‘Tasavvuf’ olarak etiketlenmiş yazılar

Girnavas Kış Manzarası (Nusyabin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 17

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) nın hastalığı ağırlaşınca tabib çağırdılar;

Tabib;

-“Bu zehir içimiştir. Ben bunun hayatı hakkında teminat veremem.” Dedi.

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“Sâde bana değil, zehir içmemiş olanların hayatı hakkında da teminat verme.” Buyurdu.

Tabib;

-“Zehir içtiğin farkında mısın?” Dedi.

Halife ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“Evet mideme inince anladım.” Buyurdu.

Tabib;

-“Tedaviye hemen başlıyalım.” Dedi.

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.);

-“Hayır. İlacı, kulağımın arkasında olsa uzanıp onu almam. Rabbime kavuşmam, benim için daha güzeldir.” Buyurdu.

Ölüm döşeğinde, bir ara ağlamağa başladı.

Kendisine;

-“Niçin ağlıyorsun. Allah-u Teâlâ’nın yardımı ile nice sünnetleri ihya ettin. Adaletin ise çok yüksek idi.” Dediler.

Halife Ömer bin Abdülaziz (r.a.) bunlara cevaben buyurdu ki;

-“Ben Allah-u Teâlâ’nın huzuruna bütün milletin hesabını vermek üzere çıkacak değil miyim? Herkese âdil olarak davranabildiğimden emin değilim. Yaptığım kusurlar da ayrı. Tabi ki ben bundan dolayı korkuyorum ve ağlıyorum.”

Bir ara;

-“Beni oturtun.” Buyurdu.

Oturttular.

-“Allahım! Ben o kimseyim ki bana emirlik verdin. Ben kusur ettim. Yanlış işleri yapmaktan beni nehyettin. Ben ise isyan ettim.” Diye üç defa söyledi.

Sonra da;

-“Lâ ilâhe illallah. İbadete layık olan ancak Allah-u Teâlâdır.” Dedi ve başını göklere çevirip dikkatla baktı

Ve;

-“BEN ÖYLE KİMSELERİ GÖRÜYORUM Kİ ONLAR NE İNSAN NE DE CİNDİR.” Dedi.

Ve biraz sonra rûhunu teslim etti.

101 senesinde Recep ayının sonuna beş gün kala ya’ni 9 şubat 720 de Şam yakınlarındaki Hunasi’den cenazesi alınıp, Humus yakınlarındeki Deyr es-Sim’an mevkiine defnedildi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas Şelalesi (KIŞ MANZARASI) Nusaybin

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 18

Ve;

-“BEN ÖYLE KİMSELERİ GÖRÜYORUM Kİ ONLAR NE İNSAN NE DE CİNDİR.” Dedi.

Ve biraz sonra rûhunu teslim etti.

101 senesinde Recep ayının sonuna beş gün kala ya’ni 9 şubat 720 de Şam yakınlarındaki Hunasi’den cenazesi alınıp, Humus yakınlarındeki Deyr es-Sim’an mevkiine defnedildi.

Vefatından önce şöyle vasiyet etti;

-“Ey Meymûn bin Mihran! Velid mezara konduğunda oradaydım. Yüzünü açıp baktım, yüzü simsiyahtı. Ben de mezara konduğum zaman yüzümü açık bakınız.”

Vefat edince vasiyeti gereği yüzünü açıp baktılar, YÜZÜ EN GENÇ GÜNLERİNDEN DAHA PARLAK, DAHA AYDINLIK İDİ.

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) beyaz, ince ve nâzik yüzlü, za’if, güzel sakallı, tatlı ve sevimli idi. Halife olmadan önce çok gürbüz iken, halifeliğinde çok zayıfladı.

Vefat edince zamanın âlimleri ta’ziyede bulunmak için hanımının yanına gittiler. Halifenin vefatiyle Müslümanların büyük kayba uğradığını ve bu sebeple üzüntülerinin çok fazla olduğunu bildirdiler.

Ve hanımına;

-“Ömer binAbdülaziz (r.a.) hakkında bize ma’lumat ver. Çünkü onu fazla tanıyan sizsiniz.” Dediler.

O mubarek hatun Fatima (r.a.) şöyle anlattı.;

-“O da sizin gibi ibadet ederdi. Lakin bir hususiyeti vardı ki, o da, Allah korkusunun çok fazla olması idi. Öyle ki, Allah korkusundan onun kadar titreyen birini daha görmedim. O her şeyini, insanlara hizmette harcadı. Halkın ihtiyaçlarını karşılamak, sıkıntılarını gidermek için bütün gün vazife başında kalırdı. Akşam olduğu halde, bazı kimselerin işleri bitmezse, gece de devam ederdi.”

-“Eve girince, kendini namazgahına atar, durmadan ağlardı. Gözleri şişerdi. Sonra baygın düşerdi. Her geceki hali buydu. Bir gece, halkın ihtiyaçlarını, işlerini bitirdi. Sonra kendi şahsı malından olan kandili istedi. Sonra iki rekat namaz kıldı. Namazdan sonra elini çenesine dayayıp tefekküre daldı. Göz yaşları yanaklarından akıyordu. Sabaha kadar bu şekilde ağladı. Şafak sökünce oruca niyet etti.”

Kendisine dedim ki;

-“Ey mü’minlerin emiri! Sizde bir hal var. SİZİ BU GECEKİ GİBİ HİÇ GÖRMEMİŞTİM.”

Bana cevab olarak dedi ki;

-“Ben düşünüyorum ki, bu milletin beyazına siyahına halife oldum. Fakir, garip, kanâatkar kendi halindeki biçareleri, muhtaçları, zorla tutulan esirleri, memleketin dört köşesindeki nice dertli ve kederlileri düşünmüyorum ve anlıyorum ki, Allah-u Teâlâ onların hepsinin hesabını benden soracak ve Muhammed aleyhis selam da onların lehine ve benim aleyhime şahidlik yapacak. Bu hâlde olan birinin sonunun ne olacağını düşünüyorum ve çok korkuyorum.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kaşe Akbe mevki-i (Midyat)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 19

Hazreti ömer bin Abdülaziz (r.a.) in vefatından sonra Halife Zeyd ibn-i Melik, Fatima binti Abdülmelik (r.a.) in Beyt-ül-mal’deki ziynet ve mücevherlerini iâde etmek isteyince;

Fatima (r.a.) O’na sadakatini şöyle ifade eder;

-“Vallahi kabul etmem. Ben Ömer’e sağlığında itâat edip de, vefatından sonra isyan etmem.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in vefatına bütün teb’ası üzüldü. Cenaza arkasında ağlayan bir rahibe sordular;

-“Bu kimse senin dininde değildi. Neden ağlıyorsun?”

Rahibin cevabı şu oldu;

-“BEN ŞUNUN İÇİN AĞLİYORUM; YERYÜZÜNDE BİR GÜNEŞ VARDI. ŞİMDİ BATTI…

Mus’ab bin A’yun (r.a.) anlatır;

-“Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) halife iken Kirman’da koyun güderdim. Koyunlar ile kurtlar birlikte dolaşırlardı. BİR GECE ANSIZIN KURTLAR KOYUNLARA SALDIRDI. İÇİMDEN; ‘ŞU ÂDİL HALİFE VEFAT ETMİŞ OLAMALI’ DEDİM.”

-“Araştırıldı;”

-“Hazreti ömer bin Abdülaziz (r.a.) ın o gece vefat ettiği anlaşıldı.”

VEFATINI CİNNİLER DE HABER VERDİ.

Yunus bin Ebû şebib (r.a.);

-“Ömer bin Abdülaziz (r.a.) halifeliğinden önce gördüm. Etli ve gürbüz bir kimse idi. Halife olduktan sonra da gördüm. Öyle zayıflamıştı ki uzaklardan kaburga kemiklerini saymak mümkün idi.”

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.), Ehl-i Beyt’e çok hürmet, izzet ve ikramda bulunduğundan, Hazreti Ali (r.a.) nin torunu Fatima binti Hüseyin (r.anha) buyurdu ki;

-“Ömer bin Abdülaziz (r.a.) kalsaydı biz bir şeye muhtaç olmazdık.”

Büyük evliye ve âlimlerden Süfyan-i Servi (r.a.) ve İmâm-i Şafi-i (r.a.) buyurdular;

-“HALİFELER BEŞTİR; EBU BEKİR (r.a.), ÖMER (r.a.), OSMAN (r.a.), ALİ (r.a.) İle ÖMER BİN ABDÜLAZİZ (r.a.) dir.”

Fıkıh âlimlerinden Meymun ibni Mihran (r.a.) buyurdu ki;

-“Âlimler, Ömer bin Abdülaziz (r.a.) ın yanında talabeydi.”

Hocası meşhur fıkıh âlimlerinden Mücahid (r.a.) buyurdu ki;

-“BİZ, ÖMER BİN ABDÜLAZİZ (r.a.) E ÖĞRETMEK İÇİN GELDİK. HALBUKİ DAİMA ONDAN ÖĞRENİR OLDUK.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kaşe Akbe Civarı (Midyat)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 20

Mâlik bin Dinâr (r.a.) buyurdu ki;

-“Dili dönen, zahidim deyip duruyor. Zahid, Ömer bin Abdülaziz (r.a.) gibi olur ki, dünya ayağına geldiği halde onu rededer.”

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.) den rivayet olunur ki;

Bir kimse;

-“Ya Rabbi! Bana, şeytanın insan vücudundeki yerini göster.” Diye yalvardı.

Ru’yasında bir insan cesedi gördü. O ceset öyle şefaf idi ki, insanın iç kısmı tamamen görünüyordu. Şeytanı o cesedin sol koltuğu üzerinde, omuz ile kulak arasında kurbağa şeklinde oturuyor gördü. İncecik bir hortumu vardı. Hortomu, o insanın kalbine sokmuş öylece VESVESE VERİYORDU. O insan Allah-u Teâlâ’yı hatırlayınca oradan uzaklaşıyordu.

Hazreti Ömer bin Abdülaziz (r.a.), Ka’be’nin fazileti ile alakalı olarak, Allah-u Teâlâ’nın Musa (a.s.) ya vahyini şöyle anlatıyor;

Musa Alayhi selam, Allah-u Teâlâ’ya;

-“Ya Rabbi! Hac, Ka’be nadir?” diye sordu.

Allah-u teâlâ buyurdu ki;

-“Bir beytimdir ki (evimdir ki) onu bütün beytlere tercih ettim. O HÜRMET EDİLEN BİR YERDİR. Halilim (Dostum) İbrahim (a.s.) onu öyle yaptı. Yer yüzünün her tarafından onu ziyarete gelirler. Aynen kölelerin, hizmetçilerin efendisine LEBBEYK (Emrine geldim) dediği gibi TEHLİL ederek, Telbiye okurlar.”

Musa Aleyhis selam sordu ki;

-“Ya rabbi! Onlara verilecek sevab nedir?”

Allah-u Teâlâ buyurdu ki;

-“Onları affedeceğim. Hatta onların komşuları ve yakınları için ŞEFATÇİ KILACAĞIM.”

Musa Aleyhis selam sordu;

-“Ya Rabbi! Onların içinde Hac yaparken harcadığı malı şüpheli olanlar ve kalbi temiz olmayanlar varsa onların durumu ne olacak?”

Bunun üzerine Allah-u teâlâ buyurdu ki;

-“Onların İYİLERİ HURMETİNE KÖTÜLERİNİ BAĞIŞLAYACAĞIM.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) bir gece namaz kıldı.

Namazda;

-“Boyunlarında demirden la’leler ve zincirler bulunduğu zaman, bu vaziyette sıcak suyun içinde sürüklenecekler, sonra ateşte yakılacaklar.” El-Mü’min suresi Ayet 71-72 Mealındeki ayet-i kerime’yi okudu. Namazdan sonra bu ayet-i kerime’yi tekrar tekrar okudu ve çok ağladı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Beyaz su başı (Nusaybin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 21

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) in insanlara rehber olan sözlerinden bazıları;

-“Öfkelenme ve hırstan korunmuş olan kurtulmuştur.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) akrabalarından birisine yazdığı bir mektubta şöyle demişti;

-“Eğer gece ve gündüzünde ölümü hatırlamadığı şiâr edinmek edinmek istersen fâni (geçici) olana rağbet etmeyip, baki (devamlı) olana yönel. Vesselam.”

Bir gün Ömer bin Abdülaziz (r.a.) cemâate hitaben şöyle konuştu;

-“Ey İnsanlar! Sizler, ölüm için hedefler durumundasınız. Ölüm sizden dilediğini seçer. Size yeni bir ni’met verildiği zaman, önceki ni’met orada sona erer. Ağıza bir lokma alınmasın, bir yudum su içilmesin ki, onunla beraber bir keder ve bir üzüntü olmasın. DÜN GEÇTİ. O , sizin hakkınızda iyi bir şahittir. BUGÜN MÜHİM BİR EMÂNETTİR. Onun kıymetini bilmek ve değerlendirmek lazımdır. YARIN, İÇİNDE HADİSELERLE BERABER GELMEKTEDİR. Sizi almak için gelen ölümün elinden kaçış nereye varacak.”

-“Sizler şu dünyada, eşyalarını BİNEKLERİNE YÜKLEMİŞ, YOLCULARSINIZ. Sizler şu dünyada SİZDEN ÖNCE GELENLERİN YERİNE GEÇTİNİZ. Fakat siz de yerinizi, SİZDEN SONRA GELENLERE VERECEKSİNİZ. Sizin aslınız ve DÜNYAYA GELMENİZE VESİLE OLANLAR KALMADI. Sizler; onlardan dünyaya gelen kimseler, nasıl baki (devamlı) kalabilirsiniz. SİZLER DE BU DÜNYADAN GÖÇECEKSİNİZ.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.), Şam’da bir minber üzerinde hutbe okudu. Allah-u Teâlâ’ya Hemd ve Senâdan sonra üç şey söyledi.

-“Ey İnsanlar! İçinizi, kalblerinizi düzeltirseniz, zahiriniz, dışınız da iyi olur. A’zalarınız, gözünüz, kulağınız, elleriniz, ayaklarınız, hayır işler, Allah-u teâlâ’nın beğendiği şeylerle meşgûl olur. Ahretiniz için Salih ameller işleyiniz. BÖYLECE DÜNYANIZI DA KORUMUŞ OLURSUNUZ. Âdem (a.s.) den itibaren, kendisine kadar, bütün dedeleri ölüp gitmiş olan kimse de bir gün ölecektir.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) başka birisine yazdığı mektubunda ise;

-“Şimdi, sana ALLAH-U TEÂLÂ’DAN KORKMAYI, Allah-u Teâlâ’nın sana ihsan ettiği şeylerle, AHİRETE HAZIRLANMAYI TAVSİYE EDERİM. Sen sanki ölümü tatmış, ölümden sonra olan şeyleri görür gibi amel yap. GÜNLER VE GECELER, SÜR’ATLE GİDİYORLAR. Ömür her gün noksanlaşıyor. Ecel ise yaklaşıyor. Kötü amellerimizden dolayı Allah-u Teâlâ’dan af ve mağfiret dileriz. Günahlarımızdan ve bu yüzden bize gazab etmesinden O’na sığınırız.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Girnavas tepesi (Nusaybin)

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 22

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) başka birisine ise mektubunda;

-“(Şöyle düşünün) Sanki kullar, Allah-u teâlâ’nın huzurundalar. Allah-u Teâlâ onlara yaptıkları amelleri haber veriyor. Kötülük yapanları, bu işlerinden dolayı cezalandırıyor. İyilik yapanları da mükafatlandırıyor. Öyleyse Allah-u Teâlâ’dan korkun.”

-“Allah-u teâlâ’nın verdiği iyilik ve ihsanlara karşı ŞÜKÜR VAZİFESİNİ YERİNE GETİRİN. Nİ’METLERE ŞÜKREDİN. Çünkü ni’metlere şükr etmek o ni’meti artırır. Kendisinden kaçmak mümkün olmıyan ve ne zaman geleceği belli olmıyan ÖLÜMÜ ÇOK HATIRLAYIN. KIYAMET GÜNÜNÜ VE O GÜNÜN ŞİDDET VE DEHŞETİNİ DE HATIRLAYIN. Bunları çok hatırlamak, dünyanın geçici ve aldatıcı güzellik ve lezzetlerine, aldanmaktan korur. DÜNYADA, KULLUK VAZİFESİ OLARAK EMREDİLDİĞİN İŞLERE DİKKAT ET. ONLARIN MUHASEBESİNİ YAP.”

Ömer bin Abdülaziz (r.a.) şöyle buyurdu;

-“Sizden öncekilerin kabul ettikleri bilgileri alınız. Onların söylediklerine mıhalif, zıt olanları almayın. Çünkü; ÖNCE GEÇEN BÜYÜKLER SİZDEN DAHA HAYIRLIDIR.”

Ömer bin Abdülaziz hazretleri (r.a.), veliahd Yezid bin Abdülmelik’e şöyle yazdı;

-“Bismillahırrahmanırrahim. Mü’minlerin emiri Ömer bin Abdülaziz’den, Yezid bin Abdülmalik’e. Sana selam eder ve sana kandisinden başka ilah olmayan Allah-u Teâlâ’ya hamdimi bildiririm. Ben hastayım. Ağrı ve sızıya tutuldum. Buna rağmen üzerime aldığım işlerden mes’ülüm. Allah-u teâlâ yarın beni bunlardan hesaba çekecek, orada yaptıklarımı gizliyemiyeceğim. Eğer Rabbim, benden razı olursa, ancak orada zelil ve hakir olmaktan kurtulurum. Eğer benden razı olmazsa, yazık bana. O zaman benim halim nasıl olur. Allah-u Teâlâ bizi, yüce rahmetiyle CEHENNEMDEN MUHAFAZA BUYURUP, RIZASINA KAVUŞTURSUN. Bu bakımdan sana Allah-u Teâlâ’dan korkmanı, haram kıldığı şeylerden sakınmayı tavsiye ederim. İNSANLAR HAKKINDA ALLAH-U TEÂLÂ’DAN KORK, ZULÜM VE HAKSIZLIKTAN UZAK DUR.”

-“En güzel söz Allah-u Teâlâ’ya Hamdetmek (Elhamdülillah demek) ve O’nu anmaktır. KİM CENNETİ SEVİYORSA, CEHENNEMDEN KAÇAR. Şimdi ecel gelmedeni, ameller sona ermeden, Allah-u Teâlâ insanları ve cinleri hesaba çekmek için huzuruna getirmeden önce, tövbeyi fırsat bilmeli ve af ve mağfirete kavuşmayı kazanç bilmelidir.”

-“Kıyamette, hesab gününde, mazeret kabûl edilmez. O ZAMAN GİZLİ ŞEYLER ORTAYA ÇIKARILIR. HERKES BAŞININ ÇARESİNİ ARAR. İnsanlar, amelleriyle gelirler. Herkesin amellerine göre durumu ayrı ayrıdır o gün dünyada, Allah-u Teâlâ ve Resûlünün (Sallallahu aleyhi ve selem) emirlerine uyup, yasaklarından uzak kalmış olanlara ne mutlu. Dünyada Allah-u Teâlâ’ya isyan ederek ahrette göçenlere o gün çok yazık. Onların o gün çok acınacak halleri var. Allah-u Teâlâ seni, zenginliklerle imtihan ederse, ONDA ORTA YOLU TUT. Onu Allah-u Teâlâ’nın rızasına uygun, yerlere sarfet, ondan fakirleri de faydalandır. Allah-u Teâlâ’nın emri olan zekatını ver. SAKIN ÖVÜNME. KENDİNİ BEĞENME, KENDİNİ BAŞKALRINDAN ÜSTÜN GÖRME.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Veysike (Çağ-çağ) deresi Nusaybin

Ömer bin Abdülaziz (Radiyallah-u anh)- 23

-“Ey insanlar! Allah’tan korkun. Çünkü Allah’tan korkmak (takva) her şeyin yerine geçer ve hiçbir şey onun yerine geçemez.

-“Bizden önce helak olanlar, hakkı engellemek ve zulüm yapmak yüzünden mahv oldular. Hak onlardan satın alınırdı ve zulümden korunmak için de fidye verilirdi.”

-“Şüphe halinde had cezalarının yerine getirmekten kaçının. Çünkü idarecilerin af ederek hataya düşmesi, zulüm ederek, ceza çektirerek hataya düşmesinden hayırlıdır.”

-“Müslümanlardan bir söz işittiğinde bir hayra yor, sakın şerre yorma”

Bir valisine yazdı:

-“Ellerini Müslümanların kanından, mideni malından, dilini ırzından uzak tut! Böyle yaparsan sana zeval yoktur.”

-“Namaz, senin yolun yarısına; oruç, tam Melik kapısına iletir. Sadaka ile Melik’in huzuruna çıkarır.”

-“Allah-u Teâlâ bir kuluna verdiği bir nimeti alıp da karşılığında sabrı nasib ederse, nimete mukabil verdiği o nimetin daha efaldir.

-“Ölümü çok hatırla. Eğer geçim rahatlığı içindeysen bu sana darlık, ürperti getirecek; geçim darlığı içindeysen genişilik, ferahlık kazandıracak.”

-“Siz seferdesiniz. Yüklerinizin bağlarını bu diyarın dışında bir yerde çözeceksiniz. Siz, üzerinden çağlar geçmiş bir kökün dallarısınız. Kökleri yok olup gitmiş bir dalın hayatından ne çıkar ki?”

-“Ey insanlar! Allah mahlukları yarattı ve onları uyuttu. Sonra onları uykularından uyandırıp, diriltecek. Her biri ya cennete, yada cehenneme sevk edilecek. Allah a yemin ederim ki, biz eğer bu hakikatı tasdik etmiş isek, buna uygun yaşamadığımız için ahmağız. Eğer bu gerçeği inkar eiyor isek, o takdirde hepimiz helaktayız.”

-“Her yolculuğun kendine has bir ağızı, hazırlığı vardır. Ahret yolculuğu için de takvayı azık edinin. Allah teâlâ’nın vereceği ni’metleri görmüş gibi sevenin ve vereceği cezayı, azabı da görmüş gibi korkunuz. TÛL-İ EMEL’E KAPILMAYIN, ZİRA TÛL-İ EMEL (Bitmeyen istek, hiç ölmiyecekmiş gibi dünyaya dalmak) KALBİNİZİ KATILAŞTIRIR. Düşmanınız olan dünyaya aldanmış nice insanlar gördük. Huzur ve saâdet, ancak Allah’ın azabından emin olanlar içindir. Neş’e ve sevinç de kıyametin zorluğunu anlatanlar içindir. KIYAMET GÜNÜ ZENGİN, FAKİR HERKESİN AMELİ MEYDANA ÇIKAR VE HESAB VERİRKEN ÖYLE BİR MÜŞKİLAT İLE KARŞILAŞIRSINIZ Kİ, EĞER YILDIZLAR BUNUNLA KARŞILAŞIRSA KARARIP DÖKÜLÜR, DAĞLAR DAYANMAZ ERİRDİ. Cennet ve Cehennemden başka bir yer bulunmadığını ve bunlardan birine mutlaka gideceğinizi de biliyorsunuz. O halde ona göre hazırlanın…”

-“Allah’tan korkun ve aşırı şakadan kaçının; ZIRA AŞIRI ŞAKA, KİN TUTMAĞA, KİN DE KÖTÜLÜKLERE SEBEP OLUR.”

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Ömer Bin Abdülaziz (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kalecik Köyü (Kelehi) civarı kış manzarası Nusaybin

Abdullah bin mübârek (Radiyallah-u anh);

Devrinin en büyük âlimlerinden. Horasan’da 181 (M. 796) da vefat etti. Babası türk, annesi Harzemlidir. Tebe-i tabiin’den olup, büyük âlim, şaşıranların yol göstericisi, dinin senedi, Hanefi mezhebinin reisi İmâm-i A’zam (r.a.) dan ilim tahsil etti.

Ayrıca zamanın meşhur âlimlerinin derslerine devam ederek hadis ve fıkıh ilimlerinde söz sahibi oldu. Kitabları, kerametleri ve yetiştirdiği talabeleri pek çoktur. Bu talabelerden birisi de mezheb reisi Ahmed bin Hambel (r.a.) dır.

Bir yıl ticaretle uğraşır, kazancının hepsini fakirlere dağıtırdı. İkinci yıl İslamiyeti yaymak için harplere giderdi. İlmi, fıkhı, edebi, zühdü, fesahatı ve vera’i çok idi.

Geceleri ibadet ile geçirirdi. Az konuşmayı kendine âdet edinmiş olup, emin ve sözleri hüccet (senet) idi. Kitablarında yirmi binden ziyade hadis-i şerif vardı. Duası makbul olanlardı.

Bir gün bir a’mâ gelip;

-“Bana dua buyurun da Allah-u Teâlâ gözlerime görme kuvveti versin.” Dedi.

Bunun üzerine Abdullah bin Mübârek (r.a.) Allah-u Teâlâ’ya yalvararak dua eyledi ve derhal a’mâ’nın gözleri eskisi gibi görmeye başladı.

Abdullah bin Mübarek hazretleri (r.a.) Tabiinden bazı kimselerle görüşmüştür. İmâmlardan da bir çoğunun zamanına yetişmiştir. Senelerce İmâm-i A’zam (r.a.) sohbetinde bulunmuş, çeşitli hocalardan fıkıh ve hadis-i şerif dersleri almıştır.

Din düşmanlarına karşı ve nefisle cihad edenlerin başında gelirdi. ÂLİMLERİN SULTANI ismini almıştır. İlim ve yiğitlikte zamanının bir tanesi idi. DİNİMİZİN BÜYÜKLERİNİ GÖRMÜŞ SOHBET ETMİŞ VE ONLARIN MAKBULÜ OLMUŞTUR.

Merv’de senelerce hadis ve fıkıh okuttu. Kötü huylu bir kimse, yanına gelir giderdi. Bu gelen kimse birgün bundan ayrıldı, gelmez oldu. Bunun ayrılmasına çok üzüldü.

Kendisine;

-“Niçin üzülüyorsun?” dediklerinde,

Abdullah bin Mübârek (r.a.);

-“O zavallı gitti. O kötü huylar kendinden ayrılmadı. ONUN BU HALİNE ÜZÜLÜYORUM. BİZİM YANIMIZDA BİR MÜDET DAHA KALSAYDI AHLAKI DÜZELEBİLİRDİ.”

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Mübârek (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Kalecik (kelehi) köyü civarı Nusaybin

Abdullah bin mübârek (Radiyallah-u anh)- 2

Takvası (haramlardan kaçması) çok fazla idi. Bir defasında yolda bir yerde konakladı. İyi bir atı vardı. Kendisi namazda iken atı başkasına ait otlaktan yedi. Namazı bitirince atı otlak sahibine hediye edip, yaya olarak yoluna devam etti.

Hakkında söylenenler;

İbn-i Hibban (r.a.);

-“O’nda kendi zamanında, ilim ehlinden hiç bir kimsede bir araya toplanmamış olan güzellikler vardır.”

İsmail İbn-i İyas (r.a.);

-Yeryüzünde Abdullah bin Mübarek gibisi yoktur. Allah-u Teâlâ yarattığı her güzel hasletten O’na da vermiştir.”

Abdullah bin Mübârek (r.a.) in talabelerinden el-Fedl İbn-i Musa (r.a.) ve Muhalled İbn-i Hüseyn (r.a.) ve başkaları bir araya geldiler;

-“Haydi İbn’ül-Mübârek (r.a.) in güzel sıfatlarını sayalım.” Dediler.

Sonra hepsi de;

-“O ilmi,edebi, fıkhı, nahvi, lügati, şiiri, fesahati, zühdü, vera’ı, insafı, gece kalkmayı, haccı, gazâyı, biniciliği, kahramanlığı ve faydasız konuşmayı terk etmeyi, arkadaşlarına muhalefet etmemeyi bir arada toplamıştır.” Dediler.

Abbas İbn-i Mus’ab (r.a.) da ilave ederek;

-“Hadis, fıkhı, Arapçayı, şecaati, ticareti, cömertlik ve yanlarında yokken, arkadaşlarına muhabbeti bir araya getirmiştir.” Demiştir.

Abdullah İbn-i Muhammed-Addafif (r.a.);

-“Ben İbn-ül Mübârek (r.a.) i dinledim. O BİZE GÖRE İNSANLARIN EN YÜCESİ VE ONLARIN İÇİNDE KENDİ ZAMANINDAKİ İHTİLAFLARI EN İYİ BİLENDİR.”

Şuayb İbn-i Harb (r.a.);

-“Abdullah İbn’ül-Mübârek (r.a.) le kim karşılaşırsa, şeref kazanır. Çünkü o, zamanındakilerin hepsinden üstün vasıflara sahib bir insandır.”

Süfyan-i Servi (r.a.);

-“Bütün ömründe, tek bir sene Abdullah bin Mübârek (r.a.) gibi olmayı arzu ederim. Maalesef, üç gün bile öylesine geçim yetmez.”

Yahya İbn-i Main (r.a.);

-“Abdullah bin Mübârek zeki, iyi tesbit edici, güvenilir (sika) hadisleri sahih olan bir âlimdir. Rivayet ettiği yazılı hadisleri yirmi veya yirmibir bindir.” Demişlerdir.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Mübârek (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Bor-e Beşire Mecido (Girnavas civarı)

Abdullah bin mübârek (Radiyallah-u anh)- 3

Birgün Abdullah bin Mübârek (r.a.), Şam’a gitmek üzere sefere çıktı. Giderken yolda ölmüş bir merkep gördü. Yanıbaşında ayakta bir fakir de ağlıyordu.

Abdullah bin Mübârek (r.a.) ona;

-“Niye ağlıyorsun?” diye sordu.

Fakir cevab olarak;

-“Ben fakir bir kimse olup, çoluk çocuk sahibiyim. Bu merkebi üçyüz dirheme almıştım. Bundan sonra ne yapacağımı düşünerek ağlıyorum!” dedi.

Abdullah Bin Mübârek (r.a.) şöyle buyurdu;

-“Sen bu merkebi sağ iken üçyüz dirheme almıştın. Şimdi ise bunu senden semeri ile beşyüz dirheme satın alıyorum.” Deyip beşyüz dirhemi sayarak eline verdi.

O gece fakir rü’yasında mahşeri gördü. Baktı ki, bahçeler, bağlar içerisinde bir merkep! Yullarını ve palanını altın ve mercanla süslemişler!

Yanı başında bir melek, şöyle nida ediyordu;

-“Kim buna binerse ona müjdeler olsun.”

Fakir bunu duyunca, meleğin yanına gelip der ki;

-“Bu benim ölen merkebimdir. Bunu bana verin!”

Melek;

-“Evet, bu senindi. Fakat ölüsüne sabır etmediğin için, şimdi başkasının oldu. Baksana, yular’ı üzerinde ne yazıyor?

Fakir yular’a bakınca bir de ne görsün;

-“Bu Abdullah bin Mübârek hazretlerinin bineğidir.” Yazılıydı.

Sonra fakir uykudan uyanıp, hıçkıra hıçkıra ağlamağa başladı.

Kendi kendine;

-“Bana yazıklar olsun bir hayvanın ölmesine bile sabredemedim.” Dedi.

Hemen beşyüz dirhemi alıp, doğruca Abdullah bin Mübârek hazretleri (r.a.) nin yanına gitti.

Parasını geri vermek istedi ve dedi ki;

-“Ben satıştan vazgeçtim.”

Abdullah bin Mübârek (r.a.);

-“Sen akşam gördüğün rü’ya üzerine geldin. Ben de vazgeçtim. Beşyüz dirhemi de Sana hediye ettim.” Buyurdu.

Devam edecek…

İslâm âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Abdullah bin Mübârek (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu