‘Tasavvuf’ olarak etiketlenmiş yazılar

Bor-e Gündük haci Latif bahçesi (Nusaybin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 5

Ebû Abdullah Kâdi;

-“Babamın şöyle anlattığını işittim; -”Bağdad’da bir tüccar arkadaşım vardı. Çok zengin idi. Bir gün baktım bütün malını mülkünü fâkirler dağıtmış, iyi bir Müslüman olmuştu.”

Bunun sebebini sorduğumda, bana şöyle anlattı.

-“Bir gün Bağdad’ın bir camisinde Cuma namazı kılmaya gittim. Namazı kıldıktan sonra gördüm ki, Bişr-i Hafi (r.a.) camiden çıktı.”

-“Acele acele bir yere gidiyordu. Ben kendi kendime, Zühd ve takva sahibi bir zât nereye böyle acele gidiyor diye.”

-“Merak ederek onu takib ettim. Gördüm ki, önce bir fırına gidip ekmek aldı, sonra kebab yapan bir yere gidip kebab aldı. Daha sonra helvacıdan helva aldı.”

-“Ben kendi kendime böyle bir zât’ın bunları alıp yiyeceğine kızdım. Fakat nasıl yiyeceğini merak ederek tâkibe devam ettim.”

-“Bir süre sonra bir köye vardı. Köyün camisine girdi. Baktım ki, Câmide yatalak bir hasta vardı. Bişr-i Hafi (r.a.) aldıklarını lokma lokma bu zâta yedirdi.”

-“Ben bu arada köyü merak edip, neresidir diye biraz dolaştım. Sonra hastanın yanına gittim. Bişr-i Hafi (r.a.) yi sorunca”

Bana ;

-“Bağdad’a gitti.” Dedi.

Ben;

-“Burası Bağdad’a ne kadar uzaklıktadır.”diye sordum.

Bana

-“40 fersahdır (240 km)” dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Gündük (Nusaybin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 6

Ben;

-“Burası Bağdad’a ne kadar uzaklıktadır.”diye sordum.

Bana

-“40 fersahdır (240 km)” dedi.

Ben bunu duyunca,

-”Benim bu yolu gidecek param yok. Burada kimseyi tanımam ve bu yolu yürüyemem.” Dedim

Hasta şahıs;

-“Bekle Bişr-i Hafi (r.a.) haftaya gelir.” Dedi.

Ertesi hafta;

-“Cuma günü tekrar geldi. Hastayı ayni şekilde tekrar doyurdu.”

Bişr-i Hafi (r.a.) giderken,

O hasta şahıs Bişr-i Hafi (r.a.) ye;

-“Bu adam Bağdad’dan senin arkadaşın, geçen hafta seninle beraber gelmiş. Bir hafta burada kaldı. ONU TEKRAR YERİNE GÖTÜR.” Dedi.

Bişri Haf-i (r.a.) bana;

-“Sen benimle niye buraya geldin?.” Dedi.

Ben;

-“Ben özür dileyerek hatamı söyledim ve af diledim.”

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Haydi kalk ve yürü.” Dedi.

Hemen kalktım;

-“Akşama kadar yürüdük.”

Akşam olmak üzere iken bana;

-“Sen Bağdad’ın hangi mahallesine oturursun?” dedi

Ben;

-“Falan mahallede otururum.” Deyince

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“O mahallenin yolu burasıdır. Git ve arkana bakma.” Dedi.

-“Bende ondan sonra tevbe ettim ve bir daha böyle işlere karışmadım.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Gündük (Haci Latif bahçesi) NUSAYBİN

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 7

Ebû Narsı et-Temmar şöyle anlatır.

Hacca gideceklerden biri, Bişr-i Hafi (r.a.) ye veda için geldi.

O’na;

-“Ben Hacca gidiyorum, bir emriniz var mı?” dedi.

Bişr-i Haf-i (r.a.);

-“Ne kadar harçlığın var? Diye sorunca,

Adam;

-“İki bin dirhem harçlığım var.” Diye cevab verdi.

