‘Tasavvuf’ olarak etiketlenmiş yazılar

Geliye Şam-e Ziyareti (Nusaybin)

Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 8

Bir gün Fudayl bin İyâd (r.a.) küçük çocuğunu kucağına aldı. Okşayıp bağrına bastı.

Çocuk dedi ki;

-“Babacığım beni seviyor musun?”

Fudayl (r.a.);

-“Evet.” Dedi.

Çocuk;

-“Peki Allah-u Teâlâ’yı seviyor musun?” dedi.

Hazreti Fudayl (r.a.);

-“Tabi seviyorum.” Dedi.

Çocuk;

-“Peki, kaç tane kalbin var?”dedi.

Fudayl (r.a.);

-“Bir tane.” Deyince

Çocuk dedi ki;

-“EY Babacığım! Bir kalbe iki sevgiyi nasıl sığdırabiliyorsun?”

Hazreti Fudayl (r.a.), küçük çocuğun bu derin manâlı sözleri, kendi kendine söylemediğini, Allah-u teâlâ’nın söyletdiğini anlayarak yavrusunu kucağından bırakarak eliyle başını dövmeye başladı. Ve bundan sonra her an Allah-u teâlâ ile meşgül olacağına söz verdi.

Oğluna da;

-“EY OĞULCUĞUM! SEN NE GÜZEL VA’İZSİN.” Deyip bağrına bastı.

Ve;

-“SENİ HAKİKİ SEVGİLİNİN İZNİ VE EMRİ İLE SEVİYORDUM.” Buyurdu.

Bir gün Arafat meydanında insanları seyrediyordu. Müslümanlar feryad ediyorlar, Allah-u Teâlâ’ya yalvarıp, inliyorlardı.

Bunları bir müddet seyrettikten sonra;

-“Sübhanallah! Şu kadar insan, Kerim olan bir zat’ın kapısına gitse, bu şekilde yalvararak bir danik (0,801 gr) Ya’ni çok az altın isteseler, o zat bu insanları ümidsiz ve eli boş geri çevirmez. YA RABBİ! SEN KERİM VE ĞAFFAR’SIN. BU İNSANLARIN HEPSİNİ AFETMEN, KERİM OLAN GANI OLAN BİR ZATIN BİR DÂNİK ALTIN VERMESİNDEN DAHA KOLAYDIR. YA RABBİ! SENİN İHSANLARIN O KADAR ÇOKTUR Kİ, BU İNSANLARIN HEPSİNİ AFFETSEN, SENİN İHSANINDAN HİÇBİR ŞEY EKSİLMEZ.” Dedi.

Fudayl Bin İyâd (r.a.) bunu söyledikten sonra, gaibten bir ses;

-“Ey Fudayl! Senin bu hüs-nü zannın hürmetine hepsini afvettim.” Diyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kasyan Ziyareti (Navale)

Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 9

Fudayl Bin İyâd Hazretleri (r.a.) nın Oğlu Ali (r.a.) Kur’an-i Kerim’den bir sureyi sonuna kadar okuyamaz ve dinliyemezdi. Biraz okuyunca ve dinleyince âyet-i kerimlerin te’siri ile düşüp bayılırdı. Sonuna kadar tahammül edemezdi.

Bir gün Fudayl bin İyâd Hazretleri (r.a.) ya bir kâr’ı (Kur’an kerim okuyan) geldi. Onu oğlunun yanına gönderdi.

Ve buyurdu ki;

-“Oğluma Kur’an-i Kerim oku. Dinlemekten çok hoşlanır. “Zilzal” ve “El-Karia” sûrelerini okuma, çünkü kıyamet sözünü dinlemeye tahammül edemez, takat getiremez.”

O kârı gitti. Kazarai El-Karia suresini okudu. Dördüncü ayet-i Kerime’ye gelince, Hazreti Fudayl (r.a.)

Oğlu Ali ( r.a.);

-“Allah!…” deyip düştü.

BAKTILAR Kİ RUHUNU TESLİM ETMİŞTİ.

Fudayl bin İyâd (r.a.) oğlu vefat edince TEBESSÜM etti. Halbuki OTUZ YILDIR HİÇ GÜLMEMİŞTİ.

Oradakiler

-“Ey Fudayl! Bu gün gülünecek gün müdür?” diye sordular.

Fudayl bin İyâd (r.a.) Bunlara cevab olarak buyurdu ki;

-“Ben şu anda, peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) ın de tatmış olduğu evladın ölümü acısını tatmış bulunuyorum. Anladım ki, Allah-u teâlâ evladımın ölümüne razıdır. Maden ki oğlumun ölümüne Allah-u teâlâ’nın rızası vardır. Ben de Allah-u teâlâ’nın rızasına razı oldum. Onun için güldüm.

Bir gün Fudayl Bin İyâd (r.a.) Mira dağlarında bir tepenin üzerinde bulunuyordu.

Buyurdu ki;

-“Allah-u teâlâ’nın evliyasından bir veli şu dağa;

-“Sallan dese, dağ derhal sallanır.”

Fudayl Bin İyâd (r.a.) böyle söyler söylemez, dağ sallanmaya başladı.

Hazreti Fudayl Bin İyâd (r.a.);

-“Sakin ol, ben bu sözümle seni kasdetmedim.” Dedi. Ve dağ sakinlaştı.

Bir gün oğlu birine bir altın verecekti. Vereceği altının nakşında bazı kirler vardı. Ve bunu temizlemek için altını ateşle kızdırdı. Ve bu kirleri temizledi.

Fudayl Bin İyâd (r.a.) bunu görünce Oğluma Buyurdu ki;

-“Ey Oğlum! Yaptığın işdeki bu dürüstlük senin için on nafilee hac sevabına bedeldir.”

Devam edecek…

<<<Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın bir başka yazısı>>>

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su Başı (Nusaybin)

Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 10

Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın iki kızı vardı. Vefatı yaklaşınca hanımına şöyle vasiyet etti.

-“Vefatımdan sonra iki kızımı al ve EBÛ KUBEYS TEPESİNE ÇIK. Ellerini açarak şöyle niyazda bulun; ‘YA RABBİ! FUDAYL BANA VASİYYETİNDE DEDİ Kİ;’ Ben hayatta iken bu iki emanete gücümün yettiği kadar baktım. Ama ben ölüp de kabre girdikten sonra bu emanetleri sana iâde ettim.”

Fuadyl bin İyâd (r.a.) vefat edip, defin işleri tamamladıktan sonra, hanımı vasiyeti yerine getirmek üzere bildirilen yere kızlarını götürdü ve bildirildiği gibi ‘dua’ edip çok ağladı.

Bu sırada Yemen Hükümdarı, yanında iki delikanlı oğlu ile beraber oradan geçiyordu. Hanımların ağlayıp sızladıklarını görünce yanlarına gidip;

-“Bu ne haldır?” diye sordu.

Fudayl bin İyâd (r.a.) hanımı hadiseyi anlatınca,

Yemen hükümdarı dedi ki;

-“Bu kızları, her biri için bin altın mehir ile oğullarıma nikahlıyalım.” Dedi.

Fudayl bin İyâd (r.a.) ın hanımı;

-“Razıyım.” Dedi. Kızların ve oğulların da rızası alındı. Hep beraber Yemen’e gittiler. İlleri gelenler toplandı ve nikahları kıyıldı, düğün yapıldı.

Fuadyl Bin İyâd (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;

-“İnsanlara merhamet etmeyene Allah-u Teâlâ merhamet etmez.”

-“Kim bir müslümanın ayıbını örterse, Allah-u Teâlâ da onun dünyada ve ahrette ayıbını örter. Kim bir Müslüman kardeşinin sıkıntısını giderip sevindirirse, Allah-u Teâlâ da onu dünya ve ahrette sevindirir. Allah-u Teâlâ; kul, Müslüman kardeşine yardım ettikçe onun yardımcısıdır.”

-“Kim aç bir müslümanı doyurursa Allah-u teâlâ da onu Cennet meyveleri ile doyurur.”

Fudayl Bin İyâd Hazretleri (r.a.) nın hikmetli ve ibret dolu güzel sözleri çoktur. Bunlardan bir kaçı şöyledir;

-“Duâ’mın kabul olacağını bilsem, yalnız devlet başkanı için duâ ederim. Çünkü, Devlet başkanı iyi olursa, şehirler ve insanlar kötülüklerden ve belâlerden emin olur.”

-“İnsanın, yanında bulunanlara tatlı tatlı sohbet etmesi, onlara güzel ahlak ile davranması, geceleri sabaha kadar ibadet ile, gündüzleri hep oruçlu geçirmesinden hayırlıdır.”

-“Beş şey BEDBAHTLIK alametidir;”

-“1-Kalb katılığı”
-“2-Ağlamamak.”
-“3-Utanmamak.”
-“4-Dünyaya fazla rağbet.”
-“5-Uzun emelli olmak.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-çağ nehri Girnavas mevki-i (Nusaybin)

Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 11

-“Allah-u Teâlâ’dan korkandan, her şey korkar olur. Allah-u Teâlâ’dan korkmayan, her şey’den korkar.”

-“Bir kimsenin kalbine Allah korkusu yerleşti mi, dilinde işe yaramaz bir söz bulunmaz. Bu korku dünya sevgisini ve arzusunu yakar, dünyaya rağbet etme halini gönülden dışarı atar.”

Fuadayl bin İyâd hazretleri (r.a.) na sormuşlar;

-“Neden Allah’tan korkanı göremiyoruz?”

Buyurmuştur ki;

-“Şayet siz Allah’tan korksaydınız, Allah’tan korkanı görürdünüz. KORKANI KORKANLARDAN BAŞKASI GÖREMEZ. Nitekim evladını kayıbeden anne, evladı ölen bir anne görmek ister. Ya’ni dertlinin halinden, dertli anlar. Derdi olmayanın, dertliyi nereden bilecek.”

-“Her şeyin bir zekatı vardır, aklın zekatı da uzun uzadiya hüzünlenmek (ve derin düşünmektir.) Bu yüzdendir ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın hüznü aralıksız ve kesintisizdi.”

-“Fasıkın yüzüne gülen bir kimse, Müslümanlığı tahrip etmek için çabalamıştır.”

-“Her kim bir binek veya yük hayvanına ‘lanet olsun’ derse, o hayvan (hal diliyle) der ki; “Amin, lakin yüce Allah’a hangimiz daha fazla ASİ ise, Lanet onun üzerine olsun.!”

Yahya Bin Muaz (r.a.) diyor ki;

-“Bu insanlar ne tuhatır! Aralarında bir Mü’min zengin olmuşsa onu överler, fakir düşmüşse onu HAKİR GÖRÜYORLAR.

Fudayl bin İyâd (r.a.) yanında bir adamdan sikayetla bahsettiler.

Dediler ki;

-“O zat, ağzına helva almaz!”

Fudayl Bin İyâd (r.a.) onlara dedi ki;

-“Helva yemeği bırakmak bir mürüvvet mi sanki? Siz onun akrabasını gözetip gözetmediğine, öfkesini yenip yenmediğine, komşularına, dul kalmış kadınlara ve yetimlere karşı nasıl davrandığınza bakınız. Din kardeşlerine ve arkadaşlarına karşı huy ve edebi nedir? İşte hükmünü verirken asıl bunlara dikkat edin!”

-“Üç şey kalbi öldürür; Bunlar;”

-“1-Çok yemek,”
-“2-Çok uyumak,”
-“3-Çok konuşmak.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kasyan göletinde balıklar (Nusaybin)

Ali bin Fudayl bin İyâd (Radiayallah-u anh);

Hadis âlimi. Künyesi, Ali bin Fudayl bin iyâd bin Mes’ûd bin Bişr-et-Temimi. Abbad bin Mansur (r.a.), Abdülaziz bin Ebi Revvad (r.a.), Leys bin Ebi Süleym (r.a.). Zeyd bin Bkir ve Muhammed bin Sevr es-San’ânı (r.a.) den ilim öğrenip rivayette bulundu.

Kendisinden, babası, İbn-i Uyeyna (r.a.), Ebû Bekir bin Iyaş (r.a.), Şihab bin Abbad (r.a.), EBÛ Süleyman ed-Darimi (r.a.), Ahmed bin Abdullah bin Yunus (r.a.) ve başkaları ilim öğrenip hadis-i şerif rivayet ettiler.

İmâm-i Nesâi (r.a.);

-“O sika (Hadis iliminde güvenilir bir zat’dır)” buyurdu.

Hatib el Bağdadi (r.a.) diyor ki;

-“Verâ’ı (şübhelilerden sakınması) çok idi.”

Birgün ağlıyordu. Babası Fudayl bin İyad (r.a.);

-“Yavrucuğum, niçin ağlıyorsun?” diye sordu.

Buyurdu ki;

-“Ey babacığım! Eğer, kıyamet günü bir araya gelemezsek, halimiz nice olur? Onun için ağlıyorum.”

Bunun üzerine Hazreti Fudayl bin iyad (r.a.) buyurdu ki;

-“Yavrucuğum Abdullah bin Mübarek (r.a.) buyuruyor ki; (-“Allah-u teâlâ için dünyadan kesilen kimsenin hali ne güzeldir.”

Ali bin Fudayl (r.a.) bu sözleri duyunca düşüp bayıldı.

Süfyan bin Uyeyne (r.a.) buyuruyor ki;

-“Fudayl bin İyad (r.a.) ve oğlu Ali bin İyad (r.a.) kadar Allah’dan korkması çok olan kimse görmedim.”

Fudayl bin İyad hazretleri (r.a.) buyuruyor ki;

-“Bir gün oğlum Ali’yi, evin avlusunda şöyle söylerken gördüm; (-“Ya Ali, ateşten kurtuluş ne zaman?”

Fudayl bin İyad (r.a.) buyuruyor ki;

-“Küfe’de bir keçimiz vardı. Birgün başkalarının arpalarından yemişti. Bundan sonra o keçinin sütünden içmedik.”

İbn-i Mübarek (r.a.) buyuruyor ki;

-“Zamanımızda insanların en üstünü, Fudayl (r.a.) ve oğlu Ali (r.a.)dir.”

Havf (Allah-u Teâlâ’nın azabından korkmak) ve Reca (Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden ümidli olmak) ve faziletleri hakkında anlatılan kıssalar çoktur.

Devam edecek…

<<Bakınız Fudayl bin iyad (r.a.)>>

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ali bin Fudayl bin İyâd (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bakisyan (Beylik) köyü Nusaybin

Ali bin Fudayl iyâd (Radiyallah-u anh)- 2

Bir gün Ali bin Fudayl iyâd (r.a.) bir kimsenin;

-“O gün insanlar, Âlemlerin Rabbi için (O’na hesab vermek için kabirlerinden) kalkacaklar.” Mutaffifin suresi- 6 ayet-i kerimesini okumakta olduğunu duydu.

Bunun tesiri ile bayıldı ve yere düştü.

Bir gün Ali bin Fudayl ağlıyordu;

-“Seni ağlatan nedir?” diye sorduklarında

Ali bin Fudayl (r.a.);

-“Bana zülm edene, yarın Allah-u Teâlâ’nın huzuruna çıkıp da, hiçbir sebep yokken niçin zülmettiği kendisine sorulunca, hiçbir cevap veremiyecek olan kimseye acıyorum da onun için ağlıyorum.” Buyurdu.

Hazreti Fudayl bin İyâd (r.a.) a, oğlu Ali (r.a.) nin;

-“Yalnız başıma öyle bir yerde olsam ki, ben insanları görsem, ama insanlar görmeseler.” Dediğini söylediler.

Hazreti Fudayl bin İyâd (r.a.);

-“Keşki, oğlum Ali (r.a.), sözünü tamamlasaydı ve deseydi ki; (-“Öyle bir yerde olsam ki, insanlar beni, bende insanları görmesem.” Buyurdu.

Ali bin Fudayl bin İyâd (r.a.) babasından bir müddet önce vefat etti.

Vefat etmesinin sebebi şu idi ki;

Ali bin Fudayl (r.a.), Kur’an-i Kerim’den bir sureyi sonuna kadar dinlemeye tahammül edemez düşüp bayılırdı.

Bir defasında birisi;

“EL-KÂRİA” Suresini okudu. Ali bin Fudayl (r.a.) bunu dinlerken düşüp bayıldı. Baktılar ki RUHUNU TESLİM ETMİŞ.

<<bakınız Fudayl bin İyâd (r.a.)>>

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ali bin Fudayl bin İyâd (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hasan keyf (Batman)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh);

Evliyanın büyüklerinden. Hazreti Hasan-i Basri (r.a.) nin talebesi ve Hazreti Dâvûd-i Tâ-i’nın hocasıdır. Künyesi Ebû Muhammed’dir 120 (M. 739) da vefat etti.

Habib-i Acemi hazretleri (r.a.), Hazreti Hasan-i Basri (r.a.), Hazreti ibn-i Şirin (r.a.), Hazreti Bekir bin Abdullah el-Müzeni (r.a.), Hazreti Ebi Temime el-Huceymi (r.a.) gibi büyüklerden Hadis-i Şerif rivayet etti.

Hazreti Süleyman et-Teymi (r.a.), Hazreti Hammad bin Seleme (r.a.), Mutemir bin Süleyman (r.a.), Osman bin Heysem (r.a.), gibi büyükler kendisinden hadis-i şerif rivayet ettiler.

Önceleri çok zengin idi. Faizle para verirdi. Bir gün hanımı yemek pişirip önüne koydu. Tam yemeği yiyeceği sırada,

Kapıya birisi geldi.

-“Allah rızası için bir sadaka.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.) bunun yüzüne kapıyı kapadı. O kimse Mahzun olarak gitti.

Habib-i Acemi (r.a.), geri sofraya geldiğinde kabın içindeki yemeğin kan halına dönmüş olduğunu gördü. O anda kalbinde bir değişiklik hisetti.

Yerinde duramadı.

Bir gün Cuma’ günü Hazreti Hasan-i Basri (r.a.) nin evinin yolunu tuttu. Yolda giderken, oyun oynayan çocuklar Habib-i Acemi (r.a.) yi görünce

Birbirlerine;

-KAÇIN! KAÇIN! FAİZ YİYEN HABİB GELİYOR. AYAĞINDAN KALKAN TOZ BİZE GELİR DE, BİZ DE ONUN GİBİ BEDBAHT OLURUZ!” dediler.

Çocukların bu sözleri kandisine çok ağır geldi.

Hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin meclisine gelip elini öptü. Allah-u Teâlâ’nın Sonsuz olan lütfu ve ihsanı ile TEVBE-İ NASUH eyledi.

Ve onun talebelerinden oldu.

Önceki yaptıklarına çok pişman oldu. Allah-u teâlâ’ya şöyle münâcatta bulundu;

-”Ya Rabbi! Ben çok günahkarım. Fakat senin mağfiretin sonsuzdur. Beni Afv et. Senin her şeye gücün yeter. Kudretin sonsuzdur. DİLEDİĞİNİ YAPARSIN. SEN ÖYLE BÜYÜKSÜN Kİ BENİM DERMANIM ANCAK SENDEDİR. BEN ANCAK SANA SIĞINIRIM. YA RABBİ! FERMANINA BOYUN EĞDİM VE SANA TESLİM OLDUM. BENİ AFVET.”

Oradan ayrılıp evine dönerken kendisine borcu olanlar onu görüp alacaklarını ister endişesiyle kaçmak istediler.

Bu durumu görünce;

-“Kaçmayın! Bu gün benim sizden kaçmam lazımdır.” Buyurdu.

Yolda giderken yine oyun oynayan çocukların yanından geçiyordu. Çocuklar kendisini görünce

Birbirlerine;

-KAÇIN! KAÇIN! TÖVBEKAR HABİB GELİYOR. ÜZERİNE BİZDEN TOZ BULAŞMASIN. ŞAYET TOZUMUZ ONA BULAŞIRSA CENABİ HAKKA ASİ OLURUZ.” Dediler.

Çocukların bu sözleri üzerine çok duygulandı, yüreği sızladı ve;

-“YA RABBİ! BİR TÖVBEMLE İSMİMİ İYİLERDEN EYLEDİN. Diye şükr etti.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Beşire mecido Girnavas mevk-i (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 2

Habib-i Acemi (r.a.) şehrin her tarafına tellallar çıkararak;

-“Her kimin Habib-i Acemi (r.a.) ye BORCU VARSA, BUNDAN VAZGEÇTİ. Aldığı faizleri de geri dağıtacaktır.” Diye ilan ettirdi.

Servetinin hepsini fakirlere dağıttı.

Günün birinde bir kimse geldi. Dağıtılacak malı kalmadığından, üzerindeki gömleği gelen kimseye verdi. Daha sonra Fırat nehrinin kenarında bir kulube yapıp orada ibadetle meşgül oldu.

Gündüz Hasan-i Basri (r.a.) nın sohbetinde bulunup, gece ibadet ederdi. Hasan-i Basri Hazretleri (r.a.) nin sözleri kalbine öyle te’sir ederdi ki, kendisinden geçmiş olarak dinlerdi.

Aradan bir müddet geçince, hanımı nafakalarının bittiğini, ev için erzak lazım olduğunu bildirdi.

Habib-i Acemi (r.a.) bir şey demeyip sustu.

Sabahlayın;

-“Çalışmaya gidiyorum.” Diyerek evden çıktı.

Camiy’e gidip ibadetle meşgül oldu. Akşam eve gelince hanımına;

-“Öyle bir zatın işinde çalışıyorum ki gayet CÖMERT’TİR. O zatın KEREMİNDEN UTANDIM da bir şey istemedim. On günde bir ücret vereceğini söyliyorlar. ON GÜN SABRET. On gün olunca kendisi verecektir.” Dedi.

Onuncu gün dolduktan sonra, öğle namazını kıldıktan sonra;

-“Bu akşam hatuna ne söyliyeceğim.” Diye düşünüyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su Başı (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 3

Tam bu sırada Habib-i Acemi (r.a.) nin hanesine beyaz elbiseli kimseler geldi. Birisinin sırtında un çuvalı, birisinin sırtında yüzülmüş koyun, birisinin sırtında, içinde yağ-bal baharat v.b. eşyaların bulunduğu bir tulum ve birisinin elinde, içinde 300 GÜMÜŞ bulunan bir kese vardı.

Habib-i Acemi (r.a.) nın kapısını çaldılar. Hatun kapıyı araladı. Gelen kimseler ellerindekini bıraktılar.

Ve;

-“Bunları efendinizin çalıştığı yerin sahibi gönderdi. Eğer Habib işini artırırsa biz de ücretini artırırız diye söyledi.” Dediler.

Ve gittiler.

Habib-i Acemi (r.a.), akşam olunca mahzun ve mahcub bir şekilde evine döndü. Daha eve girmeden, içeriden taze ekmek ve yemek kokuları geldi.

Hanımı kedilerini karşıladı ve şöyle dedi;

-“Efendi! Kime çalışıyorsan, hakikatten o çok iyi bir kimse imiş, İKRAM VE İHSAN SAHİBİ BİR ZATMIŞ. Bu gün öğle vaktinde şunları göndermiş. Ayrıca (-”Habib’e söyle, eğer işini artırırsa biz de ücretini artırırız.”) diye haber göndermiş.”

Bunun üzerine Habib (r.a.), Hayretle;

-“Allah! Allah!, on gün çalıştım. Bana bu ihsanlarda bulundu. Demek daha çok çalışırsam kimbilir neler verecek.” Dedi ve kendini tamamen Hak teâlâ’ya ibadete verdi.

İbadetini artırdı.

Böylece hem Allah-u Teâlâ’ya ibadet ederek, hem de Hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin kalblere te’sir eden sohbetleri ile yükselerek dua’sı makbul olan büyük zatlardan oldu.
Edebi ve anlayışı fevkalade olup, ilm-i siyâseti çok iyi bilirdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Meryakup kilisesinde kazı çalışmaları (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 4

Bir gün yaşlı bir kadıncağız ağlayarak geldi ve;

-“Bir oğlum vardı, kayıboldu. Epey zamandır haber yok. Ayrılığına tahammül edemiyorum. Oğlumu bana göndermesi için Allah-u teâlâ’ya dua ediniz.” Diye yalvardı.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Hiç paran var mı?” buyurdu.

Kadıncağız;

-“İki gümüşüm var.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“O parayı fakirlere ver.” Buyurdu.

O kadın paraları fakirlere verdi.

Habib-i Acar (r.a.);

-“Evinize gidin, çocuğunuz inşallah gelir.” Buyurdu.

Kadıncağız evine dönüp oğlunu eve gelmiş görünce, sevincinden ağladı ve Allah-u Teâlâ’ya şükr etti. Çocuğunu alıp Habib-i Acemi hazretleri (r.a.) nin yanına götürdü.

Habib (r.a.) çocuğa;

-“Nerede idin? Nasıl geldin? Anlat.” Buyurdu.

Çocuk;

-“Kirman ilinde idim. (Ey Rüzgar! Habib-i Acemi (r.a.) nin duası hürmetine ve iki gümüş akçenin bereketiyle bu çocuğu kendi evine bırak) diye bir ses duydum. Rüzgar beni aldı ve çabucak evimize getirdi.” Dedi.

Ne zaman yanında Kur’an-i Kerim okunsa inliyerek ağlardı.

-“Sen Acemli’sin. Farisi konuşursun. Arabi bilmediğin halde bu ağlaman hangi sebeptendir!” diye sorduklarında

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Evet! Lisanım Acemi’dir. Lakin Kalbim Arabi’dir.” Buyururdu.

Daha sonra Arabi lisanını öğrendi. Çok fasih (açık) olarak Arabi konuşurdu.

Kendisi Tevriye günü Basra’da, Arefe günü Arafat’ta görüldü.

Bir gün dervişlerden biri;

-“Hazreti Habib-i Acemi (r.a.), Acem olduğu halde Arabi bilmediği halde acaba bu çok yüksek mertebeye nasıl kavuştu?” diye kalbinden geçirdi.

O anda hafiften bir ses;

-“Evet O Acemi’dir Lakin Habib (sevgili) ve aşıktır.” Diyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu