Ya’kub-i Çerhi (Radiyallah-u anhu) – 3
Ya’kûb-i Çerhi (r.a.) nin farsça risalesinin 1.ci shifesi
Ya’kub-i Çerhi (Radiyallah-u anhu) – 3
Bağlılığım kat kat artı. Tereddüt içinde bulunduğum günlerden birgün idi. Evimin bulunduğu Fethâbâd’da şeyh Seyfüddin (r.a.) nin kabrine doğru oturmuştum. İçimde öyle bi fırtına koptu ki, hemen Hâce Behâeddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) nin huzuruna kavuşmak için Kasr-ı Ârifâ’na doğru yola çıktım.
Kâsr-ı Ârifâ’na varıp, Behâeddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) nin evlerine yaklaştığım zaman, yola çıkmış, beni beklemekte olduğunu gördüm. Bana ihsanda bulundular, yanlarına oturtular. Namaz kıldıktan sonra, sohbete başladılar. Heybeti beni öyle sarmıştı ki, konuşmaya mecâlim kalmadı.
Bu sohbet sırasında buyurdu ki;
-“İlim iki kısımdır. Bir kalb ilmi; bu ilim, en faideli olan ilimdir. Bu ilmi Nebi’ler ve resül’ler öğretir. Diğeri, Lisan ilmidir. Bu ilim de Allah-u teâlâ’nın insanoğluna huccetidir. Ümid ederim ki, batın ilminden sana bir pay erişsin.
Yine nakledildi ki;
-“Sadâkat ehliyle oturduğunuz zaman, sıdk (doğruluk) üzere bulununuz. Çünkü onlar, kalb casuslarıdır. Kalblerinize girerler ve himmetinize bakarlar. Biz kendi kararımızla kimseyi kabul edemeyiz. Böyle me’muruz. Bakalım bu gece bize ne işaret buyururlar. Eğer seni kabul ederlerse, biz de kabûl ederiz.” Buyurdu.
Ömrümde o gece kadar çetin ve zor bir gece geçirmedim. Saâdet kapısının açılmasını umarken, bu kapının yüzüme kapanmasından korktum. Sabah namazını Behâeddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) ile beraber kıldım.
Namazdan sonra;
-“Sana müjdeler olsun kabul işareti geldi. Biz insanları az kabul ederiz. Kabul ettiğimiz zaman da geç kabul ederiz. Ta ki gelenlerin nasıl geldiği ve zamanının gelmiş olduğu belli olsun.” Buyurdu.
Bundan sonra Şah-ı Nakşibend hazretleri (r.a.), silsilelerini Abdulhâlık Goncdüvâni’ye kadar gösterdi.
Bundan sonra nice zaman Behâeddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) nin hizmetine ve sohbetinde bulundum. İcazet verdikleri güne kadar yanlarında ayrılmadım.
Yanlarından ayrılıp, yola çıktığım zaman;
-“Sana târikat edebi ve hakikat sırrı olarak bizden ne erişmişse, Allah-u te’lâ’nın kullarına ulaştır, götür. Bu senin saâdete kavuşmana sebep olur.” Buyurdu.
Ayrıca halifesi Alâüddin-i Attâr ile sohbet etmemeizi emretti.
Behâeddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) nin vefatından sonra, ben uzun müddet Bedehşan’da kaldım. Alâeddin-i Attâr (r.a.) ise Çigâniyan’da bulunuyordu. Bana bir mektup yazarak, Behâeddin-i Buhâri hazretleri (r.a.) nin emrini hatırlattılar.
İslam âlimleri ansiklopedisi
Allah-u Teâlâ hazretleri bizleri ve sizleri “Silsile-i âliye” denilen büyük âlim ve velilerin “onyedincisi olan Ya’kub-i Çerhi (Radiyallah-u anhu) yüzü suyu hürmetine günahlarımızı aff eylesin. Amin.
Fuad Yusufoğlu
29 Aralık 2014, 12:35 tarihinde.
[...] adlı kitabından kısa bölümler- 13 « Ya’kub-i Çerhi (Radiyallah-u anhu); Ya’kub-i Çerhi (Radiyallah-u anhu) – 3 [...]