‘Tebe-i Tabiin’ olarak etiketlenmiş yazılar
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 5
11 Ocak 2009İmâm-i Mâlik ile hocaları (r.anhum) nın kabirleri (Cennet-ül Baki’ mezarlığı)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 5
İmâm-i Mâlik (r.a.) in hadis-i şerif dersleri ve vukû bulmuş mes’elelerle iligili dersler ya’ni fetva işleri olmak üzere iki türlü ders meclisi vardı.
Günlerinin bir kısmını hadis-i şerif öğretmeye, bir kısmını da sorulan mes’elelere fetva vermek için ayırırdı. Derslerini evinde vermeye başladıktan sonra evine ders için gelenlere sordururdu, eğer fetva için gelmişlerse dışarı çıkıp fetva verirdi.
Sonra gidip gusl eder, yeni elbiselerini giyer, sarığını sarar, güzel kokular sürünürdü. Kendisine bir de kürsü hazırlanırdı. Bundan sonra gayet güzel bir kıyafetle hoş kokular sürünmüş olarak, huşu’ içerisinde derse gelenlerin yanına çıkardı.
Hadisi-i Şerif dersi bitinceye kadar öd ağacı yakılır, güzel bir koku yayılırdı. Hac mevsimi hariç, diğer zamanda, Medine’lilerden isteyen her kes onun dersine gelirdi.
Dersleri tamamen evinde vermeye başlayınca hac mevsiminde dersini dinlemek isteyen o kadar çok olurdu ki, gelenleri evi almazdı. Bunun için önce Medine’lileri kabul eder, bunlara hadis rivayeti ve fetva verme işi bitince, sonra diğerlerini içeri alırdı.
Hasan Bin Rebi’ (r.a.) der ki;
-“Bir def’asında İmâm-i mâlik (r.a.) in kapısında idim.”
Onun çağırıcısı;
-“Önce Hicazlılar içeri girsinler.” Diye çağırdı.
Onlar çıkınca;
-“Şam’lılar girsin.” Diye çağırdı.
Daha sonra;
-“Iraklılar girsin.” Diye çağırdı.
Yanına giren en son ben oldum. Ebu Hanife (r.a.) nın oğlu Hammad (r.a.) da aramızda idi.
İmâm-İ Mâlik (r.a.) derslerinde vakar ve ciddiyet sahibi olup, lüzümsüz sözlerden tamamen uzak kalırdı. Bu hususu, ilim tahsil edenler için de şart koşardı.
Bir talabesi şöyle dediğini nakleder;
-“İlim tahsil edenlere vekarlı ciddi olmak ve geçmişlerin yolundan gitmek gerekir. İlim sahiblerinin, bilhassa ilmi müzakereler sırasında kendilerini mizahtan uzak tutmaları gerekir. Gülmemek ve sadece tebessüm etmek, âlimin uyması gereken âdâbdandır.”
Yine bir talabesi şöyle der;
-“İmâm-i mâlik (r.a.), bizimle oturduğu zaman sanki bizden biri gibi davranırdı. Konuşmalarımıza çok sade bir şekilde katılırdı. Hadis-i şerif okumaya ve anlatmaya başlayınca onun sözleri bize heybet verirdi, sanki o, bizi, biz de onu tanımıyorduk.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 6
11 Ocak 2009İmâm-i Mâlik ile Hocaları (r.anhum) nın kabirleri (Cennet-ül Baki’)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 6
İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.), elli sene müddetle ders ve fetva vermek sûretiyle, insanların müşküllerini çözmüş ve kıymetli talebeler yetiştirmiştir. Onun talebelerinin her biri memleketlerinin müracaat edilen âlimleri ve rehberi olmuşlardır.
İlimdeki üstünlüğü;
İmâm-i mâlik hazretleri (r.a.), Tefsir, Hadis ve fıkıh ilminde büyük bir âlim idi. Tefsir ilminde, ayet-i kerimelerden binlerce DİNİ HÜKÜM ÇIKARAN büyük bir müfessir ve müctehid idi.
Tefsir ilminde “Garib-ül Kur’an” adlı bir eseri vardır. Bu eser kendisinden Halid bin Abdurrahman el-Mahzûmi (r.a.) rivayet etmiştir.
Hadis ilminde ise pek meşhûr bir âlim ve muhaddistir. Amir bin Abdullah ibn-i Zübeyr bin Avam (r.a.), Nuaym bin Abdullah (r.a.), Zeyd bin Elsem (r.a.), Nafi’ (r.a.), Mevla ibn-i Ömer (r.a.), Seleme bin Dinar (r.a.), Kadi şüreyk bin Abdullah Nehâi (r.a.), Salih bin Keysan (r.a.), i,mâm-i Zührü (r.a.), Safvan bin Selim (r.a.), ve daha çok sayıda hadis âliminden hadis-i şerif rivayet etmiştir.
Görüşüp, hadis-i şerif rivayet ettiği âlimlerin sayısı DOKUZYÜZ civarındadır. Hadis ilminde huccet olduğuna dair ittifak vardır. Yazmış olduğu “MUVATTA” adındeki hadis kitabı çok muteber ve kıymetli bir eserdir.
İmâm-i Mâlik (r.a.) in rivayet ettiği hadis-i şerifler ayrıca KÜTÜB-İ SİTTE denilen meşhur altı hadis kitabında yer almıştır.
Emevi devletinin parlak ve çöküş devrinde Abbasi devletinin kurulup geliştiği ve hakimiyeti elde ettiği bir devirde yaşayan İmâm-i mâlik hazretleri (r.a.), çok hadiselere şahid olmuş bozuk fırkalara karşı Ehl-i sünnet İ’tikadını savunmuş, insanların doğru yola kavuşması hususunda büyük hizmetler yapmıştır.
Hicaz’da hadis öğrenme, dini sualleri sorma ve fetva hususunda büyük bir muracaat mercii olan İmâm-i Mâlik (r.a.) pek çok âlim yetiştirmiştir.
İmâm-i Mâlik (r.a.),
-“Yetmiş imâm şehadet etmedikçe fetva vermeğe başlamadım.” Buyurdu.
İmâm-i Mâlik (r.a.);
-“Okuduğum hocalarımdan pek az kimse vardır ki, benden fetva almamış olsun.” Derdi.
İmâm-i Y afii (r.a.) buyuruyor ki;
-“İmâm-i mâlik (r.a.) in bu sözü öğünmek için değildir. Allah-u Teâlâ’nın ni’metini bildirmek içindir.”
Zerkani (r.a.) ‘MUVATTTA’ kitabını şerhederken diyor ki;
-“İmâm-i mâlik (r.a.), meşhur mezheb imâmıdır. Yükseklerin yükseyidir. Aklı kâmil, faldı âşikardır. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın hadis-i şerifleri’nin varisleridir.. Allah’ın kullarına, o’nun dinini yaydı. Dokuzyüz âlimle sohbet ve istifade etti. Kendisi yüzbin hadis-i şerif yazdı. Onyedi yaşında ders vermeye başladı. Dersinde bulunanlar, hocalarının derslerinde bulunanlardan çok idi. Hadis ve fıkıh öğrenmek için, kapısına toplanırlardı. kapıcı tutmak zorunda kaldı. Önce talebesine, sonra halktan herkese izin verir, içeri girerlerdi. Halâya üçgünde bir giderdi. Halâda çok bulunmaktan hayâ ediyorum” derdi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 7
11 Ocak 2009İmâm-i Mâlik (r.a.) nın mubarek kabirleri (Cennet-ül Baki’)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 7
İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.) ‘Muvatta’ kitabını yazınca kendi ihlasından şüphe etti Kitabı suya koydu;
-“Eğer ıslanırsa, bu kitab bana lazım değildir.” Dedi.
Kitabını suya bırakınca, hiçbir yeri ISLANMADI.
Abdurrahman bin Enes (r.a.);
-“Hadis ilminde, şimdi yeryüzünde Mâlik (r.a.) den DAHA EMİN KİMSE YOKTUR. Ondan daha akıllı bir şahıs görmedim. Süfyan-i Servi (r.a.), hadis’te İmâm’dır. Fakat Sünnet’te İmâm değildir. Evzâ’i (r.a.), sünnet’te İmâm’dır. Fakat, hadis’te İmâm değildir. İmâm-i Mâlik (r.a.) Hadis’te de, sünnet’te de İmâmdır.” Derdi.
Yahya bin Said (r.a.);
-“İmâm-i Mâlik (r.a.), Allah-u Teâlâ’nın kullarına yeryüzünde huccetidir.” Derdi.
İmâm-i Şafi-i (r.a.);
-“Hadis okunan yerde, Mâlik (r.a.), gökteki yıldız gibidir. İlmi ezberlemekte, anlamakta ve korumakta, hiç kimse, Mâlik (r.a.) gibi olamadı. Allah ilminde bana Mâlik (r.a.) kadar KİMSE EMİN DEĞİLDİR. Allah-u Teâlâ ile aramda huccet, İmâm-i Mâlik (r.a.) tir. İmâm-i Mâlik (r.a.) ile Süfyan bin Uyeyne (r.a.) olmasalardl, HİCAZ’DA İLİM KALMAZDI.” Derdi.
Abdullah (r.a.) Babası Ahmed bin Hanbel (r.a.) e sordu;
-“Zühri (r.a.) nin talabeleri arasında en kuvvetli hangisidir?”
Ahmed bin Hanbel (r.a.);
-“Mâlik (r.a.) her ilminde daha kuvvetlidir.” Buyurdu.
Abdullah ibn-i vehb (r.a.) diyor ki;
-“Mâlik (r.a.) ve Leys (r.a.) olmasalardı, hepimiz sapıtrdık.”
Evza-i (r.a.) İmâmi Mâlik (r.a.) in ismini işitince;
-“O, âlimlerin âlimi, Medine’nin en büyük âlimi ve HAREMEYN’İN MÜFTÜSÜDÜR.” Derdi.
Süfyan bin Uyeyne (r.a.) İmâm-i mâlik (r.a.) in vefatını işitince;
-“Yeryüzünde bir benzeri kalmadı. Dünyanın imâm-i idi. Hicaz’ın âlim’i idi. Zamanın hucceti idi. ÜMMET-İ MUHAMMED (Sallallahu aleyhi ve sellem) İN GÜNEŞİ İDİ. Onun yolunda bulunalım.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 8
11 Ocak 2009Cennet-ül Baki’ mezarlığında Güneşin doğuşu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 8
Ahmed Bin Hanbel (r.a.);
-“İmâm-i Mâlik (r.a.) in, Süfyan-i Servi (r.a.) den, Leys (r.a.) den, Hammad bin Seleme (r.a.) den ve Evza-i (r.a.) den üstün olduğunu söylerdi.”
Süfyan Bin Uyeyne (r.a.) diyor ki;
-“İnsanlar sıkışacak, âlimden üstün birini bulamıyacaklar.” Hadis-i şerif-i, İmâm-i mâlik (r.a.) i haber veriyor.
İmâm-i Mâlik (r.a.) diyor ki;
-“Her gece Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) i görüyorum.”
Mus’ab (r.a.) diyor ki;
-“Babam Abdullah bin Zübeyr (r.a.) den işittim;”
-“Mâlik (r.a.) ile Mescid-i nebevi (a.s.v.) de idik.”
Biri gelip;
(-“Ebû Abdullah Malik (r.a.) hanginizdir.”) dedi.
Gösterdik;
-“Yanına gidip selam verdi. Boynuna sarılıp, alnından öptü.”
(-“Rü’yada Resulullah (a.s.v.) i burada oturuyor gördüm.)
–“Mâlik’i çağır.” Buyurdu.
Sen geldin. Titriyordun.
Resulullah (a.s.v.);
-“Rahat ol ya Ebâ Abdullah! Otur, göğsünü aç.” Buyurdu.
-“Sen göğsünü açınca her yere güzel kokular yayıldı.” Dedi.
İmâm-i mâlik (r.a.) ağladı ve;
-“Rü’ya’nın tabiri İlimdir.” Dedi.
İmâm-i Şafi-i (r.a.) İle Ahmed Bin Hanbel (r.a.), İmâm-i Mâlik (r.a.) in sohbetinde bulunmuşlardır. Onun ilminden çok istifade etmişlerdir. Bunların, İmâm-i Mâlik (r.a.) i talebesinden olması, onun şeref ve üstünlüğüne kafidir. En büyük vesikadır.
Kendisinden daha bir çok kimseler ilim öğrenip, her biri memleketlerinin İmâmı (âlimi) ve insanların rehberi olmuşlardır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 9
11 Ocak 2009Baki’ kabristanından Ravda-i mutahhara’nın görünüşü (Medine)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 9
Bunlardan bazıları şu zatlardır;
Muhammed bin İbrahim bin Dinar (r.a.), Ebû Haşim (r.a.) ve Abdulaziz bin ebi Hazım (r.a.). Bunların her birisi, dinde ehl-i ictihad sahibiydiler. Osman bin Hakem (r.a.), Abdurrahman bin Halid (r.a.), Muin Bin İsa (r.a.), Yahya bin Yahya (r.a.), Abdullah bin Mesleme-i Ka’buni (r.a.), Abdullah bin vehb (r.a.)… gibi daha nice talabeleri vardır.
Bütün bunlar, hadis ilminde Müntaz (seçilmiş) âlim olan İmâm-i Buhari (r.a.), Müslüm (r.a.), Eb-u Davud (r.a.), Tirmizi (r.a.), Ahmed Bin Hanbel (r.a.), Yahya bin main (r.a.) ve diğer hadis âlimlerinin Ustadlarıdır.
Celaleddin-i Siyuti (r.a.), İmâm-i Mâlik (r.a.) den Hadis rivayet eden 993 zatın isimlerini elif ba sırayla (kitabu Tezyin-il memalik bi menakibi Seyyidinel İmâm-i mâlik) adlı kitabında yazmıştır.
Mezhebi (İctihadı);
İmâm-i Mâlik (r.a.), herhangi bir dini mes’elenin hükmünü ta’yin için, Kur’an-i Kerim’e, Hadis-i şeriflere, Ümmetin icmaina ve lüzüm olduğunda kıyas’a müracaat ederdi.
Ayrıca Medine ehlinin ittifaklarını da, icmâ’dan başka, müstekil bir delil kabul ederdi.
İmâm-i Mâlik (r.a.) in bu üsüllara göre ictihad ederek çıkardığı, hükümlere, rivayet yolu veya Hicaz âlimlerinin yolu denir ki, bu yolun imâmı, İmâm-i Mâlik (r.a.) dir.
O ictihadleriyle Müslümanların işlerinde ve amellerinde uyacakları bir yol gösterdi. Bu yola Mâliki mezhebi denilmiştir. Ehli sünnet itikadından olan Müslümanlardan, amellerini, ya’ni ibadet ve işlerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara MÂLİKİ denir.
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.), bütün MÜSLÜMANLARDAN TEK BİR İMAN İSTEMEKTEDİR. İslamiyette, İmân’da, i’tikadda tefrikaya, ayrılığa izin verilmemiştir.
Resulullah efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) in inandığı ve bildirdiği ve eshab-i kiram (Rıdvanallahı Teâlâ aleyhim ecmain) in naklettiği gibi imân eden Müslümanlara “EHL-İ SÜNMNET VE’L-CEMAAT” Veya kısaca ‘SÜNNİ” denir.
Sünni Müslümanlara, mezheb imâmi olan büyük İslâm âlimleri tarafından, Kur’an-i kerim ve hadis-i şeriflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan bazı ibadetlerin ve günlük muamelelerin tarifinde ve yapılışında gösterilen ve Allah-u Teâlâ’nın rızasına kavuşturan yollara AMELİ MEZHEBLER (Veya fıkhı mezhebler) denilmiştir.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 10
11 Ocak 2009İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu) nın mezarları
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) – 10
Mezheb imâmi olan büyük İslam âlimlerinin aralarında dinin sahibi izin vermiş ve bu hal her zaman ve her yerde Müslümanların İslamiyete DOSDOĞRU Uymalarını te’min ederek Müslümanlar için RAHMET OLMUŞTUR.
Nitekim Hadis-i Şerif’te;
-“Âlimlerin mezheblere ayrılması rahmettir.” Buyuruldu.
İmâm-i mâlik (r.a.), talebelerinin ve kendisine suâl soranların, dini mes’elelerdeki müşküllerini halederken, ortaya koyduğu ve takip ettiği usûller, Mâliki mezhebinin temel kaideleri olmuştur.
Mezhebin hükümlerini ortaya koyarken takip ettiği usûl; diğer bütün müctehidlerin usûlune benzemekle beraber, ba’zı farklılıkları da vardı.
Bütün müctehidler, bir işin nasıl yapılacağını Kur’an-i Kerim’de açık olarak bulamazlarsa, hadis-i şeriflere bakarlar, bunlarda da bulamazlarsa, bu iş için (icmâ) var ise, öyle yapılmasını bildirirler.
İcmâ,
Eshabi-i Kiram (r.a.) ın ve onlardan sonra gelen Tabiin denilen âlimlerin bir mes’eledeki sözbirliğine denir.
Bu işin nasıl yapılması lazım olduğu icmâ ile bilinmezse, müctehidler kendileri kıyasta bulunarak ictihad ederler.
Kıyas;
Kur’an-i Kerim’de ve hadis-i şeriflerde, hakkında açık bir hüküm bulunmayan bir işi, açık hüküm bulunan diğer bir işe benzeterek hükme bağlamaktır.
İMÂM-İ MÂLİK (r.a.), BU DÖRT DELİLDEN BAŞKA, MEDİNE-İ MÜNEVERRE’NİN O ZAMANKİ HALKININ SÖZBİRLİĞİNİ DE SENET KABUL EDERDİ.
-“Bu âdetleri, babalarından, dedelerinden ve nihayet Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) tan görenek olarak gelmiştir.” Derdi.
Bu senedin, kıyastan daha üstün olduğunu söylerdi. Fakat diğer üç mezhebin imâmları Medine halkının adetini, dini hükümlere senet, vesika olarak almazdı.
İmâm-i Mâlik (r.a.) in ictihad usûlüne (Rivayet yolu) denir. Onun mezhebi daha çok Afrika’nın kuzeyinde yayılmıştır. Eskiden Hicaz ve Endülüs (İspanya) bölgelerinde yaygındı.
Mâliki mezhebinde en meşhûr fıkıh kitabı (Et-Tefri’ fi’l-furu) ve (El-İhkam-ül-fusul) kitablarıdır. Bunlar Arapçadır.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 11
11 Ocak 2009Aş’e bavarne (Nusaybin)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 11
İmâm-i Mâlik (r.a.) in menkıbelerinden ve sözlerinden bir kısmı şunlardır;
İmâm-i şafi-i (r.a.) buyuruyor ki;
-“Âlimler anıldığı zaman İmâm-i Mâlik (r.a.) onlar arasında parlak bir yıldız gibidir. Benim üzerimde Minneti ve ihsani ondan çok olanı yoktur.”
Medine valisi, imâm-i Mâlik (r.a.) den, bir ictihadından vazgeçmesini istedi. Kabul etmeyince, kırbaçla vurdurdu.
Her vuruşta;
-“Ya Rabbi!, onları affet, çünkü onlar bilmiyorlar.” Diyordu.
Nihayet bayılıp düştü.
Sonra ayılınca da;
-“Şahid olunuz, ben hakkımı beni dövenlere HELAL ETTİM.” Dedi.
Halife, valinin cezalandırılması için kendisinden izin isteyince Ona;
-“Hayır, ben onu affettim.” Buyurdu.
Hazreti İmâm-i Mâlik (r.a.), ilim bakımından ne kadar yüksek ise, ahlak, zühd, takva ve kerem bakımından da öyle yüksek idi.
İmâm-i mâlik (r.a.), ilimde ve dinde çok edebliydi. Din bilgisine hürmet ve ta’zimi şaşılacak derecede fazlaydı.
Ebû Abdullah Mevlâ’l-Leysen (r.a.) şöyle anlatmıştır;
-“Rü’yamda Resûlullah (Sallallahu aleyhi ve selem) i gördüm. Mescid’de ayakta duruyordu, insanlar da etrafını sarmıştı. İmâm-i Mâlik (r.a.) de önünde duruyordu. Resûlullah (a.s.v.) önünde misk dolu bir kap vardı. O misk’ten avuç avuç alıp, İmâm-i Mâlik (r.a.) e veriyordu. O da insanlara dağıtıyordu.”
Bunu Ebû Abdullah (r.a.) dan nakleden Matraf (r.a.);
-“Bu rü’yayı İmâm-i Mâlik (r.a.) in ilimdeki üstünlüğüne ve sünnet-i seniyeye bağlılığına yordum.” Demiştir.
Mesna bin Said el-Kesir (r.a.) şöyle demiştir;
-“İmâm-i Mâlik (r.a.) in şöyle buyurduğunu işittim.”
-“Resûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) i rü’yada görmediğim hiçbir gece geçmedi. Her gece Rü’yamda gördüm.”
Zehebi (r.a.), (Tabakat-ül Huffaz) kitabında Hazreti İmâm-i Mâlik (r.a.) i şöyle anlatıyor;
-“Uzun bir ömür, yüksek bir mertebe, parlak bir zihin, çok geniş bir ilim, keskin anlayış, sahih rivayet, diyanet, adalet, sünnet-i seniyyeye tâbi, fıkıhta, fetvada kaidelerin sıhhatında önde gelen bir zat idi. Fetva vermede aceleciliği sevmez, çok kere; ‘BİLMİYORUM’ derdi.
Ve;
-“İlim kalkanı bilmiyorum demektir.” Buyurdu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 12
11 Ocak 2009Aş’e bavarne (Nusaybin)
İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u Anhu)- 12
Bir gün Halife Harun Reşid dedi ki;
-“Ya İmâm senin kitablarını çoğaltıp, her yere göndereceğim. Herkesin bunlara uymasını ve senin mezhebinde olmalarını emr edeceğim.”
İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.);
-“Ya halife, hadis-i şerifte; (“Ümmetimin âlimlerinin ihtilafi rahmettir.”) Buyuruldu. Âlimlerin ihtilafi Allah-u Teâlâ’nın rahmetidir. HEPSİ HİDAYET ÜZEREDİR. MÜSLÜMANLAR BU RAHMET’TEN MAHRUM BIRAKILAMAZ.”
Bunun üzerine halife bu arzusundan vazgeçti. Harun Reşid, İmâm-i Mâlik hazretleri (r.a.) den hergün evine gelip, oğlu Emin ile Me’mün’a ders vermesini istedi.
İmâm-i mâlik (r.a.) Buyurdu ki;
-“Ya Halife, uygun olanı çocuklarınızın bizim eve gelip gitmesidir. Allah-u Teâlâ, sizi daha aziz etsin! İlmi aziz ederseniz aziz olurusnuz; İlmi zelil ederseniz Zelil olursunuz. İlim bir kimsenin yanına gitmez, o ilimin yanına gelir.”
Bunun üzerine Halife İmâm-i mâlik hazretleri (r.a.) den özür diledi ve hergün çocuklarını İmâma göndererek ders aldırttı.
Eserleri;
‘Muvatta’ adındaki hadis kitabı çok kıymetlidir. Muvatta’yı kırk senede meydana getirmiştir. Başlangıçta içinde dörtbin hadis-i şerif varken, sonuna doğru bine indirmiştir.
Çok âlimler bunu şerh etmişlerdir. Bu şerhlerinden en meşhuru “El-Müdevvene” adlı eseridir. Bu kitab Hadis-i şerifleri fıkıh konularına göre içine almış olup, YAZILAN İLK HADİS KİBADIR. Bu kitabta ayrıca İmâm-i Mâlik (r.a.) in ictihad ettiği fıkhı mevzular da bulunmaktadır. Çeşitli tarihlerde basılmıştır.
Biri, Yahya bin el-Leysi (r.a.) nin rivayeti; diğeri de imâm-i Â’zam (r.a.) ın talabesi Muhammed şeybani (r.a.) tarafından yapılan iki rivayeti vardır.
Bu eserinden başka Abdullah bin Abdulhakim Mısrı (r.a.) tarafından rivayet edilen “Kitab-üs-sünen” adlı fıkha dair ve fetvalerini bildiren “Risale fil fetva” gibi eserleri vardır.
İmâm-i Mâlik (r.a.) in rivayet ettiği ve muvatta adlı meşhur eserine yazdığı hadis-i şeriflerden bazıları şunlardır;
-“Bir kişi bir söz söyler de, o sözden dolayı Cehennem ateşine düşeceği hatırına gelmez. Bir kimse de bir söz söyler, bu sözünden dolayı Allah’ın kendisini Cennet’e koyacağı aklına gelmez.”
-“Kişinin malaya’niyi (faydasız şeyleri) terk etmesi Müslümanlığının güzelliğindendir.”
-“Her dinin bir ahlakı vardır. İslamın ahlakı da hayâdır.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri İmâm-i Mâlik (Radiyallah-u anhu) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh);
11 Ocak 2009Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh);
Evliyanın büyüklerinden. Künyesi, Ebû Ali’dır. Semerkant’ta Ebyurd kasabasının Ferdin köyünde 107 (M.726) yılında doğdu. Bâverd’de büyüdü. Küfe şehrinde yerleşip, orada ilim tahsilini yaptı.
Ömrünün sonuna doğru Mekke’ye gelip yerleşti. 187 (M.803) yılında Mekke’de vefat etti.
Önceleri İslamiyete uygun olmayan hayatı vardı. Tevbe etti. Tasavvuf yoluna girdikten sonra, yüksek derecelere kavuşarak olgun veli oldu. İrşad makamına yükseldi.
Bişr-i Hafi (r.a.) nın ve Sırrı sekat-i (r.a.) murşididir. Allah-u Teâlâ’yı tanımakta (Ma’rifette), haramlardan ve şübhelilerden kaçmada zamanın en önde geleni idi.
Kerametleri çoktur. Abbası halifesi Harun Reşid’le çok sohbet etti. ONA NASİHATLARİ VE VA’ZLARI MEŞHURDUR(Hicabul-aktar) kitabı farsçadır.
Tevbe edenlerin önde gelenlerinden cömerdliği ve ihsanı bol olan, haramlardan ve şübhelilerden sakınmakta ve Allah-i Teâlâ’yı tanımakta emsali az bulunan bir zat idi.
Dünyadan yüz çevirmiş, tasavvuf yolunda yüksek derecelere kavuşmuş olan Fudayl bin İyâd (r.a.) nefsinin arzularını hiç yapmazdı.
Tevbe etmesi şöyle anlatılır;
Hazreti Fudayl (r.a.) Merv ve Ebyurd şehirleri arasında önceleri eşkiyalık yapardı. Sahranın tenha bir yerinde çadırını kurar, eşkıya reisi olduğu için içerde otururdu.
Arkadaşları yoldan geçen kervanları soyarlar, ele geçirdikleri malların hepsini getirip, Fudayl Bin İyâd (r.a.) a teslim ederlerdi. O da getirlen malları dilediği gibi arkadaşlarına taksim ederdi.
Eşkıyalık yaptığı halde, cemaatle namazı terk etmezdi, namaz kılmayan hizmetçilerini yanından kovardı.
Bir gün büyük bir kevran geldi. Fudayl bin İyâd (r.a.) ın arkadaşları kervanı fark edince, yolunu kesmek üzere hazırlanmağa başladılar.
Kervan içinde bulunan zengin birisi, eşkiyaları fark etti ve;
-“Altınlarımı öyle bir yere saklayayım ki, eşkıyalar eşyalarımızı alırsa geriye bunlar kalsın.”
Düşüncesiyle kervandan ayrılıp uygun bir yer aramağa başladı. Bir çadır gördü. Hemen oraya koştu. Orada, sırtında abası, başında külahı olan biri namaz kılıyordu.
Ona,
-”Bir miktar parasını olduğunu ve emanet etmek istediğini bildirdi.”
Fudeyl Bin İyad (r.a.), çadırın içine girip bir köşeye bırakıvermesini söyledi. Gelen kimse altınları bırakıp kervanın yanına dönünce, eşkıyaların kervandeki eşyaları alıp götürdüklerini gördü. Orada kalan eşyalarını da toparlayıp tekrar çadırın yanına döndü. Baktı ki, eşkiyalar kervandan aldıkları malları paylaşıyorlar.
Adam şaşırdı. Ve;
-“Demek altınları eşkıyaların reisine vermişim.” Deyip geri dönmek istedi.
<<<Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 2
11 Ocak 2009Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 2
Fudayl (r.a.) adama
-”Niçin geldiğini sordu.”
Gelen kimse şaşkın vaziyette;
-“Emanet bıraktığım altınları almak için gelmiştim.” Deyince,
Fudayl Bin İyâd (r.a.);
-“Bıraktığın yerden al.” Dedi.
Adam gidip altınlarını alınca diğer eşkıyalar;
-“Biz hiç para bulamadık, sen ise bunları geri veriyorsun.” Dediler.
Fudayl bin İyâd (r.a.);
-“O bana hüs-nü zan etti Ben de Allah-u Teâlâ’ya hüs-nü zan ediyorum. Ben o kimsenin, benim hakkımdeki iyi niyetini doğru çıkardım. Ola ki, Allah-u teâlâ da benim kendisi hakkındeki hüs-nü zannımı doğru çıkarır.” Dedi.
Bir gün yine bir kervanı soydular. Sonra yemek yemek için oturdular. Kervanın sahiblerinden birisi gelip;
-“Reisiniz kimdir? Diye sordu.
Haramiler;
-“O burada değil! Şu ağacın altında namaz kılıyor.” Dediler.
Kervancı;
-“Niçin sizinle beraber yemek yemiyor?” deyince,
Haramiler;
-“O oruçludur.” Dediler.
Gelen kervancı adam iyice şaşırdı ve yanına gitti. Huzur içinde namaz kıldığını gördü.
Namaz bitince;
-“Namaz, oruç ve haramilik bir arada nasıl bulunur.” Dedi.
Fudayl (r.a.);
-“Ben haramilerin reisi olabilirim ama Allah’la aramdaki bağı koparmiyorum.” Dedi
Ve hemen bu suale karşı ilave etti;
-“Onlardan bir kısmı günahlarını İTİRAF ettiler. Ve iyi bir amelle kötü bir ameli karıştırdılar. Ola ki, Allah tevbelerini kabul eder.. Çünkü Allah ğafurdur, rahimdir.” (Tevbe suresi102) ayeti kerimesini okudu.
Adam hayret etti. Fakat niçin tevbe etmiyorsun diyemedi.
Nakledildiğine göre,
Fuadyl bin İyad (r.a.) yaratılış olarak çok temiz, cömerd ve güzel huylu bir insandı. Bastıkları kafilede bulunan kadınlara kesinlikle dokunmaz, borçlu olanların ve sermayesi az olanların, ellerindeki mallarını ve hayvanlarını almazdı.
<<<Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu