‘Yahya bin muin (r.a.)’ olarak etiketlenmiş yazılar

dsc00845-cag-cag-baraji-fuadyusufoglu.JPG

Çağ-Çağ barajı (Nusaybin)

Allah(c.c.) için duşmanlık nasıl olur.

Allah-u Teala (c.c.)ya itaat edenleri Allah (c.c.) için seven kimse, zaruri olarak kafirleri, zalimleri, asileri ve fasıkları yine Allah (c.c.) için düşman tutar.

Çünkü,

Bir kimseyi seven, onun dostlarını da sever, düşmanlarına da düşman olur. Allah-u Teala (c.c.) kafirleri, zalimleri, asileri ve fasıkları sevmez.

O halde bir Müslüman fasık olursa, Müslümanlığı için sevilir, fıskı için de düşman bilinir. Böylece o kimse hem sevilir hemde sevilmez. Hususen bir kimse oğlunu sever, onun kayırır, diğer oğlunu döver ve ona eziyet eder. Oğlunu bir bakıma sever, bir bakımdan ise sevmaz. Bu ise imkansız değildir.

Bir kimsenin üç oğlu olup biri gayet zeki, akıllı ve babasının her emrini yerine getirir, diğeri aptal ve itaatsız, üçüncüsü de, aklı az, fakat itaatkar olsa, birini sever birini sevmez, birini de bir yönden sever, bir yönden sevmez. Sevmesi ve sevmemesini, bu çocuklara karşı olan haraketlerinde belli eder.

Birini ikramda, iyilikte bulunur, diğerine kötülük eder, kızar bağırır. Üçüncüsüne de, bazen iyi, bazen kötü muamele eder. Kısacası Allah-u Teala (c.c.) ya isyan edip muhalefet edeni, kendine yapmış gibi kabul edip, mühalefeti miktarınca onu düşman bilmek, emirlere uyması kadar da sevmek lazım olur.

Ona karşı böyle olduğunu, onunla görüşmede oturup kalkmada ve konuşmada belli etmelidir. Allah (c.c.) ı dinlememesinden dolayı onu azarlamalıdır. Fıskı daha çok kimse ile oturmak haddı aşar, ziyana yaklaşırsa, kalkıp gitmeli, ondan uzak olmalıdır. Zalim olanlara ise fasıktan daha sert davranmalıdır. Ancak, yalnız kendine zülmedeni afvetmek ve ondan gelene katlanmak daha iyidir.

Büyüklerin ahlakı bu hususta çeşit çeşit idi. Bazıları, şeriata bağlılıkları ve salabet-i diniyyeleri sebebi ile bu kafir, zalim, asi ve fasıklara sert davranmakla çok illeri gittiler.

Ahmed bin Hanbel (r.a.) bunlardan idi.

Hari-i muhasibi’ye kelam ilminde bir kitab yazıp, mu’tezile’yi red ettiği için kızdı ve buyurdu ki;

-“Kitabında daha çok onların şübhelerini bildiriyor ve sonra cevab veriyorsun. Halbuki bir kimse o şübheleri okuyup, o şübheler kalbine yerleşebilir.”

Yahya bin muin (r.a.);

-“ Ben kimseden bir şey istemem, fakat sultan bana bir şey verirse alırım.” Deyince ona da kızdı. Ve hatta onunla konuşmayı kesti. Nihayet gelip kendisinden özür diledi ve;

-“Latife ve şaka olsun diye söylemiştim.” Deyince

-“Sultandan bir şey alıp yemek din alakalı bir mes’eledir. Din ile oynanmaz, şaka edilmez.” Cevabını verdi.

Bazıları da hepsine şefkat ve rahmet nazarı ile bakarlardı. Bunu yaparken de, her şey’in kaza ve kadar ile olduğunu, hepsinin Allah-u Teala (c.c.) nın kuvvet ve kudreti altında, zavalı birer yaratık olduğunu düşünürlerdi. Bu da kiymetlidir.

Fakat ahmaklar, cahiller burada aldanır. İmanları zayıf ve şeriata bağlılığı gevşek olanlar kendini Allah-u Teala (c.c.) nın kaza ve kadarına razı sanır. Halbuki bu rıza ve bağlılığın alameti vardır. Bir kimseyi döverler, malını alırlar, hakaret ederler, alay ederler de, hiç kızmaz. Hata bunlara acırsa, kazayı rızası olduğunu anlaşılır.

Mesele Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi veselem) mübarek dişini şehid ettikleri ve yüzüne kanlar aktığı halde (Uhud’da) o yine

-“Ya Rabbi, kavmime hidayet ver, onlar anlamiyorlar.” Buyurdu.

Ama kendine yapılınca kızmak , Allah-u Teala(c.c.) ya yapılınca susmak, dinde gevşeklik olup, nifak ve aptallıktır. Kaza ve kaderle alakası yoktur. O halde, kazaya rızası böyle kuvvetli olmayanın, fasıkın fıskına kalbinde düşmanlık duymayanın imani zayıf ve fasıkı sevdiği anlaşılır.

Mesele bir kimse senin sevdiğine dil uzatsa, kötü söz söylese de sen kızmazsan, bu senin onu sevmediğini gösterir.

Allah-u Teala(c.c.) ya muhalefet edenler çeşit çeşittir. Onlara kızmak ve şiddetli davranmak da farklı olur.

Birince derecede. KAFİRLERDİR…

Devam edecek…….

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah-u Teala (c.c.) Hazretleri Bizleri ve sizleri Hisleriyle değil Kalblerinden gelen manevi değerle, akıllarıyla haraket eden ve İslamiyatı yaşayan kullarından eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu

dsc00856-cag-cag-baraji-fuadyusufoglu.JPG

Çağ-Çağ Barajı (Nusaybin)

Birinci derecede; Kafirlerdir. Harb ehli iseler, onlara Düşmanlık farzdır. Onlara yapılacak iş, öldürmek ve köle etmektir.

İkinci Derecede. ZIMMİLARDIR: Bunlara düşmanlık da farzdır. Onlara yapılacak muamele, onları aşağı tutmak ve kiymet vermemektir. İlerleme yollarını kısmaktır. Onlarla dostluk etmek çok çirkindir, mekruhtur. Hata haram bile olabilir. Bahusus Allah-uTeala(c.c.);

-“Allah-u Teala’ya ve kiyamet gününe inananlar, Allah’a ve Resuluna muhalefet edenleri sevmez.” Buyururyor.Mücadile – 22

Peygamber Efendimiz (a.s.v.) buyuruyor ki;

-“Allah-u Teala’ya ve kiyamet gününe inananlar, Allah(c.c.) ın düşmanları ile dost olamazlar, onları sevemezler.” Hele onlara itimat edip, onları müslumanların başına ta’yin etmek, İslamiyet ile alay etmek, Müslümanlığı aşağı tutmak olup büyük günahlardandır.

Üçüncü Derece. Bid’at sahibleridir;

İnsanları bid’atlara çağırırlar. İnsanları ona yaklaştırmamak için Bid’at sahibine düşman olduğunu açıkça söylemek, bildirmek lazımdır. Bid’at sahibine selam vermemeli, onunla konuşmamalı, selamını almamalıdır. Zira insanları bid’ate çağırmakla şerri yaymaktır. Fakat cahil olur ve bid’ata çağırmaz, bid’atı yaymazsa zararı az olur.

Dördüncü Derece, İnsanlara eziyet veren bir günahtır:

Zülmetmek, yalan yere şahidlik etmek, taraf tutarak hüküm vermek, Müslümanları hicivli şiirlerle, alaylı yazılarla kötülemek, gıybet etmek, Müslümanları birbirine düşürmek gibi günahlardır.

Bunları yapanlardan kaçmak, uzak durmak, onlara sert davranmak gayet makbul bir iştir. Onlarla sevişmek ise gayet çirkin ve kerih bir iştir. Açık fetvalara göre haram değildir

Beşinci Derece:

Şarap içen, günah işleyen bir kimse, başkalarını rahatsız etmezse bunun işi diğerlerinden ehvendir. Böylelerine, kabul etmek ümidi varsa güzellikle, tatlı dille nasihat etmek, kabul etmez ümidinde ise, ondan uzak durmak daha iyidir. Selamını almamalı, lanet etmemelidir. Peygamber efendimiz (Salllallahu aleyhi veselem) zamanında bir kimse birkaç defa şarap içmişti. Bunun için had cezası verilmişti. Ashab-i Kiramdan birisi, ona lanet etti ve:

-“Bunun bu kötü işi ne kadar zaman devam edecektir.”

Peygamber Efendimiz (a.s.v.):

-“Öğle söyleme, ona şeytanın yaptığı düşmanlık yetişir, onun hakkında sen de şeytana yardımcı olma.” Buyurdu.

Kimya-yi Saadet (İmam-i Ğazali)

Allah (c.c.) bizleri ve sizleri Kötü huylardan kurtulmayı ve Amel-i Salih la amel etmeyi nasib eylesin. AMİN…

Fuad Yusufoğlu