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Hacca gitmekle zühdü mü, yoksa Ka’be’ye olan aşkın mı, yoksa Allah (c.c.) rızası mı kastediyorsun? Diye tekrar sorunca

Adam;

-“Allah (c.c.) rızasını kast ediyorum.” Dedi.

Bunun üzerine Bişr-i Hafi (r.a.);

-“O halde evinde dururken Allah’ın rızasını kazandıracak bir şey’i sana söylersem, yapar mısın? deyince,

Adam;

-“Evet. Yaparım.” Karşılığını verdi.

Bunun üserine Bişr-i Hafi (r.a.);

-“ O halde sen bu iki bin dirhemi borcunu ödeyemiyen bir fakire, yiyeceği olmayan bir yoksula, nüfusu kalbalık, geçimi dar olan bir aileye, yetimi sevindiren bir yetim bakıcısına ve bunlar gibi on kişiye yirmişer dirhem ve hatta istersen hepsini bunlardan birine ver.”

-“Zira müslümanı sevindirmek, düşkünlere el uzatmak, sıkıntıyı gidermek ve zayıflara yardım etmek, nafile olarak yapılan yüz hac’den daha sevebtır.”

-“Kalk da dediğim gibi yap. Şayet böyle yapmak istemiyorsan asıl kalbinde olanı bana söyle.” Dedi.

Veda’ ya gelen adam;

-“DOĞRUSU KALBİMDE HAC’CA GİTMEK TARAFI DAHA KUVVETLİDİR. dedi.

Bunun üzrine Bişr-i hafi (r.a.) gülümseyerek adama döndü ve;

-“Evet, şübheli şeylerden kazanıldığı takdirde, nefs, kendi arzularından birinin yerine getirilmesini ve Salih ameller yaptığını göstermek ister. Halbuki Allah-u Teâlâ, yalnız muttakilerin amelini kabul eder.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Dara harabeleri Su sarnıçı (Mardin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 8

Alimlerden ba’zıları Bişr-i Hafi (r.a.) hakkında şunları söylemişlerdir.

Abbas bin Dehkâm (r.a.) diyor ki;

-“Dünyaya geldiği gibi ölen tek insan bişr-i hafi dir. Dünyaya malsız geldi ve malsız gitti. Ölüm döşeğine yattığı sırada biri gelerek ondan bir şey istedi. Onun bir gömleği vardı. Onu da çıkardı, dilenciye verdi ve bir başka kimseden ödünç gömlek aldı ve o şekilde öldü. Yani ölünce bir gömleği bile yoktu. Gömleksiz geldi, gömleksiz gitti.

İbrahim Harbi (r.a.) şöyle der:

-“Ben üç büyük zat gördüm. Bu üç kişinin eşi benzeri yoktur,”

-“Birincisi Ahmet bin hanbel (r.a.) dir ki, anneler onun gibisini doğurmaktan aciz kalırlar.”

-“İkincisi bişr-i hafi (r.a.) dir ki, asrından eski devirlere kadar akıllı bir zattır.”

-”Üçüncüsü Ebu Ubeyd bin sellam (r.a.) ki, sanki o ilmi kendisinde toplamış bir dağ gibidir.”

Bişr-i hafi (r.a.) hiçbir Müslümana gıybette bulunmadı. Eğer onun aklı Bağdat halkına dağıtılsa, hepsi akıllı olurdu.

İmam-ı yafi-i (r.a.) buyurdu ki:

-“Bişr-i hafi helalden başka hiçbir şeye el uzatmamıştır. Haram olan bir şeyi yememiştir.”

Ebul Hüseyin el-hasan bin amr el- merzevi (r.a.) şöyle der:

-“Ben bir gün bişr-i hafi (r.a.) ın yanındayken, hadis ehli geldi. O, onlara şöyle buyurdu:

-“Size zahir olan şeyi görüyorum.”

Onlar da şöyle dediler:

-“Ey eba nasr ( bişri hafi ) bu ilimleri isteriz. Umulur ki, birgün fayda verir.”

Bişr-i hafi (r.a.) söyle buyurdu:

-“Sizin üzerinize zekat düştüğünü biliniz! Bir kimsenin 200 dirhemi olunca, 5 dirhem zekat vermesi gerekirse, sizde 200 hadisi şerifi öğrenince 5 hadisi şerif öğretiniz. Bundan sonra böyle yapınız.”

Bişr-i hafi (r.a) anlatır.

-“Rüyamda peygamber efendimiz (s.a.v..) gördüm. Bana,

“Ey bişr, Allah u Teala (c.c.) nın. Seni akranların arasında niçin yücelttiğini biliyor musun?” Buyurdu.

-“Bilmiyorum deyince,

“Sünnetime uyman, evliyaya hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen, eshabımı ve ahli beytimi sevmen, işte seni iyiler mertebesine bunlar eriştirdi.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Navale (Möjdank mevki-i) Nusaybin

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 9

Bişr-i Hafi (r.a.) şöyle anlatır;

-“Bağdad’da bir adam gördüm. Bin kırbaç yediği halde hiç sesini çıkarmadı. Sonra kendisini ceza evine götürdüler.

Peşini takib ettim ve;

-“ Niçin dövüldüğünü,” kendisinden sordum.

Kırbaç yiyen adam;

-“Aşık olduğu için dövüldüğünü söyledi.”

Ben;

-“Bu kadar dayak yediği halde neden ses çıkarmadığını sordum.”

Kırbaç yiyen adam;

-“Sevgilim bana bakıyordu.” Dedi.

Bunun üzerine kendisine.

-“Ya Allah-ü Teâlâ hazretleri (c.c.) ın seni devamlı gördüğünü idrak etseydin halın nice olurdu?” dediğimde

-“Hemen haykırarak yere düştü ve öldü.”

Bişr-i Hafi (r.a.) Yine şöyle anlatır;

-“Gençliğimde Abadan’a gitmiştim. Cüzamlı ve kör bir adamla karşılaştım. Sırtını tutmuş, karıncalar vucuduna üşüşmüş etini yiyiyorlardı.”

-“Başını kaldırdım, kucağıma aldım, ayılmasını ve kendisi ile konuşmamı bekledim.”

Ayıldığı vakit;

-“Benimle Rabbim arasına giren bu hoş adam kimdir? Rabbim beni parça parça yapsa, benim O’na ancak sevgim artar.” Dedi

Bundan sonra artık kul ile Allah arasında gördüğüm hiçbir hikmeti inkar etmedim. Niçin böyle oluyor demedim.”

Yine Bişr-i Hafi (r.a.) anlatır;

-“Bir gün evime girince bir zat ile karşılaştım.

-“Benden izinsiz, benim evime nasıl girersin, sen kimsin?” deyince

-“Ben kardeşin Hızırım.” Dedi.

Ben ona;

-“Bana dua et “ deyince

Hızır aleyhisselam;

-“Allah’ım! İbadette bulunmasını buna kolaylaştır.” Diye dua etti.

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Biraz daha dua et.” Dedim

Hızır Aleyhis-selam;

-“Allahım! İbadetinin gizli kalmasını buna nasib eyle.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Dara harabeleri (Mardin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 10

Feth bin Şuhruf (r.a.) anlatır;

-“Adamın biri elinde bıçak ile bir kadına musallat oldu. Güçlü olduğu için kimse adama engel olamiyordu.
Kadın çırpınıp duruyordu.”

Bu esnada Bişr-i Hafi (r.a.) oradan geçmekte idi. Adama iyice yaklaşıp bir şeyler söyledi. Adam birden yere düştü. Kadın kurtuldu.

Etrafındekiler adamın yanına gittiler. Gördüler ki adam zor nefes alıyordu.

-“Sana ne oldu ?” diye sorulunca

Adam;

-“Bilmiyorum, ihtiyar bir zat bana ‘Senin bu yaptığını Allah-u teâlâ görüyor.’ Deyince ayaklarımın bağı çözüldü ve gördüğünüz gibi yere düştüm.” Dedi

Adam şaşkın bakışlarla sordu;

-“Bu zat kimdir?” dedi

Oradakiler;

-“Bişr-i Hafi (r.a.) dır.” Dediler.

Bunun üzerine Adam;

-“EYVAH BEN ONU BİR DAHA NASIL GÖRECEĞİM.” Dedi ve kuvvetli bir sıtma hastalığına yakalanarak kısa bir zaman içinde öldü.

Bişr-i Hafi (r.a.), Esved binSalim’i (r.a.) yi, Mu’ruf-i Kerhi (r.a.) ye yolladı.

Esved bin Salim Ma’ruf-i kerhi (r.a.) ye;

-“Bişr-i Hafi (r.a.) seninle kardeşlik olmak istiyor. Bunu açıkça size söylemekten çekindiği için beni size gönderdi. Kendisini kardeşliğe kabul etmenizi diliyor, Fakat bazı şartları da vardır.”

O şartlar da;

-“Bu kardeşliğin duyulmaması ve karşılıklı ziyaret ve görüşme yapılmamasıdır; Zira o, fazla iltifatten hoşlanmaz.” Dedi.

Ma’ruf-i Kerhi (r.a.);

-“Fakat ben kardeş olduğum kimseden gece ve gündüz ayrılmak istemem.” Dedi ve Allah (c.c.) için sevginin faziletini anlatan bir çok hadis-i şerifler okudu.

Sonra;

-“Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve sellem) Hazreti Ali (r.a.) yi kendine kardeş yapmakla, onu ilimde kendisine ortak etti. En sevimli kzını ona verdi. Şimdi sen şahid ol, madenki seni gönderdi. Ben de onu Allah (c.c.) için kardeşliğe kabul ettim.”

-“O beni ziyarete gelmezse de, ben onu ziyarete giderim. Ona söyle sohbetlerde buluşalım. Halinden hiçbir şey’i benden saklamasın, her halini bana bildirsin.” Dedi

İbni Salim (r.a.), durumu Bişr-i Hafi (r.a.) ye anlatınca, razı oldu ve memnuniyetle kabul etti.

Bilal el-Havvas (r.a.) şöyle anlatır;

-“Bir gün “SİNA “ çölünde yürüryürdüm. Yanımda bir zat belirdi.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Dara harabeleri (mardin)

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 11

Bilal el-Havvas (r.a.) şöyle anlatır;

-“Bir gün “SİNA “ çölünde yürüryürdüm. Yanımda bir zat belirdi.”

Ona;

-“Kimsin? Deyince

-“Kardeşim Hızırım.” Dedi

Ben o’na;

-“Sana sual sormak istiyorum.” Deyince

Bana ;

-“Sor.” dedi.

Ben de;

-“İmam-i Şafi-i (r.a.) hakkında ne dersin? Diye sordum.

Hızır Aleyhis-selam bana;

-“Dünyadaki dört büyük alimden biridir.” Diye cevab verdi.

Ben;

-“Ahmed bin Hambel (r.a.) hakkında ne düşünürsün?” dedim.

Hızır Aleyhis-Selam;

-“Sıddık (doğru, samimi) bir zattır.” Dedi.

Ben;

-“Bişr-i Hafi (r.a.) hakkında ne söylersin?” deyince;

Hızır Aleyhis-selam;

-“Ondan sonra onun gibi bir zat gelmedi.” Dedi.

Bir gün Bişr-i Hafi (r.a.) nin eşyasını çaldılar. Ağlamağa başladı.

Fudeyl bin iyyad (r.a.);

-“Mal için ağlanır mı?” deyince

Bişr-i Hafi (r.a.);

-“Mal için değil hırsızın günah işlediğini, kıyamet gününde bunun azabını çekeceğini düşünüp ağlıyorum.” Dedi

Adamın biri Bişr-i Hafi (r.a.) ye gelip;

-“Bana vasiyet et.” Dedi.

Bişr-i Hafi (r.a.) ona;

-“Şöhretten sakın, helal lokma yemeğe gayret et.” Dedi.

Bişr-i Hafi (r.a.) bir gün kabristandan geçiyordu. Mezardakilerin, mezarları üzerinde bir şeyi paylaştıkları ona gösteridi;

-“Ya Rabbi! Bunların ne yaptıklarını bana bildir.” Dedi.

-“Git, kendilerine sor.” Diye bir ses duydu.

Gitti sordu;

-“Bir hafta önce bir kimse üç ihlas-i şerif okuyup bize gönderdi. O GÜNDEN BERİ ONUN SEVABINI TAKSİM ETMEĞE ÇALIŞIYORUZ, HENÜZ BİTEREMEDİK.” Dediler.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Dara harabeleri (zindan) MARDİN

Bişr-i Hafi (Radiyallah-u anh)- 12

Allah dostu olan Bişr-i Hafi (r.a.) den hikmetli sözler;

Bişr-i Hafi (r.a.) ya;

-“Tasavvuf nedir?” diye sorulunca;

Buyurdu ki;

-“Tasavvuf üç anlama gelir. İKİ MA’RİFET NURUNA ÂRİF OLMAK VE VER’A HALINI KAYIBETMEMEKTİR.”
-“İkincisi, dış görünüşünü bâtıl olan şey’lerden alıkoymaktır.”

-“Sonuncusu ise; kerametlerini gizlemektir.

Gene Bişr-i Hafi (r.a.) buyurdu ki;

-“Kötü insanlarla arkadaşlık yapmak, hayırlı insanlara su-i zanda (kötü düşünmek) bulunmaya sebep olur.”

-“Cimrinin yüzüne bakmak, insanın kalbını karartır.”

-“Sabır güzeldir, Bu ise insanlara şikayette bulunmamaktır.”

-“AKILLI KİMSE, HAYRI VE ŞERRİ BİLEN KİMSE DEĞİLDİR. Akıllı kimse hayrı gördüğünde ona tabi olan, şerri gördüğünde ondan kaçınan kimsedir.”

-“BİR KUL KUR’AN-İ KERİM HATMEDERSE, MELEKLER ONUN İKİ GÖZÜ ARASINI ÖPERLER.”

-“Ana ve babaların evlatlarına duaları, bir peygamberin ümmetine olan dua’sı gibidir.”

-“Makamların en yükseği, ölünceye kadar fakirliğe sabr etmektir.”

-“Kamil olan Allah yolcusu (Allahın veli kulu) ile sohbet etmek, Kur’an-i Kerim okuyan ile sohbet etmekten daha sevimlidir.”

İslam âlimleri ansiklopedisi.

Allah-u teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Bişr-i Hafi rahimahulalah’ı seven Salih kullarından eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Gündük (Nusaybin)

Fatıma-i Nişaburiyye (Radiyallahu anha)

Hatun evliyaların büyüklerinden olup, Horasanlıdır. Mekke-i Mükerreme’de otururdu. Bâyezid’-i Bistamı hazretlerin (r.a.) nın medh ve iltifatına mazhar olmuştur.

Zünnun-i Mısrı (r.a.) kendisine birçok mes’elelerde danışmıştır. 203 (Miladi. 818) senesinde Mekke-i Mükerreme’de vefat etmiştir.

Bayezid-i Bistami hazretleri (r.a.) onun hakkında der ki;

-“Ömrümde bir hatun tanıdım. O Fatima-i Nişaburiyye (Radiayallahu anha) dir. KENDİSİNE HERHANGİ BİR KONUDA HABER VERMEK İSTESEM, ONA ÂYÂN OLUR VE O ŞEYİ BANA BİLDİRİRDİ.”

Zünnun-i Mısrı (r.a.) ise onun için şunları söylemiştir;

-“Mekke-i Mükerreme’de bir hatun vardır. Adı Fatima-i Nüşaburiyye’dir. Bu veliye hanım, Kur’an-i kerim’in mâ’nâ ve esrarından öyle şeyler söylerdi ki, bana hayret verirdi.”

Bu Eyliyâ hâtun, Allah-u Teâlâ’ya öyle aşık ve Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) e öyle sevgi beslerdi ki, bir sohbet esnasında olanlardan bahsedilirken dayanamayıp vefat etti.

Fatıma-i Nişaburiyye (Radiyallahu anha) Buyurdu ki;

-“Allah-u Teâlâ’yı zikr ettiğin, andığın zaman, Allah-u Teâlâ’nın seni gördüğünü düşün ve zikre devam et.”

Yine Fatima-i Nişaburiyye (Radiayallah-u anha) buyurdu;

-“Sıdk ve takva sahibleri bu zamanda bir derya içindedirler. O deryanın dalgaları onlara çarpmaktadır. O derya içinde boğulmuşçasına Allah-u Teâlâ’ya “dua” ve feryad ederler. Kâdir-i mutlak olan Hak Teâlâ’dan saâdet ve necât taleb ederler. Kim, Allah-u Teâlâ’yı düşünerek amel ve ibadet yaparsa, o kimse ihlas sahibidir.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri bu Veliye Hatun olan Fatima-i Nişaburiyye hatırı için günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufığlu

Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)

Feth-i Musuli (Radiyallah-u anh);

Evliyanın büyüklerinden, Künyesi Ebu Muhammed olup, İsmi Feth bin Sa’id el-Musuli’dir. Bişr-i Hafi (r.a.) nın arkadaşıdır. Musul alimlerindendir.

Derecesi Bişr-i Hafi (r.a.) ile aynı idi. Bişr-i Hafi ‘den yedi yıl önce 220 (Miladi 835) yılında vefat etmiştir.

Haram ve şübhelilerden kaçması kuvvetli, nefsle mücadelesi çok idi. Devamlı hüzün ve Allah korkusu içine bulunurdu. Halktan kopup bir köşeye çekilmişti. Halktan devamlı kaçardı.

Hatta kendisini tanımasınlar diye, tüccarmış gibi yanında bir deste anahtar taşırdı. Her gittiği yerde bunları seccadenin önüne koyardı.

Bir Âlim ona;

-“Bu anahtarlarla heybet gösterme kapısına kilit vurmuş oluyorsun.” Dedi.

Evliyalardan birine;

-“Feth-i Musuli (r.a.) nin hiç ilmi var mı?” diye sorduklarında;

-“Dünyadan tamamiyle el-etek çekmiş olması, ona ilim olarak yeterlidir.” Dedi.

Bir gün Feth-i Musuli (r.a.) yi gözlerinden oluk gibi yaş akarken gördüler;

-“Ey Feth! Neden böyle ağliyorsun” dediklerinde;

Feth-i Musuli (r.a.);

-“Günahlarımı hatırladıkça, gözlerimden yaş akmakta, ağlamam ihlassız ve riya ile olmasın diye de böyle ağlamaktayım!” cevabını verdi.

Feth-i Musuli (r.a.) buyurdu ki;

-“Büyük evliyalardan otuzu ile sohbet ettim. Hepsi de bu yolun büyüklerinden idi. Hepsi -halk ile sohbetten- kaçın dediler. Ve hepsi -az yemeği- emir buyurdular.”

Feth-i Musuli (r.a.) bir gün Bişr-i Hafi (r.a.) nin evine misafir olarak gitti. Bişr-i Hafi (r.a.) talebelerinden birine bir miktar para vererek;

-“‘(İyi ve tatlı bir şeyler alıp gel)’” buyurdu.

Bişr-i Hafi (r.a.) o zamana kadar böyle şeyler aldırdığı görülmemişti. Beraberce talebenin getirdiklerini yediler. Feth-i Musuli (r.a.) giderken artan yemekleri aldı. Talebeleri bu duruma şaştılar.

Bişr-i Hafi (r.a.) Talebelerine şöyle dedi;

-“Feth-i Musuli (r.a.) bize, tevekkülü sağlam olana, gıda saklamanın zarar vermiyeceğini gösterdi.”

Bir gün Feth-i Musuli (r.a.) ye;

-“Sıdk nedir?” diye sorulunca;

İçinde demir bulunan bir ocağa elini sokup, kızgın bir demir parçasını çıkarıp elinde tuttu ve;

-“İşte sıdk budur.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) bizleri ve sizleri Evliyaların büyüklerinden olan Feth-i Musuli hazretlerinin yüzü suyu hürmetine Dünyada sıhhat, afiyet ve huzur içinde imanla ahrete intikal etneyi nasıb eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu