‘Siyer’ olarak etiketlenmiş yazılar

Eski Zemzem kuyusundan su çekme sistemi

Muhammed (Aleyhis selam)- 32

Resulullah (s.a.v.) ikinci defa olark, ellibeş yaşında iken, Ebû Bekir (r.a.) in kızı Aişe (r.anha) ile nikanlanıp, üç sene sonra da Medine’de evlendi. Bunu Hadice-i Kübra (r.anah) nın vefatından bir yıl sonra, Allah-u Teâlâ’nın emri ile nikah eylemişti. Ölünceye kadar, SEKİZ SENE O’nunla yaşadı.

Diğerlerini, hep Hazret-i Aişe’den sonra dini, siyasi sebeplerle veya merhamet ve İHSAN EDEREK nikah etti. Bunların hepsi dul olup, çoğu yaşlı idi.

Mesele, Mekke’deki kafirlerin, Müslümanlara eziyet ve zararları dayanılamıyacak bir dereceye geldikte, Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın bir kısmı Habeşistan’a HİCRET etmişti. Habeş kralı Necaşi (r.a.) Hiristiyan idi. Müslümanlara çeşitli şeyler sorup, aldığı OLGUN CEVAPLARA HAYRAN KALARAK İMAN’A GELDİ. Müslümanlara çok iyilik yaptı.

İmanı zayıf olan Ubeydüllah bin Cahş, fakirlikten kurtulmak için, papazlara aldanıp mürted olmuş, dinini dünyaya değişmişti.

Resulullah (s.a.v.) ın halasının oğlu olan bu Melun, karısı Ümm-i Habibe (r.anha) yi de dinden çıkıp zengin olmağa cebr ve teşvik etti ise de, kadın fakirliğe ve ölüme razı olacağını fakat Muhammed Aleyhis selam’ın dininden çıkmayacağını söyleyince, bunu boşadı. Sürünerek, sefaletten ölmesini bekliyordu. Fakat az zamanda kendi öldü.

Ümm-i Habibe (r.anha) Mekke’deki Kureyşin o zamanki baş kumandanı Ebû Süfyan (r.a.) ın kızı idi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) o zamanlarda, Kureyş orduları ile, çetin muharebelerle uğraşıyordu ve Ebû Süfyan (r.a.), İslamiyet’i yok etmek için son gayreti ile çarpışıyordu.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ümm-i Habibe (r.anha) nin dininin kuvvetini ve başına gelen acı hali işitti. Necaşi (r.a.) ye mektup yazıp,

-“Oradaki Ümm-i Habib ile evleneceğim. Nikahımı yap! Sonra kendisini buraya gönder.” Şeklinde talepte bulundu.

Necaşi (r.a.) daha önce Müslüman olmuştu. MEKTUBA ÇOK HÜRMET EDİP, ORADAKİ MÜSLÜMANLARI SARAYINA DAVET EDEREK ZİYAFET VERDİ. Hicretin yedinci yılında nikah yapılıp hediye ve ihsanlarda bulundu.

Bu suratle, ümm-i Habibe (r.anha) imanının mükafatına kavuşarak, orada zengin ve rahat oldu. O’nun sayesinde, oradaki Müslümanlar da rahat etti.

Cennet’de, kadınlar kocalarının yanında bulunacakları için, Cennetin en yüksek derecesi ile müjdelenmiş oldu ki, dünyanın bütün zevk ve nimetleri, bu müjde yanında pek küçük kalır.

Bu nikahi Ebû Süfyan (r.a.) ın ilerde Müslüman olmakla şereflenmesini hazırlayan sebeplerden birisi oldu. Görülüyor ki, bu nikah, kafirlerin iftiralarının ne kadar yanlış ve çürük olduğunu bildirdiği gibi, Resulullah (s.a.v.) ınaklının, zekasının, dehasının, ihsanının ve merhametinin derecesini de göstermektedir.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Eski Zem sem kuyusundan su çekme sistemi

Muhammed (Aleyhis selam)- 33

İkinci misal olarak; Hazret-i Ömer (r.a.) in kızı Hafsa (r.anha) dul klamıştı. Hicretin üçüncü yılında, Hazret-i Ömer (r.a.) Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Osman (r.anhüm) a

-“Kızımı alırmısın?” dediklerinde

-“Düşüneyim.” Demişlerdi.

Bir gün Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem), her üçü ve başkaları yanında iken;

-“Ya Ömer! Seni üzüntülü görüyorum, sebebi nedir?” diye sordu.

Bir şişedeki mürekkebin rengi kolay görüldüğü gibi, Resulullah (s.a.v.) de, herkesin düşüncesini, bir bakışta anlardı. Lüzüm görürse sorardı. O’na, hatta herkese doğru söylememiz farz olduğundan,

Hazret-i Ömer (r.a.) de;

-“Ya Resulullah (s.a.v.) kızımı Ebû Bekir’e ve Osman (r.anhüm) a teklif ettim, almadılar.” Gibi cevap verdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) en çok sevdiği üç Eshabinin üzülmesini hiç istemediğinden, onları sevindirmek için hemen buyurdu ki;

-“Ya Ömer! Kızını, Ebû Bekir’den ve Osman’dan daha iyi birisine versem ister misin?”

Hazret-i Ömer şaşırdı.

Çünkü, Hazret-i Ebû Bekir’den ve Hazreti-i Osman’dan (r.anhüm) daha iyi kimse olmadığını biliyordu.

-“Evet Ya Resulullah!” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem);

-“Ya Ömer, kızını bana ver!” buyurdu.

Bu suretle, Hafsa (r.anha), hazret-i Ebû Bekir’in ve Hazret-i Osman (r.anhüm) ve bütün mü’minlerin anneleri oldu ve bunlar, O’NA HİZMETÇİ OLDU. Hazret-i Ebû Bekir ve Hazret-i Ömer ve Hazret-i Osman (r.anhüm) birbirlerine daha yakın ve daha sevgili oldular.

Üçüncü bir misal, hicretin beş veya altıncı senesinde, Beni Mustalak kabilesinden alınan yüzlerce esir arasında, Cüverriyye (r.anha), kabilenin reisi Haris’in kızı idi.

Bunu satın alıp âzâd ederek, kendilerine nikah edince,

Eshab-i Kiram (r.anhüm) in hepsi,

-“Biz, Resulullah (s.a.v.) ailesinin, annemizin akrabasını cariye olarak, hizmetçi olarak kullanmaktan haya ederiz.” Dediler.

Hepsi, esirlerini âzâd etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül-esved

Muhammed (Aleyhis selam)- 34

Bu nikah yüzlerce esirin âzâd olmalarına sebep oldu.

Cüveyriyye (r.anha) bu hali her zaman söyleyerek öğünürdü.

Aişe (r.anha)

-“Cüveyriyye’den DAHA HAYIRLI, DAHA BEREKETLİ bir kadın görmedim.” Derdi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in çok evlenmesinin mühim sebebi de, şeraiti (İslam dinini) bildirmek içindi.

Hicab ayeti gelmeden, yani kadınların örtünmeleri emir olunmadan önce, kadınlar da Resulullah (s.a.v.) a gelip, bilmediklerini sorar, öğrenirlerdi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) birinin evine gitse, kadınlar da gelir, oturur, dinler, istifade ederlerdi.

Hicap ayeti gelip, kadınların yabancı erkeklerle oturmaları, konuşmaları yasak edilince, yabancı kadınları kabul etmedi. Onların bilmediklerini, mübarek zevcesi Hazret-i Aişe (r.anha) den sorup öğrenmelerini emir eyledi.

Gelip soranların çokluğundan, Hazret-i Aişe (r.anha) , hepsine cevap yetiştirmeğe vakit bulamıyordu. Bu mühim hizmeti kolaylaştırmak ve Hazret-i Aişe (r.anha) nin yükünü hafifletmek için olduğu kadar hanımı nikah etti.

Kadınlara ait yüzlerce nazik bilgileri, Müslüman kadınlarına, mübarek zevceleri yolu ile bildirdi.

Zevceleri bir olsaydı, bütün kadınların O’ndan sorması güç ve hatta imkansız olurdu. Allah-u Teâlâ’nın dinini tam olarak bildirmek için, çok evlenmek yükünü de omuzlarına aldı.

Muhammed Aleyhis selam Hazret-i Hadice (r.anha) ile evlendikten sonra da Mekke’de ticaretle meşgül olurdu. Ticareti, Saib bin Abdullah ile ortaklık şeklinde yürütürdü. Kazançlarıyla MİSAFİRLERİ AĞIRLARLAR, YETİMLERE VE FAKİRLERE YARDIM EDERLERDİ.

