‘Tasavvuf’ olarak etiketlenmiş yazılar

Sıla-i rahim- 2

09 Temmuz 2008

dsc06334-fuadyusufoglu-girnavas-selalesi.JPG

Girnavas şelalasi uzaktan görünüşü (Nusaybin)

Gene Hâkim (r.a.) Resulullah (s.a.v.) in şöyle buyurduğunu rivâyet eder:

-“Tevratta şöyle yazılıdır:

-“Kim ki, ömrünün uzun olmasını, malının çoğalmasını isterse akrabalarını ziyâret etsin.”

Ebû Ya’lâ (r.a.) der ki:

-“Sıla- i rahim ve sadaka. Allah bu ikisi ile ömrü ziyâdeleştirir ölüm ânında îmansız gitmeyi çirkin ve mahzurlu şeyleri def eder.”

Gene Ebû Ya’lâ (r.a.) Has’amlı (r.a.) a isnat ederek der ki:

Has’amlı (r.a.) der ki:

-“Peygamber (s.a.v.)’e geldim. O eshabından birkaç kişinin yanında bulunuyordu.

Dedim ki:

-“Sen Allahın Resûlu olduğunu iddia eder misin?

Resulullah (s.a.v.);

-“Evet.” Buyurdular.

Dedim;

-“Ey Allahın Resulu, amellerden hangisi, Allahın katında daha sevimlidir.

Resulullah (s.a.v.):

-“Allaha imâne etmek.” Buyurdu.

Dedim:

-“Sonra? Ya Resulullah (s.a.v.);

Resulullah (s.a.v.);

-“Sıla-i Rahim.” Buyurdu.

Dedim:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.) ameller arasında hangisi, Allah katında daha kötüdür?”

Resulullah (s.a.v.):

-“Allah’a şirk koşmak.” Buyurdu.

Dedim:

-“Ya Resulullah (s.a.v.) sonra hangisi?”

Resulullah (s.a.v.):

-“Akrabalık bağlarını koparmak.” Buyurdu.

Dedim:

-“Sonra hangisi Ey Allahın elçisi?”

Resulullah (s.a.v.);

-“Kötülüğü işlemeyi emretmek, iyiliği işlemekten men etmek.” Buyurdu.

Buhari ve Müslim (radiyallahu anhuma) rivâyet eder:

-“Resulullah (s.a.v.) bir seferdeyken, karşısına bir Arabi (köylü arap) çıktı, Resulullah (s.a.v.) devesinin yularına tutunarak;

Dedi ki:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.), beni cennete yaklaştırıp, cehennemden uzaklaştıracak şeyi bana bildir.”

Resulullah (s.a.v.) cevap vermedi, sonra ashabına baktı.

Daha sonra şöyle buyurdu:

-“Bu muvaffak olmuş, bu hidâyete ermiş.”

Arabi:

-“Nasıl?” Dedi.

Resulullah (s.a.v.) Tekrar buyurarak;

-”Bu muvafak oldu, bu hidayete ermiş.”

-“Allaha ibadet edersin. Ona hiçbir şey ortak koşmazsın. Namazı dosdoğru kılar, Zekâtı verirsin. Akrabalarını ziyâret edersin. Deveyi bırak.”

Ârabi ayrıldıktan sonra Resululla (s.a.v.) buyurdu ki:

-“Eğer emrettiklerime yapışırsa Cennete girer.”

Tabarâni rivâyet eder:

Devam edecek….

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri sıla-i rahmı kesmeyen kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Sıla-i rahim- 3

09 Temmuz 2008

dsc06335-fuadyusufoglu-girnavas-selalesi.JPG

Girnavas şelalesi bir başka görünüşü (Nusaybin)

Tabarânî (r.a.) rivâyet eder ki:

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki;

-“Şüphesiz, Allah (c.c.) bir kavmin ülkesini ma’mur kılar. Onların mallarını ziyadeleştirir. Onları yarattığından beri onlara öfkeli bakmış da değildir.”

Sahabe (radiyallahu teala anhuma) sordu:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.) bu nasıl olur?”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

-“Akrabalarını ziyaret ettikleri için.”

Ahmed (r.a.) rivayet eder:

-“ Kendisine rifk (yumuşak huyluluk) verilen kimseye dünya ve ahiret iyiliğinden nasibi verilmiştir. Sıla-i Rahim, güzel komşu ve güzel huy ise ülkeleri ma’mur kılar, ömürleri de ziyadeleşir.”

İbni Hıbban ve Behyaki (radiyallahu anhuma.) rivayet eder:

-“Ey Allahın Resulu (s.a.v.), insanların hayırlısı kimdir?”

Resulullah (s.a.v.) buyurur:

-“Allah (c.c.) dan en çok korkan, Sıla-i Rahimi en çok yapan, iyiliği en çok emreden, kötülükten en çok nehyeden.”

Tarebani, İbni Hıbban (radiyallahu anhuma) Ebu Zer’den (r.a.) rivayet ederler,

Ebu Zer (r.a.) der ki:

-“Bana dostum, Peygamber (s.a.v.) hayırdan güzel öğütledi:
“Kendimden üstte olana bakmamamı, kendimden aşağıda olana bakmamı bana öğütledi.”

(A.s.v.) Öğütledi ki:

-“Düşkünleri seveyim, onlara yakın olayım. Bana öğüt verdi ki, akrabalarımı ziyaret edeyim. Onlar benden uzaklaşsalar da. Allah (c.c.) yolunda bulunduğum için beni levm’edenlerin levm’inden korkmamamı öğütledi. Acı olsa da gerçeği söylemem hususunda bana öğüt verdi.“

(A.s.v.) Bana öğüt verdi ki:

“Lâ havle ve’lâ kuvvete illa Billahi” sözünü çok söyliyeyim.

Çünkü bu söz: Cennet hazinelerinden bir hazinedir.”

Buhari, Müslim ve onlardan başkaları, Peygamberin (s.a.v.) zavcelerinden Meymûne (r.a.) den rivâyet ederler:

-“Meymûne (r.a.) Resulullah’a (s.a.v.) danışmadan cariyesini azad eder. Kendilerine sıra geldiğinde Resulullah’ın (s.a.v.) yanlarına gelince;

Meymuna (r.a.) der ki:

-“Anladın mı, Ya Resulullah (a.s.v.) ben cariyemi azad ettim.”

Resulullah (s.a.v):

-“Sen mi yaptın?” buyurdular.

Meymûne (r.a.):

-“Evet.” Dedi.

Resulullah (s.a.v.):

-“Eğer sen onu dayılarına vereydin daha çok sevab alırdın.” Buyurdu.

İbni Hibban ve Hakim (radiyallahu anhuma) rivayet ederler:

Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

Bir Adam gelip dedi ki:

-“Ben bir günah işledim. Tevbe edersem, Allah (c.c.) kabul edip beni bağışlar mı?”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdu:

-“Annen var mı?

Adam:

-“Hayır” dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Teyzen var mı?”

Adam:

-“Evet.” Dedi.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Ona iyilik yap.” Buyurdu.

Buhari (radiyallahu anhu) ve başkası rivâyet eder:

-“Akrabalarını ziyaret eden kimse, ziyaretine karşılık verilen değildir. Fakat sila-i rahim’i yapan kimse, AKRABALIK BAĞLARINI KOPARAN KİMSEYİ, ZİYARET EDEN KİMSEDİR.”

Tirmizi (r.a.) Rivayet eder:

Devam edecek…

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Sıla-i rahmi kesmeyen kullarından eylesin. AMİN……

Fuad Yusufoğlu

Sila-i Rahim- 4

09 Temmuz 2008

dsc06342-fuadyusufoglu-girnavas-selalesi.JPG

Girnavas Şelalesi.(Nusaybin)

Buhari (r.a.) ve başkası rivâyet eder:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Akrabalarını ziyaret eden kimse, ziyaretine karşılık verilen değildir. Fakat sila-i rahim’i yapan kimse, AKRABALIK BAĞLARINI KOPARAN KİMSEYİ ZİYARET EDEN KİMSEDİR.”

Tirmizi (r.a.) Rivayet eder:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Başkalarının fikriyle gezenler gibi olmayın. Onlar şöyle derler:

-“Eğer insanlar bize iyilik ederlerse, biz de onlara iyilik ederiz, insanlar bize zulmederlerse, biz de onlara zulmederiz.”

-”Fakat, siz insanlar iyilik yaparlarsa, onlara iyilik etmeye, eğer size kötülük yaparlarsa onlara zulmetmemeye kendinizi alıştırınız.”

Müslim (r.a.) rivayet eder:

Sahabelerden biri (r.a.) der ki;

-“Ya Resulullah (a.s.v.), ben onları ziyaret ediyorum, onlar akrabalık bağlarını koparıyorlar. Ben onlara iyilik yapıyorum, onlar ise bana kötülük ediyorlar. Ben onlara yumuşak davranıyorum, onlar bana cahilce kaba davranıyorlar.”

Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) buyurdu:

-“Eğer sen dediğin gibi isen, sen ancak onlara sıcak kül serpmişsin. Sen bunun üzerine devam ettikçe, Allahın yardımı daima seninle olur.”

Taberani,İbni Hüzeyme ve Hakim rivayet ederler:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Sadakanın en üstünü içinde düşmanlığını gizleyen akrabaya verilen sadakadır.”

Bu hadisi şerif,

-“Seninle akrabalık bağlarını kesen akrabalarını ziyaret et.” Hadisi şerifinin manasını ifade eder.

Taberani ve hakim (r.a.) rivayet ederler:

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“üç şey vardır ki, kimde bulunursa, Allah (c.c.) onu kolay bir hesabla hesabe çeker ve rahmetiyle CENNETİNE SOKAR.”

Eshab-i kiram (radiyallah-u anhuma) dediler.

-“Nedir onlar ? Ey Allah (c.c.) ın elçisi?”

Resulullah(a.s.v.) buyurur:

-“1-Akrabana sadaka vermen,
-“2-Akrabalık bağlarını kesenlere sıla-i Rahim yapman,
-“3-Sana zülmedeni afetmendir. İşte bunları yaptığın zaman, Allah (c.c.), seni CENNET’E SOKAR.”

Ukbe bin Amir (r.a.) den Ahmed (r.a.) rivayet eder ki,

-“Ben Resulüllah (a.s.v.) rastladım ve mübarek elinden tutarak şöyle dedim.

-“Ey Allah (c.c.) ın Resulü, bana amellerin en faziletlisini bildir.”

Resulüllah (a.s.v.) buyurdu:

-“Ey Ukbe, akrabalık bağlarını koparanı sen ziyaret et. Akrabana sadaka ver, sana zülm edeni affetmendir.”

Gene Taberani (r.a.) rivayet eder:

Resulüllah (a.s.v.) buyurdu:

-“Allah (c.c.) ın bünyeleri şereflendiren ve dereceleri yükselten şeyi size haber vereyim mi?”

Eshab (radiyallahu anhuma):

-“Evet ey Allah (c.c.) Resulü.” Dediler.

Resulüllah (a.s.v.) buyurdu:

-“Sana cahilane, kaba davranana yumuşak davranman, sana zülmedeni bağışlaman, akrabana sadaka vermen ve akrabalık bağlarını koparanı ziyaret etmendir.”

İbni Mace (r.a.) rivayet eder:

Resulullah (a.s.v.) buyurur ki:

-“Sevab bakımından en süratlı hayır, anaya babaya iyilik etmek ve sıla-i rahimde bulunmaktır. Azap bakımından şerin en süratlisi de zülmetmek ve akrabalık bağlarını koparmaktır.”

Taberani (r.a.) rivayet eder ki;

Resulüllah (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Allah (c.c.) ın sahibine dünyada – ahrette vereceği azabla beraber—azap vereceği günahdan, akrabalık bağlarını koparmak, yalan söylemek ve emanete ihanet etmekten, daha büyük günah yoktur. Sevab bakımından en evvel geleni de Sıla-i rahimdir. Hatta akrabalar birbirlerini ziyaret ettikleri vakit aile arasında kaynaşma olur. Malları ziyadeleşir, adedleri çoğalır.”

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazrteleri (c.c.) bizleri ve sizleri Akrabalık bağlarını kesmeyen ve sıla-i Rahime titizlikle riayet eden kullarından eylesin. AMİN….

Faud Yusufoğlu

Anna ve babaya iyilik

09 Temmuz 2008

dsc06343-fuadyusufoglu-girnavas-selalesi.JPG

Girnavas şelalesinden başka bir kesit (Nusaybin)

Buhari (r.a.) ve Müslim (r.a.) İbni Mes’ud (r.a.) rivayet ederler

İbni Mes’ud (r.a.) der ki:

-“Ben Resulüllah (a.s.v.) e Allah (c.c.) katında hangi amelin daha sevimli olduğunu sordum.”

Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem):

-“Vaktinde kılınan namaz .” buyurdular.

Ben:

-“Sonra hangisi?” dedim.

Resulüllah (a.s.v.):

-“Anaya ve babaya iyilik.” buyurdular.

Ben:

-“Sonra hangisi?”dedim.

Resulüllah (a.s.v.):

-“Allah (c.c.) yolunda yapılan cihad.” Buyurdu.

Müslim (r.a.) ve başkası rivayet eder:

-“Evlad babasının hizmetinde hiçbir surette bulunamaz. Ancak onu köle olarak bulup, satın alıp azad ederse o zaman tam bir hizmette bulunabilir.”

Müslim (r.a.) rivayet eder:

Peygamber (a.s.v.) e bir adam gelerek şöyleder:

-“Ben Allah (c.c.) tan sevap dilemek için sana cihad ve hicret etmek üzere biat ediyorum.”

Bunun üzerine Resulüllah(a.s.v.) şöyle buyurdular:

-“Annene, babana dön, onlara iyi bak, hoş tut.”

Ebu Ya’la (r.a.) ve Taberani (r.a.), rivayet ederler:

-“Bir adam gelerek Resulüllah (a.s.v.) a dedi ki;

-“Ben cihad etmek istiyorum. Fakat buna gücüm yetmiyor.”

Resulüllah (a.s.v.):

-“Anan ve babandan hayata olan var mı? “ buyurdu.

Adam:

-“Anam hayatadır.”dedi.

Resulüllah (a.s.v.):

-“Allah (c.c.) tan ananın gönlünü hoş etmeyi iste. Bunu yaptığın vakit, hac, umre ve cihad yapmışça Sevab alırsın.”

Devam edecek…

Mukaşefetil Kulub (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri EBEVEYİN’LERİN Haklarına riayet eden kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Girnavas şelalsinin uzaktan görünüşü (Nusaybin)

Anna ve babaya iyilik- 3

Ahmed (r.a.) sahih bir senetle rivayet eder:

-“Kim ki, ömrünün uzun olmasını, rızkının ziyadeleşmesini isterse, ana ve babasına İYİLİK  yapsın. Ne mutlu ona ki Allah ömrünü uzun kıldı.”

Hakim (r.a.) rivayet eder:

-“İnsanların karılarının İffetini koruyunuz ki, sizin kadınlarınızın İffetti korunsun. Ana ve babalarınıza iyilik edin ki, çocuklarınız size iyilik etsin. Kim ki, Müslüman kardeşi kendinden Af taleb ederse, Haklı olsun, haksız olsun onu kabul etsin. Kim bunu yapmazsa Cennete giremez.”

Taberani (r.a.) rivayet eder:

-“Ana ve babalarına iyilik edin ki, Çocuklarınız da size iyilik etsin. Başkalarının karılarının İffetini Koruyun ki, Sizin karılarınızın İffeti korunsun.”

Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular:

-“Ana, babaya Dua etmek, vad edip yerine getiremedikleri şeyi öldüklerinden sonra yerine getirmek. Ancak ana baba ile sağlanan akrabalaık bağlarını koparmamak, onların dostlarına ikramda bulunmak.”

İbni hibban (r.a.) Ebu Bürde (r.a.) den rivayet eder.

Der ki;

Medineden gelmiştim. Abdullah bin Ömer (r.a.) bana geldi ve dedi ki:

-“Ben sana niçin geldim biliyormusun?”

Ben:

-“Hayır.”dedim.

Abdullah bin Ömer (r.a.) dedi ki;

-“Ben Resulüllah (a.s.v.) şöyle buyurduğunu işittim:

-”Kim babasının kabrini ziyaret etmek isterse, babası öldükten sonra babasının arkadaşlerını ziyaret etsin. Babam Ömer (r.a.) ile senin Babanın arasında kardeşlik ve dostluk vardi. Bunun için seni ziyaret etmek istedim.”

Mukaşefetil Kulub (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Ebeveyinlerin dualarına mazhar olan kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc06364-bavarne-koyu-bahce-basi.JPG

Baverne köyü (Bahçe başı)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) buyuruyor ki;

-“Ey iman edenler sizden evvelki (ümmet) lere yazıldığı gibi sizin üzerinize de ORUC yazıldı (farz edildi) Ta ki, koranasınız.” El bakara suresi – Ayet: 2/183

Said bin Cübeyr (r.a.) den rivayet edilmiştir,

Der ki;

-“Bizden önceki ümmetlerin oruc’ları, yatsı vaktınden gelecek günün akşamına kadar idi. Nitekim İslam’ın ilk günlerinde de böyle idi.”

Alimlerden bir cemaat şöyle derler:

-“Oruc hırıstiyanlara da farz olunmuş idi. Oruc ayı bazen sıcak aylara, bazen da soğuk aylara rastlardı. Bu durum onlara yaşantılarında ve yolculuklarında zor gelirdi. Sonra onların büyüklerinin rey’leri üzerine oruçlarının kış ile yaz arasında bir mevsimde olmasını kararlaştırdılar ve orucu İLK BAHAR da tuttular.

Yapmış oldukları bu işe kefaret olarak oruca on gün ilave ettiler. Sonra onların hükümdarı hastalandı. Hastalığında eğer iyileşirse, oruc’larına on gün daha ilave edeceğini Allah (c.c.) a nezreti. Hastalığından iyi olunca, oruc’a bir hafta ilave etti.

Bu hükümdar ölüp onun yerine başka bir hükümdar geçince oruc’u elli gün tutun diye emir verdi. Sonra onların hayvanlarına hastalık gelip kırıldığında, Hükümdar, ORUC’UNUZU FAZLALAŞTIRIN diye emir verdi. Onlar da on gün oruc’tan önce ve on gün de sonra olmak üzere oruc’u ziyadeleştirdiler.

Denilir ki;

-“Hiçbir ümmet yoktur ki, onlara oruc farz edilmesin. Ancak onlar FARZ KILINAN ORUC’TAN SAPITTILAR.”

Oruc hicretin ikinci senesinde farz kılınmıştır. Orucun farziyeti Kat’i delille sabittir. Onun varlığını kim İNKAR EDERSE KAFİR OLUR.

Oruc’un fazileti hakkında bir çok hadis-i şerifler varid olmuştur. Onlardan bazıları şunlardır.

Resulüllah (sallallahu aleyhi ve selem) buyuruyor ki;

-“Ramazanın ilk gecesi geldiği zaman, bütün cennet kapıları açılır. Bu kapılardan hiç biri Ramazan ayı boyunca kapanmaz. Allah (c.c.) bir münadiye şöyle nida etmesini emreder.

-“Ey hayır isteyen, gel.”

-”Ey şer yolundan olan azğın (azğınlığından) vazgeç.”

Sonra der ki:

-“İstiğfar eden yokmu? İstiğfar eden bağışlanacak.”

-“İsteyen yok mu? İstediği kendisine verilecek.”

-“Tevbe eden yok mu? Tevbesi kabul olunacak.”

Bu çağırmalar şafak atıncaya kadar devam eder. Allah (c.c.) her Ramazan bayramı gecesi azaba müstehak olan bir milyon kişiyi cehennem azabından AZAD EDER.”

Devam edecek…

Mükaşefe-tül Kulub (İmam-i Ğazali)

Ramazan-i Şerif ayımız KUTLU OLSUN…MUTLU OLSUN…Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Ramazan-i şerif ayı hurmetine günahlarımızı afv eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Çağ-Çağ deresi (şelale)

Selman-i Farisi (r.a.) rivayet edilir.

Der ki;

-“Resulüllah (sallallahu aleyhi ve selem) Şa’ban ayının son gününde bize hitab ederek şöyle buyurdular:

-“Ey insanlar, sizi öyle bir büyük ay gölgesi altına almaktadır ki, O ayda
KADİR GECESİ vardır. Kadir gecesi (kendisinde kadir gecesi bulunmayan) bin aydan hayırlıdır.”

-”Allah (c.c.) o ayda oruc tutmayı farz gece ibadetini nafile kılmıştır O ayda kim bir hayır yaparsa, Ramazan dışında farzı eda eden kimse gibi SEVAB ALIR.

-“Kim ki, Ramazan da bir farzı eda ederse, Ramazan dışında yetmiş farzı eda eden kimse gibi SEVAB ALIR. “

-”Ramazan, sabır ayıdır. Sabrın mükafati ise CENNETTİR.

-“O LÜTÜF AYIDIR. O öyle bir aydır ki, o ayda Mü’minin rızkı artar. Kim ramazanda bir oruc’luya iftar ettirirse, bir köle azad etmiş gibi SEVAB alır ve bütün günahları BAĞIŞLANIR.”

Biz dedik ki;

-“Ey Allah (c.c.) Resulü, bizim hepimiz bir oruc’luya iftar ettirecek gücde değiliz.”

Resulüllah (sallallahu aleyhi ve selam) buyurdular:

-“Allah Teâlâ bu sevabı, bir yudum süt, su veyahut bir hurma ile oruc’luyu iftar ettirene verir. Kim bir oruc’luyu doyurursa, bu onun bütün günahlarının bağışlanmasına sebeb olur.”

-”Rabbi onu benim havzımdan (Havza-ı Kevser) öyle bir içirir ki, ondan sonra ebediyen susamaz. Onun sevabından hiçbir şey eksiltmeden aynı mükâfatla mükâfatlandırır.”

-“Ramazanın, evveli RAHMET, ”
-”Ortası MAĞFİRET, ”
-”Sonu ise CEHENNEMDEN AZAD’DIR.”

-”Kim o ayda kölesinin işini hafifletirse Allah (c.c.) onu cehennem ateşinden azad eder.”

-”Ramazan ayında dört hasedi çoklaştırırız. İki haset ile Rabbinizi kendinizden razı kılarsınız. Diğer iki hasetten müstağni olamazsınız.“

-“Rabbinizi kendinizden razı kılacak olduğunuz iki hasetten biri, “Lâ ilâhe illallah” demek, ikincisi ise Allah (c.c.) tan af dilemek üzere “tevbe-i istiğfar” etmektir.”

-“Kendisinden müstağni olamıyacağınız iki haset ise “Rabbinizden cenneti istemek ve cehennem ateşinden ona sığınmaktır.”

-“Kim inanarak ve sevabını isteyerek, Ramazanda oruc tutarsa, onun geçmiş ve gelecek günahları bağışlanır.”

Allah-u Teâlâ (c.c.) (hadisi kutside) buyuruyor ki:

-“Âdemoğlunun her ameli kendisi içindir. Oruc müstesna. O benim içindir. Onun mükâfatını ben vereceğim.”

Allah-u Teâlâ’nın kendi nefsine izafe ettiği ibadet sana kâfidir.

Resulullah (s.a.v.) buyuruyor:

-“Benim ümmetime Ramazan ayında beş haslet verildi. Bu hasletler onlardan önce geçen ümmetlere verilmemiştir:

1- Allah katında, oruc tutanın ağzının kokusu misk kokusundan daha güzeldir.”
2- İftar edinceye kadar melekler onlar için istiğfar eder.”
3- Ramazan ayında bütün şeytanlar bağlanır.”
4- Allah (c.c.), her gün cenneti zinetlendirir”

Ve:

“Salih kullarım, kendilerinden kötülüğün ve ezânın men edilmesini istiyorum.” Buyurur.

5- Ramazan ayının son gecesinde Allah (c.c.) onları afveder.”

Resulullah (s.a.v.) a soruldu:

-“Ey Allahın Resulü (s.a.v.), o gece kadir gecesi midir?

Resulullah (s.a.v.);

-“Hayır. Fakat her amel eden amelini bitirdiğinde mükâfatını alır.” buyurmuştur.

Mükaşefe-tül Kulub (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Ramazan-i şerif hurmetine, günahlarımızı afv eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Ramazan-i Şerif bayramınız kutlu olsun…

HOŞ GELDİN
YA ŞEHRİ RAMADAN…
HOŞ GELDİN
YA ŞEHRİ ĞUFRAN…

Ramazan-ı şerif ayımız bizlere, sizlere, Bütün İSLAM ALEMİNE birlik beraberlik ve Hayırlar getirmesini YÜCE RABBİMİZ’DEN Niyaz ediyorum…

Allah-u Teala Hazretleri(c.c.) Yaklaşmakta olan Mübarek Ramazan-i şerif ayı hurmetine bizlere ve sizlere sıhhatlı, afiyetli ve huzurlu günler ihsan eylesin….Amin….
Günahlarımızı mağfiret eylesin…..AMİN….
Sevgilerimle…
Fuad Yusufoğlu

dsc09763-fuadyusufoglu-cag-cag-baraji.JPG

Çağ-Çağ barajı (Mesire yeri)

Adamın biri Hasan Basri (r.a.) ye şöyle der:

-“Şeytan (aleyhill’net ) uyurmu?.”

Hasan Basri (r.a.) gülümsedi ve şöyle cevap verdi.

-“Eğer o (şeytan) uyusaydı, biz rahat ederdik.

Adam:

-“Öyle ise Mü’min için Şeytan (aleyhill’anet) dan kurtuluş yoktur.”

Hasan Basri (r.a.):

-“Evet .” dedi. Mü’min için yalnız onu defetmek ve kuvvet Te’sirini zayıflatmak vardır.”

Resulüllah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki;

-“Sizden biriniz, yolculuğunda devesini ittiği gibi şeytan (aleyhill’anet) ı da iter.”

İbni Mes’ud (r.a.) der ki;

-“Mü’minin şeytan (aleyhill’net) ı defedilmiştir.”

Kays bin Haccac (r.a.) şöyle der:

-“Şeytanım bana :”Sana bir azgın deve gibi girdim. Şimdi ise ben bir serçe kuşu gibiyim” dedi.

Ben :

-“Niçin?”dedim.

Dedi  ki;

-“Allah-u Teala (c.c.) zikriyle, beni erittin.”dedi.

Ehli Takva, Şeytan (aleyhill’net) nın kapılarını (vesveseyi) kapamak bekçilik yapmak üzere o kapıları muhafeze ederler.

Bunlardan maksadımız zahiri isnatlara vesile olan açık seçik yolları ve kapıları kasdediyorum. Çünkü; EHL-İ TAKVA Şeytan (aleyhill’anet) in görünmeyen yollarına muttali olurlar. Fakat ona ulaşamazlar. Bunun için bekçilik ederler.

Çünkü Şeytan (aleyhill’anet) ın kalbe açık olan kapıları pek çoktur. Meleklerin kapısı ise bir kapıdır. Bu bir kapı, diğer çok olan kapılara karışıp ayırt edilemez.

Kul gece karanlığında çıkış yerleri bilinmeyen çok yollu çölde kalan bir yolcu gibidir. Yolu ancak gören bir göz ve aydınlatıcı bir güneşin doğmasiyle bilir. Burada, gören gözden maksat TAKVA İLE TEMİZLENMİŞ KALBDİR.

Aydınlatıcı güneşten murad ise, Allah (c.c.)ın kitabı (kur’an) ve Resulüllah (a.s.v.) ın sünnetinden elde edilen ve onunla kapalı yollara ulaşılan İLİMDİR. Yoksa onun yolları pek çoktur ve kapalıdır.

Abdullah bin Mes’ud (r.a.) der ki;

-“Resulüllah (a.s.v.) bir gün bize bir cizgi cizdiler. Ve ”Bu Allah (c.c.)yoludur.” Buyurdular. Sonra O çızginin sağından, solundan bir çok çizgiler …

Devam edecek…..

Kalblerin keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Şeytan (aleyhill’anet) ın şerrinden muhafeze eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc00078-fuadyusufoglu-cag-cag-baraji.JPG

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

İbni Mesud (r.a.) der ki;

-“Resulüllah (s.a.v.) bir gün bize bir çizgi çizdiler.”

Ve:

-”Bu Allah(c.c.) ın yoludur.”buyurdular.

Sonra o çizginin sağından, solundan bir çok çizgiler çizdiler.

Ve sonra:

-”Bu öyle yollardır ki, onların her birinde, oraya çağıran Şeytan(Aleyhill’anet) vardır.” Buyurdular.

Sonra şu ayeti kerimeyi okudular:

-“Şübhesiz ki (emrettiğim) bu (yol) benim dosdoğru yolumdur. O halde ona uyun. (başka aykırı) yollara tabi olmayın. Sonra sizi O’nun
(Allah)ın yolundan ayırır. İşte (Allah) size bunları emretti ki (kötülükten) sakınasınız.” El-En’am suresi ayet :6/153.

Biz şeytan (Aleyhill’anet) ı, Şeytanın kapalı yollarını zikrettik ki o, bu yollara alimleri ve abidleri, şehevi isteklerine hakim olup açık günahlardan kendilerini alıkoyanları aldatır. Şimdi ise, Şeytan (aleyhill’anet) ın açık öyle bir yoluna misal verelim ki, her Ademoğlunun ona maruz kaldığı aşikardır.

Resulüllah (a.s.v.) rivayet edilir ki;

-“İsrail oğulları içinde bir rahip vardı. Şeytan bir kıza musallat olarak onun boğazını sıktı. Ve kız bu sebeple hastalandı.

Bu sefer kızın ailesinin kalbine onun ilacı ancak felan rahibin yanındadır. Bu kızı ancak o Tedavi eder. Diye vesvese verdi. Ailesi kızı rahibe götürdüler.

Rahib her ne kadar kızı kabul etmedi ise de, ısrar edilince rahip kızı kabul etti. Kız rahibin yanında tedavi için bulunurken, şeytan (aleyhill’anet) rahibe gelip onunla cinsi münasebette bulunmasını temin için rahibe vesvese verdi.

Şeytan (aleyhill’anet) öyle devamlı olarak rahibe vesvese verdi ki , kızla temasta bulunmasını sağladı. Kız Rahipten hamile kaldı. Bu sefer rahibe şöyle vesvese verdi:

-“Senin bunu öldürmen lazım. Çünkü eğer öldürmezsen yarın iş meydana çıkar rezil olursun. Sen bunu öldür. Eğer ailesi sorarsa öldü dersin.”

Şeytan (aleyhill’anet) ın vesvesesi üzerine rahip kızı öldürdü. ve bir yere defn etti. Sonra Şeytan (aleyhill’anet) kızın ailesine geldi. Onlara vesvese verdi. Ve onların kalblerine, rahibin kızı gebe bırakıp öldürdüğünü ve onu defn ettiğini hisettirdi.

Kızın ailesi rahibe gelip kızı sordular.

Rahib ailesine:

-“Kız öldü.” Diye cevab verdi.

Bunun üzerrine kızın ailesi rahibi yakalayıp öldürmek istediler. Tam bu sırada Şeytan (aleyhill’anet) rahibe gelerek şöyle dedi:

-“Kızı hasta yapan ve ailesinin kalbine sana tedavi için gelmelerini hisettiren benim. Sen bana itaat et kurtulursun. Seni onların elinden ben kurtarırım.”

Rahip:

-“Ben sana ne ile itaat edeyim.” Deyince

Şeytan (aleyhill’anet):

-“Bana iki kere secde et.” Dedi.

Bunun üzerine rahip şeytana iki defa secde etti. Sonra Şeytan rahibe şöyle dedi:

-“Ben senden uzağım, benim seninle hiç bir ilgim yoktur.”dedi.

Bu hususu Cenab-i Hak şu ayeti kerime ile beyan buyuruyor:

-“(Yahudileri muharebeye teşvik eden münafıkların hali de) şeytanın hali gibidir. Çünkü (şeytan) insana “küfret”der de o küfredince: ”ben hakıkaten senden uzağım. Çünkü ben alemlerin Rabbi olan Allah’dan korkarım.”der. El Haşr suresi Ayet 59/16

Rivayet edilir ki;

İsa (aleyhisselam) a, şeytan (aleyhill’anet) insan suretinde görülerek ona:
-“Lailahe illallah”de dedi.

İsa (Aleyhis selam):

-“O hak kelimedir. Ancak senin sözünle söylemem.” Diye cevab verdi.

Çünkü; şeytan (aleyhill’net) hayır ile şeri karıştırmak için böyle karıştırmalar yapar sureti haktan gözükür. Nitekim kötülükleri nehy etmek suretiyle şerleri karıştırır. Bununla abidleri, zahidleri, zenginleri ve halk sınıfını HELAK EDER. Allah (c.c.) ın korudukları hariç.

Allahım! Bizi Şeytan (aleyhill’anet) ın vesvesesinden koru. Ta ki sana hidayete ermiş kişiler olarak gelelim. (Amin.)

Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Şeytan (aleyhill’anet) ın şerinden, insanlara verdiği vesvesesinden muhafeze eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

Uzun emel

10 Temmuz 2008

dsc09583-fuadyusufoglu-girnavas-tepesi.JPG

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki;

-“Sizin için korktuklarımın en FAZLA KORKUNCU iki şeydir:

1-Uzun Emel,

2-Heva ve hevese uymak.

-“Uzun emel ahireti unuturur. Heva ve hevese uymak da doğru yoldan meneder.

-“Ben üç şeyin, üç şeyi getireceğine kefilim:

1-Var gücü ile dünyaya sarılmak. Bu öyle bir fakirlik getirir ki,
ONDAN SONRA ZENGİNLİK BULUNMAZ.

2-Dünyaya haris olmak. Bu da öyle bir meşgüliyet getirir ki, artık
ONDAN KURTULMANIN İMKANI BULUNMAZ.”

3-Kendisi bile yemez bir hale gelerek Dünya malına bağlanmak, cimri olmak. Bu hal ise, bir ğam, keder getirir ki, artık
ONDAN SONRA SEVİNÇ VE FERAHLIK YOKTUR.”

Hz. Ali (radiyallahu anhu- keremellahu vechu) Hz.Ömer (r.a.) şöyle der:

-“İki dostuna (hz. Peygamber Aleyhisselam ve Hz Ebu bekir Radiyallahu anhu) e kavuşmak istersen, yamalı elbise ve ayakkabi giy. Doyasiye yeme. Uzun emelli olma.”

Adem (aleyhis selam), oğlu Şit (a.s.) e beş şeyi vasiyet etti. Ve onun da evladlarına vasiyet etmesini emretti.

1-Oğullarına söyle, Dünyaya bel bağlamasınlar, ona tamah etmesinler. Ben baki olan cennete bağlandım da, Allah (c.c.) beni oradan çıkardı.

2- Oğullarına söyle, kadınların heva ve heveslerine uymasınlar. Ben karımın heva-i nefsine uyup yasak kılınan ağacın meyvesinden yedim, sonra pişman oldum.

3- Çocuklarına söyle, yapmak istediğiniz her işin sonucuna bakın. Eğer ben yaptığım işin akıbetini düşünseydim, bana gelen musibete uğramazdım.

4- Oğullarına söyle, kalbiniz bir şeyden korktuğu zaman onu terk ediniz. Çünkü ben yasak kılınan ağacın meyvesinden yediğin zaman kalbime bir korku geldi. Fakat ben dönmedim. Sonra pişman oldum.

5- Oğullarına söyle, işlerinizde istişare ediniz. Eğer ben, meleklere istişarede bulunsaydım, uğradığım musibete uğramıyacaktım.

Mücâhid der ki:

Abdullah bin Ömer (r.a.) bana şöyle söyledi:

-“Sabah olduğu vakit akşama, akşam olduğu vakit sabaha ulaşacağına güvenme. Ölmeden önce hayatının kıymetini, hastalanmadan önce sıhhatinin kıymetini bil. Zira yarın, isminin ne olacağını bilemezsin.”

Devam edecek….

Kalblerin Keşfi (İmam-i Gazali)

Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri UZUN EMEL’den sakındırsın. AMİN….

Fuad Yusufoğlu