‘Sevban (Radiyallah-u anhu)’ olarak etiketlenmiş yazılar
Sevban (Radiyallah-u anhu);
19 Mayıs 2013Eshab-i Suffa yeri
Sevban (Radiyallah-u anhu);
Eshab-i kiramdan. İsmi Sevban, künyesi Ebû Abdullah idi. Yemen’li Hakemi in Sa’d bin Himyer’in kölesiydi. Peygamber efendimiz (s.a.v.) satın alıp, azad etmiştir. Doğum yeri Yemen olarak bilinmekte ise de, doğum trarihi ve vefatında kaç yaşında olduğu bilinmemektedir.
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendisini âzad ettiği vakit;
-“Seni âzad ettim. Amma yine gönlümüz beraberdir. Sen bizim ehli beytimizden sayılıyorsun.” Buyurmuştu.
O’da Peygamber efendimiz (s.a.v.) in hizmetinden hiç ayrılmamış, hazarda, seferde beraber olmuştu. Peygemberimiz (s.a.v.) e ve ailesine hizmet etmeyi her şeye tercih etmişti. Resul-i Ekrem (s.a.v.) in vefatınan sonra, Medine’de durmadı. Birkaç gün sonra, Medine’den ayrılarak Remle’ye gitti. Orada yerleşti. Hazret-i Ömer (r.a.) in hilafeti zamanında, Mısır’ın fethine katıldı. Mısır’ın fethinden sonra tekrar Remle’ye döndü. Daha sonra Humus’a gitti ve orada ev yaptırıp yerleşti ve hicretin 54 (M. 675) senesinde Humus’ta vefat ett.
Hazret-i Sevban (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.) in her zaman yanında hazır bulunup, hizmet edenlerdi. Bu bakımdan, Peygamber efendimiz (s.a.v.) den pek çok istifade etmiş ve ilim bakımından pek yüksek bir dereceye kavumuştur. Nitekim 124 veya 127 hadis rivayet etmişti. En çok hadis-i şerif ezberleyip neşredenler arasına girmişti.
Hadis-i şerifleri iyi ezberlerdi. Ezberlediği hadis-i şerifleri yaymayı farz bilirdi. Halk, hadis ilmindeki derecesini bildiklerinden, daima ondan hadis-i şerif sorar öğrenirlerdi.
Bir gün Müslümanlar kendisinden bir hadis-i şerif nakletmesini rica edince;
Dedi ki;
Resuli Ekrem efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki;
-“Bir Müslüman Canabı hak’ka bir secde ederse, Cenabı hak onun makamını bir derece yükseltir ve günahlarını affeder.”
Eshab-ı Suffa’dan olan Sevban (r.a.) Resul-i Ekrem (s.a.v.) den sonraki, ilim fazailet ve fetva sahibi kimseler arasında sayılmaktadır. Geniş bir ders halkası ve talabeleri vardı.Ma’dan bin Talha, Raşid bin Saad, Cüheyz bin Nadır, Abdurrahman bin Ganem, Ebû İdris Havlanı (r.anhüm) onun derslerinden istifade edenlerin başlıcalarındandır.
Hazret-i Sevban (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.) e, hizmet ve ta’zimde öyle bir derecede idi ki, Müslümanlar bunu kelimelerle izah etmekte aciz kalırlardı. Resul-i Ekrem (s.a.v.) e olan bu sevgi ve bağlılığından dolayı defalarce zarar görmüş hatta yaralanmıştı.
Bir gün bir Yahudi gelerek, Resul-i Ekrem efendimz (s.a.v.) e;
-“Esselamü aleyke Yâ Muhammed!” demişti
Orada bulunan Hazret-i Sevban (r.a.), Niçin -“Ya Resulullah!” demedi diye Yahudiyle döğüşmüş ve yaralanmıştı.
Hazret-i Sevban (r.a.); -“Peygamberimiz (s.a.v.) in kuru-kuru ismini söylemeyi günah kabul ederim” derdi.
Peygamber (s.a.v.) e hürmet ve ta’zim, Müslümanlar üzerine çok dikkat etmeleri gereken bir vazifedir
Hazret-i Sevban (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.) in daha önceleri satın alınan kölesi olduğu için değil, Resulullah (s.a.v.) olduğu için O’na hürmet ederdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sevban (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Sevban (Radiyallah-u anhu) – 2
19 Mayıs 2013Eshab-i Suffa yeri
Sevban (Radiyallah-u anhu) – 2
Nitekim bir gün Hazret-i Sevban (r.a.), Resul-i Ekrem (s.a.v.) in yüzüne öyle bir baktı ki, onun bu bakışını gören Hazret-i Peygamber efendimiz (s.a.v.), hemen Hazret-i Sevban’a hitaben;
-“Ya Sevban, nedir bu halin? Bir yerin mi ağrıyor, yoksa sana bir hastalık mı arız oldu?” buyururak durumunu sordu.
Hazret-i Sevban (r.a.) da;
-“Anam babam sana fedâ olsun Ya Resulullah. Hiçbir yerim ağrımıyor, hiç hastalığım yoktur. Siz, Makamı Mahmud sahibisiniz, Mertebe-i nübüvevetiniz pek âlidir. Ben Cennete girsem kullar arasında olacağım için sizin sohbetinizde bulunamıyacağım. Eğer giremezsem, sizi ebediyyen görmekten mahrum olacağım. İşte bu korku beni perişan etti.” Mealında cevap verdi.
Bunun üzerine Nisa sûresinin 69-70. Ayet-i kerimeleri nazıl oldu.;
-“Allah-u tealâ ve Peygamberlere itaat edenler, işte bunlatr, Allah-u Teâlâ’nın kendilerine nimet verdiği Peygamberlerle, şehidlerle ve iyi kimselerle beraberdir. Bunlarsa ne güzel birer akadaş.”
-“İşte itaatkarlara yapılan bu ihsan Allah-u Teâlâ’dandır. Her şeyi bilici olarak Allah-u Teâlâ kafidir.” Bu ayetleri duyan Hazret-i Sevban (r.a.) sevincinden uçacak gibi oldu.
Hazret-i Sevban Peygamber efendimiz (s.a.v.) in söz ve emirlerini bütün gönlüyle, pür dikkat dinler ve bunlara titizlikle uyardı.
Bir defe Hazret-i Peygamber efendimiz (Sallallahu alyhi ve sellem) Sevban’a;
-“Kimseden bir şey isteme ve sual sorma!” diye buyurmuşlar.
Bundan sonra, Hazret-i Sevban (r.a.) ömrünün sonuna kadar kimseden bir şey istememiş ve kimseden bir şey sormamıştı. Hatta son zamanlarında, atına binmek veya atından inmek hususunda kendisine yardım etmek isterler, o reddederdi.
Humus’ta ikamet ettiği sıralarda bir gün hastalanmıştı. Halk akın-akın ziyaretine gelip, elini öpüyorlardı. Bu sırada Vali Abdullah bin Kanat’ta ziyarete gelerek şaka yoluyla Hazret-i Sevban (r.a.) sordu;
-“Sen Hazret-i Musa yahut Hazret-i İsa (aleyhisselamın) kölesi olsaydın ne olurdu?” Bu sualından canı sıkılan Hazret-i Sevban (r.a.), sıkıldığını belli etmeden kendisi de şaka yoluyla;
-“Senin gibi bir vali, benim gibi bir kölenin ziyaretine gelmezdi.” Demişti.
Hazret-i Sevban (r.a.), Peygember efendimiz (s.a.v.) e çok sadık, candan bağlı, fazilet yönünden örnek bir Sahabi idi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Kaynaklar
(1-Usüd-ül-gâbe; cild – 1 sahife – 249)
(2-el-İstiâb; cild – 1 sahife – 81)
(3-Müsned-i Ahmed bin Hanbel; cild -5 sahife – 276)
(4-Ebû Davud; cild – 1 sahife – 237)
(5-Tehzib-üt- tehzib; cild – 2 sahife – 31)
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Sevban (Radiyallah-u anhu) nun şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu