohmu yaktıktan sonra dumanından aksırdı. Aksırınca da başı eskisi gibi çarpıldı.
Padişahın emriyle o doktoru çok aradılar, fakat bir türlü bulamadılar Kendisinden özür dileyeceklerdi. Ne çâre iş işten geçmişti.
“Cenab-ı Hakka şükürden yüz çevirme ki, yarın mahşer günü boynu bükük kalmayasın.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Mescid-i Cin (Mekke)
Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından kısa bölümler- 10
-“Hikâye;
Bir fıkıh âlimi, yere yıkılmış bir sarhoşun yanından geçerken, kendi halini düşünerek böbürlendi. Sarhoşa göz ucuyla bile bakmaya tenezzül etmedi.
Sarhoş başını kaldırarak fıkıh âlimine;
-“Ey iyi zât! Kavuştuğun bu ni’mete şükret. Sakın büyüklenme. Zira kibirden mahrumiyet hasıl olur. Birini zincire vurulmuş görürsen gülme. Seninde başına gelebilir. Mukadderatın belli olmaz. Belki bir gün sen de sarhoş olup yerlerde sürünebilirsin..” dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar;
(Sa’di Şirâzi (r.a.) nın “Bostan” adlı kitabından alınmıştır)
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri sa’d-i Şirâzi (Radiyallah-u anhu) nın hürmetine günahlarımızı af eylesin. Amin Verilen ni’metlere karşı şükür edip tefekkür eden ve onların hikmetlerinden ibret alan kullarından eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu