‘Tasavvuf’ olarak etiketlenmiş yazılar
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 7
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami-i külliyatının restore halı (Nusaybin)
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 7
Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;
-“Allah-ü teâlâ bir kulunun cehenneme gitmesini emretti. Cehennemin kenarına kadar gelip durunca,
O kul döndü ve;
( “Vallahi ya Rabbi! Benim senin hakkındaki zannım gerçekten iyi idi.”) dedi.
Bunun üzerine Allah-ü teâlâ (c.c.);
-“Onu geri çeviriniz. Muhakkak ki ben, kulumun beni zannına göreyim” buyurdu.
Yine bir Hadis-i kudside Allah-ü teâlâ şöyle buyurdu;
-“Kulum (ona merhamet eylemem, yardım etmem, muvaffak kılmam için) beni anarsa, ben onunla beraberim.”
Hadis-i şeriflerde;
-“Rabbini anan ile anmıyan kimsenin durumu, diri ile ölünün durumu gibidir.”
-“Kimi şiddetli sıkıntı zamanlarında Allah-ü teâlâ’nın duâsını kabul etmesi sevindirirse, genişlik zamnında çok duâ etsin.”
-“En faziletli zikir; Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki; -“Allah-ü teâlâ’yı zikirden daha üstün bir sadaka yoktur.”
-“Allah-ü teâlâ’nın yollarda dolaşan melekleri vardır.Bunlar, Allah-ü teâlâ’yı zikredenleri ararlar. Allah-ü teâlâ’yı zikreden (anan) bir topluluğu görünce, birbirlerine seslenirler. Geliniz, işte aradığınız (burada) derler. Onları, dünya semâsına kadar kanatları ile kuşatırlar.”
-“Allah-ü teâlâ’yı zikreden bir topluluk oturduğu zaman, melekler onları kuşatırlar. Onları rahmet bürür, Onalrın üzerine sekinet iner. Allah-ü teâlâ onları, indinde bulunanlar arasında zikreder.”
Mu’az bin Cebel (r.a.) şöyle rivayet etti.
-“Birgün,Ya Resulallah! Bana nasihat eyle.” Dedim.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) şöyle buyurdu;
-“Gücün yettiği kadar takvaya sarıl. Her taşın ve ağacın yanında Allah-ü teâlâ’yı an. Gizli olarak yaptığın kötülük için gizli, açıktan yaptığın kötülük için açıktan tövbe et.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 8
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami-i nin nkülliyatı restor halı (Nusaybin)
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 8
Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“Ademoğlunu, Allah-ü teâlâ’yı anmaktan daha çok, Allah-ü teâlâ’nın azabından kurtaran bir amel yoktur.” Buyurunca
Eshâb-i kiram (r.a.);
-“Allah yolunda cihad damı, Allah-ü teâlâ’nın azabından ondan daha kurtarıcı değildir” diye sordular.
Resululllah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);
-“Evet, Allah yolunda cihad da… Fakat parçalanıncaya kadar kılıç ile dinsizlere karşı cihad ederse müstesnâ.”
-“Ademoğlundan herkesin kalbinde iki mekân vardır. Birisinde melek, diğerinde şeytan vardır. Allah-ü teâlâ’yı andığı zaman, bu şeytanın hoşuna gitmez ve bir tarafa çekilir. O kimsenin kalbine bir şey yapamaz. Allah-ü teâlâ’yı anmadığı zaman gagasını onun kalbine koyar ve ona vesvese verir.”
-“Gâfil (alışveriş ile ve başka işlerle meşgül olmak suretiyle Allah-ü teâlâ’yı anmaktan uzak kalan) kimseler arasında Allah-ü teâlâ’yı ananlar, dinsizlerle muharebeden kaçan kimseler arasında sabredip muharebe eden kimseler mesâbesindedir.”
-“Bir kimse Allah-ü teâlâ’yı anmadan yürürse, üzerinde noksanlık olarak yürümüştür. Bir kimse Allah-ü teâlâ’yı anmadan yatağa girerse, üzerinde bir noksanlık olarak yatağına girmiştir.”
-“Bir dağ (diğer) bir dağa (o mahalda bilinen) ismi ile (hitabederek) –“Ey falan! Sana Allah-ü teâlâ’yı zikreden (anan) birisi uğradı mı?” diye seslenir. –“Evet uğradı” derse, (Soru soran dağ, arkadaşı olan dağa böyle birisinin uğrayıp, onun için böyle bir hayırlı halın hasıl olmasından) sevinir. (Hatta ona hasıl olan faidelerden, kendisine de birazcık ulaşmasını ümid eder. Böyle bir halin kendisinde hasıl olmamasından dolayı da üzülür.)”
-“Cennet ehl-i, sadece dünyada iken Allah-ü teâlâ’yı anmadan geçirdikleri vakitlerine hasret çekerler. (niçin Allah-ü teâlâ’yı anmadan o vakit geçirdik, diye) pişman olup, üzülürler.”
Duâ âdâbı;
Duâ âdâbında bir kısmı rükndür. Unlar; Ehl-i sünnet i’tikâdında ve ihlâs sahibi olmaktır. Bir kısmı, haramlardan sakınmak gibi şartlardır. Bunların dışında kalanların bir kısmı müstehablar ve mekruhlardır. Diğer bir kısmı da; yapılması, terkinden evlâ olanlardır.
Bu edebler ve şartlardan bazıları şunlardır.
1-Yemede, içmede giyimde ve kazançta haramdan sakınmak.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 9
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin cami-i nin restore edilirken Cami imamı tarafında yapılan çalışaların
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 9
2-Ihlâslı olmak.
3-Duâ’dan önce Salih amel yapmak,. Şiddetli sıkıntı zamanında yaptığı Salih ameli zikretmek.
4-Kirlerden ve pisliklerden temizlenmek.
5-Abdestli olmak ve kıblaya yönelmek.
6-Rüku’ ve secdeli namaz kılmak. (Burada murad, kılınan namazdan sonra yapılacak duâ’dır.)
7-İki dizlerüzerine oturmak..
8- Duâ’nın başında ve sonunda önce Allah-ü teâlâ’ya hamd edip, Resulullah (s.a.v.) a salevat okumak.
9-Ellerini açmak (yani avuçlarını yummamak.
10-İki elleri kaldırmak (Yani elleri dizlerden uzaklaştırıp, semâya doğru kaldırmak. Çünkü semâ, duânın kıblasıdır.)
11-Elleri omuz hizasına kadar kaldırmak.
12-Edep üzere olmak (Yani zahiren, batınan, söz ve fiille edeb üzere olmak)
13-Huşu’ üzere olmak. Denilir ki, huşu’ korku demektir. Zahir odur ki, huşu’dan murad, batının sükunudur. Batının sükün bulmasından, zahirin sükunu meydana gelir. Bunu şu hadis-i şerif teyid etmektwedir.
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) sakalları birbirine karışmış birisini görünce;
-“Kalbinde huşu olsa idi, a’zalarda da huşu olurdu.” Buyurdu.
Allah-ü teâlâ, Müminün suresinde ilk iki ayetinde meâlen;
-“Müminler muhakkak kurtulacaklardır. Onlar, namazları huşu’ ile kılanlardır.” Buyuryor.
14-Bütün a’zaları tezellül ve hudu’ üzere olmak yani bütün a’zaların hudü’( boyun eğme) ile beraber, sükün üzere ve hareketsiz olamsı.
15-Namazda duâ edenin, gözlerini semâya kaldırmaması.
16-Allah-ü teâlâ’ya, esma-i hünsası ve yüce sıatları ile duâ etmek. Allah-ü teâlÂ, kurân-i kerimdemeâlen;
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 10
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami-i avlusu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 10
-“En güzel isimler, Allah-ü teâlânındır. O halde Allah-ü teâlâ’ya bu isimlerle duâ edin. Allah-ü teâlâ’nın isimlerinde ilhad edenleri yani isimleri değiştirenleri terk edin. Onlar ahirette yaptıklarının cezasını çekeceklerdir.” Buyuruyor. (A’râf suresi ayet 180)
17-Duâda edebi sözlerle duâ yapmaya zorlanmamalıdır..
18-Nâme yaparak duâ etmemek.
19-Peeygamberleri (a.s.) ve salih kimseleri vesile ederek duâ etmek, Çünkü onlar, hem Allah-ü teâlâ’ya ve hem de kullarına karşı hakları en kâmil şekilde yerine getirmektir..
20-Duâ ederken sesi alçaltmak. Yani gizli olarak duâ etmekteir. Gizli duâ etmek, Allah-ü teâlâ’nın katında makbuldur.
Allah-ü teâlâ Kurân-i kerimde meâlen;
-“Rabbinizi, yalvararak, gizli ve sessiz çağırınız.” Buyuruyor (A’râf suresi ayet 21)
21-Duâ ederken, günahını itiraf etmek.
22-Duâ ederken Resulullah efendimiz (s.a.v.) den bildirilen sahih duaları tercih etmek. Çünkü Peygamberimiz (s.a.v.) den bildirilen duâlar, başka duâlâ’ra hacet bırakmamıştır.
23-Güzel ma’na ve maksadları veya Allah-ü teâlâ’ya senâyı ihtiva eden duâlarla duâ etmektir.
24-Duâ eden, önce kandisine, sonra ana-babaya ve diğer mi’minlere duâ etmelidir. Allah-ü teâlâ, İbrahim aleyhisselamin meâlen şöyle duâ ettiğini bildirdi.
-“Ey Rabbimiz! Hesap kurulacağı kıyamet günü, beni, ebeveynimi ve bütün mi’minleri bağışla.” (İbrahim suresi ayet 41) Nuh Aleyhis selam’ın duâsı, Kurân-i kerim’de meâlen şöyle bildirildi.
-“Ey Rabbim! Kafirlerden hiç kimseyi yer yüzünde bırakma.” (Nuh suresi ayet 28)
25-Eğer duâ eden imâm ise, yalnız kendisine duâ etmemelidir.
26-Allah-ü teâlâ’dan azimle istemektir.
27-İstekle duâ etmelidir.
28-Duâyı kalbden yapmalıdır. Duâ ederken kalbı hazır bulundurmalıdır. (Yani kalb başka düşüncelerden temizlemelidir.)
29-Allah-ü teâlâ’nın, duâsını kabul edeceğini ümid ederek duâ etmelidir..
30-Duâyı birkaç kere tekrar etmelidir. Duâyı en az üç kere tekrar etmelidir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 11
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami-i külliyatının rstore halı (Nusaybin)
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 11
31-Dinen uygun olmayan bir şey için duâ etmemelidir.
32-Tahaccur etmemeli. Yani, Allahım beni af ve mağfiret et. Benden başkasını af ve mağfiret etme veya Allahım falancayı af ve mağfiret etm dememelidir..
33-Bütün hacetlerini istemelidir.
34-Duâ eden ve dinleyen amin demelidir.
35-Duâ ettikten sonra ellerini yüzüne sürmelidir.
36-Duâ ederken acele etmemelidir.
En faziletli zikir, kur’an-i kerim okumaktır. Zikir, sadece tehlil, tesbih ve tekbirden ibaret değildir. Alah-ü teâlâ’nın beğendiği ve razı olduğu işleri yapan herkes zikretmiş olur.
Âlimler buyurdular ki;
-“Kul, Resulullah (s.a.v.) tan bildirilen zikirlere, sabah, akşam ve muhtelif hallerde ve vakitlerinde, gece veya gündüz devam ettiği zaman, Allah-ü teâlâ çokça alanlardan olur.”
Gece veya gündüz yahut bir namazın peşinden veya bunlardan başka zamanlarda zikir edenlerin (Allah-ü teâlâ’y ananların), mümkün olduğu kadar aynı vakitlerde zikr edip, ihmal etmemesi gerekir. Böylece, Allah-ü teâlâ’y anmayı adet haline getirmiş olur.
Duâ’nın kabul olduğu vakitler;
-“Duâ’nın, şu vakitlerde daha çok kabul olacağı ümid edilir. Kadir gecesi, Arafe günü, Ramazan ayında, Cuma gecesi, Cuma günü, gece yarısı, gecenin ikinci yarısında, gecenin ilk üçtebirinde, gecenin son üçtebirinde, seher vaktinde, Cuma saatında (Bu saatın vakti imâmın hutbede minbere oturması ile Cuma namazının edâ edilmesine kadar olan zamandır denilmiştir.
Bu vakit hakkında çeşitli rivayetler vardır.
İmâm-i Nevevi (r.a.) buyurdu ki;
-“Sahih ve doğru olan, Sahih-i Müslim’de Ebû Musa eı-Eş’ari (r.a.) den rivayet edilen hadis-i şerifte sabit olandır. Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;
-“(Duanın kabul olduğu vakit) İmâmın minberde oturmasından, selam vermesine kadar olan müddettir.”
Hülasa; duânın kabülünün ümid edildiği vakit tam belirli olmayıp, muhtelif vakitler arasında bulunmaktadır.
Ezan ile ikâmet arasında, Allah yolunda cihad için saf tutulduğu sırada, harb kızıştığı zaman, farz namazlardan sonra, secdelerde,
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 12
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami-i avlusu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 12
(Ebû Hüreyre (r.a.) den rivayet ettiği hadis-i şerifte, Resul-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;
-“Kulun Allah-ü teâlâ’ya en yakın olduğu vakit, secde ettiği vakittir. O halde secdede iken çok duâ ediniz.” Kur’an-i kerim okuduktan sonra (bilhassa hatim ettikten sonra)
Zemze suyu içildiğinde,
İbn-i Abbas (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şerifte, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;
-“Zemzem suyu ne için içildi ise, onun için olur. Eğer şifa bulmak için içersen, Allah-ü teâlâ sana şifa verir. Korunmak istiyerek onu içersen, Allah-ü teâlâ seni korur, Susuzluğunu gidermek için içersen, Allah-ü teâlâ senin susuzluğunu giderir.”
İbn-i Abbas (r.a.) Zemzem suyunu içerken;
-“Allahım senden fâideli ilim, bol rızık ve her hastalıktan şifa dilerim.” Derdi.
Meyyitin yanına gelindiği zaman,
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) buyurdu ki;
-“Hastaya veya meyyitin yanına gittiğiniz zaman hayır söyleyiniz. Çünkü melekler, sizin söylediklerinize amin derler.”
Horoz öttüğü vakit;
Ebû Hüreyre (r.a.) nin rivayet ettiği hadis-i şerifte;
-“Horoz sesini duyduğunuz zaman, Allah-ü teâlâ’nın fadlından isteğiniz. Şüphesiz horoz, meleği görmüştür. Merkep sesini işittiğinizde, Allah-ü teâlâ’ya sığınınız. Şüphesiz o, şeytanı görmüştür.” Buyuruldu.
Duâ’nın kabul olduğu yerler;
Bunlar şerefli yerlerdir. Hasen-i Basri (r.a.), Mekke-i mükerreme ehline gönderdiği mektupte, Mekke-i mükrreme’de duâ’nın kabul olduğu yerleri şöyle bildirdi;
1-Tavafta,
2-Multezemde (Hacer-i esved’in bulunduğu köşe ile Kâ’be-i muazzama’nın kapısı arasında
3-Mizab’ın altında (altın oluk)
4-Kâbe-i muazzama’da ve onun içinde,
5-Zemzem kuyusunun yanında otururken veya Zemzem suyunu içerken,
6-Safâ ve Merve’de,
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 13
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami bahçesi ile minaresi
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 13
7-Safâ ile Merve arasında,
8-Tavaf edip iki rekat tavaf namazı kıldıktan sonra, Mmakam-ı İbrahim (a.s.) in arkasında,
9-Arafe günü Arafat’ta,
10-Bayram gecesi güneş doğuncaya kadar Müzdelifede,
11-Minâ’da,
12-Şeytan taşlama anında.
Duâları kabul olanlar;
Duâları kabul olanlar şunlardır;
1-Çaresiz ve muhtaç olan,
2-Mazlumun duâsı,
3-Babanın duâsı,
Ebû Hüreyre (r.a.) nin rivayet ettiği hadis-i şerfite;
-“Üç duâ kabul olunur. Bunların kabul olmamasından şüphe yoktur. Bunlar; Babanın duâsı, yolcunun duâsı ve mazlumun duâ’sıdır.” Buyuruldu.
4-Âdaletli devlet reisinin duâsı,
Ebü Hureyre (r.a.) nin rivayet ettiği hadis-i şerifte;
-“Üç kimsenin duâsı red olunmaz. (1-Adaletli devlet reisinin duâsı, 2-İftar vakti oruçlunun duâsı, 3-Mazlumun duâsı),” buyuruldu.
5-Salih kimsenin duâsı,
6- İtâatkâr evlâdın ana-babasına duâsı,
7-Yolcunun duâsı,
8-İftar vakti oruçlunun duâsı,
9-Müslüman mü’min kardeşine gıyabında yaptığı duâ (Böyle bir duâ, riyadan uzak ve ihlasa daha yakındır.)
10-Başkasına zülmü kastederek veya akrabası ile alâkayı kesmeye götüren bir şey ile duâ edilmediği veya (Duâ ettim de kabul olmadı” demediği müddetçe, bir kimsenin yaptığı duâ kabul olur.”
İbn-i Cezeri (r.a.) “Mevlid” kitabında buyurdu ki;
-“Ebü Leheb rüyada görülüp, ne halde olduğu soruldukta, kabir azabı çekiyorum. Ancak, her sene, Rabi’ul-evvel ayının onikinci geceleri, azabım hafifliyor. İki parmağım arasından çıkan serin suyu emerek ferahliyorum.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 14
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami-i minaresi
İbn-i Cezeri (Radiyallah-u anhu) – 14
-”Bu gece Resulullah (s.a.v.) dünyaya gelince, Süveybe ismindeki cariyem bunu bana müjdelemişti. Ben de sevincimden bunu azâd etmiş ve ona süt annelik yapmasını emretmiştim. Bunun için bu gecelerde azabım hafifliyor.” Dedi.
-“Ayet-i kerime ile kötülenmiş olan Ebû Leheb gibi azgın bir kafirin azabı hafifleyince, O büyük peygamberin ümmetinden olan bir mü’min, bu gece sevinir, malını dağıtır, böylece Peygamber efendimiz (s.a.v.) e olan sevgisini gösterse, Allah-ü teâlâ ihsan ederek onu cennetine sokar.”
-“Üstadım fetvelerinde diyor ki;
-“Mevlid cemi’iyyeti yaparak, kur’an-i kerim ve mevlid-in Nebi okumak, sonra yiyecek ikram etmek, sonra dağılmak, sünneti hasenedir. Bunu yapana ve orada bulunanlara sevab verilir.”
Yine Hafız İbn-i Cezeri (r.a.), Beyheki (r.a.) den alarak diyor ki;
-“Resulullah (s.a.v.) a peygamber olduğu bildirildikten sonra, kendisi için akika kurbanı kesti. Halbuki, dünyaya geldiğinin yedinci günü, dedesi Abdulmuttalib’in, kendisi için akika kesmiş olduğunu biliyordu. Akikayı tekrar kesmek de caiz değildir. İkincisini, kendisinin âlemlere rahmet olarak yaratılmış olduğuna şükür olarak kestiği ve böyle yapmaları için, ümmetine örnek olmak istediği anlaşılmaktadır.”
-“Nitekim, ümmetini teşvik için, kendine salevat okuduğu çok görüldü. Bunun için, Müslümanların, mevlid gecelerinde toplanarak, mevlid kasidesi okumaları, tatlı şeyler yedirmeleri, hayrât ve hasenat yapmaları böylece o gecenin şükrünü yerine getirmeleri müstehab oldu. “Sünen-i İbn-i Mâce” şerhinde, haram, yasak şeyler karıştırmadan mevlid cem’iyyeti yapmanın sünnet-i hasene ve müstehab olduğu bildirildi.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
(Kaynaklar)
1-Mu’cem-ül-müellifin cild 11 sah.291
2-Şezerat-üz-zheb ciild 7 sah. 204, 206
3-Şakayık-ı Nu’maniyye tercümesi (Mecdi Efendi) sah. 59
4-Esmâ-ül-müellifin cild 2 sah 187, 188
5-Tam ilmihal Seâdet-i Ebediyyye sah. 401, 408, 1017
6-Kıyamet ve ahret sah. 289, 290
7-Keşf-üz-zünun sah;53,114,128,150,,152,,200,211,,277,,290,295,389,421,484,,520,,621,,699,743,,1105i, 1118, 1132, 1150, 1179, 1194, 1323,1497, 1617, 1699, 1799, 1803, 1859, 1910, 1952, 2028, 2042.
8-Miftah-üs-se’âde cild 1 sah. 88, 394, 399,. 2 sah. 55.Cild
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan İbn-i Çezeri (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu);
17 Temmuz 2012Zeynelâbidin Cami-i minaresi (Nusaybin)
Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu);
Tefsir, fıkıh, hadis ve lügât âlimi. İsmi Muhammed bin Yakub bin Muhammed bin İbrahim’dir. Künyesi, Ebu Tahir olup, lakabı Mecdüddin’dir. Firûz Âbâdi nisbetiyle meşhur olmuştur. Soyu, Hazret-i Ebû Bekr Sıddıka (r.a.) a kadar ulaşmaktadır. 729 (M. 1329) senesinde İran’ın Şiraz civarında bulunan Firûz Âbad’daki Kazarun kasabasında doğdu. 816 (M. 1414) senesinde yemen’de, Zebid Kadısı iken vefat etti. Oradaki Şeyh İsmail Cibriti (r.a.) nin türbesine defnedildi.
Çocukluğu, memleketi olan Firûz Âbâd’da geçen Firûz Âbâdi, yedi yaşındayken Kur’an-i kerimi ezberledi ve güzel yazı yazmayı öğrendi. Sekiz yaşına geldiği zaman Şirâz’a gidip, orada babasından ve Abdullah bin Mahmud bin Necm (r.a.) den lügat ilmini ve edebi ilimleri tahsil etti.
Daha sonra Vasıt’a giden Firûz Âbâdi (r.a.) orada da Ebu Abdullah Mahmud bin Yusuf el-Ensari (r.a.) den Sahihi Buhâri’yi ve Şihab Ahmed bin Ali ed-Divani’den kırâat-i aşureyi okudu.
Bağdad’da Tacüddin es-Sübki ve Serraç Ömer bin Ali el-Kazvini (r.anhüm) den çeşitli ilimleri okuyup öğrendi. Sagani’nin “Meşarih” ini Muhammed bin Aküli, Nasrullah bin Muhammed bin es-Seketi ve Bağdade kadısı ve Nizamiye medresesi müderrisi Şerefüddin Abdullah el-Bektaş’dan okudu.
Daha sonra Dimeşk’a giderek Takiyyüddin Sübki, İbn-ül-Habbaz, muahmmed bin İsmail bin el-Hamavi, Ahmed bin Abdürrahman el-Merdâvi, Ahmed bin Muzaffer en-Nablüsi (r.anhüm) gibi birçok zatların derslerini dinleyip, istifade etti.
Ba’lebek, Hama, Humus, Haleb ve Kudüs gibi yerleri gezip oralarda ilim meclislerinde bulundu. Kudüs’de; Alai, beyani, Takiyyüddin Kalkaşandi, Şems-üs-Suudi gibi âlimlerden ilim tahsil etti.
Kudüs’da on sene kadar kalıp, çeşitli medreselerde müderrislik yaptı. Onun şöhreti ve fazileti her tarafta duyuldu. Ondan ilim tahsil etmek üzere gelenler çoğaldı.
Süneni Tirmizi’yi; Necmüddin Ebu Muhammed el-Barizi’den dinledi. Fir’uz Âbâdi (r.a.), Sahih-i Müslim’i çok aramasına rağman elde edememişti. Şam’a uğradığında Sahih-i Müslim kitabını medresede gördü. Bir müddet emanet olarak vermesi için müderrisden kitabı istedi Tek nüsha olması sebebiyle dışarıya verilemiyeceğini belirten müderris, kitabı medresede mütâlaa edebileceğini söyledi.
Tam sekiz gün, sabahtan akşama kadar sekiz cild olan Sahih-i Müslim’i mütâlaa ederek hatmeden Firûz Âbâdi (r.a.) ye
Müderris;
-“Bir defa okmakla sadece bâb ve konularının öğrenebileceğini belirtti ve bunu ezberlemek gerekir.” Dedi.
Bunun üzerine Şeyh Mecdüddin Firûz Âbâdi, müderris’e;
-“Benimle meşgül olabilir misin?” dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) – 2
17 Temmuz 2012
Zeynelâbidin Cami-i mihrabının restore halı (Nusaybin)
Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) – 2
Müderris;
-“Memnüniyetle meşgül olacağını belirtti.
Firûz Âbâdi (r.a.);
-“O zaman kitabı açıp beni dinleyin, ezberliyebildiğimi okuyayım.” Dedi.
Müderris dinledi ve sekiz cildinin de ezberlenmiş olduğunu görünce şaşırıp;
-“Böyle bir zeka ve hafızanın karşısında durulmaz.” Dedi.
Daha sonra Mekke-i mükerreme’ye gidip, Ziya Halil-ül-Mâliki, Yafii, Takiyyüddin Harazı, Nüreddin el-Kastalanı gibi zatların derslerinde ve sohbet meclislerinde bulundu. Doğu ve batı memleketlerini, Rum ve Hind diyarlarını gezdi.
Genç yaşında ismi ve şöhreti bütün dünyaya yayıldı. Gezdiği yerlerde birçok âlim ve fâziletli kimselerle karşılaştı ve onlardan çok istifade etti.
Anadolu’ya gelip, Yıldırım Bâyezid ve Timur Hân ile tanışıp, onların iltifatlarına ve ikramlarına kavuştu. Tebriz Sultanı Şah Mensur bin Şucâ, Mısır Sultanı Eşref, Bağdad Sultanı İbn-i Üveys, Firûz Âbâdı (r.a.) yi davet etmişler, onunla sohbetlerde bulunmuş ve birçok iltifatlarda bulunmuşlardır.
Hac için defalarca Mekke-i mükerreme’ye gitti. Bir defasında 796 (M. 1394) senesinde Yemen’e gitti. Sultan Şeyh Melik Eşref İsmail, bu büyük âlimi sarayına davet etti. Ona çok ikram ve iltifatta bulundu. Ona hadiyeler ihsan etti. Kızıyla evlendirdi. Böylece Firûz Âbâdi (r.a.) yirmi sene Yemen’de kaldı. Melik Eşref İsmail’in himayesinde ilim yaymaya devam etti. Birçok eserler yazıp, Melik Eşref İsmail’e bir tabak üzerinde takdim ederdi. Sultan, o tabağı altınlarla doldurarak iltifatta bulunurdu. Yemen kadisi Cemâlüddin er-Rumi vefat ettikten sonra onu Zebid kadılığına tayın etti.
Yemen’de bulunduğu sırada da, hac ibadeti için defalarca Mekke-i mükerreme’ye gitti. Medine-i münevvere’de mücavir olarak kaldı. Taif ve başka beldeleri gezip, oradaki âlimlerle ve faziletli kimselerle sohbetlerinde bulundu.
Yemen Emiri Eşrerf İsmail, her sene Ravda-i mutahhara’ya, Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e selam ve ta’zimin tebiliği için bir kişi gönderir idi. Bu kişiye “Berid” ismi verilirdi. Şeyh Mecdüddin, Firûz Âbâdi hacca niyet edince, “Beridlik” vazifesinin kendisine verilmesini isteyen şu mektubu Emir Eşref İsmail’e yazdı.
-“Gelmiş geçmiş halifelerin adetlerinden biri de, selamlarının Peygamberlerin efendisi Hazret-i Muhammed efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) e tebliğ etmek üzere hac mevsiminde bir “Berid” göndermektedir. Bu yıl o “Berid” ben olmak istiyorum. Allah-ü teâlâ beni size feda kılsın, bu isteğimi kabul buyurun. Çünkü ben, bu şerefli hizmetten başka ne bir şey istiyor, ne de arzu ediyorum.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Fıkıh âlimi veli olan Firûz Âbâdi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu