‘Tasavvuf’ olarak etiketlenmiş yazılar

Barış parkı -Merkez- Nusaybin

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 5

Bir kâtil idâm edilmişti. O gece kendisini rü’yada gördüler. Değerli elbiseler giymiş olarak cennet bahçelerinde dolaşıyordu;

-“Sen bu hale nasıl kavuştun? Diye sordular.

Adam;

-“Ben İdam sehpasında iken, Habib-i Acem hazretleri (r.a.), oradan geçti ve göz ucuyla acıyarak bana baktı ve Allah-u Teâlâ’ya niyazda bulundu. İşte kavuştuğum bu ni’metler, o zatın bir nazarının hürmetine bana ihsan olundu.” Dedi.

İmâm-i Şafi-i (r.a.) ile İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.) oturuyorlardı. O sırada Habib-i Acem Hazretleri (r.a.) geldi.

İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Buna bir sual sorayım.” Dedi.

Hazreti İmâm-i Şafi-i (r.a.);

-“Bunlar hâl ehli, acaib kimselerdir. Pek sual sorulmaz.” Dedi

Hazreti İmâm-i Ahmed bin Hanbel (r.a.);

-“Soracağım.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.) gelince, İmâm-i Ahmed Bin Hanbel (r.a.);

-“Bir kimse beş vakit namazdan birini kaçırsa, ama hangisini kılmadığını bilmezse, ne yapmalıdır?” diye sordu.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Bu Allah-u Teâlâ’dan gafil olan bir kalbin işidir. O kimse kendine ceza olarak beş vaktin hepsini kaza etmelidir.” Buyurdu.

Her iki İmâm (Radiyallahu anhim) bu cevabdan hayrete düştüler.

Bir gün Meşhür Haccac’ın adamları, Hazreti Hasan-i Basri (r.a.) aradılar. Hasan-i Basri (r.a.) onlardan gizlenmek için Habib-i acemi (r.a.) nın Fırat nehri kıyısındaki kulübesine girdi.

Haccac’ın adamları gelip Habib-i acemi (r.a.) ye;

-“Ey Habib! Hasan-i Basri (r.a.) yi gürdün mü?”dediler.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Evet.” Dedi.

Haccac’ın adamları;

-“Nerede?” dediler.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“İşte bu kulübemdedir.” Dedi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Barış Parkı-Merkez-Nusaybin

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 6

Hemen içeri girdiler. Aradılar, fakat bulamadılar.

Dışarı çıkıp;

-“Bize yalan mı söyliyorsun? İçerde yok.” Dediler.

Habib-i acemi (r.a.);

-“O içerdedir, Siz o’nu göremiyorsanız bunda benim kabahatım nedir.” Dedi.

Tekrar içeri girip iyice aradılar. Lakin yine bulamayıp gittiler. Onlar gittikten sonra Hasan-i basri (r.a.) dışarı çıktı;

-“Ey Habib! Biliyorum ki, senin hürmet ve bereketin için Allah-u teâlâ beni onlara göstermedi. Ama niçin burada olduğumu söyledin?” diye sordu.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Ey Üstadim. Sizi görmemeleri benim himmetim ile değildir. Belki doğru konuştuğumuzdandır. Eğer yalan söyleseydim, sizi de bizi de götürürlerdi.” Dedi.

Hazreti Hasan-i Basri hazretleri (r.a.);

-“Ne yaptın da beni göremediler?” diye sordu.

Habib-i acemi (r.a.);

-“Âyet-el kürsi, Âmener-rasulü ve ihlas sürelerini okuyup (“Ya Rabbi! Üstadımı sana emanet ediyorum. Onu sen koru.”) dedim.” Dedi.

Hasan-i basri (r.a.) Buyuruyor ki;

-“Ben içerde iken, kaç defa elleri bana değdi, ama göremediler.”

Habib-i Acemi Hazretleri (r.a.) ne;

-“Allah-u teâlâ’nın rızası hangi şeydedir?” diye sordular

Habib-i Acemi hazretleri (r.a.);

-“İçinde nifak tozu bulunmayan kalbde.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Hazret Ali (r.a.) 12 inci torunun Zeynelabidin (r.a.) nın metfun olduğu yer.

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 7

Hasan-i Basri (r.a.) Dicle nehri kenarında gemi bekliyordu. O sırada Hazreti Habib-i Acemi (r.a.) oraya geldi

ve;

-“Ne bekliyorsunuz?” dedi.

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Gemiye bineceğim, onu bekliyorum.” Dedi.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Gemiye ne hacet, suyun üzerinden yürüyerek geçiniz.” Deyince

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Suyun üzerinde gitmeye sebap gemidir. Biz sebeplere yapışarak haraket ederiz. Onun için gemiyi bekliyeceğiz.”

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Siz yakın mertebesine ulaşmamışsınız.” Diyerek, su üzerinde yürüyerek karşıya geçti.

Derecesi, kendisinden çok büyük olan Hasan-i Basri (r.a.) ise;

-“Sen de İLM-ÜL YAKİN derecesine kavuşamamışsın.” Dedi ve geminin gelmesini bekledi.

Hazreti Habib-i Acemi (r.a.), bir gece elindeki iğneyi düşürdü. Çok karanlık idi. İçerisi birden aydınlanıverdi.

Hemen elleriyle yüzünü kapattı ve;

-“Hayır! Hayır! Biz düşürdüğümüz iğneyi çıra ile bulmaktan başka bir şey bilmeyiz. Fevkalâde hâller istemeyiz.” Buyurdu.

Habib-i Acemi (r.a.) nin evinde bir hizmetçi kadın vardı. 30 sene evinde bulunduğu halde, bir defa olsun hizmetçinin yüzünü tam olarak görmemişti.

BİR GÜN BİR HACET İÇİN ÇIKARKEN O HİZMETÇİYİ GÖRDÜ;

-“Ey mesture hanım! Bana hizmetçimi (cariyemi) çağırır mısın?” dedi.

Hizmetçi hanım;

-“Efendim sizin hizmetçiniz benim ve 30 senedir evinizdeyim. Beni nasıl bilmezsiniz?” dedi.

Habib-i Acemi (r.a.);

-“Ben ömrümde, Allah-u Teâlâ’dan başkasına nazar etme cesaretimi kendimde bulamadım ve seninle ilgilenemedim.” Buyurdu.

Habib-i Acemi (r.a.) her zaman Teâlâ’yı hatırlar, başka şey düşünmezdi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas (cin tepesi) tepesinden bir manzara (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 8

Horasanlı bir kimse, Basra’da yerleşmek için, Horasandaki evini 10.000 dirheme satıp, hanımı ile beraber Basra’ya geldi.

Hacca gidecekti. Basra’da bu 10.000 dirhemi kime emanet edebilirim? Diye sordu. Habib-i Acemi (r.a.) gösterdiler. Horasanlı zat Habib-i Acemi (r.a.) ye geldi.

Ve şöyle dedi;

-“Ben hanımımla beraber hacca gidiyorum. Bu 10.000 dirhem ile burada (Basra’da) bir ev almak istiyorum. Münasıp bir ev bulursanız, bu para ile alırsınız.”

Horasanlı böyle söyledikten sonra hanımı ile beraber Mekke’ye doğru yoluna devam etti.

Bu sırada Basra’da kıtlık meydana geldi. Habib-i Acemi (r.a.) dostlarıyla istişare edip, bu 10.00 dirhem’i gıda maddesi almaya ve muhtaçlara dağıtmaya karar verdi.

Ba’zıları dediler ki;

-“O kimse bu 10.000 dirhem’i, kendisine bir ev satın almanız için bırakmıştır.”

Habib-i Acemi (r.a.) Buyurdu ki;

-“Bu parayla aldığım gıda maddelerini tasadduk ederim sonra o kimse için, Aziz ve Celil olan Rabbim’den cennete bir köşk satın alırım. Eğer Horasanlı bu duruma razı olursa ne âl’â, ama razı olmazsa paralarını geri veririm.”

Böylece paraları muhtaç olanlara yiyecek te’min etmekte kullandı.

Nihayet Horasanlı zat Hac’dan dönüp Habib-i Acemi (r.a.) ya geldi;

-“Ben, onbin dirhemin sahibiyim O para ile ev almış iseniz onu istiyorum. Yok almamış iseniz bana paraları iâde ediniz ben kendim ev alayım.” Dedi.

Habib-i Acemi Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Sana öyle bir köşk satın aldım ki, bahçesinde ağaçlar, meyveler, nehirler bulunmaktadır.”

Horasanlı hanımının yanına döndü ve;

-“Habib-i Acemi (r.a.) bizim için, sultanlara mahsus azamette ve güzellikte bir ev satın almış.” Dedi.

İki-üç gün sonra Habib-i Acem-i (r.a.) nın yanına gelip evi sordu. Habib-i Acemi (r.a.) horasanlıya, Basra’lıların çektikleri yiyecek sıkıntılarını, insanlara hizmet etmenin faidelerini, buna mukabil cennet ni’metlerinin güzelliklerini münasip bir Lisanla anlattı.

Ve sonra Buyurdu ki;

-“Senin için Rabbim’den, cennette bir köşk satın aldım ki sofaları, nhirleri fevkalâdedir.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Mevsimlik çiçek

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 9

Ve sonra Buyurdu ki;

-“Senin için Rabbim’den, CENNETE BİR KÖŞK SATIN ALDIM Kİ SOFALARI, NEHİRLERİ FEVKALÂDEDİR.”

Horasanlı bunları dinletikten sonra, tekrar hanımın yanına döndü. Olanları anlattı. Her ikisi de bu duruma çok sevindiler.

Horasanlı adam Habib-i Acemi (r.a.) ın yanına gelip;

-“Bizim için SATIN ALDIĞINI KABUL ETTİK. LAKİN BİZE BUNUN SENEDİNİ DE YAZARSANIZ.” Dedi.

Hazreti Habib-i Acem-i (r.a.);

-“Peki.”buyurdu.

Ve bir Kâtip istedi.

ŞÖYLE YAZDIRDI..

-“BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM. BU, EBÛ MUHAMMED HABİB-İ ACEMİ’NİN, AZİZ VE CELİL OLAN RABBINDEN, ŞU HORASANLI İÇİN SATIN EV ALDIĞININ SENEDİDİR. HABİB-İ ACEMİ, BU KİMSE İÇİN RABBİNDEN ONBİN DİRHEME CENNET’TE ÖYLE BİR EV SATIN ALDI Kİ, O EVİN KÖŞKLERİ, NEHİRLERİ, AĞAÇLARI, SOFALARI VE DAHA NİCE GÜZEL SIFATLARI VARDIR. ALLAH-U TEÂLÂ BU GÜZEL EVİ BU HORASANLIYA VERECEK, BÖYLECE HABİB-İ ACEMİ’Yİ ONBİN DİRHEM BORCDAN KURTARACAKTIR.”

Horasanlı bu yazıyı alıp hanımının yanına döndü. Böylece Horasanlı kırk (40) gün daha yaşadı. Nihayet vefat ânı geldi.

Hanımına vasiyet etti;

-“Beni yıkayıp kefenliyenlere bu yazıyı ver, kefenime koysunlar.”

Horasanlı adam vefat edince, vasiyeti yerine getirildi, ve defn edildi.

Ertesi sabah bu horasanlı kimsenin kabrinin üstünde bir kağıt buldular.

Kağıtta bulunan yazılar parlıyordu.

VE ŞÖYLE YAZILIYDI;

-“EY EBÛ MUHAMMED HABİB-İ ACEMİ’NİN, ALLAH-U TEÂLÂ’DAN ŞU HORASANLI İÇİN ONBİN DİRHEME SATIN ALDIĞI KÖŞKÜN BERATIDIR. ŞÜBHESİZ Kİ ALLAH-U TEÂLÂ HORASANLIYA HABİB’İN ARZU ETTİĞİ KÖŞKÜ VERDİ. VE HABİB-İ ACEMİ’Yİ ONBİN DİRHEM BORÇTAN KURTARDI.”

Habib-i Acemi (r.a.) mektubu alınca, hem okuyor, hem öpüyor, hem ağlıyor, hemde dostlarının bulunduğu yere doğru yürüyordu.

Ve;

-“Bu Rabbimden bana berattır.” Diyordu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-çağ barajı (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 10

Hasan-i Basri hazretleri (r.a.), Habib-i Acemi hazretleri (r.a.) yi çok sever ve ona çok iltifat ederdi. Hatta bazen meclisinde Habib (r.a.) in sohbet etmesini söyler, Habib (r.a.) de emredildiği için sohbet ederdi.

Bazi kimseler bu durumu merak ederler;

-“Siz burada bulunduğunuz halde, O’nun sohbet etmesini istemenizin hikmeti nedir?” diye sual ederlerdi.

Hasan-i Basri Hazretleri (r.a.);

-“Habib, kalbinden konuşur ve konuştuğunu insanların kalbine yerleştirir.. ben onun için onu konuşturuyorum.” Buyururdu.

Habib-i acemi Hazretleri (r.a.), çok ibadet ederdi. Devamlı TEFEKKÜR HALİNDE İDİ. Ba’zan bu halde iken kendinden geçer ve öyle olurdu ki, yanındakiler uyuyor zanederlerdi.

Komşularından, İsmail bin Zekeriyya (r.a.) diyor ki;

-“Ben akşam olduğu zaman Habib (r.a.) in ağlamasını duyardım. Hal böyle devam edince, yoksa mali bir sıkıntıları mı vardır diye düşünüp evlerine sual ettim.”

Evinden;

-“O hep ölümü düşünür de onun için ağlar. Sabah olunca da artık (‘Ben akşama ulaşamam.’) der. AKŞAM OLUNCA DA (‘Ben sabaha ulaşamam.’) der. Onun için ağlar.” Dediler.

Hanımı Umrete (r.anha) da Saliha bir hanımefendi idi. Kendisi ile beraber ibadete devam ederdi. Ba’zan gece yarısı Habib (r.a.) i uyandırır, ibadet ederlerdi.

Habib-i acem (r.a.) Basra çarşısında ticaret yapar, kazandığını fakirlere verirdi. Bir defa sabit bin Elsem el-Benan (r.a.) sadakanın faziletini anlatıyordu. Habib-i acemi (r.a.) oraya geldi. Sohbetten sonra bir kese altın çıkarıp Sabit hazretleri (r.a.) ne verdi.

Ve;

-“Bunu fakirlere dağıtın.” Dedi.

Sabit (r.a.) çok memnun olup, dua etti. Habib-i Acemi (r.a.) az kâra kanâat eder, doğruluğu sebebiyle herkes tarafından sevilirdi.

Habib-i Acemi (r.a.) Allah-u teâlâ’dan nasıl korkmak lazım ise öyle korkardı. O’na nasıl ta’zim etmek lazım ise öyle Ta’zim ederdi.

Dünyada ve dünyada olan şeylerin hiç birisinde gözü yoktu. Hep Allah-u teâlâ’yı düşünür, dünya zevklerinden uzak dururdu.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ barajı (Nusaybin)

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 11

Ahret ticareti ile meşgül olurdu. Yanına ticaret ehli kimseler gelirdi. Onlara önce ticaretten, dünya işlerinden bahseder, sonra ahret bilgilerini anlatırdı. Böylece o kimseler çok istifade ederlerdi.

Bir gün bir kimse, Habib-i Acemi hazretleri (r.a.) ne gelip;

-“Sende üçyüz dirhem alacağım vardır.” Dedi

Habib-i acemi (r.a.);

-“Ben hatırlayamadım. Nerede, ne zaman borcum oldu?” buyurdu.

O Kimse;

-“Ben de bilmiyorum. Fakat benim sende üçyüz dirhem alacağım vardır.” Dedi.

Habib (r.a.) o kimseye;

-“Bu gün gidin de yarın gelin.” Buyurdu.

Gece olunca, abdest alıp iki rek’at namaz kıldı ve namazdan sonra şöyle dua etti;

-“Ya Rabbi! Eğer o kimse doğru söyliyorsa, borcumu ona ödememde bana yardım et. Şayet yalan söyliyorsa sen bilirsin.”

Sabah olunca o kimsenin bir tarafının felç olduğunu gördüler.

Habib (r.a.) o kimseye;

-“Sana ne oldu?” diye sordu.

O kimse;

-“Tevbe ettim, tevbe ettim. Ben sizden alacağım olmadığı halde üçyüz dirhem istedim. Bunun için bana bu hastalık geldi. Ben tevbe ettim.” Dedi.

Habib-i acemi (r.a.);

-“Peki niçin böyle yaptın?” buyurdu.

O kimse;

-“Kendi kendime dedim ki; (Habib Allah-u teâlâdan ve kullardan çok utanır. Ben bu parayı istersem bana verir.)” dedi.

Habib-i acemi (r.a.) merhametinin çokluğundan o kimseye acıdı ve;

-“Ya Rabbi! Doğru söyliyorsa ona şifa ihsan eyle.” Diye dua etti.

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.a.) o kimseye şifa verdi. Ve felç olmamış gibi ayağa kalktı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Aynı resim (yazın)  Çağ-çağ barajı

Aynı resim (Sonbahar) Çağ-Çağ barajı

Habib-i Acemi (Radiyallah-u anh)- 12

Bir kimsenin bir ayağında şiddetli ağrı vardı. Bir mecliste Habib-i Acemi hazretler (r.a.) ne bu durumu arz etti. Habib ona oturmasını söyledi.

Diğer kimseler kalkıp gittikten sonra ayağa kalkıp, o kimsenin şifa bulması için dua etti.

Ve;

-“Ya rabbi! Habib’in yüzünü KARA ÇIKARMA, şifa ihsan eyle.” Dedi.

O kimsenin ayağında hiç ağrı kalmadı. Diğer ayağından daha sağlam oldu.

Bir def’a kapılarına bir fakir geldi. O sırada hanımı, hamur yoğurmuştu. Ekmek pişirmek için komşudan ateş istemeye gitmişti.

Habib-i Acemi (r.a.) gelen fakira;

-“Hamuru al.” Buyurdu.

O fakir hamuru alıp gitti. Habib (r.a.) in hanımı gelip hamuru sorunca;

-“Hamuru ekmek yapmaya götürdüler.” Buyurdu.

Biraz sonra bir kimse bir sepet dolusu ekmek ve et getirdi. Habib-i Acemi  (r.a.) ın hanımı ekmek ve eti hazırladı.

Ve;

-“Hamurlar ne çabuk ekmek oldu?” diye hayretini bildirdi.

Hammad (r.a.), Habib-i Acemi (r.a.) hakkında, şâhid olduğu bir hadiseyi şöyle anlatıyor;

-“Bir kadın gelerek Habib-i Acemi (r.a.) ye dedi ki;”

(-“Hiç ekmeğimiz yok.” )

Habib (r.a.) de;

-“Aileniz kaç kişidir?” diye sordu.

Kadın söyledi. Sonra Habib (r.a.) kalktı abdest aldı. Huzur içinde namaz kıldı.

Namazı bitince;

-“Ya Rabbi! İnsanlar benim hakkımda hüsn-ü zan ediyorlar, güzel düşünüyorlar. Sen ise benim günahlarımı örtüyorsun. Beni insanların hüs-nü zanlarına layık eyle.” Diye dua etti.

Sonra namaz kıldığı hasır seccadeyi kaldırdığında orada elli dirhemin olduğunu gördüler. Elli dirhemi kadına verdi.

Ve bana;

-“Ey Hammad! (r.a.) Bu gördüğün şeyi ben hayatta iken kimseye söyleme.” Dedi.

Kıyamet günü Allah-u Teâlâ bana;

-“Ey Habib! Şeytanın vesvesinden uzak olarak, bir gün namaz kıldın mı? Bir gün oruç tuttun mu? Bir tesbih çektin mi?” diye sorarsa

Ben;

-“Evet Ya rabbi.” Demeye gücüm yetmez. Evet Ya Rabbi.” Demeye yüzüm olmaz. Böyle bir söz diyemem.”

Habib-i Acemi Hazretleri (r.a.) buyurdu ki;

-“Boş oturmayınız. Çünkü ÖLÜM PEŞİNİZDEDİR.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Habib-i Acemi hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Çağ-çağ Barajı (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh);

Tabiinin en büyüklerinden. Adı el-Hasan ibni Ebil-Hasan Yesar el Basri’dir. 21 (M.641) senesinde Medine’de doğdu. Bu sırada Hazreti Ömer (r.a.) halife idi. 110 (M.728) 88 yaşında iken bir Cuma’ günü Basra’da vefat etti.

Babası; Eshab-i Kiramdan Zeyd bin Sabit (r.a.) kölesi Ca’ferdir. Annesi, Peygamberimiz (Sallallahu alyehi ve selem) in hanımlarındanHazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) nin cariyesi idi.

Oğulları Hasan-i basri (r.a.) doğunca azâd edildikleri rivayet edilmektedir. Ümmü Seleme anamız (r.anha) ın evine gidip hizmetinde bulunan annesi, bu hizmetleri sırasında çocuğunu (Hasan-i Basri) da yanında götürüyordu.

Bir iş için dışarı çıkınca yalnız kalan küçük Hasan’ı Hazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) kucağına alarak bağrına basıp ona dua ediyor, hatta oyalamak için emzirdiği de oluyordu. Hazreti Ümmü Seleme anamız (r.anha) nin ihtiyar olduğu halde sütünün gelmesi ile, Hasan-i Basri (r.a.) o’nun sütünü emmiştir.

Böylece büyük bir berekete ve bu bereket sebebiyle de ni’metlere kavuşmuştur.

Medine’de bulunduğu sırada ilimde önemli bir unsur olan Arapçayı iyice öğrendi. Oniki On üç yaşlarında iken Kur’an-i Kerimi ezberledi. Birçok önemli hadiselere şâhid oldu.

Eshab-i Kiram (r.a.) ın büyüklerinden, Hazreti Osman bin Affan (r.a.) Hazreti Ali Eb-i Talib (r.a.),Hazreti Abdullah bin Abbas (r.a.) ve daha bir çok Eshab-i kiram (radiayallah-u anhüm) ile görüştü.

Görüştüğü Eshab’ın sayısı 120 veya 130 kişi civarındadır. Medine mescidinde Hazreti Osman (r.a.) ın hutbelerini dinledi.

Hasan-i Basri (r.a.) onbeş yaşından sonra medine’den Basra’ya gitti. Orada Eshab-i Kiram’dan İbn-i Abbas (r.a.), Enes Bin Mâlik (r.a.), Abdurrahman ibn-i Semura (r.a.), Semura ibn-i Cundeb (r.a.), iyad ibn-i Hımâr (r.a.), Ma’kıl ibn-i Yesar (r.a.) ve EL-Esvad İbn-i Seri (r.a.) gibi büyüklerin derslerine ve sohbetlerine devam etti.

Bundan sonra Abdurrahman ibn-i Semura (r.a.) komutasındaki orduyla Sicistan’a giden Hasan-i Basri (r.a.) ilmi çalışmalarının yanında fetih ordularına da katıldı.

Yine İbn-i Ziyad Horasana vali olunca onunla birlikte Horasan’a gitti. On sene kadar, süren faaliyetleri sırasında da bir çok sahaba-i Kiram (r.a.) la görüştü. onlardan ilim öğrendi. Ve rivayetlerde bulundu.

Daha sonra Basra’ya dönüp, orada bulunan Sahab-i’lerden ve tabiinin büyükleri (r.anhüm) den ders almaya devam etti. Böylece Eshab-i Kiram (r.a.) in Peygamberimiz Efendimiz (sallallahu alayehi ve selem) den naklen bildirdiği itikad, İman, Zahır ve Batın ilimlerini iyice öğrendi. Ve yetişti.

İlimde, Rivayetlerine çok başvurulan âlimlerden oldu. İlim aldığı kaynağın sağlamlığı ve Asr-i Saadete yakınlığı sebebiyle ilimde çok yüksek seviyeye ulaştıktan sonra fetva vermeye ve talebe yetiştirmeye başladı.

İlimdeki şöhreti, ahlakı, ders vermedeki üstünlüğü her tarafa yayıldı. Derslerine ve va’zlarına pek çok insan toplanırdı. Hatta sohbetlerinden istifade etmek için gelenlerle evi dolup taşardı.

O zamanın devlet adamları da ilminden istifade etmek için ona başvururlardı. Bir müddet Basra Kadılığı yaptı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

çağ-çağ barajı (Nusaybin)

Hasan-i Basri (Radiyallah-u anh)- 2

Yetiştirdiği talebeierinden ikiyüz altısının ismi kitaplara geçmiş olup, bunlardan altmış sekizinin hadis rivayetleri Kütüb-i sitte denilen meşhur hadis kitablarında yer almaktadır.

Talabelerinin en meşhurları;

Hasan-i Basri (r.a.) nin tefsirlerini nakleden talabelerinin başında gelen Katâde (r.a.), hadisteki rivayetlerini en iyi bilen Hişam ibn-i Hassan (r.a.), Hadis naklında “Hüccet” derecesine gelen Yunus bin Ubeyd (r.a.) “Basra gençlerinin seyidi” buyurduğu ve hadis’de ‘hüccet’ derecesine yükselen talabesi Eyyub İbn-i Ebû Temime (r.a.) gibi kıymetli âlimlerdir.

Eshab-i Kiram (r.anhüm) ın, Peygamber Efendimiz (Sallallahu alayhi ve selem) den bildirdiği din bilgilerini ve doğru inanış olan Ehl-i sünnet itikadını naklederek insanların hidayete kavuşmasına hizmet eden hasan-i Basri hazretleri (r.a.) nin konuşması, ilmi, vakarı, süküneti ve görünüşü Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) e çok benzerdi.

Tasavvuf hakkında söylediği sözler, diğer evliyadan işitilmezdi;

-“Bu ilmi kimden aldın?” diye soranlara

Hasan-i Basri (r.a.);

-“Eshab-i Kiramdan olan Hazreti Huzeyfet-ül Yemânı (r.a.) den aldım.” Dedi.

Soranlar;

-“O kimden aldı?” tekrar sorulunca;

Hasan-i Basri (r.a.) buyurdu ki;

-“Hazreti Huzeyfe (r.a.) bana dedi ki; (“Bu Resulullah Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) in bana bir ikramıdır. Çünkü herkes Resulullah (s.a.v.) a hayırdan sorarlar, ben ise şer’den sorardım. Çünkü, kötülükleri yapmağa korkar ve kötü şeylerden sakınırsam iyilikleri yapabileceğimi düşünürdüm.”)

Hayatının son yıllarında kendisinden faydalanmak için bir şeyler soranlara;

-“Size üç şey söyliyeceğim.” Buyurdu.

Ve şunları söyledi;

-“1-Size haram edilen şeylerden, insanların en çok sakınanı olunuz.”
-“2-Emredildiğiniz şeyleri de iyi şekilde amel etmeye çalışınız.”
-“3-Yapacağınız işler zararlı ve faydalı olmak üzere iki kısma ayrılır. SİZ FAYDALI OLANINA YÖNELEREK BU HUSUSTA KENDİNİZİ İYİ KONTROL EDİNİZ.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hasan-i Basri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu