‘Tebe-i Tabiin’ olarak etiketlenmiş yazılar
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 3
11 Ocak 2009Çağ-çağ barajı (Nusaybin)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 3
Bir gün yoldan bir kervan geçiyordu. Kervanda bulunan bir kişi sohbet esnasında;
-“İman edenlere vaktı gelmedi mi ki, kalbleri Allah’ın zikrine ve inen Kur’an-i Kerim’e saygı ile yumuşasın!…” (Hadid- 16)” ayet-i kerimesini okudu.
Bu ayet-i kerim’e kendisine öyle te’sir etti ki, gönlünden yaralandı.
İçinden;
-“Geldi, geldi. Hatta geçti bile!”diyerek kendinden geçti.
Ve;
Fudayl bin İyâd (r.a.) kendinden geçmiş bir halde, şaşkın ve mahcup olarak bir harabeye sığındı. Bu sırada kervan yola çıktı.
Giderlerken kervandekiler;
-“Fudayl (r.a.) yolumuzun üzerinde bulunuyor. Acabe nasıl gideceğiz?” diye birbirleri ile konuşurlarken,
Fudayl bin İyad (r.a.) bu konuşmaları duydu. Ve;
-“Size müjdeler olsun! Şimdi o, yaptıklarına pişman olup tevbe etti. Bundan önce, nasıl siz ondan kaçıyor idiyseniz, bundan sonra da o sizden kaçmakta, sakınmaktadır.” Diyerek tevbe ettiğini bildirdi.
Bundan sonra her tarafı gezerek, üzerinde hakkı olanları buldu ve fazlasıyla ödiyerek hepsi ile helalaştı.
Yalnız EBYURD şehrinde bir Yahudi hakkını helal etmiyordu. Hiçbir teklifi kabul etmiyor, Fuadyl bin İyâd (r.a.)ı zor durumda bırakmak için olmadık şartlar ileri sürüyordu.
Dedi ki;
-“Eğer hakkımı helal etmemi istiyorsan, filan yerde kayalık bir tepe var. O tepeyi kazarak oradan kaldır. Oralar dümdüz olsun!”
Fudayl bin İyâd (r.a.) hakkını helal ettirmek için buna razı oldu ve kazmaya başladı.
Hazreti Fudayl bin iyâd (r.a.) ın bu gayreti sebebiyle Allah-u Teâlâ (c.c.) nın ihsaniyle, bir seher vakti rüzgar çıktı. Allah-u Teâlâ’nın izniyle orayı dümdüz etti.
Yahudi bunu görünce hayretten dona kaldı. Bu sefer de;
-“Benden aldığın malımı iâde etmedikçe hakkımı helal etmiyeceğim.” Diye yemin etmiştim. Benim yastığımın altında altınlar var. Sana hakkımı HELAL edebilmem için oradan altınları alıp bana vermen lazım.” Dedi
Yahudi yastığının altına çakıl taşları koymuştu. Hazreti Fudayl bin İyâd (r.a.) elini yastığın altına soktu. Allah-u Teâlâ’nın izniyle, çakıl taşları altın olmuştu. Bir avuç altını yahudiye verdi.
Yahudi hayret içinde idi.;
<<<Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 4
11 Ocak 2009Gül
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 4
Yahudi hayret içinde idi.;
-“Sana hakkımı helal etmeden önce bana İSLAM’I anlat.” Dedi.
Hazreti Fudayl (r.a.);
-“Bu ne hakdır?” diye sorunca
Yahudi şöyle anlattı;
-“Ben Tevrat’ta okudum ki; -“Tevbesinde sadık ve samimi olanın elinde çakıl taşları altın alır.”
-“Aslında yastığın altında çakıl taşları vardı ve ben seni imtihan etmek için, öyle söyledim. Elinde, çakıl taşlarının altın olduğunu görünce anladım ki, senin dinin hakdır, ve tevbenden sadıksın.” Dedi.
Ve iman etti Müslüman oldu.
Hazreti Fuadyl bin İyâd (r.a.), yaptıklarına çok pişman olmuştu. Yanindekilerden birine;
-“Allah rızası için beni bağla ve sultanın huzuruna götür. Benim birçok cezalarım vardır. Beni götür ki, Sultan beni cezalandırsın ve ben de cezamı çekeyim. Böylece hakkımdaki dini hüküm ne ise, o yerine getirilmiş olur.” Dedi.
Sultanın yanına getirdiler ve durumunu bildirdiler. Sultan kendisine çok izzet ve ikramda bulunarak, evine götürülmesini emretti. EVİNİN ÖNÜNE GELDİĞİNDE HÂLÂ AĞLİYORDU.
Hanımı görüp;
-“Sana ne oldu? Niçin ağliyorsun? Yoksa seni dövdüler mi?” dedi.
Fuadyl Bin İyâd (r.a.);
-“Evet, hem de çok dövdüler.” Buyurdu.
Hanımın merakı daha da artarak;
-“Nerene vurdular?” deyince
Fuadayl bin İyâd (r.a.);
-“Sultan yaptıklarımın cezasını vermedi, fakat ızdırabım canımı yakıyor ve ciğerimi deliyor.” Dedi
Sonra hanımına;
-“Ben Rabbim’in hanesine, Ka’be’ye gidip ziyaret etmeye niyet ettim. İstersen aramızdaki ‘nikah’ bağını çözüp seni boşayayım.” Dedi.
Hanımı;
-“Allah korusun. Senden nasıl ayrılırım. Sen nereye gidersen ben de seninle beraber gelir, senin hizmetinde bulunurun.” Dedi.
<<<Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 5
11 Ocak 2009Geliye Şame ziyareti (Nusaybin)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 5
Hanımı;
-“Allah korusun. Senden nasıl ayrılırım. Sen nereye gidersen ben de seninle beraber gelir, senin hizmetinde bulunurun.” Dedi.
Sonra ikisi beraberca hac yolculuğuna çıktılar. Allah-u Teâlâ , yolculuklarını kolaylaştırdı. Kâ’be’de bazi âlimlerle buluştular. İmâm-i Â’zam Ebû Hanife (r.a.) hazretlerinin derslerine katıldı. Ondan ilim öğrendi.
Kısa zamanda çok şeyler öğrendi. Hikmetli sözler söylemeye başladı. Mekke’liler yanına gelir, onlara va’z ve nasihat verirdi.
Bir gece Harun Reşid’ın veziri Fuadayl’i Bermeki’ye;
-“Beni bir kimsenin yanına götür. Kalbim, bu göz kamaştırıcı şâşâ’lı hayattan sıkıldı. Rahatlık, gönül huzuru arıyorum.” Dedi.
Veziri onu Süfyan bin Uyeyne (r.a.) nin evine götürdü.
Süfyan kapıyı açıp;
-“Kim geldi?”
Sualina;
-“Emir-ül Mü’minin geldi.” Dediler.
Süfyan bin Uyeyne (r.a.);
-“Ne için bana haber vermediniz. Bilseydim ben huzuruna gelirdim.” Dedi.
Harun Reşid bunu duyunca;
-“Benim aradığım kimse bu değildir.” Dedi.
Süfyan bin Uyeyne (r.a.) bunu duyunca ve;
-“Sizin aradığınız Fudayl bin İyâd (r.a.) dir.” Dedi.
Fudayl bin İyâd (r.a.) nin kapısına gittiler.
Fudayl bin İyâd (r.a.);
-“Günah işleyenler, kendilerini iman edenlerle bir tutacağımızı mı sanıyorlar.” Ayeti kerimesini okuyordu.
Harun Reşid;
-“Nasihat istersek, bu bize yeter.” Dedi Kapıyı çaldılar
Fudayl bin İyâd (r.a.);
-“Kim o?” deyince
Kapıdekiler;
-“Emir-ül mü’min.” Dediler.
Bunun üzerine Fudayl (r.a.);
-“Emir-ül mü’minin benim yanımda ne işi var ve benim onunla ne işim var? Beni meşgül etmeyiniz.” Dedi.
<<<Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın başka bir yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 6
11 Ocak 2009Kelehke Şeyh Atman (Navale)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 6
Bunun üzerine Fudayl (r.a.);
-“Emir-ül mü’minin benim yanımda ne işi var ve benim onunla ne işim var? Beni meşgül etmeyiniz.” Dedi.
Veziri;
-“Ulülemre, (Yani halife’ye) itaat vaciptir….” Deyince.
Fudayl bin İyâd (r.a.);
-“Beni meşgül etmeyiniz.” Buyurdu.
Vezir Fudayl’i Bermeki;
-“Musaadenle mi girelim, yoksa zorla mı?” dedi.
Fudayl bin İyâd (r.a.);
-“MUSAADEM YOK, AMA ZORLA GİRCEKSENİZ, SİZ BİLİRSİNİZ.” Buyurdu.
Halife, Harun Reşid içeri girdi. Fudayl bin İyâd (r.a.) kimsenin yüzünü görmemek için kandili söndürdü.
Karanlıkta halife Harun Reşid’in eli Fudayl bin İyâd (r.a.) ın eline değdi.
Fudayl (r.a.);
-”Bu el ne yumuşaktır. Cehennemden kurtulursa…” Buyurunca
Harun Reşid ağladı ve nasihat olacak bir söz daha söylemesini istedi.
Fudayl Bin İyâd (r.a.) buyurdu ki;
-“Senin büyük baban Hazreti Abbas (r.a.) Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) in amcası idi.
Peygamberimize;
-“Beni bir kavme emir (başkan) yapınız.” Demişti.
Peygamber Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem) da;
-“Ey amcam, seni nefsin üzerine emir ettim.” Yani nefsinin Allah-u Teâlâ’ya taat ve ibadetle meşgül olması, insanların bin senelik taatından iyidir.” Buyurdu.
Çünkü,
-“BİR EMİRLİK (başkanlık) KIYAMETTE PİŞMANLIKTIR.” Buyurmuştur.
Halife Harun Reşid;
-“Biraz daha söyle.” Dedi.
Fudayl Bin İyâd (r.a.) buyurdu ki;
-“Ömer bin Abdulaziz (r.a.) i halife yaptıkları zaman, Salim Bin Abdullah, Reca bin Havye ve Muhammed bin Kab’ı çağırdı
Ve;
-“Ben bu işe düştüm, kurtuluş çarem nedir?” diye sordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 7
11 Ocak 2009Kelehke şeyh Atman (Navale)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 7
Fudayl Bin İyâd (r.a.) buyurdu ki;
-“Ömer bin Abdulaziz (r.a.) i halife yaptıkları zaman, Salim Bin Abdullah, Reca bin Havye ve Muhammed bin Kab’ı çağırdı
Ve;
-“Ben bu işe düştüm, kurtuluş çarem nedir?” diye sordu.
Onlar da;
-“Yarın kıyamet gününde azaptan kurtulmak istiyoran Müslümanlardan yaşlıları baban yerine koy, gençleri kardeş olarak kabul eyle, çocukları da kendi çocukların gibi düşün! Kadınları ise kız kardeşin ve annen olarak kabul eyle. ONLARA BABANA, ANNENE, KARDEŞİNE VE ÇOCUKLARINA YAPTIĞIN GİBİ MUAMELE EYLE.” Dediler.
Halife Harun Reşid;
-“Biraz daha söyle.” Dedi.
Fudayl bin İyâd (r.a.) buyurdu ki;
-“İSLAM ÜLKESİ SENİN EVİN GİBİDİR. İNSANLARI EV HALKIN GİBİDİR. BABALARINA LÜTUFLA, KARDEŞLERİNE VE ÇOCUKLARINA İYİLİKLE MUAMELE EYLE!” Buyurdu.
Sonra devam ederek buyurdu ki;
-“KORKARIM ŞU GÜZEL YÜZÜN ATEŞLE YANAR VE ÇİRKİNLEŞİR. GÜZEL YÜZLERDEN NİCELERİ CEHENNEMDE ÇİRKİNLEŞİR VE EMİRLERDEN (BAŞKANLARDAN) NİCELERİ ORADA ESİR OLUR.”
Halife Harun Reşid;
-“Biraz daha söyle.” Dedi ve hüngür hüngür ağlayıp feryad etti.
Fuadyl bin İyâd Hazretleri (r.a) buyurdu ki;
-“ALLAH-U TEÂLÂ’DAN KORK VE O’NA NE CEVAB VERECEĞİNİ DÜŞÜN. CEVABLARINI ŞİMDİDEN HAZIRLA! ÇÜNKÜ KIYAMET GÜNÜ, ALLAH-U TEÂLÂ SANA MÜSLÜMANLARIN HEPSİNDEN TEK TEK SORACAKTIR. HEPSİ İÇİN ADÂLET İSTİYECEKTİR. EĞER BİR GECE BİR İHTİYAR KADIN, EVİNDE BİR ŞEY YEMEDEN YATARSA, YARIN (Kıyamette) SENİN ETEĞİNE YAPIŞIR VE SANA HASIM (Düşman) OLUR.”
Halife Harun Reşid, ağlamaktan kendinden geçti. Veziri Fudayl-i Bermeki;
-“Ey Fudayl! Yetişir! Emir-ül Mü’mini öldüreceksin.” Dedi.
Fudayl bin İyâd hazretleri (r.a.) buyurdu ki;
-“Sus Ey Haman! O’nu sen ve kavmin helak eylediniz, ben değil.”
Bu söz Halife Harun Reşid’in ağlamasını daha da artırdı.
Ve Bermeki’ye;
-“Sana Hâman demesi, beni Fir’van yerine koyduğundandır.” Dedi.
Sonra Halife Harun Reşid, Fudayl bin İyâd (r.a.) a;
-“Birisine borcun var mıdır?.” Dedi.
Fudayl bin İyâd (r.a.);
-“Evet Allah (c.c.) a borcum var. O da itaattır. Huzuruna böyle borçlu çıkarsam vay halima.” Buyurdu.
Halife Harun Reşid;
-“İnsanlara borcun var mı demek istiyorum.” Dedi.
Fuadyl Bin İyâd (r.a.);
-“ALLAH-U TEÂLÂ’YA ŞÜKÜRLER OLSUN Kİ, BANA ÇOK Nİ’METLER VERDİ, HİÇ ŞİKAYETİM YOKTUR.” Buyurdu.
Bunun üzerine Halife Harun Reşid Fudayl (r.a.) ın önüne 1000 (bin) altın koyup;
-“Bunlar helaldır. Annemin mirasındandır.” Dedi.
Fudayl bin İyâd (r.a.) buyurdu ki;
-“Bütün bu nasihatlarımın sana faydası olmadı. Ben sana Müslümanların malını geri ver sen bana veriyorsun.” Söyledi ve yanından kalkıp gitti.
Halife Harun Reşid de çıkıp gitti.
Her ne zaman Fuadyl (r.a.) nın ismi yanında anıldığında Halife;
-“Ah! Ne insandır o! Hakikatten mert insandır.” Diyordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 8
11 Ocak 2009Geliye Şam-e Ziyareti (Nusaybin)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 8
Bir gün Fudayl bin İyâd (r.a.) küçük çocuğunu kucağına aldı. Okşayıp bağrına bastı.
Çocuk dedi ki;
-“Babacığım beni seviyor musun?”
Fudayl (r.a.);
-“Evet.” Dedi.
Çocuk;
-“Peki Allah-u Teâlâ’yı seviyor musun?” dedi.
Hazreti Fudayl (r.a.);
-“Tabi seviyorum.” Dedi.
Çocuk;
-“Peki, kaç tane kalbin var?”dedi.
Fudayl (r.a.);
-“Bir tane.” Deyince
Çocuk dedi ki;
-“EY Babacığım! Bir kalbe iki sevgiyi nasıl sığdırabiliyorsun?”
Hazreti Fudayl (r.a.), küçük çocuğun bu derin manâlı sözleri, kendi kendine söylemediğini, Allah-u teâlâ’nın söyletdiğini anlayarak yavrusunu kucağından bırakarak eliyle başını dövmeye başladı. Ve bundan sonra her an Allah-u teâlâ ile meşgül olacağına söz verdi.
Oğluna da;
-“EY OĞULCUĞUM! SEN NE GÜZEL VA’İZSİN.” Deyip bağrına bastı.
Ve;
-“SENİ HAKİKİ SEVGİLİNİN İZNİ VE EMRİ İLE SEVİYORDUM.” Buyurdu.
Bir gün Arafat meydanında insanları seyrediyordu. Müslümanlar feryad ediyorlar, Allah-u Teâlâ’ya yalvarıp, inliyorlardı.
Bunları bir müddet seyrettikten sonra;
-“Sübhanallah! Şu kadar insan, Kerim olan bir zat’ın kapısına gitse, bu şekilde yalvararak bir danik (0,801 gr) Ya’ni çok az altın isteseler, o zat bu insanları ümidsiz ve eli boş geri çevirmez. YA RABBİ! SEN KERİM VE ĞAFFAR’SIN. BU İNSANLARIN HEPSİNİ AFETMEN, KERİM OLAN GANI OLAN BİR ZATIN BİR DÂNİK ALTIN VERMESİNDEN DAHA KOLAYDIR. YA RABBİ! SENİN İHSANLARIN O KADAR ÇOKTUR Kİ, BU İNSANLARIN HEPSİNİ AFFETSEN, SENİN İHSANINDAN HİÇBİR ŞEY EKSİLMEZ.” Dedi.
Fudayl Bin İyâd (r.a.) bunu söyledikten sonra, gaibten bir ses;
-“Ey Fudayl! Senin bu hüs-nü zannın hürmetine hepsini afvettim.” Diyordu.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 9
12 Ocak 2009Kasyan Ziyareti (Navale)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 9
Fudayl Bin İyâd Hazretleri (r.a.) nın Oğlu Ali (r.a.) Kur’an-i Kerim’den bir sureyi sonuna kadar okuyamaz ve dinliyemezdi. Biraz okuyunca ve dinleyince âyet-i kerimlerin te’siri ile düşüp bayılırdı. Sonuna kadar tahammül edemezdi.
Bir gün Fudayl bin İyâd Hazretleri (r.a.) ya bir kâr’ı (Kur’an kerim okuyan) geldi. Onu oğlunun yanına gönderdi.
Ve buyurdu ki;
-“Oğluma Kur’an-i Kerim oku. Dinlemekten çok hoşlanır. “Zilzal” ve “El-Karia” sûrelerini okuma, çünkü kıyamet sözünü dinlemeye tahammül edemez, takat getiremez.”
O kârı gitti. Kazarai El-Karia suresini okudu. Dördüncü ayet-i Kerime’ye gelince, Hazreti Fudayl (r.a.)
Oğlu Ali ( r.a.);
-“Allah!…” deyip düştü.
BAKTILAR Kİ RUHUNU TESLİM ETMİŞTİ.
Fudayl bin İyâd (r.a.) oğlu vefat edince TEBESSÜM etti. Halbuki OTUZ YILDIR HİÇ GÜLMEMİŞTİ.
Oradakiler
-“Ey Fudayl! Bu gün gülünecek gün müdür?” diye sordular.
Fudayl bin İyâd (r.a.) Bunlara cevab olarak buyurdu ki;
-“Ben şu anda, peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve selem) ın de tatmış olduğu evladın ölümü acısını tatmış bulunuyorum. Anladım ki, Allah-u teâlâ evladımın ölümüne razıdır. Maden ki oğlumun ölümüne Allah-u teâlâ’nın rızası vardır. Ben de Allah-u teâlâ’nın rızasına razı oldum. Onun için güldüm.
Bir gün Fudayl Bin İyâd (r.a.) Mira dağlarında bir tepenin üzerinde bulunuyordu.
Buyurdu ki;
-“Allah-u teâlâ’nın evliyasından bir veli şu dağa;
-“Sallan dese, dağ derhal sallanır.”
Fudayl Bin İyâd (r.a.) böyle söyler söylemez, dağ sallanmaya başladı.
Hazreti Fudayl Bin İyâd (r.a.);
-“Sakin ol, ben bu sözümle seni kasdetmedim.” Dedi. Ve dağ sakinlaştı.
Bir gün oğlu birine bir altın verecekti. Vereceği altının nakşında bazı kirler vardı. Ve bunu temizlemek için altını ateşle kızdırdı. Ve bu kirleri temizledi.
Fudayl Bin İyâd (r.a.) bunu görünce Oğluma Buyurdu ki;
-“Ey Oğlum! Yaptığın işdeki bu dürüstlük senin için on nafilee hac sevabına bedeldir.”
<<<Fudayl Bin İyâd (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 11
12 Ocak 2009Çağ-çağ nehri Girnavas mevki-i (Nusaybin)
Fudayl Bin İyâd (Radiyallah-u anh)- 11
-“Allah-u Teâlâ’dan korkandan, her şey korkar olur. Allah-u Teâlâ’dan korkmayan, her şey’den korkar.”
-“Bir kimsenin kalbine Allah korkusu yerleşti mi, dilinde işe yaramaz bir söz bulunmaz. Bu korku dünya sevgisini ve arzusunu yakar, dünyaya rağbet etme halini gönülden dışarı atar.”
Fuadayl bin İyâd hazretleri (r.a.) na sormuşlar;
-“Neden Allah’tan korkanı göremiyoruz?”
Buyurmuştur ki;
-“Şayet siz Allah’tan korksaydınız, Allah’tan korkanı görürdünüz. KORKANI KORKANLARDAN BAŞKASI GÖREMEZ. Nitekim evladını kayıbeden anne, evladı ölen bir anne görmek ister. Ya’ni dertlinin halinden, dertli anlar. Derdi olmayanın, dertliyi nereden bilecek.”
-“Her şeyin bir zekatı vardır, aklın zekatı da uzun uzadiya hüzünlenmek (ve derin düşünmektir.) Bu yüzdendir ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve selem) ın hüznü aralıksız ve kesintisizdi.”
-“Fasıkın yüzüne gülen bir kimse, Müslümanlığı tahrip etmek için çabalamıştır.”
-“Her kim bir binek veya yük hayvanına ‘lanet olsun’ derse, o hayvan (hal diliyle) der ki; “Amin, lakin yüce Allah’a hangimiz daha fazla ASİ ise, Lanet onun üzerine olsun.!”
Yahya Bin Muaz (r.a.) diyor ki;
-“Bu insanlar ne tuhatır! Aralarında bir Mü’min zengin olmuşsa onu överler, fakir düşmüşse onu HAKİR GÖRÜYORLAR.”
Fudayl bin İyâd (r.a.) yanında bir adamdan sikayetla bahsettiler.
Dediler ki;
-“O zat, ağzına helva almaz!”
Fudayl Bin İyâd (r.a.) onlara dedi ki;
-“Helva yemeği bırakmak bir mürüvvet mi sanki? Siz onun akrabasını gözetip gözetmediğine, öfkesini yenip yenmediğine, komşularına, dul kalmış kadınlara ve yetimlere karşı nasıl davrandığınza bakınız. Din kardeşlerine ve arkadaşlarına karşı huy ve edebi nedir? İşte hükmünü verirken asıl bunlara dikkat edin!”
-“Üç şey kalbi öldürür; Bunlar;”
-“1-Çok yemek,”
-“2-Çok uyumak,”
-“3-Çok konuşmak.”
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Fudayl bin İyâd hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh);
19 Ocak 2009Bor-e veysike Nusaybin
Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh);
İslam âlimlerin büyüklerinden. Süfyan bin said bin Mesrûk el Kûfi. Künyesi, Ebû Muhammed veya Ebû Abdullah’tır.
95 (M. 715) senesinde Küfe’de doğdu 161 (M. 778) de Basra’da vefat etti. Tebe-i tabiinin büyüklerindendir. İlmini zamanınki büyük âlimlerden öğrendi.
Hadis ve fıkıh ilminde yüksek derecede olup müctehid idi. Mezhebi zamanla unutuldu. Cüneyd-i Bağdad’i (r.a.), Hamdun Kasar (r.a.), bunun mezhebinde idiler.
Hadis, fıkıh, tefsir ve tasavvuf gibi ilimlerde zamanın eşsizlerindendi. Haramlardan kaçıp, şüpheli şeyleri yapmamakta nihayete erenlerdendi. Edeb ve tevazuda (alçak gönüllülükte) benzeri azdı. Cami-ul-kebir, Cami-us-sağir ve feraiz isimli kitabları meşhurur.
Mekke-i Mükerreme’ye gittiği zaman halk başında toplanır, bilmedikleri anlayamadıkları hususları sorarlardı. Hepsine teker teker cevab verir, müşküllerini halederdi. Hafizesi çok kuvvetli ve fevkâlde idi.
-“Hafızam, kendisine tevdi ettiğim, hiçbir şeyde bana ihanet etmedi.” Buyurdu. Ya’ni öğrendiğim hiçbir şeyi unutmadım, demek istedi.
Yirmi yıl geceleri uyumadı ve abdestsiz gezmedi. Ölümü hatırladığında kendinden geçerdi.
Kime rastlasa;
-“Ölüm gelmeden önce ona hazırlan.” Derdi.
Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nin annesi O’na hamile iken bir gün dama çıkıp komşuya ait bir turşuyu ağzına koymuştu. Bunun üzerine henüz ana rahminde bulunan Hazreti süfyan, kafasını şiddetle annesinin karnına vurdu. O anda annesi, yediği turşuyu komşudan izinsiz aldığını hatırlayıp komşuya koştu. Onunla helalaştı.
Süfyan-i Sevri (r.a.) ana karnında bile haram lokmayı kabul etmeyip, hep helal lokma ile büyüdü.
Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nin gençliğinde sırtı kamburlaşmıştı. Sebebini sordular;
Onlara;
-“Üç ustada talebelik yaptım. Hepsi de zamanın en iyileriydi. Ölüm zamanında üçü de DÜNYADAN İMANSIZ OLARAK GİTTİLER. Ben onların halini görünce, korkudan OMURGA KEMİĞİM EĞRİLDİ. Hele üstadımın birine uzun seneler hizmet ettim. Talebelik yaptım. Hiçbir edebi terk ettiğini görmedim. Dünyada ahrete göçeceği zaman başucunda idim.”
Gözünü açıp;
-“Ey Süfyan! Bana ne olduğunu görüyor musun?” Dedi.
Ben de;
-“Ey Üstadım, kendinizi nasıl buluyorsunuz?” dedim.
O;
-“Beni dergahından kovuyorlar, kabul etmiyorlar. Sen buradan git, bize layık değilsin diyorlar.” Dedi.
Sonra Hazreti Süfyan, yanındakilerden Kur’an-i Kerim istedi, ve elini kitabın üzerine koyarak;
-“Şahid olunuz ki o, bu müshaftan ve içinde bulunanlardan nasipsiz öldü. Yahudi dinini seçti ve can verdi. Allah-u Teâlâ dilediğini yapar.” Dedi.
İslam âlimleri ansiklopedisi
<<<Süfyan-i Sevri (r.a.) nın bir başka yazısı>>>
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu
Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 2
19 Ocak 2009Bor-e Veysike (Çağ-Çağ nehri) Nusaybin
Süfyan-i Sevri (Radiyallah-u anh)- 2
Bir defa devrin halifesiyle namaz kılıyordu. Halife namaz kılarken sakaliyle oynuyordu.
Hazreti Süfyan-i Sevri namazdan sonra (r.a.);
-“Ey Halife! Namaz kılarken lüzümsüz haraket yepılmaz. Yarın kıyamet günü böyle kıldığın namazları paçavra gibi yüzüne çarparlar.” Buyurunca,
Halife;
-“Biraz yavaş konuş etrafındekiler duyacaklar.” Dedi.
Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.);
-“Eğer böyle önemli bir mes’eleyi izah etmezsem, dinin emrini yerine getirmemiş olurum. Bu ise bana yakışmaz.” Buyurdu.
Bu söz halife’ye çok acı geldi. Halife, kendisine başkalarının da söz söylememesi için darağacının kurulmasını ve âleme ibret için asılmasını emretti.
Darağacının kurulduğu gün, Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) nın, yanında Hazreti Fudayl bin İyyad (r.a.) ve Hazreti Süfyan bin Uyeyne (r.a.) olduğu halde uyuyordu.
Bu iki büyük veli, onun asılacağını öğrenmişlerdi. Birbirlerine;
-“Asılacağını uyanıncaya kadar bildirmiyelim.” Derken işitti.
Ve Süfyan-i Sevri (r.a.);
-“Ne konuşuyorsunuz?” buyurdu.
Onlar da; durumu Hazreti Süfyan-i Sevri (r.a.) ye anlattılar.
O da;
-“Ben yaşamağa hevesli bir kimse değilim. Fakat dünyada yarım kalan, yapmam lazım gelen işler var.” Buyurdu.
Süfyan-i Sevri (r.a.) nin Gözleri dolu dolu oldu ve;
-“Ey Allahım! Onları şiddetli bir cezaya çarptır.” Diye dua etti.
Daha duası biter bitmez sarayın kubbesi çöktü. Halife Ca’fer ve adamları altında kalarak can verdiler.
O iki büyük zat;
-“Bu kadar çabuk kabul olunan bir duâ işitmedik.” Dediler
İslam âlimleri ansiklopedisi
<<<Süfyan-i Sevri (r.a.) nın bir başka yazısı>><
Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Süfyan-i Sevri hazretleri (Radiyallah-u anh) hurmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin
Fuad Yusufoğlu