‘Tasavvuf’ olarak etiketlenmiş yazılar
Dünya âlimlerinin cezası- 2
18 Temmuz 2008Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)
Hz. Ömer (r.a.) der ki;
-“Bu ümmet için korktuğum şeylerin en kötüsü münafık âlimdir.”
Derler ki;
-“Âlim nasıl münafık olur?”
Hz. Ömer (r.a.) der ki;
-“Dil âlimdir. Kalb ve amel cahildir. (İlmi ile amel etmez.)
Hasan el Basri (r.a.) der ki;
-“Âlimlerin ilmini ve feylesofların nazariyelerini toplayan ve sonra amelde sefihlerin yolundan gidenlerden olma
İbrahim bin Üyeyneye (r.a.) denir ki;
-“İnsanların hangisi daha çok pişmanlık duyar?”
İbrahim bin Üyeyneye (r.a.) Cevab verir;
-“Dünya hayatında, kendisine teşekkür etmeyene iyilik edenler. Ölüm anında ise ilmi ile âmil olmıyan âlim
Halil İbni Ahmed (r.a.) der ki;
-“İnsanlar dört kısımdır;
1- Kişi, bilir. Bildiğini de bilir İşte bu âlimdir. Ona uyunuz.
2- Kişi, bilir. Fakat bildiğini bilmez. İşte o uykudadır. Onu uyandırınız.
3- Kişi bilmez. Fakat bilmediğini bilir. Bu ise irşad ister. Onu irşad ediniz.”
4- Kişi amelle ilmi çağırır. Eğer icabet ederse, ne alâ. Yok icabet etmezse, Onu terk edip gider. (Yanı bir şeyler yapmakla kendini âlim gösterir. Cahildir. Fakat cahil olduğunu bilmez.)”
İbni Mubarek (r.a.) der ki;
-“Kişi ilim taleb ettikçe âlimdir. Ben âlim oldum sandığı an câhildir.”
Fudayl bin İyad (r.a.) şöyle der:
-“Ben üç kişiye acırım;
-“1- Kavmin efendisi olup da sonra zelil olana,
-“2- Kavmin en zengini olup, sonra fakir düşene,
-“3- Kendisiyle dünyanın oynadığı âlime,”
Hasan el Basri (r.a.) der ki;
-“Âlimlerin azabı kalbin ölmesidir. Kalbin ölmesi ahiret ameli ile dünyayı taleb etmektir.”
İsa (Aleyhis selam) der ki;
-“Kötü âlim, nehir ağzına düşen ve onu kapatan büyük taş gibidir. Ne kendisi su içer, ne de mahsulatın sulanması için suyu terk eder.
Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala (c.c.) bizleri ve sizleri kötü âlim şerrinden muhafeze eylesin. Amin…
Fuad Yusufoğlu
Namaz ve Zekâtın Ciddi Önemi – 1
19 Temmuz 2008Bazne Taka (Nusaybin)
Şunu iyi bilmiş ol ki;
Allah (c.c.) zekatı İslami esaslardan biri kılmış ve nemaz la beraber zikretmiştir.
Cenab-ı Hâk (c.c.):
-“Namaz kılın, zekat verin.” Buyurmuştur. El Bakara suresi ayet: 2/43.
Peygamber (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdular ki;
-“İslam beş temel üzrine kurulmuştur.
-“Şehadet getirmek,”
-“Namaz kılmak,”
-“Oruç tutmak,”
-“Zekat vermek,”
-“Hac etmek.”
Namaz hususunda ihmalkâr davrananlar hakkında tehdid son derece ağırdır.
Cenabı Hâk (c.c.);
-“Vay o namaz kılanların halına ki, onlar namazlarından gafildirler.” Buyurmuştur. El mâûn suresi. Ayet : 107/4-5.
Zekat vermeyenler hakkında ise;
-“Altın ve gümüşü yığıp (biriktirip) de onları Allah yolunda infak etmeyenler (var ya) işte onları can yakan bir azabla müjdele.” Buyurmuştur.
Zekat veren kimsenin, dindar fakirleri seçmesi müstahaptir. Çünkü onlara verilecek zekat malın artmasını sağlar.
Peygamber (Sllallahu aleyhi ve selem):
-“Takvaya ermiş kimsenin yemeğini ye, senin yemeğini de ancak takvaya eren kimse yesin.” Buyurmuştur.
Çünkü dindar fakir, kendisine verilen parayı iyi yerlerde harcar, sen de ona para vermekle sevablı işlerinde ortak olmuş olursun.
Alimlerin biri, sofi olan fakirleri tercih ederek yalnız onlara ihsanda bulununca,
Kendisine;
-“Bütün fakirlere verseydin daha iyi olmaz mıydı?” diye sorulunca
Kendisi:
-“Hayır! Çünkü bunlar öyle bir taifedir ki bütün gayeleri Allah (c.c.) tır. Ben tutar da başkalarına da ihsan edersem, bu defa onların himmet ve gayeleri bölünüverir. Bir kimseye yalnız Allah (c.c.) ı düşünmek gayesini sağlayabilmem, benim için dünyadan başka gayesi olmayan kişiyle, bin lira vermekten daha iyidir.”
Kimya-yı Saadet (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Daima namazı dosdoğru kılan ve zekatını hakkiyla veren kullarından eylesin. Amin…
Fuad Yusufoğlu
Namaz ve Zekâtın Ciddi Önemi- 2
19 Temmuz 2008Sinne Dize mevki-i (Nusaybin)
Onun bu sözü, Cüneyd el Bağdadı (r.a.) ye anlatılınca, tasvib etti ve
Şöyle buyurdu:
-“İşte bu Allah (c.c.) velilerinden bir velidir. Uzun zamandan beri bu kadar güzel bir söz duymadım.”
Anlatıldığına göre, sonra bu adamın işi bozuldu, alışverişi bırakmak istedi. Cüneyd El Bağdadı (r.a.) bunu duyunca, ona bir miktar para göderip,
-“Al bunu sermaye yap, düzenini bozma. Çünkü ticaret senin gibisine zarar vermez.” Dedi.
Bu adam bakkallık yapardı, fakirlerden, satmış olduğu şeyle karşılık para almazdı…
İbnil- Mübarek (r.a.) da ehl-i ilmi tercih ederdi. Kendisine;
-“Bu zekatı daha şumülü bir şekilde dağıtsanız olmaz mı? Denildiğinde;
-“Ben Peygamberlik rütbesinden sonra, ülemânin rütbesinden daha büyük bir rütbe tanımam. Binaenaleyh, ehli ilimden birinin kalbı kendi maddî ihtiyaciyle meşgül olursa, kendisini ilme veremez, onların kendilerini ilme adamalarını sağlamak elbette ki çok daha iyi bir haraket olur.” Diye cevab verdi.
Zekât veya sadaka verirken, sakatları, bilhassa akrabayı gözetlemek de hem sıla-ı rahim, hem de sadaka sevabları vardır. Sıla-ı rahim’in İslamdeki yeri ve ecri muhakkak ki büyüktür.
Zekatı veya sadakayı gizli vermekte bir beis yoktur. Çünkü kişi, zekat vermek istediği kişiyi insanlar arasında çoğu zaman mahcup duruma sokmak istemez.
Allah(c.c.) Resulü (Sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuşlardır
-“Sadakanın gizlisi, Rabbının gazabını söndürür.”
Cenabbi Hakkın;
-“Ey İman edenler, sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle heder etmeyiniz.” El bakara suresi Ayet: 2/264
İyiliğin en büyük düşmanı ve âfâtı, başa kakmaktır. Kendisine iyilik yapılan kimsenin de, bu iyiliğe karşı şükranda bulunması gerekir.
Çünkü Hadisi şerifte;
-“İnsanlara şükranda bulunmayan, Allah (c.c.) a şükretmez.”
Maruf’un (iyiliğin) eli, nerede olursa olsun bir ganimettir. Onu ister nankör taşısın, isterse şükreden. Şükredenin şükrü karşılıksız kalmaz. Nankörün davranışı da Allah (c.c.) a gizli olmaz.
Mükaşefe-tül Kulub (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Zekatına hakkiyle riayet eden, Namazı dosdoğru kılan kullarından eylesin. Amin…
Fuad Yusufoğlu
Komşu hakkı
19 Temmuz 2008Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)
Şunu iyi bil ki;
İslam kardeşliğinden başka, komşunun diğer komşusu üzerinde bazı hakları da vardır.
Evet;
Müslüman komşunun istihkak ettiği şeyleri şöyle izah edebiliriz.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurmuşlardır;
-“Komşu üç kısımdır; komşu vardır ki bir hakkı vardır, komşu vardır ki iki hakka sahibtir, komşu vardır ki üç hakka sahibtir.”
-“Üç hakka sahib komşuya gelince; akrabalığı bulunan Müslüman komşudur. Onun hem komşuluk hakkı, hem İslâmlık hakkı hem de akrabalık hakkı vardır. İki hak sahibi olan komşuya gelince, sadece Müslüman komşudur ki, onun hem İslâmlık hem de komşuluk hakkı vardır.”
-“Tek hak sahibi olan komşuya gelince, müşrik olan komşudur ki onun sadece komşuluk hakkı vardır.”
Görmüyor musun, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve selem) müşrike bile komşuluk hakkı tanımıştır.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurmuşlardır;
-“Yanındaki komşuna iyi davran ki (gerçek) Müslüman olasın.”
Bir adam İbni Mesud (r.a.) ya gelerek komşusunun kendisine eziyet ettiğini şikayet etti. İbni Mesud (r.a.) ona şöyle dedi:
-“Eğer komşun senin yüzünden Allah(c.c.) a asi geliyorsa, sen de onun yüzünden Allah (c.c.) a itaat et.”
Şunu iyi bil ki;
Komşu hakkı yalnız ona eziyet etmekten kaçınmak değil, ondan gelen eziyete de katlanmaktır. Çünkü komşu komşusuna kötülük yapmadığında, bunda yerine getirilmesi gereken bir hakkı eda etmiş olamaz. (Zira O, zaten onun vazifesidir.) Sonra yalnız eziyete tahammül etmek de kafi gelmez. Ona ayrıca iyilikte bulunması da gerekir.
Çünkü fakir komşu kiyamet gününde zengin komşusunun yakasına yapışıp;
-“Ya Rabbi, sor şuna, kapısını yüzüme neden kapadı, niçin bana iyilikte bulunmadı?” diyecektir.
İbnil- Mukaffa (r.a.) a borç yüzünden evini satmak zorunda kalan bir komşusundan bahs edilince;
-“Alın şu parayı da ona verin (Borcunu ödesin) ve evi satmıyoruz desin.” Dedi.
Mücahid (r.a.) der ki;
-“Abdullah bin Ömer (r.a.) nın yanındaydım, kölesi bir koyun yüzüyordu. Ona komşumuz yahidi’ye ikramla başla.” Dedi.
Aynı sözü tekrarlayınca köle dayanamadı:
-“Niçin bu kadar tekrar ediyorsunuz bunu? Diye sorunca,
İbni Ömer (r.a.);
-“Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve selem) komşuyu bize o derece tavsiye etti ki, onu bize varis kılacağından korktuk.”
Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Komşu hakkına riayet eden kullarından eylesin. Amin…
Fuad Yusufoğlu
Mümin kimdir, münafık kimdir
19 Temmuz 2008Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Mü’min kimdir, Münafık kimdir?
Resulüllah (Sallallahu aleyhi ve selem) e soruldu;
-“Mü’min kimdir, münafık kimdir?”
