TASAVVUF;

24 Şubat 2009 Salı

DSC01665  Fuad Yusufoğlu Girnavas mevki-i

Girnavas mevki-i (Nusaybin)

TASAVVUF NEDİR;

Tasavvuf sözlükte “yün giymek, saf olmak” anlamına gelir. Tasavvuf’un pek çok tanımı yapılmıştır;

Bunlardan bazıları şunlardır;

Tasavvuf; “Kötü huyları terk edip, güzel huylar edinmektir.”

Tasavvuf; “Hakk ile birlikte ve O’nun huzurunda olma halidir.”

Tasavvuf; ” Baştan başa edeptir.”

Tasavvuf; “Nefisten fani, Hak ile baki olmaktır.”

Tasavvuf; “Temiz bir kalp, pâk bir gönül sahibi olmaktır.”

Tasavvuf; “Herkesin yükünü çekmek, kimseye yük olmamamaktır.”

Tasavvuf; “Kimseden incinmemek, kimseyi incitmemektir.”

Tasavvuf’u kısaca şöyle tanımlamak mümkündür;

“Kişiye Allah’ı görürmüşcesine ibadet etme hazzına erişmesinin yolunu gösteren ilimdir.”

“Tasavvuf’u bir hayat tarzı olarak benimseyen kimselere de ‘sûfi’ veya ‘mutasavvuf’ denir.”

Diyanet İşleri Başkanlığı yayınları (Dini kavramlar sözlüğü)

Tasavvufun nereden geldiği

Resulullah efendimiz (s.a.v.), tasavvuf ilminin bu yüksek ma’rifetlerinin hepsini, Hazret-i Ebû Bekr-i Sıdık (r.a.) ın kalbine akıttı. O ruh ilminde de bir mütahassıs oldu. Hazret-i Ebû Bekr-i Sıdık (r.a.) da Resulullah (s.a.v.) dan aldığı bu feyizleri, Eshab-i Kiram’dan Selman-i Farisi (r.a.) nin kalbine akıttı. Ruhu yükselten ve onu besleyen bu ma’rifetlere, Kasım bin Muhammed (r.a.) da, Selaman-i Farisi (r.a.) nin sohbetlerinde bulunarak yetişip bir ruh mütahassısı olmuştu.

(İslâm âlimleri ansiklopedisi)

Açıklama;

Ahret için çalışıp, onun yoluna sülûk eden kimse; ya âbid, ya âlim, ya öğrenci, ya yönetici, ya san’atkâr veya tek ve Samed’in azametinde “istiğrak” eden bir muvahhid’dir. Bu altı haletin birisinden hali değildir.

ÂBİD;

Kendini kulluğa verip başka bir şeyle meşgül olmayan kimsedir. Öyle ki; ibadeti terk ettiği takdirde işsiz kalacaktır. Bu durumda olan kimse için en iyisi zamanın çoğunu ibâdete, zikir meclisine vermesidir.

Peygamber efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur.

-“Cennet bahçelerine uğradığınızda gezinin.”

Bunun üzerine;

-“Ey Allah’ın Resûlü! Cennet bahçeleri ne demektir.” Denildiğinde.

Peygamber (Sallallahu aleyhi ve sellem);

-“Zikir halkalarıdır.” Şeklinde karşılık verdiler. (Tirmizi)

ÂLİM;

Verdiği fetvâ ve ders ile yazdığı eserler vâsıtasıyle ilminden istifâde edilen kimsedir. Mümkün ise bütün zamanını bu yönde harcaması daha iyidir. Çünkü bu çalışma, sâlike yardım etmek için olursa, beş vakit namaz ile ona tabi’ sünnetler hariç bütün ibadetlerden üstündür.


İbadetten üstün olan ilimden maksat, Ahitret’i teşvik edip Dünya sevgisini azaltan veya Ahret yoluna sûlük etmek için yardımcı olan ilimdir.
Mal, şeref ve halkın itibarını kazanmak için insanların hırsını artıran, ilim değildir.

ÖĞRENCİ;

Öğrenmekle, Allah rızasını isteyen kimsedir. Bunun için ilimle meşgül olması, zikir ve mutlak nafilelerle meşgül olmaktan daha iyidir.


Yalnız hergün bir zikir virdinden kendini mahrum bırakması uygun düşmez. İnşallah tuttuğu yola daha fazla yardımcı olur, hatta avâm’dan da olsa va’z ve ilim meclisinde bulunması, vird ile meşgül olmasından efdâldır.

Tenviru’l Kulûb


Devam edecek…

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri Tasavvuf ehli veli kulların yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

Yorum Yapın