‘Ümmü Ümâre (Nesibe binti Ka’b) Radiyallah-u anha);’ olarak etiketlenmiş yazılar

Eshab-i Suffa (r.anhum) yeri

Ümmü Ümâre (Nesibe binti Ka’b) Radiyallah-u anha;

Gazlarda gösterdikleri kahramanlıklarıyla meşhur olan, kadın sahabilerden, Hazrec kabilesinden olup, Medine’nin ileri gelen ailelerinden Mâzin bin Neccar’ın evladlarındandır.

Annesi, Rebâb binti Abdullah’tır. Tahminen Miladi 573 yılında doğdu. İkinci Akabe biatında bulunarak zevciyle birlikte Müslüman olmakla şereflendi.

İlk önce Müslüman olan Medineli iki kadından biridir. Zevci Ensar’dan Zeyd bin Âsım (r.a.) dır.

Zeyd (r.a.) den, Abdullah ve Habib ismindeki iki oğlu vardı. Her iki oğlu da Bedir savaşına katıldılar. Diğer gazaların hepsine birlikte iştirak ettiler. Hazret-i Zeyd (r.a.) vefatından sonra, Ümmü Ümâre (Radiyallah-u anha) Ğuzeyye ibni Amr’la evlendi. Bu zattan da oğlu Temim ve kızı Havle dünyaya geldi. Müseylemetü’l-Kezzab’la yapılan savaşa da katılan Ümmü Ümâre (r.anha) nin ne zaman vefat ettiği bilinmemektedir. Ancak Medine’de vefat etmiş, Baki kabristanına defnedilmiştir.

Uhud gazasına zevci Zeyd bin Âsım, oğulları Habib ve Abdullah (r.anhüm) ile birlikte katılarak, şecaat ve kahramanlıklar gösterdi. Gazilere su dağıtmak ve yaralarını sarmak vazifesiyle katıldığı savaşın en şiddetli bir anında, Resulullah (Sallallahu aelyhi ve sellem) a saldıran bir müşriki (Puta tapıcı) atından aşağı düşürüp öldürdü. Ok, kılıç ve kalkan kullanarak düşmana saldırırken kendisi de birkaç yerinden yaralandı. Yaralı haliyle zevci ve oğullarını savaşa teşvik etti. Düşman, Resulullah (s.a.v.) a hangi istikametten saldırırsa, hemen zevci ve oğullarıyla oradan müdâfâ ederdi.

Nesibe (Ümmü Ümâre) Radiyallah-u anha der ki;

-“Gündüzün başlangıcında Uhud’a vardım. Halk ne yapıyor bir bakayım dedim. Yanımda bir kırba ve içinde su vardı. Resulullah (s.a.v.) in yanına kadar gittim. Kendisi, o sırada Eshâbi arasında bulunuyordu. Bu zamanda Müslümanlar savaş üstünlüğünü devam ettiriyorlardı. Müslümanlar dağılmağa başlayınca, Resulullah (s.a.v.) ın yanına vardım. Çarpışmağa koyuldum. Kılıçla, okla müşrikleri Resulullah (s.a.v.) tan uzaklaştırmağa çalıştım, yaralandım. Resulullah (s.a.v.) ın yanında on kişi kalmamıştı. Ben oğullarım ve kocam, Resulullah (s.a.v.) ın önünde çarpışıyor, müşrikleri ondan uzaklaştırıyorduk. Resulullah (s.a.v.) benim yanımda kalkan bulunmadığını gördü.”

Yanında kalkan bulunanlardan birisine;

-“Ey kalkan sahibi kalkanını, çarpışana bırak.” Buyurdu.

-”Kalkan sahibi kalkanını bırakınca, onu Resulullah (s.a.v.) aldı. Ben de Resulullah (s.a.v.) dan alıp onunla korundum.”

-“Bize ne yaptılarsa süvariler yaptılar. Atlı bir adam gelip, bana vurdu. Kalkanımla korundum. Ben de onun atının ayaklarına kılıç çaldım.At arka üstü yıkılınca”

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve seellem);

-“Ey Ümmü Ümâre’nin oğlu! Annene, annene yardım et!” buyururarak oğlum Abdullah’a seslendi.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hifâ Hatun (Radiyallah-u anha) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Eshab-i Sufa (r.anhum) yeri

Ümmü Ümâre (Nesibe binti Ka’b) Radiyallah-u anha)- 2

Ümmü Ümâre (r.anha) nın oğlu Abdullah bin Zeyd (r.a.) anlatır;

-“Uhud günü sol kolumdan yaralanmıştım. Beni hurma ağacı gibi upuzun bir adam vurmuştu..

Resulullah (s.a.v.);

-“Yaranı sar.” Buyurdu. Anam yanıma geldi. Yanında yaraları sarmak için bulunan hazır bezlerle yaramı sardı. Resulullah (s.a.v.) durmuş bana bakıyordu. Annem yaramı sardıktan sonra.”

Bana;

-“Kalk yavrucuğum! Müşriklerle çarpış.” Dedi.

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) de;

-“Ey Ümmü Ümâre! Senin katlandığın, dayanabildiğin şeye, herkes katlanabilir dayanabilir mi?” buyurdular.

-“Beni yaralayan müşrik o sırada oradan geçiyordu.”

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“İşte oğlunu vuran şu adam!” dedi.

Annem, hemen onun önüne geçip bacağına vurup çökertti. Resululah (s.a.v.) ın mübarek dişleri görünecek kadar gülümsediğini gördüm.

-“Hamd olsun Allah’a ki, seni düşmanına muzaffer kılıp, gözünü aydın etti. Öcünü almaya sana gözünle gösterdi.” Buyurdu.

Peygamber efendimiz (Salallahu aleyhi ve sellem) Ümmü Ümâre (r.anha) nın oğlu Abdullah’a;

-“Ey Ümmü Ümâre’nın oğlu” diye seslendi.

Hazret-i Abdullah (r.a.);

-“Buyur Ya Resulullah (s.a.v.)” deyince

Resulullah (s.a.v.) ona;

-“At” dedi.

Abdullah (r.a.), önünde gitmekte olan atlı müşrike bir taş attı. Taş, atın gözüne değince at ürktü ve at da atlı da yere yıklıdı. Abdullah (r.a.) taşa tutup o müşriki yaraladı.

Ümm-ü Ümâre (r.anha) Uhud’dan başka, Hudeybiye, Hayber Umret-ül kaza, Huneyn ve Yemâme gazalarına da katıldı.

Biatü’r-rıdvan’da hazır bulunmakla şereflendiler. Oğlulları Habib ve Abdullah (r.anhüm) de Peygamber efendimiz (s.a.v.) in bütün gazalarına iştirak ettiler. Uhud savaşı sırasında İbni Kâmia ismindeki bir müşrik Peygamberimiz (s.a.v.) e saldırdı. Peygamberimiz (s.a.v.) i mübarek başından yaraladı. Ümmü Ümâre (r.anha) İbni Kâmia’ya saldırdı. İbni Kâmia, Ümmü Ümâre (r.anha) nin darbesiyle ağır yaralnadı.

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hifâ Hatun (Radiyallah-u anha) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu

Eshab-i Suffa (r.anhüm) yeri

Ümmü Ümâre (Nesibe binti Ka’b) Radiyallah-u anha)- 3

Nesibe hatun bu savaşta oniki-onüç yerinden yaralanmıştı. Bunlardan en ağırı, İbn-i Kâmia’nın boynunda açtığı yaraydı. Resulullah efendimiz (s.a.v.) oğlu Abdullah’a bu yarayı sarmasını emrettiler.

-“Ev halkınızı Allah mübarek kılsın; senin annenin makamı filan ve filanların makamından hayırlıdır. Allah sizin ev halkınıza rahmet etsin!” buyurdu.

Bu yara bir sene tedavi gördükten sonra iyileşti.

Nasibe hatun (r.anha), Peygamberimiz (s.a.v.) e;

-“Ya Resullah Allah-u teâlâ’ya dua et de Cennette komşu olalım!” dedi.

Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Allahım! Bunları, Cennette bana komşu ve arkadaş et.” Diye dua etti.

Bunun üzeine Ümmü Ümâre (r.anha);

-“Bu bana kafidir. Artık dünyada ne musibet gelirse gelsin! (Hiç ehemmiyeti yok) dedi.

Müseylemet-ül Kezzab, yalancı peygamberlik iddiasiyle ortaya çıkınca, Ümmü Ümâre (r.anha) nin oğlu Habib ibn-i Zeyd (r.a.) elçi olarak gönderdi. (Veya Amman’dan Medine’ye gelirken esir düştü.) Müseyleme, kendisinin Peygamberliğini kabul etmesini istedi. Habib (r.a.), onu tasdik etmeyince, tek tek uzuvları kesilerek şehid edildi.

Ümmü Ümâre (r.anha) Müseyleme’nin ölümünü göstermesi için Allah’a dua etti. Yaşı altmışın üzerinde olmasına rağmen oğlu Abdullah ile beraber Yemâme savaşına iştirak etti. Savaşın şiddetli bir anında Müslümanların dağılmaya başlamaları üzerine, kılıcını çekerek düşmana hücüm etti. Oniki yrinden yara aldı. Müseyleme’yi de yaraladı.Ümmü Ümâre (r.anha) nin oğlu Abdullah (r.a.) ın da buluınduğu bir grup müslümanın önünde atla kaçmaya çalışan Müseylemet-ül Kezzab, Hazret-i Vahşi (r.a.) tarafından mızrakla vurularak öldürüldü.

Ümmü Ümâre (R. Anha) bu savşta kolunun birini kaybetti. İslâm ordusunun kumandanı Halid bin Velid (r.a.) kendisiyle yakından alakadar oldu. Yaralarını sardırdı.

Bir gün Resulullah (s.a.v.) Ümmü Ümâre (r.anha) nin evine teşrif ettiler. Hazret-i Ümmü Ümâre (r.anha) de yemek ikram etti.

Resulullah efendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Sen de ye.” Buyurdular.

O da oruçlu olduğunu arz etti.

Bunun üzerine Resulullah efrendimiz (Sallallahu aleyhi ve selem);

-“Oruçlu kimsenin evinde ne yenirse, hep melekler kendisine selâm gönderirler.” Buyurdular.

Hazret-i Ebû Bekir (r.a.) de hilafeti zamanında kendisini evinde ziyeret eder, halini hatırını sorardı. Hazret-i Ömer zamanında, bir savaşta elde edilen ganimetler içinde kıymetli kumaşlar vardı. Bunların en kıymetlisi olan altın sırmalı bir gömlek-şalvar Hazret-i Ömer (r.a.) e isabet etti. Herkes gelinine veya hanımı Haret-i Ali (r.a.) nin kızı Ümmü Gülsüm (r.anha) e verecek diye beklerken

Ömer (r.a.);

-“Bu elbiseye Ümmü Ümâre herkesten daha layıktır.” Buyurdu ve arkasından;

-“Resulullah efendimizden duydum buyurdular ki;

-“Savaşta ne tarafa baktımsa hep Ümmü Ümâre, hep Ümmü Ümâre’yi gördüm.” Dedi.

Elbiseyi Ümmü Ümâre (r.anha) ya gönderdi.

Ümmü Ümâre (r.anha) den, Abbad İbni Temim, Hâris İbni Abdullah İbni Ka’b, İkrime ve Leylâ hadis rivayet etmişlerdir.

İslam âlimleri ansiklopedisi

Kaynaklar;

(1-İbn-i Hişam, cild-3; sahife 82)
(2-Tabakat-ı İbn-i Sad cild 8 sahife- 412)
(3-el-İsabe cild 4- sahife 479)
(4-el-İstiab cild 4 sahife 475)
(5-V^kidi cild 1 sahife- 209)
(6-Müsned-i Ahmed bin Hanbel, cild 6 sahife 439)

Allah-u Teâlâ hazretleri (c.c.) Bizleri ve sizleri Hifâ Hatun (Radiyallah-u anha) nın şefaatına nail eylesin. O’nun yüzü suyu hürmetine günahlarımızı afv eylesin. Amin

Fuad Yusufoğlu