Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 13

23 Haziran 2008 Pazartesi

Şeyh Abdalla mezari (Hasan Keyf)

 

Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 13

-“Ben de üç kişi ile birlikte o sohbet meclisinde bulundum. O gece sabaha kadar, Ubeydüllah-i Ahrar hazretleri (r.a.) nin hallerini gördüm. Devamlı iki dizi üstünde, tevâzü ile oturdu. Dizlerini hiç değiştirmedi. Hep haraketsiz oturdu, hiçbir uzvunu oynatmadı. Teheccüde kalktı, namazdan sonra yine ayni şekilde sabah namazı vaktine kadar vekar ile oturdu. Hiç haraket etmedi. Ben genç olmama rağmen, her saatte bir dizimi değiştirirdim. Uyumamak için kendimi zor tuttum. Mir Mecd, Hâce hazretleri (r.a.) nin iltifât-ı şerifleri bereketiyle az haraket etti. Sonra sabah namazını kılmak üzere kalktılar, yatsı namazı abdesti ile sabah namazını kıldılar.”

Ubeydullah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) nin kerem ve lütfü o kadar çoktu ki, talebelerinin ve sevenlerinin rahatını düşünür, bunun için kendisi mihnet ve meşakkat çekerdi.

Mir Abdülevvel hazretleri (r.a.) şöyle yazmıştır;

-“Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) talebeleri ile birlikte bir bahar mevsimi başında, Keş’e gitmek üzere yola çıkmışlardı. Bir gece yolda, bir dağ eteğinde gecelemeleri gerekti. Talebeleri hemen bir çadır kurdular. Akşam namazından sonra şiddetle bir yağmur başladı. Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) biraz sonra dışarı çıktı. Talebeleri ve hizmetçilerin çadıra girmesini söyledi. Bu emri üzerine hepsi çadıra girdiler. Başka bir çadır da yoktu. O gece sabaha kadar yağmur yağdı., seller aktı. Sabah namazını kıldıktan sonra, talebelerine ve diğer dostlarına;

-“Siz yağmur altında iken, ben çadırda durmayı tercih etmedim.” Buyurdu.
Bunun üzerine, talebeleri anladılar ki, kendisinin çadırda bulunması sebebiyle, edebinden yanına girip de gecelemiyecek olan talebelerinin yağmur altında kalmalarını istememişti. Kendisi çadırdan uzaklaşmış, geceyi çadırın dışında bir yerde geçirmişti.

Bir defasında da, bir yaz mevsiminde talebeleri ilşe birlikte tarlalarından birine gitmişlerdi. O gün şiddetli bir sıcak vardı. Tarlada sadece bekçinin küçük bir kulübesi vardı. Talebeleri , onunla birlikte bu kulübeye girip gölgelenmekten hayâ ettiler. Edeblerinden girmediler. Başka gölgelenecek bir yer de yoktu.”

Sıcak iyice şiddetlenince, Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) atını istedi;

-“Zirâat için sürülen yerleri görmek istiyorum:” diyerek, atına binip oradan uzaklaştı. Güneşin yakıcı sıcağı dayanılmaz hâle gelince bir derede başını gölgeleyecek kadar bir yerde, hava serinleninceye kadar istirahat edip, hava serinleyince talebelerinin yanına döndü. Talebeleri sonradan anladılar ki, hocaları oradan uzaklaşıp, onların gölgelenmelerini istemişti.

Ubeydüllah-i Ahrâr hazretleri (r.a.) şöyle anlatmıştır;

-“Gençliğimin ilk yıllarında, Mevlânâ Sa’deddin Kaşgâri ile Heri’de idik Panayır yerlerine gider, güreşenleri seyrederdik. Güreşenler üzerinde himmet ve teveccühümüzü denerdik. Himmet ettiklerimiz gâlip gelirdi. Sonra yenilene himmet ederdik. Bu defâ o gâlip gelirdi. Birgün yine gitmiştik. Aramızdan kimse geçmesin diye el ele vermiştik. Güreş yerinin bir kenarında durduk. Güreşçilerden biri iri cüseli idi. Onunla güreşecek olan ise zayıf biriydi.”

Devam edecek…

İslam âlimleri ansiklopedisi

Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliyye” denilen büyük âlim ve velilerin Onsekizinci’si Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.

Fuad Yusufoğlu

“Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 13” için 1 Yorum

  1. Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 12 « بسم الله الرحمن الرحيم diyor ki:

    [...] Konevi (Radiyallah-u anhu) – 5Oruc- 10 « Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 11 Ubeydullah-i Ahrâr (Radiyallah-u anhu) – 13 [...]

Yorum Yapın