Muhammed Aleyhis selam yine bu sıralarda Hazret-i Hadice (r.anha) nin kölesi Zeyd (r.a.) i o zaman küçük yaşta bulunan Hazret-i Ali (r.a.) yi de yanına alıp evladı gibi yetişmiştir.

Otuz beş yaşında bulunduğu sırada Kâ’be’nin duvarları iyice yıpranmış, bir yangın sebebiyle de tahribata uğramıştı. Bu durum üzerine Kureyş kabilesi Kâ’be’yi İbrahim Aleyhis selam’ın yaptığı temele kadar yıkıp yeniden yapmaya başlamıştı. Her kabileye bir bölümünü vererek duvarları yükselttiler.

Bu işin BÜYÜK BİR ŞEREF olduğunu bilen kabileler Hacer-ül-esved taşını yerine koyma hususunda anlaşamadılar. Her kabile böyle BİR ŞEREFE sahip olmak istediğinden, aralarında gittikçe artan büyük anlaşmazlık çıktı. Dört beş gün süren bir anlaşmazlık sebebiyle nerdeyse kan dökülecekti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hacer-ül-esved

Ukaz panayırının kalıntıları

Muhammed (Aleyhis selam)- 35

Bu sırada Abdulmuttalib’in dayısı ve yaşlı bir zat olan Huzeyfe’nin;

-“Ey Kureyş topluluğu! Anlaşamadığımız iş hakkında hüküm vermek üzere, şu kapıdan İLK GİRECEK zat’ı aranızda hakem yapın.” Diyerek Kâ’be’ye açılan Beni Şeybe kapısına işaret etti.

Orada bulunanlar bu teklifi kabul ettiler ve Beni Şeybe kapısına bakarak İLK GİRECEK ve işin en nazik anında bu işi haledecek kimseyi beklemeye başladılar.

Nihayet kapıdan, doğruluğunu, ÜSTÜN AHLAKINI son derece takdir ettikleri ve ‘El-Emin! (güvenilir) dedikleri Muhammed Aleyhis selam’ın geldiğini gördüler.

-“İşte El-Emin. O’nun hükmüne razıyız.” Dediler.

Durum Muhammed Aleyhis selam’a anlatılınca, bir örtü istedi. Hacer-ül-esved’i bu örtü üzerine koyup;

-“Her kabileden bir kişi bir ucundan tutsun.” Buyurdu.

Hacer-ül-esved taş’ın konulacağı yere kadar kaldırttı. Sonra da kendisi Taşı kucaklayıp yerine koydu.

Mekke’de çıkmak üzere olan büyük bir harbin böylece önlendiğini gören kabileler, O’nun bu hareketinden çok memnun oldular. Sonra da yarım kalmış olan duvarları yaparak tamamladılar.

Bi’seti (Peygamberliği)

Muhammed Aleyhis selam daha otuz yedi yaşında iken gaibten;

-“Ya Muhammed.” Diye nida olunduğunu duyardı.

Otuzsekiz yaşında iken de bir takım nurlar görmeye başladı. Bu halini sadece Hazret-i Hadice-tül-Kübra (r.anha) ye anlatırdı.

Muhammed Aleyhis selam’a Peygamberliğin verilmesinin yaklaştığı bu sırada, O zamanın meşhur ediblerinden Kus bin Sa’de, Ukkaz panayırında deve üzerinde büyük bir kalabalığa karşı okuduğu hutbede O’nun geleceğini müjdelemişti.

Bu hutbeyi dinleyenler arasında Muhammed Aleyhis selam da bulunuyordu.

Kus bin Sa’de bu meşhur hutbesinin bir bölümünde şöyle demiştir;

-“Ey insanlar! Geliniz, dinleyiniz, bekleyiniz, ibret alınız, yaşayan ölür, ölen fena bulur, olacak olur… Kulak veriniz iyi dinleyiniz? Gökte haber var, yerde ibret alacak şeyler var… Allah’ın indinde bir din…ve Allah’ın gelecek olan bir Peygamberi vardır ki, gelmesi pek yakın oldu. Gölgesi başınızın üstüne geldi. Ne mutlu o kimseye ki, O’na iman edipde O dahi O’na hidayet eyleye. Vay O’na İSYAN VE MUHALEFET EDEN BEDBAHTA! Yazıklar olsun ömürleri GAFLET ile geçen Ümmetlere!…”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hira dağı’nın uzaktan görünüşü (Cebel-ün-Nur)

Cebel-ün-Nur’daki Hira mağarası

Muhammed (Aleyhis selam)- 36

Muhammed Aleyhis selam otuzdokuz yaşında iken SADIK RUYALAR görmeye başladı. Ruyasında ne görürse aynen çıkardı.

Bu hal altı ay devam etti

Vahiy gelmesi yaklaşınca;

-“Ya Muhammed” diye sesler işitirdi.

Bundan sonra yalnızlığı sevip insanlardan uzaklaşarak Hira Dağ’ında bir mağarada TEFEKKÜR’E DALARDI.

Bazen Mekke’ye gelir, Kâ’be’yi tavaf ettikten sonra evine gelirdi. Evinde bir müddet kalıp yanına biraz yiyecek alarak yine Hira Dağı’nda mağaraya gidip TEFEKKÜR ve ibadetle meşgül olurdu.

Bu halini gören Mekke’liler

-“(Muhammed Aleyhis selam, Rabbine aşık oldu)” demişlerdi.

Muhammed Aleyhis selam, KIRK YAŞINDA iken yine bir Ramazan ayında Hira dağı’ndaki mağaraya çekilmiş ve TEFEKKÜR’E dalmıştı.

Ramazan’ın 17. Pazartesi gecesi, gece yarısından sonra kendisini adıyla çağıran bir SES işitti. Başını kaldırıp etrafa baktığı sırada ikinci defa bir SES işitti ve etrafı birden bire bir NUR kapladığını gördü.

Sonra Cebrail Aleyhis selam karşısına geldi;

-“Oku!” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ben okumuş değilim.” Cevabını verdi.

O zaman Melek Muhammed Aleyhis selam’ı tutup takatı kesilinceye kadar sıktı

Ve;

-“Oku!” dedi.

Yine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ben okumuş değilim.” Cevabını verdi.

Cebrail Aleyhis selam üçüncü defa sıktı ve sonra bıraktı;

Ve;

-“Oku! Herşeyi yaratan Rabbinin ismiyle ki. O, insanı pıhtılaşmış kandan yarattı! Oku! ki senin Rabbin kalemle yazı yazmayı öğreten, insana bilmediğini öğreten bol kerem ve ihsan sahibidir.” Mealindeki Alak süresinin İLK BEŞ AYETİNİ getirdi.

Muhammed Aleyhis selam da O’nunla beraber okudu. İLK VAHİY bu suretle başladı ve bütün cihanı aydınlatan İslam güneşi doğdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Hira mağarası (Mekke)

Muhammed (Aleyhis selam)- 37

Muhammed Aleyhis selam Peygamberlik vazifesinin Mes’uliyetini düşünerek, büyük bir ürperti ve heyecanla Hira dağındaki mağaradan çıkıp aşağıya inmeye başladı.

Dağ’ın ortasına geldiği sırada bir ses duydu.

Cebrail Aleyhis selam;

-“Ya Muhammed sen Allah’ın Resulüsün; ben de Cibrilim.” Diyordu.

Cebrail Alayhis selam’in hem sesini duydu hem de kendisini gördü.

Evine dönünceye kadar, yanından geçtiği her taşın, her ağacın;

-“Essalamü Aleyke Ya Resulullah.” Dediğini işitiyordu.

Bundan sonra evine gidip;

-“Beni örtünüz” buyurarak ürpermesi geçinceye kadar bir miktar yattı. Biraz istirahat ettikten sonra gördüklerini Hazret-i Hadice (r.anha) ya anlattı.

Hazret-i Hadice (r.anha);

-“Biliyorum ki sen doğru sözlüsün… Emanete riayet edersin… Güzel huylu ve iyi ahlaklısın… Senin bu Ümmetin Peygamberi olacağını umarım… “ dedi.

Sonra bu durumu sormak üzere Hazret-i Hadice (r.anha) nin amcasının oğlu Varaka bin Nevfel’e gittiler.

İbraniceyi bilen, çok kitap okumuş ve dinler hakkında bilgi sahibi olan Varaka bin Nevfel’e durumu anlattılar.

Varaka bin Nevfel Muhammed Aleyhis selam’ın anlattıklarını dinledikten sonra;

-“Müjde Ya Muhammed! Allah’a yemin ederim ki sen İsa Aleyhis selam’ın haber verdiği SON PEYGAMBERSİN! Sana görünen melek, senden evvel Musa Aleyhis selam’a gelen Cebrail Aleyhis selam’dir. Ah! Ne olurdu! Genç olsaydım. Seni Mekke’den çıkardıkları zamana yetişseydim de sana yardım etseydim.” Dedi.

Muhammed Aleyhis selam’a İLK VAHİY geldikten sonra üç sene vahiy gelmedi. Bu arada Mikail Aleyhis selam adındaki melek gelip bazı şeyler öğretti.

Fakat VAHİY GETİRMEDİ.

Bu sırada Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) üzüldükçe Cebrail Aleyhis selam gözüküp;

-“Ey Muhammed! Sen Allah’ın Peygamberisin!” der, üzüntüsünü yatıştırırdı.

İLK VAHYİN gelmesiyle Peygamberliğe başlayan Muhammed Aleyhis selam’ın tebiğinin 13 sene Mekke’de 10 senesi de Medine’de geçti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Şerif

Muhammed (Aleyhis selam)- 38

İLK VAHYİN gelmesiyle Peygamberliğe başlayan Muhammed Aleyhis selam’ın tebliğinin 13 sene Mekke’de 10 senesi de Medine’de geçti.

Mekke devri;

Muhammed Aleyhis selam Vahyin bir müddet kesilmesinden sonra yine Hira dağı’na çıkmıştı. Dağdan aşağı inerken bir ses duydu. Başını kaldırıp baktığında Cebrail Aleyhis selam’ı gördü.

Mübarek kalbı çarparak ve ürpererek evine dönüp;

-“Beni örtünüz” dedi ve örtündü.

Bu sırada Cebrail Aleyhis selam Müddessir suresinin;

-“Ey, (elbisesine) bürünen Peygamber! Kalk da (kavmini Allah’ın azabı ile) korkut. (İman etmezlerse azaba uğrayacaklarını kendilerine haber ver). Rabbini tenzih et. Elbiseni de (daima) temiz tur. Azaba sebep olan şeyleri terk etmekte sebat et.” Mealindeki ilk ayetlerini getirdi.

Bundan sonra artık vahiy aralıksız devam etti. Kur’an-i Kerim ayetleri 22 sene 2 ay 22 gün süren bir müddet içerisinde vahyedilip tamamladı.

Muhammed Aleyhis selam “Ümmi” idi. Yani kitap okumamış, yazı yazmamış, kimseden bir ders görmemişti. Mekke’de doğup büyüyüp, belli kimseler arasında yetişip, seyahat etmemiş iken, Tevrat’ta ve İncil’de, Yunan ve Roma devirlerinde yazılmış kitaplarda bulunan bilgilerden, hadiselerden haber verdi.

İslamiyet’i bildirmek için, hicretin altıncı senesinde Rum, İran ve Habeş hükümdarlarına ve diğer Arap padişahlarına mektuplar gönderdi. Hizmetine altmıştan ziyade yabancı elçi gelmiştir.

Bu hususu Allah-u Teâlâ Kur’an-i Kerim’de şöyle bildiriyor;

-“Sen bu kitap gelmeden önce, bir kitap okumazdın, yazı yazmadın. Okur yazar olsaydın, başkalarından öğrendin diyebilirlerdi.” Buyurlmaktadır (Ankebut suresi ayet 48).

Hadis-i şerifte de;

-“Ben Ümmi Peygamber Muhammed’im… Benden sonra Peygamber yoktur. Buyurludu.

Yine Kur’an-i Kerim’de şöyle buyurlmaktadır;

-“O hevadan (kendi nefsinden) söylemiyor. Kur’an sade bir vahiydir. Ancak vahiy olunur.” (Necm suresi ayet 3-4)

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Kâ’be-i Şerif

Muhammed (Aleyhis selam)- 39

Muhammed Aleyhis selam’a İLK VAHYİN gelip, bir müddet kesilmesi ve sonra;

-“Kalk insanları inzar (irşad) et. Azap ile korkut”

Şeklindeki emri İlahinin gelmesi üzerine İNSANLARI İMAN’A DAVET’E BAŞLADI.

İlk iman eden Hazret-i Hadice (r.anha) oldu.

Cebrail Aleyhis selam’a İLK VAHYİ getirdiği sıralarda Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e abdestin nasıl alınacağını öğretti. Bundan sonra da O’nunla BİRLİKTE İKİ REK’AT NAMAZ KILDI.

Muhammed Aleyhis selam’a Cebrail Aleyhis selam’dan öğrendiği gibi abdest almayı ve kıldıkları İKİ REK’AT NAMAZ’I Hazret-i Hadice (r.anha) ye de öğretti. O’na imam olup bu İKİ REK’AT NAMAZ’I kıldırdı.

Bu sırada henüz beş vakit namaz emredilmemişti. Sadece Sabah ve ikindi de İKİ REK’AT NAMAZ KILINIYORDU. Onları bu şekilde namaz kılarken gören Hazret-i Ali (r.a.) de Müslüman oldu.

Preygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) insanları İslâm’a davet işine başladığında gayet ihtiyatlı davranıp önce yakınlarını en samimi dostlarını davet etti.

Hazret-i Hadice (r.anha) den ve Hazret-i Ali (r.a.) den sonra azatlı kölesi Zeyd bin Harise (r.a.), eski dostu ve yakın arkadaşı Hazret-i Ebu Bekir (r.a.), Hazret-i Osman (r.a.), Abdurrahman bin Avf (r.a.), Sa’d bin ebi Vakkas (r.a.), Zübeyr bin Avam (r.a.), Talha bin Ubeydullah (r.a.) İLK MÜSLÜMAN oldular.

Hazret-i Hadice (r.anha) den sonra Müslüman olan bu sekiz kişiye “Sabikun-i İslâm”, yani ilk Müslümanlar denir.

Muhammed Aleyhis selam, peygamberliğinin ilk üç yılında insanları GİZLİCE İslâm’a davet etti. İnsanlar birer ikişer Müsliman oluyordu. Bu ilk yıllarda Müslümanların sayısı ancak OTUZA ulaşmıştı.

İbadetlerini evlerinde yapıyorlar ve Kur’an-i Kerim’in nazil olan ayetlerini gizlice okuyorlardı.

Bi’setin DÖRDÜNCÜ yılında Hicr suresi 94 ayeti nazil olunup, bu ayette;

-“Sana emrolunan şeyi açıkla, baş ağrıtırcasına anlat, müşriklere aldırma.” Mealindeki İlah’i emir gelince Muhammed Aleyhis selam Mekkelileri açıktan açığa İslâm’a da’vet etmeye başladı.

Vahyolunan ayetleri açıkça okuyor ve herkese, hak din olan İslâmi kabul etmelerini söyliyordu. İlk sıralarda İman edenler az oldu. İman etmeyenler de önce O’ndan alakalarını kesmediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) in doğduğu ev

Muhammed (Aleyhis selam)- 40

Allah-u Teâlâ’ya ibadet edilmesini emreden ayetler gelince bunları işiten Kureyş kavmi Muhammed Aleyhis selam’ın doğru sözlü ve yüksek ahlak sahibi olduğunu bildirdikleri halde O’nadan yüz çevirdiler ve düşman kesildiler.

Bir müddet sonra da;

-“Yakın akrabanı Allah’ın azabı ile korkutarak, onları hak dine çağır.” Ayet-i Kerimesi nazil olunca Muhammed aleyhis selam akrabasını dine davet etmek üzere Hazret-i Ali (r.a.) yi göndererek, onları Ebû Talib’in evine çağırdı.

Önlerine bir kişiye yetecek kadar bir tabak yemek ve bir tas süt koydu. Önce kendisi Besmele ile başlayıp gelen akrabasına’ Buyurun’ dedi.

Gelenler kırk kişi kadar olamsına rağmen o YEMEK VE SÜT Muhammed Alşeyhis selam’in mu’cizesi ile hapsini doyurdu ve hiç eksilmedi.

Gelenler bu mu’cize karşısında şaşıp kalmışlardı. Yemekten sonra Muhammed Aleyhis selam, akrabalarını İslâm’a davet etmek için söze başlamak üzere idi.

Amcası Ebû Leheb düşmanlık ederek;

-“Biz bugünkü gibi bir sihir görmedik. Arkadaşınız sizi bir sihirle büyüledi.” Diyerek sözlerine hakaretle devam etmesi üzerine da’vetliler dağıldılar.

Bu hadiseden kısa bir müddet sonra akrabasını TEKRAR da’vet etti. Hazret-i Ali (r.a.) yine hepsini çağırmıştı. Önceki gibi yine önlerine yemek kondu.

Muhammed Aleyhis selam yemekten sonra ayağa kalkıp;

-“Hamd yalnız Allah’a mahsustur. Yardımı ancak O’NDAN isterim. O’na inanır, O’NA Dayanırım. Şübhesiz bilir ve bildiririm ki, O’nun eşi ve ortağı yoktur.” Dedikten sonra

Sözlerine şöyle devam etti.

-“Size ASLA YALAN SÖYLEMİYORUM ve doğruyu bildiriyorum… Sizi bir olan ve Ondan başka ilah olmayan Allah’a İMAN ETMEYE DA’VET EDİYORUM. Ben O’nun size ve bütün insanlığa gönderdiği PEYGAMBERİM. Vallahi siz, uykuya daldığınız gibi, öleceksiniz. Uykudan uyandığınız gibi de diriltileceksiniz ve bütün yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. İyiliklerinizin karşılığında MÜKAFAT, kötülüklerinizin karşılığında da CEZA göreceksiniz. Bunlar da ya Cennet’te EBEDİ kalmak veya Cehenemde EBEDİ kalmaktır. İnsanlardan, ahret azabı ile ilk korkuttuğum kimseler sizlersiniz.” Buyurdu.

Ebû Talib bu sözleri dinledikten sonra;

-“Sen emrolunduğun şey’e devam et! Seni korumaktan geri durmayacağım. Fakat eski dinimden ayrılmak hususunda nefsimi bana boyun eğer bulmadım.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Arafat tepesi (Mekke)

Muhammed (Aleyhis selam)- 41

Ebû Leheb hariç orada bulunan diğer amcaları ve akrabasının hepsi yumuşak konuştular.

Fakat Ebû Leheb;

-“Ey Abdulmuttalib oğulları, başkaları O’nun elini tutup mani olmadan önce siz O’na mani olun!..) gibi daha birçok ÇİRKİN sözler söyledi.

Onun bu sözleri üzerine Muhammed Aleyhis selam’ın halası, Ebû Leheb’e;

-“Ey kardeşim! Kardeşimin oğlunu ve O’nun dinini yardımsız bırakmak sana yakışır mı? Vallahi bugün yaşayan âlimler Abdulmuttalib’in soyundan bir Peygamber geleceğini bildiriyorlar. İşte O Peygamber, budur.” Dedi.

Ebû Leheb bu sözler karşısında ÇİRKİN konuşmalarına devam edince, Ebû Talib, Ebû Leheb’e kızarak;

-“Ey korkak! Vallahi biz sağ oldukça, O’na yardımcı ve koruyucuyuz!” dedi.

Muhammed Aleyhis selama da;

-“Ey kardeşimin oğlu! İnsanları Rabbine imana İnsanları da’vet etmek istediğin zaman bilelim; silahlanıp seninle birlikte ortaya çıkarız” dedi.

Sonra Muhammed Aleyhis selam tekrar söze başlayıp;

-“Ey Abdulmuttalib oğulları! Vallahi, Araplar içinde, benim size getirdiğim, dünya ve Ahretiniz için HAYIRLI olan şeyden (yani bu dinden) daha üstününü ve daha HAYIRLISINI kavmine getirmiş bir kimse yoktur. Ben sizi dile kolay gelen, mizanda ağır basan iki kelimeyi söylemeye da’vet ediyorum ki o da; “Eşhedü enla ilahe ilallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü” Yani Allah’dan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet ederim, demenizdir.” –“Allah-u Teâlâ sizi buna da’vet etmemi emretti. O halde hanginiz benim da’vetimi kabul eder ve bu yolda yardımcım olur.” Buyurdu.

Kimseden ses çıkmadı, başlarını önlerine eğdiler. Muhammed Aleyhis selam bu sözlerini üç defa tekrarladı. Her söyleşinde Hazret-i Ali (r.a.) ayağa kalkıp üçüncü defasında;

-“Ya Resulullah, her ne kadar bunların yaşça en küçüğü isem de sana ben yardımcı olurum!..” dedi.

Bunun üzerine Muhammed Aleyhis selam’dan Hazret-i Ali (r.a.) nin elinden tuttu. Diğerleri ise hayret içinde ve alaylı alaylı gülerek dağıldılar.

Muhammed Aleyhis selam insanların bu inkarcı tutumu karşısında onları daima İmân’a da’vet ediyordu. Mekkelilerden bir kısmı imân ile şerefleniyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri son Peygamber olan Habibi Muhammed (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu