TASAVVUF- 3

24 Şubat 2009 Salı

DSC01669  Fuad Yusufoğlu Girnavas mevki-i

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

TASAVVUF- 3

Tek ve Samed olan Allah-u Teâlâ’nın azametinden istiğrak olan kimse;

Bu ise, öyle bir duruma gelmiştir ki, tek gayesi vardır, tek bir şeyi düşünür. Allah’tan başka hiçbir şeyi sevmez. O’ndan başka hiç kimseden korkmaz, O’ndan başka hiçbir kimseden rızk ummaz.

Bu dereceye varan kimse, artık virdin çeşitlerine muhtac kalmaz. Farz namazlarıyla sünnetlerini edâ ettikten sonra bir tek virdi vardır o da, her halukarde, kalbi Allah ile beraber olmaktır.

Kalbine bir şey gelir, kulağıyla bir şey işitir veya gözü ile bir şey görürse mutlaka ondan ibret alır. Bunlar kendisini düşünce ve tefekküre sevk eder. Bütün bu haller, tefekkürün çoğalmasına sebep olur. Bu da Sıddıkların en yüksek mertebesidir. Düzenli bir şekilde zikir edilip virde devam edilmezsa, bu mertebeye yetilşilmez. Bunun için mürid olan kimsenin aldanıp bu mertebeye yetiştiğini idrak ederek ibadet ve tattan tembellik yapması uygun değildir.

Bu mertebede bulunan kimsenin âlameti; gönlüne vesvesenin gelmemesi, günah tasavvur etmemesi, musibet ve belâların hücumunun onu korkutmamasıdır.

Bil ki;

Kalbin ıslah ve aydınlanması için amel-i salihin büyük faydası vardır. Yalnız meyvesi ancak onun devamı ile görünebilir. Bir kimse güzel amel işlemeyi i’tiyâd haline getirir, sonra gevşeklik yapıp bırakırsa, sevilmez olur.

Bunun için demişler ki;

-“Bir kimse bir ibadet yapıp âdet haline getirir, sonra ondan usanarak terk ederse, Allah ona buğz eder.”

Peygamer efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor;

-“Allah’a en sevimli amel, az da olsa devam edenidir.” (Buhari ve Müslim)

Bunun için, ey kardeşim! Güzel amele devam etmek için yenini iyice topla ve sıkı bağla. Buna devam eden kimse, iman halavatini duyacak ve iman, kalbine tam yerleşecektir. Bu makama yetişen bir kulun şek ve şübheleri zail olur, ibadetten büyük haz duyar.

Öyle ki;

İbadet’le meşgül olmayı dünya malı ve menfaatlarini sağlamaktan daha çok sever. O zaman çok sıcak bir günde suya susamış olan bir kimsenin kalbine soğuk su muhabetinin girmesi gibi, imanın muhabeti de kalbe girer. Tâatın lezzeti onun yorgunluğunu giderir.

Hatta tâat, kalb için bir gıda ve sevinç kaynağı olur. Bedeni lezzetlerden daha fazla ruhuna lezzet verir.

Bilmelisin ki;

Kalb için günahların zararı, beden için zehirin zararından daha fazladır. Bunların da zararları çeşit çeşittir.

Devam edecek…

Tenviru’l Kulûb

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

“TASAVVUF- 3” için 1 Yorum

  1. TASAVVUF- 2 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] (c.c.) ın rahmeti « TASAVVUF; TASAVVUF- 3 [...]

Yorum Yapın