Resulüllah (Sallallahu aleyhi vesellem) buyurdular;
-“Mü’min olanın gayesi, işi – gücü namaz ve oruçtur.”
-“Münafığın ise, gayesi hayvan gibi yemek, içmektir.”
-“Mü’min sadaka vermek ve afv-ü mağfiret taleb etmekle meşgüldür.”
-“Munafık ise hırsla dört bir yana saldırmakta ve uzun emeller
peşindedir.”
-“Mü’min ancak Allah (c.c.) a güvenir, Allah (c.c.) tan başka hiç bir kimseden bir şey istemez.”
-“Munafık ise, Allah (c.c.) tan başka herkesten ümit var olur.”
-“Mü’min dini uğruna malını mülkünü feda eder.”
-“Munafık ise mal ve mülk uğruna dinini feda eder.”
-“Mü’min ancak Allah (c.c.) tan korkar. Ondan başka kimseden korkmaz.”
-“Munafık ise, Allah (c.c.) korkmaz Allah (c.c.) tan başka herkesten korkar.”
-“Mü’min Allah (c.c.) güzel güzel ibadet eder. Ve ağlar.”
-“Münafık ise günahlar içinde yoğrulur ve güler.”
-“Mü’min yalnızlığı sever.”
-“Munafık toplum içine girmeyi sever.”
-“Mü’min islah etmeyi diler. Bozgunculuktan korkar.”
-“Münafık ise bozgunculuk yapar, bundan faydalanmayı umar.”
-“Mü’min dinde yasak olanları nehyeder, iyi olanları emreder.”
-“Münafık, kötülüğü emreder, iyiliği nehyeder.”
Kalblerin Keşfi (İmam-i Ğazali)
Allah-u Teala Hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Mü’min kullarının yüzü suyu hürmetine Günahlarımızı afv eylesin. Amin….
Fuad Yusufoğlu
Ruh’un bedene ünsiyeti
19 Temmuz 2008Ruh,
Adem (Aleyhis selâm) ın cesedine yerleştikten sonra zaman zaman Hak Teâlaya yakınlığını ve eski makamlarını hatırlayıp üzülürdü. Bu keder kafesini parçalayıp alışmış olduğu eski vatanına dönmek isterdi.
Onun için ruhu, çocuk avutur gibi kâh meleklerle beraber yaparlar, kâh bağlarda bostanlarda gezdirip oyalarlardı. Böylece eski vatanına olan iştiyakı biraz sâkin oldu.
Zaman zaman Hazreti Rabbil İzzetten selam getirirler ve çeşitli vaadlar ve türlü müjdeler verirlerdi. Böylece ruh, bu fani dünyada birkaç gün, âlemin kokuları ile diri kaldı.
Şeyh Verkanı (kuddise sirruh) Fatiha Suresinın şerhinde der ki;
-“Ruh, bu cisim ile hiç yakınlık peyda etmedi. Onu sevemedi. Çünkü aynı çinsten değildiler.
Biri Âlem-i emrden diğeri âlemi halktan idi. Lakin sonsuz kudret sahibi olan Allah-u Teala (c.c.) birbirine hiç benzemiyen, birbirinin zıddı olan ruh ve bedeni birbirine yaklaştırdı. Bu yaklaşma:
-“Âgah olun, Ruh da Emr de o Allah içindir..” kavliyle oldu.Ruh kuşu beden kafesine kendi isteğiyle girdi.
Tenbih:
Ruh güneşi, beden sarayına doğunca aza pencerelerinden bu güneşin ışıkları aksetmeye başladı. O kadar ki her aza bu nurları kendinden sandı.
Hepsi kendi güzelliğini ve kendi olgunluğunu söyleyip iftihat etmeye başladılar.
Göz:
-“Ben olmasam alemi kim görürdü.” Dedi.
Ayak;
-“Ben olmazsam nasıl ayakta durulurdu. Ve ne ile yürünürdü.” Dedi.
-“El tutması ile,
-“Kulak işitmesi ile,
-“Lisan konuşmasıyle,
-“Velhasıl her âzâ kendi özelliğini ileri sürüp övündüler.
O esnada ruh, bunların bu konuşmalarını işitip;
-“Eğer ben olmasaydım, hepiniz haraketsiz olur ve çürüyüp heba olurdunuz.” Dedi.
Ruh sözünü bitirir bitirmez gaybdan bir nida geldi;
-“Ey Ruh ve Can! Eğer Cânanın cemâlından sana nûr aksetmese, Celâl ve Cemâlım hakkı için sen de beden gibi hemen fani olurdun.”
Peygamberler Tarihi (Altıparmak)
Allah-u Teâla (c.c.) hazretleri bizleri ve sizleri son nefesimizde kelime-i şehadet ile ahrete intikal etmeyi nasib eylesin. Amin….
Fuad Yusufoğlu
Mevlid kandili
19 Temmuz 2008Resulüllah (a.s.v.) ın doğduğu ev…(ESKİ HALİ)
Resulüllah efendimiz (a.s.v.) ın doğduğu ev … (YENİ HALİ)
Mevlid Kandiliniz Mubarek olsun
Sevgili Yeğenlerim…
Mevlid kandiliniz kutlu Olsun. Allah-u Teâla Hazretleri (c.c.) bizlere ve sizlere Huzur, sıhhat ve afiyet getirmesini, niyaz ederim..
Sevgilerimle…
Fuad Yusufoğlu
<<< Kutlu doğum haftası hakkında yazı>>>
Kırk Hâdis : – (03) Allah kalblere bakar…
19 Temmuz 2008إ نَّ ا للَّهُ لاَ يَنْظُرُ إِ لَي صُوَ رِكُمْ وَأ مْوَ ا لِكُمْ و لَكِنْ يَنْظُرُ إِلَي قُلُو بِكُمْ
وَ أ عْمَا لِكُمْ
Meali;
Resullullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
-”Allah (c.c.) sizin ne dış görünüşünüze ne de mallarınıza bakar. O sadece sizin kalblerinize ve işlerinize bakar.”
Müslim, İbni Mace, Ahmed bin hambel (r.a.)
Cenne-tül Muaalle (Hadice ananmız -r.a.-burada metfündür)
انِّ الصِدّقَ يهدىِ اِلى الَبِرّ وَانً البٍرً يَهْدِى اٍلَىْ اخَنًةِ وَانً الًرجُلَ لَيصْدُقُ حَتَّي
يُكْتُبَ عِنْدَ اللَّهِ صِدَّ يَقًا وَإنَّ الْكَذِبَ يَهْدِي إلَي
الْفُجُرِ وَ إنَّ الْفُجُو رِ يَهْدِي إلَي النَّا رِ وَإنَّ الرَّ جُلَ لَيَكْذِ بُ
حَتَّي يَكْتَبَ عِندَ اللَّهِ كَذَّ ابً
Meali;
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştır:
-“Hiç şübhe yok ki doğruluk iyiliğe götürür. İyilik de cennete götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında Sıddıîk (doğru sözlü) diye yazılır. Yalancılık kötüye götürür. Kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında kezzâb (çok yalancı) diye yazılır.”
Buhari, Müslim (r.a.)
- Kırk Hadis:- (06) Muslüman kardeşliğin hukuku
19 Temmuz 2008Cenne-tül Mualle (Hazreti Hadice Annemiz burada)
لاَ تُماَرِأَخاَكَ وَلاَ تُماَزِ حْهُ وَلاَتَعِدْهُ مَوْعِدَةً فَتُخْلِفَهُ
Meali:
Resullullah(Sallallahu aleyhi ve sellem) Şöyle buyurmuştur:
(Mü’min) kardeşinle münakaşa etme, onun hoşuna gitmeyecek şakalar yapma ve ona yerine getirmeyeceğin bir söz verme.
Tirmizi (r.a.)